İYİ HUYLAR NELERDİR?

  1. Verdiği nimetlerden dolayı Cenab –ı allaha hamd etmek, şükretmek yani kulluğunu bilmek, acizliğini bilmek.

Kur’an-da: “Eğer siz iman eder, şükrederseniz, Allah size neden azab etsin!” Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir. (Nisa: 147)

  • “Siz beni ibadetle anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin.” (Bakara: 152)
    • “Şükreden kendisi için şükretmiş, nankörlük eden de ancak kendisi için nankörlük etmiş olur.” (Neml: 40)
    • “Şükrederseniz nimetimi arttırırım, nankörlük ederseniz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim: 7) buyrularak şükretmemiz emredilmiştir.

Şükredene Allah iyilik verir, kötülük vermez. Derdini arttırmaz.

  • Sabretmek: Cenab –ı Allahtan gelen herşeye razı olmak demektir.

Kur’an-da:

  • “Sabır ve namazla allahtan yardım isteyin.” (Bakara: 45)
    • “Ey iman edenler! Sabredin.” (Al –i imran: 200)
    • “Onlar öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah için harcarlar.” (Hac: 35)
    • Asr suresinde sabreden ve sabrı tavsiye edenlerin zararda olmadıkları bildirilir.

Derde sabır Allah’ın rızasını kazandırır.

Sabırla koruk helva olur.

Sabreden derviş muradına ermiş derler.

  • İyi niyetli olmak: Önce niyet iyi olacak. Bozuk niyetle iyiliğe ulaşılamaz. Hz. Peygamber:
    • “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.”
    • “Ameller niyete göredir.”

Her konuda, herkes için iyi düşünmek, iyi niyetli olmak islam ahlakının temelini teşkil eder.

Niyet, iyi ise akibet hayır olur.

  • İffetli hayalı olmak: Hz. Peygamber:
    • “Haya imandandır. Utanmıyorsan dilediğini yap” (Seçme hadisler: 66)
    • “Haya hayır getirir.” (Age: 67)
    • “Haya bir yerde bulunursa, Allah ona iffet verir. (Age: 71)”
    • “Kim iffetli kalmak isterse, Allah onu güzelleştirir. ” (Ramuz: 389/7)
    • “Ahlakı bozuk kimselerin evine uğramayın.” (Ebu Davut: 4928)

Baldızı Esma çocukken peygamberin yanına gelmişti ince elbise giymişti. Peygamber ona:

  • “Ey Esma! Buluğ çağına gelmiş bir kızın bu şekilde giyinmesi caiz değildir.” (Ebu Davut: Libas: 28) demiştir.
    • “Ey İnsanlar! Haya etmiyorsunuz. Yemeyeceğiniz şeyleri topluyor, oturmayacağınız binalar yapıyor, yetişemeyeceğiniz hayaller kuruyorsunuz. Bunlardan utanmıyor musunuz?” (Ramuz: 495/6) buyrulmuştur. 

Kur’an-da şöyle emredilmiştir: – “Mü’min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını korumalarını söyle.

Mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan korusunlar. Namus ve iffetlerini korusunlar.” (Nur: 30 – 31)

  • “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra: 32)

Hz. Peygamber: “Ana ve babaya iyilik edin ki çocuklarınız size itaat etsin. İffetli ve namuslu olun ki, kadınlarınız da iffetli namuslu olsun.” (Seçme Hadisler: 143/11) 

  • Ahde Vefa Göstermek:

Müslüman sözünde durur. Kur’an-daki emirler şöyle:

  • “Ey iman edenler! Akitlerin gereğini yerine getirin.” (Maida: 1)
    • “Verdiğiniz sözü yerine getirin.” (İsra: 34)
    • “Anlaşma yaptığınız zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin. Ve Allah’ı şahit tutarak ettiğiniz yeminleri bozmayınız.” (Nahl: 91)
    • “Müminler, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.” (Müminun: 8)
    • “Ey iman edenler! Allah’a ve rasulüne hainlik etmeyin.” (Enfal: 27)

