KABİR EHLİNİN HALİ

            Ölünün yakınları, kabre bırakıp gitmiştir. Böylece önce çok önem verdiği ve sevdiği malı onu terk etmiştir, Kabri başında da yakınları onu terk etmiştir. Onun yanında,çok az zaman ayırdığı ameli kalmıştır. Halbuki onun ne paraları vardı, ne evleri,arabaları vardı. Mevsime göre ev,araba değiştirirdi. Onlarla  gururlanırdı. Ne yiyip  içeceğini bilmezdi. Şimdi paylaşıldı gitti.

            Hz. Ali (ra) kabristanda şöyle demiştir:

  • “Bırakıp  gittiğiniz evleri şimdi eller tuttu.
  • Masallarınız paylaşıldı, bitti
  • Hanımlarınızı başkaları nikah etti.
  • Bunlar bizim tarafta olup bitenler. Ah birde sizin tarafta olup bitenleri öğrenebilseydik. Yemin ederim ki onlar konuşabilseydi: “En hayırlı azık Allah korkusudur.” derlerdi” ( Bakara:197) demiştir.

            Ameli iyi olmayan için peygamber (as) söyle demiştir: “- Kabre giren batağa düşmüş gibidir. İmdat de yardım ister.” Kabirdekiler için Yunus da derki:

“ Hani şirin yüzlüler,

            Hani ol güneş yünlüler?             Bunlar bir vakit beyler idi,

            Kapıcılar korkar idi.             Gel şimdi gör bilmeyesin,

            Bey hangidir, ya kulları.

            Ne kapı var giresi

            Ne yemek var yiyesi,

            Ne ışık var göresi

            Dün  (gece) olmuştur gündüzleri.”

Başka bir ifadeyle de  şöyle der:

            Acep bu benim halim,

            Yar altında ah valim,  

            Varıp yatacak yerim,

            Akrep dolamı  ya Rab!

            Yunus kabre vardıkta

            Münker  Nekir geldikte

            Bize sual ettikte,

            Dilim dönemi ya Rab!

Yunus kabirde yatanlar için de der ki:

            “Şunlar ki çoktur malları

            Gör nice oldu halleri

Sonucu  bir gömlek giymiş

Onunda yoktur kolları”

            Bir şairde kabir ve kabir ehlinin halini  şöyle getirmiştir:

            Mezarlar hep dar olur

            Toz toprak ve taş olur

            Nur vermezse Yaratan

            Korkunç karanlık olur

            İki kişi zor iner

            Zor iner mezara

            Sağa sola bakmak yok

            Bakarsın hep bir yana.

            İndirirler bodruma

            Toprak saçarlar yüzüne             Geri dönmek istersin

            Pişmanlık biner tepene.

            Hani gökdelenlerim

            Hani şanım, şerefim             Gösterin n’olur bana

            Yalancı sevdiklerim.

Ben mi ayrıldım ondan,             Onlar mı küstü benden?

            Bir daha dönmek yok mu?

            Mezar uzaklaş benden.

            Mezar kahkaha atar

            Mahcup olursun o an

            Kimse duymaz sesini  

            Kabre girdin zaman.

            Çaresiz sesin keser

            Ey mezar! Anlat dersin

            Mezar hüzünle bakar

            Sende “cevap” verirsin.

            Keşke toprak olsaydım

            Keşke hiç doğmasaydım

            Yok yok artık dönüşüm

            Keşke O’na uysaydım.

            Bugün  toprak altında yatanlar, dün mal, mülk, makam, mevki, şan şöhretle övünürlerken şimdi hayırlı bir insan gelse de, şu kenardaki yoldan geçse de bir Fatiha okusa diye beklerler. Biri mezar taşıma baksa da ”Allah Rahmet eylesin” diye dua etse, bir selam verse  diye umarlar.

            Kabirde yatanlar ziyaret edeni tanır, selamını alır.

Kur’andan okursa dinler ve sevinir.

            Bu konuda Peygamber(as) şöyle bildirir:

  • “Kabre konan, orayı birer terk eden yakınlarının ayak seslerini.” (Buhari, Cenaiz)

Bir günde Bedirde öldürülenlerin adlarını söyleyip onlara:” Rabbinizin size haber verdiği şeylerin gerçek olduğunu şimdi gördünüz değil mi? demişti sahabe:

  • Onlar seni duyar mı ya Resulallah! Değince:
  • Evet tıpkı sizin beni duyduğunuz gibi” cevabını vermiştir.”( Müslim, cennet:77) Son kabir ziyaretinde peygamber (as) selam vermiş ve demiştir ki: “size söylenenler nihayet karşınıza geldi. İnşallah yakında bizde

aranıza katılacağız” demiş,  onlar için dua etmiştir.

         Kabir azabını gerektiren şeylerden sakınılmalıdır.

Kabir ehli için Allah Resulü şöyle bilgi veriyor

-“Kabir ahiret duraklarından ilk duraktır. Kim ki kabirde  işi kurtardı, arkası iyidir. Kimse kabirde işi kurtaramadı, gerisi kötüdür.” (Ramuz  el Ehadis:105/12)

         -“Kabirden daha şiddetli hiçbir manzara görmedim”(Age: 375/3)

            -“Ölümden sonra karşılaşacağınız hali görseydiniz, asla isteyerek  yiyemez isteyerek içemezdiniz ve evlerinize giremez dağlara çıkar ağlardınız.” (Age: 357 / 6)

  • “Hiçbir gün yoktur ki, kabirdekilere cennetteki ve cehennemdeki yerleri gösterilmesin” ( Age;365 / 5)

            Her insanın cennette de cehennemde de yeri vardır. Nereye yönelirse orayı hak eder. Kabirde de oraya bağlantılı olarak yaşar.

            Bir defasında Al (r.a), Allah’a hamd ve sena ettikten sonra ölü anarak şu konuşmayı yapar:             – Ey Allah’ın kulları! Vallahi ölümden kurtuluş yoktur, ona karşı koyarsanız sizi yener, ondan kaçsanız sizi yakalar. O halde kurtuluş için elinizi çabuk tutunuz, sizi yakalamak ardınızdan koşturan biri var: Mezar! Onun baskısından, karanlığından, ıssızlığından çekinin.  İyi dinleyiniz! Mezar ya cehennem çukurlarından bir çukurdur ya da cennet bahçelerinden bir bahçedir. Haberiniz olsun! O, her gün üç kez şöyle seslenir: Ben karanlık eviyim, ben böcek yuvasıyım, ben yalnızlık eviyim!”

            İyi dinleyiniz! Kabrin ötesinde ondan daha korkunç bir şey var: Ateş! Ateşin harareti müthiş, dibi derin, takıları demir, bekçisi Malik (Adlı melek)dir. Orada Allah’ın rahmeti yoktur. Bunların ötesinde de genişliği göklerle yer kadar olan ve muttakiler için hazırlanmış bulunan cennet vardır. Allah bizi ve sizleri muttakilerden (Allah’tan korkanlardan eylesin. Bizleri ve sizleri elem veren azaptan korusun.

            “…Bu kabrin ötesinde öyle bir gün vardır ki o günde çocuk, ihtiyar, büyüklerin akılları başkalarından gider, her gebe yavrusunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün, halbuki sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı pek yamandır.”

            Hazreti Ali bu konuşmayı yapınca kendisi ve çevresindeki Müslümanlar ağladılar.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir