KABİR HAYATI VE SORGU

Bir insanın dirisi kadar ölüsü de değerlidir. Öldükten sonra yıkanır, kefenlenir, namazı kılınır ve dualarla mezara gömülür. Unutulmaz ardından hayrı yapılır ve mezarı ziyaret edilir.  Peygamberimiz (s.a.v) cenaze için borcu olup olmadığını sorar,  varsa borcu ödeninceye kadar namazını kıldırmazdı: “Müminin ruhu borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır.” buyurmuştur.

(R. Salihın: 947)

Bir hadislerinde de: “Cenaze defnedildikten sonra onun için dua edin; zira o sorgulanmaktadır.” buyurmuştur. (R. Salihın: 950)

“Ölü kendisi için yapılan feryat nedeniyle azap görür.” (Age: 1689)

Kabir, ahret hayatı için bekleme yeridir. Orada yaptıkları ile baş başa kalır. 

Kabirde bütün kapılar kapanır. Dünya her şeyi ile geride kalmıştır. Ancak insanın iyi ve kötü işleri insanı terk etmez.

Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur:

-“İnsan ölünce onu üç şey takip eder; aile fertleri, yakın dostları, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner. Biri onunla gider. Aile fertleri, dostları ve malı kalır, ameli onunla gider.” (Ramuz el-Ehadis: 506/8)

Bir hadislerinde de şöyle buyurmuştur:

-“İnsan öldüğünde ameli kesilir; ancak devam eden sadaka, faydalanılan ilim, kendisi için hayır dua eden evlat müstesna.” (Müslim, Vesaya: 3)

Ölenin ardından yapılan hayır hasenat, borçlarının ödenmesi, okunup dua edilmesi, hepsi ölene ulaşır ve ona fayda verir. Kur’an’da şöyle buyrulur:

-“İsra 24: Anana babana esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerine kanaat ger ve: “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et.” diyerek dua et.”

-“Rabbim, bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla.” (Haşr: 10) -“Habibim! Hem kendilerinin hem de müminlerin günahlarının bağışlanmasını dile”  (Muhammed: 19) bu ayetlere göre her iyilik ölüye fayda verir. 

Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurur:

-“Kabirdeki, boğulmak üzere olan kimseye benzer. Anadan babadan, çocukları ve dostlarından dua bekler. Beklediği dua yapılırsa sevinir.” (Ramuz el-Ehadis: 368/10) Peygamberimiz: “Ölülerinize Yasin okuyun” diyor. (İslam Fıkhı Ans: 3/17)

-“Kabirdeki boğulmak üzere olan kimseye benzer. Herkesten dua bekler. Dua edilince sevinir.” (Ramuz el-Ehadis: 368/10)

-“Sizden biri Cuma günü bir kabri ziyaret eder de Yasin okursa, Allah ona Yasin’in her harfi kadar mağfiret eder.” (Ramuz el-Ehadis: 422/4) -“Ölü için Yasin okunursa, azabı hafifler.” (Age: 79/4)

-“Ölüleriniz için Yasin okuyunuz.” (İ. Canan, Hadis Ans: 15/81) diye tavsiye ediyor. 

Musalla taşından kalkar kalkmaz sorular başlayacaktır. Kabirde devam edecektir. Kabir bazıları için cennet bahçelerinden bir bahçe, bazıları içinde cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır. 

Peygamberimizin haber verdiğine göre kabirde ilk sorular şunlardır: -Rabbin kim? -Dinin nedir? -Size kim gönderildi?

Güzel yaşayanlar bu sorulara doğru cevaplar verecek, hayatı oyun eğlence ile geçirenler “Bilmiyorum” diyecek, cevap veremeyecektir.

Kıyamete kadar cennetlikler cennetteki yerini, cehennemlikler cehennemdeki yerini görüp duracaktır. Cehennemlikler : “Kıyamet başlamasın” diyeceklerdir.

Peygamberimizin bildirdiğine göre “ölü kabre konulunca kabir ona: Ey Âdemoğlu! Yazıklar olsun sana! Ne diye beni düşünmedin?” diyecektir. 