İlk yaratılışta Rabbımız bize: “Ben sizin Rabbınız değil miyim?” dedi. “Rabbımızsın” dedik. Kulluk için söz verdik…

Allah rasulü: “Münafığın alameti üçtür: Söylediğinde yalan söyler. Söz verdiğinde sözünü yerine getirmez. Emaneti korumaz.” (R. Salıhın: 2/692)

  • “Emanete riayeti olmayanın imanı ve ahdi olmayanın dini yoktur.” (Ramuz: 463/3)
  • Doğru olmak: Söz ve davranışlarında doğru olmak:

Ziya Paşa: “İnsana sadakaf yanaşır görse de ikrah yardımcısıdır doğruların Hz. Allah” der.

Dürüstlük, manevi zenginliktir.

Kur’an-da:

  • “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud: 112)
    • “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyonsunuz. Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” (Saf: 2 – 3)
    • “Rabbımız Allahtır” deyip, daha sonra da dosdoğru olanlar var ya; işte onlara kıyamette korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidir… (Ahkaf: 13 – 14)
    • “Doğrularla beraber ol.” (Tevbe: 119)
    • “Rableri yanında sözü, özü doğru olanlar şehidlik mertebesine erenlerdir.” (Hadid:

19)

  • “Rabbimiz Allahtır” deyip sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara, korkmayın, üzülmeyin, size, vad olunan cennetle sevinin, derler. (Füssılat: 30)
    • “Ey iman edenler! Allahtan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. Böyle yaparsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar…” (Ahzab: 70 – 71) buyrulmuştur.

İmam –ı azamın doğru sözlülüğü, eşkiyayı utandırmış, eşkiyalıktan vezgeçirmiştir. 

Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurur:

  • “Aleyhinize de olsa dosdoğru ol.”
    • “Allaha inandım” de, dosdoğru ol. (Müslim iman: 13)
    • “Doğruluk iyiliğe, iyilik cennete götürür. İnsan doğru söyleye söyleye Allah yanında sadıklardan yazılır.” (Ramuz 103/4)”
    • “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz kalplarineze ve amellerinize bakar.”

(Müslim Birr: 34)

Kamil Mümin olmak için inandığı gibi yaşamak gerekir.

Mevlana: “Göründüğün gibi ol, olduğun gibi görün” der.

Müslüman, aleyhine de, zararına da olsa dosdoğru olan ve kıvırtmayan kimsedir. Çünkü; doğruların yardımcısı ALLAH’tır.

  • Hakkı söylemek:

Hz. Peygamber:

  • “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.”

“Cihadın en üstünü zalim yönetici karşısında hakkı söylemektir.” (İbni mace, fiten:

21)

Hak, doğru gizlenmez. Gördün, gördün. Görmedim. Görmedim olmaz. Biliyorsan biliyorsun. Bilmiyorum olmaz.

Hakkı ayakta tutmanın, birilerin zarar görmesine sebep olmanın vebali büyüktür.

Hak söylenmez, haklının yanında olunmazsa iş zulme, yalana kadar gidecektir.

  • Adil olmak:

Adalet, eşitlik bir çok şeyin temelidir. Hz. Ömer(ra): “Adalet mülkün temelidir” demiştir.

  • “Allah size, mutlaka emanetleri ehline vermemizi ve insanlar arasında da adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa: 58)
    • “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun. Kendiniz ana babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa Allah için şahitlik yapın…” (Nisa: 135)
    • “Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı emreder. Çirkin işleri fenalık ve azgınlığı da yasaklar…” (Nahl: 90)
    • “Allah adil olanları sever.” (Maida: 42) + (mümtehine: 8)
    • “Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Maida: 2)

Her konuda herkese karşı adil olunmalıdır. Hatta evlatlar arasında bile adil olunmalıdır.

  • Yönetimde adil, karar adil olursa o toplum mutlu olur.
  • İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak:

Hz. Peygamber: “İyiliği emretmeyen, kötülükten men etmeyen bizden değildir.” (Seçme hadisler: 218/35)

Cenab –ı allah peygamberine: “Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’raf: 199)

  • “O müminlerki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler.” (Hac: 41)

Lokman oğluna: “Oğulcuğum! Namazı kıl iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış…” (Lokman: 17) öğüdü hatırlatılmıştır.

