İYİLİKTE FIRSAT KAÇMAZ

İyilik yapmak için insanın eline az fırsat geçer. O fırsat kaçırılmamalıdır. Belki bir daha o fırsat yakalanamaz. Onun için iyilikte acele edilmelidir. Bilinmelidir ki her fırsat bir imtihandır. Her fırsat bir nimettir. Herkese nasip olmaz.

Güç varken, sağlık yerinde iken insanın önüne gelen fırsat kaçırılacak olursa yazık olur.

Peygamber (sav) hicret esnasında Ranuna Vadisinde ırad ettiği ilk Cuma hutbesinde şunları söylemiştir:

“Ey insanlar! Ölmeden önce Allah’a tövbe ediniz. Fırsat elde iken iyi işlere koşunuz!

Ey insanlar! Kendiniz için azık hazırlayıp ölmeden önce gönderiniz. Hepiniz öleceksiniz. Gücü olan iyilik yapsın. Çünkü bir iyiliğe 10 dan 700 katına kadar sevap verilir” demiştir.

İnsanın dünyada işlediği bütün salih ameller, yaptığı iyi işler, faydası dokunduğu hareketler melekler tarafından amel defterine kaydedilmektedir. Kıyamet günü her insanın amel defteri eline verilecektir. Neler yaptıysa onları o defterde görecektir. Defter sahibi o defterde yazılanlara göre muamele görecektir. Cennetlik olanlara sağ tarafından cehennemlik olanlara sol tarafından verilecektir.

Hayır işlerinde ve iyilik yapmakta yarışmak hem dini hem insanı görevdir.

Cenab-ı Allah:

“Ey Müslümanlar! Siz hayır işlerinde yarışın” diye emrediyor. (Bakara:148)

“Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş olursunuz, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz” (İsra:7) buyuruyor.

“İyilik üzere yardımlaşın. Kötülük üzere yardımlaşmayın..” (Maida:2) buyurarak iyilikte öne geçmeyi ve yarışmayı emrediyor.

Peygamber (as) zamanında Ensar iyilikte ve hayırda bir birleriyle yarıştılar. Selçuklularda, Osmanlılarda hayırda yarıştılar. “Rıza enlillah” ifadesini kullandılar. Yaptırdıkları eserlere “fisebilillah” ifadesini yazdırdılar. Eser bırakmadan ölen varlık sahibi bir büyüğümüz olmadı. Cenab-ı Allah: “Hayır işlerin de yarışın!” diye emrediyordu. Sadaka taşları diktiler. Her hayırlı iş için vakıflar kurdular. Dünyanın neresinde yardıma muhtaç insan varsa onlara el uzattılar. Onların hayır hesanatı hayvanlardan, ağaçlara kadar uzandı. Hayvanlar için, ağaçlar için vakıf kurdular.

Allah: “Mallarınızda yoksullar için hak vardır.” (Zariyat:19)

“Allah yapacağınız her hayrı bilir.” (Bakara:215) buyuruyordu.

Allah Resulü de: “Hayır işlerinde acele edin” (R. Salihın:126) diye emrediyordu. Onunun için rahat yataklarınızda yatmadılar. İlây-ı kelimetullah için seferden sefere koştular. Mülk ne senin ne benim demediler. Mülk Allah’ın dediler. Onunla Allah rızasını kazanmak için çalıştılar.

Şimdi sıra bizde zaman iyilikleri arttırma hayır hasenatı çoğaltma zamanıdır. İyilik yapmak, her müslümanın temel vazifelerindendir. Her müslümanın yapmaya muktedir olduğu bir iyilik mutlaka vardır. Kendisi bizzat yapamazsa iyiliğin yapılmasın da vasıta olacaktır. O zaman da o iyiliği yapmış gibi sevap alacaktır.

İnanan kimsenin boş vakti olmamalıdır. Dine uygun düşmeyen şeyler müslümanın meşguliyeti olamaz. Cenab-ı Allah: “Boş kaldın mı hemen başka bir işe koyul” diye emrediyor. (İnşirah:7-8)

Allah Resulü (sav): “Her iyilik sadakadır” (Tirmizi, birr:45) buyurur.

İyilik yapandan Allah razı olur. Melekler onun için dua ederler. Kur’an’da:

“Melekler mü’minlerin bağışlanmasını dilerler. Rabbim onları bağışla, onları cehennem azabından koru” derler (Mümin:7)

“Rabbim onlardan iyi olanları cennetine koy” derler. (Mü’min:8)

“Onları her türlü kötülükten koru” derler (Mü’min:9)

İşte iyilik, iyilik getirir. İyiliğin sonu mutlaka iyiliktir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir