İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak
Kur-an’ da şöyle emrediyor:
-“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.’ ( Al-i İmran:104)
-“Muhammed ümmetinden olanlar, Allah’ a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler. Hayırlı işlere koşarlar. İşte bunlar, iyi insanlardandır.’’ ( Age:114)
-“Münafıklar, kötülüğü emreder. İyilikten alı korlar.’’ ( Tevbe:67)
-“Müminler ise iyiliği emreder, kötülükten alı korlar. Namazı dosdoğru kılarlar. Zekatı verirler. Allah ve Rasulüne itaat ederler.
İşte onlara Allah rahmet edecektir.’’ (Tevbe:71)
-“İyiliği emredip, kötülükten sakındıran müminleri müjdele!’
( Tevbe:112)
-“O müminler ki, yeryüzünde iktidar verirsek, namazı kılar, zekatı verirler. İyiliği emreder, kötülükten men ederler. İşlerin sonu
Allah’ a varır.’’ ( Hac:41)
Lokman (as)’ın şöyle dediği bildiriliyor:
-“Yavrucuğum! İyiliği emret. Namaz kıl. Kötülükten vazgeçirmeye çalış. Başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer şeylerdir.’’ (Lokman:17)
İyiliğe vasıta olmanın, sebep olmanın sevabı çoktur.
Cenab-ı Allah Kur-an’ da şöyle bildirir:
-“Kim iyi bir işe aracılık ederse, onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse, onun da ondan bir payı olur.
Allah, her şeyin karşılığını verir.’’ ( Nisa:85) Peygamber (as)’de:
-“Başkasını doğruluğa çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Onların sevabından da hiçbir şey eksik olmaz. Sapıklığa çağıran kimseye de, ona uyanların günahı gibi günah verilir. Uyanların günahından da hiçbir şey eksik olmaz.’’ (Riyazü’ s- Salihin:173)
-“İyiliğe dalalet eden kimseye, o iyiliği yapanların ecri gibi sevap vardır.’’ ( Age:172)
İyi çığır açmak, iyi örnek olmak, iyiliğe sebep olmak her
Müslüman için çok hayırlı işlerdendir. İyilik yapmanın da en güzel yoludur.
Bakın, Allah ne buyuruyor:
-“İnsanları Allah’ a çağıran, iyi iş yapan ve “ Ben Müslümanlardanım.” Diyenden kimin sözü daha güzeldir?’’ (Fussılat:33)
Bu görevi yapmadığımız zaman Allah Rasulü şöyle bildiriyor:
-“Allah’ a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder kötülükten alı korsunuz, ya da Allah size azap gönderir. Siz azaptan kurtulmak için dua edersiniz de duanız kabul olmaz.’’ (Tirmizi, Fiten:9)
Görülüyor ki, her şeyin bir karşılığı var. İnsanlar, yaptıklarına göre muamele görecekler. Kötü ve kötülüklere karşı tavrımızın nasıl olacağını Peygamberimiz bize şöyle emrediyor:
-“Sizden biri bir kötülük görürse, seyirci kalmasın. Onu eli ile düzeltsin. Buna gücü yetmezse, diliyle öğüt versin, uyarsın. Buna da gücü yetmezse, kalben buğz etsin. Bu ise, imanın en zayıf noktasıdır.” (Müslim, İman:78)
Tebliğdeki metodu da yine Kur’an’dan öğreniyoruz:
Allah, Hz. Musa ve Harun’a Firavun için “ Ona yumuşak söz söyleyin.’’ (Taha:44) diye emretmiştir.
Peygamber (as)’ da:
-“Onlara yumuşak davranmasaydın, kaba, kırıcı olsaydın onlar etrafından dağılıp giderlerdi.’’ (Al-i İmran:159) buyurmuştur.
İbn-i Sina şöyle der:
“İyiliğin şartı beştir:
-Tez olmalı
-Gizli olmalı
-Gözde büyütülmemeli
-Sürekli olmalı
-Yerini bulmalı.”