İslamda banane yok. Her koyun kendi bacağından asılır yok. Gemisini kurtaran kaptan yok. Tek başına kurtuluş yok. İslamda güzel söz sadakadır. Öğüt vermek sadakadır. İnsanları kötülükten alıkoymak üzerimize farzdır. 

Başkalarının hidayetine sebep olmanın sevabı büyüktür.

  1. Hakka çağırmak: Doğruyu, güzeli anlatmak.

Cenab –ı Allah peygamberine şöyle diyor:

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsrâ: 53)

Musa peygambere de Firavun için:

“Tatlı söz söyle” diye emretmiştir.

Hz. Peygamber: “Ya hayır söyle, ya da sus!” buyurmuştur.

Bir hadislerinde de: “Din nasihattir” demiştir. Ayrıca:

  • “Güzel söz sadakadır.” (R. Salihin: 2/697) buyurmuştur.

Asr suresinde: “Hakkı birbirine tavsiye edenlerin zararda olmadığı bildirilmiştir.”

  1. Affetmek, hoşgörülü olmak.

Kur’an-da şöyle buyrulmuştur:

  • “O takva sahipleri öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah böyle güzel davranışta bulunanları sever.” (Al –i imran: 134)
    • “Bağışlayın Allah da sizi bağışlasın. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?”

(Nur: 22)

  • “Onlar büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şura: 37)
    • “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı allaha aittir. Doğrusu o, zalimleri sevmez.” (Sura: 40)
    • “Alçak gönüllü ol.” (Hıcr: 88) diye emredilmiştir.

Allah’ın affı gazabından daha büyüktür. Allah Resulü:

“Hiddet şeytandandır.” (Seçme hadisler: 88) buyurmuştur.

Allah, af edeni af eder.

  1. Şefkat ve merhamet göstermek:

Allah Resulü: “Allah’a yemin ederim ki, cennete ancak merhametliler girer.” (Ramuz: 458/6) – “Kıyamet günü bir kul Allah’ın huzuruna getirilir. Cennetlik bir sevabı bulunmaz.

Allah: “Onu cennete koyun. Zira o aile fertlerine karşı merhametlidir.” (Age: 505/3) buyurur.” Bir ayette de:

  • “Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın muhakkak ki, insanlar etrafından dağılıp giderlerdi.” (Al –i imran: 159) buyrulur.

Allah Resulü der ki: “Merhamet edene Allah da merhamet eder. Yerdekilere acıyınız ki, göktekiler de size acısın. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Seçme Hadisler:

218/33 – 34)

Yumuşaklık, güzel davranmak, acımak Müslüman’ın vasıflarındandır.

“İnandım” diyen gerçekten inanmış ise İslam’ı yaşamak ve İslam ahlakı ile ahlaklanmak zorundadır. Değilse müslümanlık iddia ile olmaz. Sözde olmaz özde olur.

  1. Güleryüzlü, tatlı dilli olmak: Kabalıktan uzak olmak.

Peygamberimiz, güler yüzlü tatlı dilli idi. Şerlikten, kabalıktan hoşlanmazdı.

Kur’an-da: “İnsanlara güzel söz söyleyin.” (Bakara: 83)

  • “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir.” (Bakara:

263)

  • “Habibim sen Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır…” (Nahl: 125)
    • “Kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler.” (İsra: 53)
    • “Firavuna güzel söz söyleyin. Belki o aklını başına alır veya korkar.” (Taha: 44) buyrulur. Bir hadiste de: 
    • “Yumuşaklıktan mahrum olan, her hayırdan mahrum olur.” (Seçme Hadis: 80)

Atalarımız: “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demişlerdir.

Enes (ra): “On yıl hizmetinde bulundum peygamber bana öfkelenmedi” der.

  1. Kolaylık sağlamak, kolaylaştırmak:

İslam kolaylık dinidir. Zorlama yoktur. İnsanın gücünü zorlamaz.