Dar, karanlık yere girmeden hazırlık yapılmalıdır. Peygamber  (a.s): “Kabirden daha şiddetli hiçbir manzara görmedim.” (Ramuz el-Ehadis: 375/3) “Kabir, Ahret duraklarından ilk duraktır. Kim ki kabirde işi kurtardı, arkası iyidir. Kimde kabirde işi kurtaramadı, gerisi kötüdür.” (Age: 105/12) buyurur.

Dünyaya sığmayan, darlıktan, karanlıktan ve yalnızlıktan hoşlanmayanlar, kabri unutmamalıdır.

Kabir azabı bedene değil ruhadır. İnsan, yaptıklarının hesabını kabirde vermeye başlayacaktır.  Kabrin daralıp içindekini sıkması, kabir azabının başlamasıdır. Peygamberimiz şöyle bildirmiştir:

-“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizi, Zühd: 4)

-“Ölümden sonrasını görseydiniz, isteyerek yiyip içemezdiniz, evlerinize giremez, dağlara çıkar ağlardınız.” (Ramuz el-Ehadis: 357/6)

-“Cenaze gömülürken onun için istiğfar edin. Zira o sorgulanmaktadır.” (Riyaz üs-Salihın:

950)

-“En hafif olan cehennemliğe Allah: “Eğer dünya her şeyiyle senin olsaydı, şu azaptan kurtulmaya bedel fidye olarak verir miydin?” diye soracak. -“Evet” diyecek.

-“Sen dünyada iken bundan daha hafifi istendi” denir buyuruyor. (İ. Canan, Hadis Ans:

14/223)

Kabirden kalkış insanın sonunu gösterir. Bu dünya hayatının bir devamı olacaktır. Peygamber (a.s): “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle dirilip, haşrolunursunuz.” buyurmuştur.

Bir hadislerinde de şöyle buyrulur:

-“Her kul öldüğü hal ve yaptığı amel üzere dirilir.” (Müslim, Cennet: 83)

Allah’ın kuluna güzel bir kalkış nasip etmesi için o kulun güzel bir hayat yaşaması gerekir. 

Ölenin ardından mevlit okutmak, farz, vacip ve sünnet cinsinden bir ibadet değildir. Dinin emri de değildir. Okutan dinin emrini yerine getirmiş, okutmayan da terk etmiş olmaz. Yapılan büyük çaptaki masraflar, ölü için harcanır; sadaka verilir veya borçlarını ödemek için harcanırsa, daha uygun olur.

Mevlit, pazarlık konusu yapılırsa, israf edilip günaha girilirse, etrafa rahatsızlık verilirse, 7. Gün, 40. Gün, 52. Gün diye okutulursa, okutmamak daha doğru olur. 

Ölülerimizi kabre koyup gelmekle iş bitmez. Onları rahatlatacak, kurtuluşunu sağlayacak işler yapılması lazım. Kabirlerinin ziyaret edilmesi lazımdır. Onların bunlardan haberi olur.

Yapılanlar onlara ulaşır. 

Ayrıca bunlar ölümü hatırlatır. Peygamber (a.s): 

-“Kabri ziyaret et. Onlarla ahreti hatırlarsın.” (Ramuz el-Ehadis: 292/7) -“Vefat eden kardeşinizi ziyaret edin, onlara selam verin. Onlarda size ibret vardır.” (Age: 292/ 8) diye emretmiştir.

Kabir ziyaretinde nelere dikkat edilmelidir:

-Abdest alınmalı, 

-Selam verilmeli,

-Taşkınlık yapılmamalı, saygılı olunmalı,

-Mezara bir şey konmamalı, bir şey alınmamalı,

-Mezardan medet beklenmemeli, şifa aranmamalı,

-Kabir öpülmez, etrafında dönülmez, ona şikâyette bulunulmaz. Bunlar şirktir.

-Mezar başında mum yakılmaz, ip, çaput bağlanmaz, kurban kesilmez.

Unutulmamalıdır ki, kabirdeki bizden bir Yasin, bir Fatiha, üç ihlâs beklemektedir. Onun dünya ile ilgili tasarrufu bitmiştir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir