KABE DÜŞMANI EBREHE NASIL HELAK OLDU?
Ebrehe, Habeş Valisi idi. Kendisi koyu Hristiyandı. Yemen taraflarını yakmış, yıkmış ve istila etmişti. Güçlü orduları vardı.
Kâbe’ye gösterilen ilgi ve rağbete son vermek, kendisinin Sana da yaptırdığı kiliseye gelinmesini sağlamak için Kabe’ye yürüdü. Kâbe’yi yıkacaktı, çünkü kendi kilisesine halkı davet etmiş, kilisesi rağbet görmemişti.
O yıl Peygamber (as)’ın doğum yılı idi.
Ebrehe, Abdulmuttalib’in develerini de gasp etmişti. Abdulmuttalib gitti.
-“Develerimi ver onları almaya geldim” dedi.
Ebrehe:
-“Ben Kâbe’yi yıkma diye yalvarmaya geldiğini zannediyordum” diyince:
Abdulmuttalib:
-“Develer benim. Kabe’nin sahibi var onu o korur” cevabını verdi.
Ebrehe kalabalık ordusu, güçlü filleri ile Kabe’ye saldırdı. O sırada gökte küçük Ebabil kuşları belirdi. Attıkları kum ve taşlarla Ebrehe’nin ordularını darmadağın etti. Filler, askerler hepsi helak oldular.
Bunlar hakkında Fil suresi nazil oldu. bu surede onların halini Cenab-ı Allah, cami, mescid düşmanları ibret alsın diye şöyle buyurdu:
-“Rabbin fil sahiplerine neler etti görmedin mi?
-Onların kötü planlarını başa çıkarmadı mı?
-Onların üstüne sürü sürü kuşlar gönderdi. -O kuşlar onların üzerine pişkin tuğladan taşlar atıyordu.
-Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine
çevirdi.”
(Fil Suresi)
Ebrehe’nin hesabı vardı. Cenab-ı Allah’ın da bir hesabı vardı.
Yıllar sonra Müzdelife’den Mina’ya giderken Ebrehe ve ordusunun helak olduğu yerde eğleşmemiş, hızlıca geçmişti. Peygamber Efendimiz (sav);
Tebuk seferinde de Hıcır denilen yerden geçerken şöyle dedi:
-Buranın suyunu içmeyin onunla abdest almayın. Burada eğleşmeyin kendisi de yüzünü örterek geçmiştir. Ve şöyle buyurmuştur:
-“Kendisine zulmedenlerin eğleştiği yerde eğleşmeyin ki, onlara dokunan azap size de dokunmasın. Buralardan ancak ibret alabilirsiniz.”
(Ramuz el-E hadis:63/16 + Tıbb-i Nebevi Ans:1/120) Şair ne diyor:
-“Allah tokatının sedası yoktur. Vurduğu zaman devası yoktur.”
Ebrehe’ye yol gösteren rehberlik eden Mekke’li dört kişiden ikisi Ebrehe’nin ordusu ile ezilmiş, ikisi de sağ kalmış Mekke’nin sokaklarında dinlenmiştir. Rezil bir halde ölmüşlerdir.