  • “Allah sizin için kolaylık ister. Zorluk istemez.” (Bakara: 185)

Hz. Aişe şöyle der: “Allah Rasulü iki durumdan birini seçmek gerektiğinde eğer kötü değilse, mutlaka kolay olanını seçerdi.” (Buhari Edep: 80)

  • “Kolaylaştırınız,  güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” (Seçme hadisler: 76/3)

Ah, eşimize, çocuklarımıza, başkalarına böyle davranabilsek…

  1. Başkalarının kusurunu örtmek bağışlamak:

Peygamberimizin haber verdiğine göre; dünya da başkalarının kusurlarını örtenin ahirette de kusurunu Allah örtecektir. Başkalarının kusurlarını teşhir edenin de Allah kusurlarını açığa vuracaktır.

Nur suresinin 22. ayetinde: “Allah’ın sizi bağışlamasını ister misiniz? Allah çok bağışlayandır. Çok merhametlidir.” Denir. 

Allah kusurlarımızı yüzümüze vursaydı, yüzümüze bakılır mıydı?:::

  1. Ölçülü konuşmak: Prensipli yaşamak.

Atalarımız: “Az ye, az uyu, az konuş” demişlerdir. Bu aynı zamanda dinin temel prensipleridir.

“Çok söz yalansız olmaz.” Denmiştir.

“Büyük lokma yut, ama büyük konuşma” derler.

“Söz gümüşse, sükut altındır” demişlerdir.

Hep kendinden bahsetmek, başkalarına söz hakkı vermemek, başkalarının soğumasına neden olur.

Gerektiğinde konuşmak en uygun olanıdır.

“Biliyorsan konuş faydalansınlar. Bilmiyorsan sus insan sansınlar” diye bir söz var.

Aslında bütün bu ihtiyacımız olan şeyleri Allah Resulünün sünnetinde bulmamız mümkün. O’nu anlasak, uysak problem kalmayacak.

  1. Cömert olmak başkalarına yardım etmek:

Hz. Peygamber:

  • “Allah cömerttir, cömertleri sever.”
    • “En hayırlınız başkalarına faydalı olanınızdır” demiştir.

İslam’da Allah’ın kullarına faydalı olmak esastır.

Hz. Ali (ra) ın dediği gibi para harcanmadan faydası dokunmaz. Şeytan, fakirlikle korkutarak cömertliğin önüne geçmek ister. Kur’an-da: “Eli sıkı

olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kaybettiklerinin hasretini çekersin.” (İsra: 29)

Cömertlik Müslüman’ın vasfıdır. Peygamber cömertti, sahabe cömertti. Allah cömerttir, cömertleri sever.

  1. Sır saklamak:

Hz. Peygamber: 

  • “Kıyamet gününde derecesi en fena olan eşinin sırrını yayandır.” (R. Salihin: 2/688)
    • “Ev halkından izinsiz olarak evin içine bakanın gözünü patlatmak helâl olur.” (Kardavi, Helal Haram: 328)
    • “Kendini sevmeyen bir topluluğun sözlerini dinleyenin kulağına erimiş bakır dökülür.” (Age.)

İslam’da günah bile gizlenir. Açıktan işlemenin günahı daha çoktur.

Başkalarının sırrını yaymak günahtır. Hele emanet edilen bir sırrı yaymak hainliktir.

Peygamberimiz, evli bir kimsenin gönlünün aktığı bir kimseye ait durumu gizlerse cennet vaat ediyor.

Bir de insanın ulaştığı manevi mertebeleri, güzel rüyaları saklaması lazımdır.

  1. Kanaatkar olmak:

Aç gözlü olmamak gerekir.

Kanaatkar olmak verilenle ve var olanla yetinmek İslam ahlakındandır.

Var olana, Allah’ın ihsanına şükredilirse rabbim ihsanını arttırır.

Gözünü dünyaya dikenleri, sabah dünya kaygısı ile uyananları Allah sevmez.

İnsan bu dünyadan sümüklü mendilini, kirli çorabını bile götüremiyor.

Hırs devamlı insanı rahatsız eder.

  • Çevresine iyi örnek olmak, iyi çığır açmak.

Peygamberimiz: “Söyleme yap” diyor.

Başkalarını etkilemek istiyorsak en güzel tebliğ yolu örnek olmaktır.

Müslüman, örnek insandır. Görünümü ile hareketleri ile Allah’ı peygamberi hatırlatır, güzel duyguların oluşmasına neden olur.

Çığır açmak, güzelliklerin, iyiliklerin ömrünü uzatmaktır. İyilikleri ahirete taşımaktır.

Açılan çığır devam ettiği müddetçe sevap vardır.

Eğer kötülüğe çığır açıldıysa, günah da devamlıdır. İşleyenlerin günahı kadar çığır açana yazılır.

  • Günahtan kaçmak:

Günaha düşerim korkusu, haram yerim endişesi duymayan, dikkat etmeyen, şüpheli şeyleri terk etmeyen günaha düşer.

Her günah kalpte siyah nokta oluşturur…

Günah, Allah’la arada perde oluşturur… Hiçbir günah küçük görülmemelidir… Günahta ısrar, en büyük günahtır. Çünkü başka günahlara götürür.

Müslüman günahına pişman olur, tevbe eder ve bir daha ona dönmez.

Müslüman, günah adamı değil sevap adamıdır. Yani Müslüman, günahı sevmez. Günahtan tiksinir, kaçınır. Günah onu rahatsız eder.

  • Tepki göstermek:

Pısırık, korkak, nemelazımcı Müslüman olmaz.

Müslüman, iyiye taraf, destek olan ve kötülüğe de tepki gösterendir.

Peygamberimiz: “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” demiştir. Bir başka hadiste de şöyle demiştir:

  • “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle yok edin. Değilse dilinizle yok edin. O da olmazsa kalbinizle buğzedin. Bu ise imanın en zayıf noktasıdır.”

Kötüye, kötülüğe tepki göstermemek destek olmaktır. Mühlet vermektir.

Şöyle denebiliyor: “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Ne kadar yanlış…

  • Başkalarına saygı göstermek:

Hz. Peygamber, Mekke’nin fethinde Hz. Ebubekir babasını getirmişti. Ona: Bu ihtiyarı niçin rahatsız ettin. Ben onun yanına giderdim. Demişti. 

Bir toplum yaşlılar ve sabi çocuklar yüzü suyu hürmetine rızıklandırılır.

Yaşlılar dua ağacımızdır. Onların hayır duası alınmalıdır.

İslam, küçüğe sevgi, büyüğe saygı emreder.

Peygamberimiz: “Yaşlılara saygı gösterene Cenab–ı Allah ihtiyarlığında saygı gösterecek, hizmet edecek kimseler halk eder.” Buyurmuştur.

İnsanı sevmek, saygı duymak inancımızın gereğidir. Yunus: “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” demiştir.

Başkalarına saygı duymak, insanın mükemmel Müslüman oluşundandır. 

  • Selam vermek selam almak:

Kur’an-da: “Bir selamla selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin.” (Nisa: 86)

Hz. Peygamber: “Önce selam sonra kelam”. demiştir.

Selam verilmesi gerekenlere selam vermek,hal hatır sormak hem dini, hem de insani görevdir.

Selamlaşmak, dualaşmaktır.

Selam vermek sünnet, almak vaciptir. Ciddi bir şekilde verilip alınmalıdır.

  • Meşru olan davete icabet etmek:

Davete icabet sünnettir.

Atalarımız: “Davet edilen yere erinme, davet edilmeyen yerde görünme” demişlerdir.

Ortam meşru ise, davet eden meşru iş yapıyorsa, o davete gidilir.

Ziyaretleşmek, ikramlaşmak dinimizin emridir.

Meşru olmayan yere de gitmemek sünnettir. Komşu hakkının ve akraba hakkının önünde Allah’ın hukuku vardır.

  • Ailesine karşı iyi davranmak:

Allah: “Ailenizle iyi geçinin.” (Nisa: 19) diye emrediyor.

Hz. Peygamber de: “İmanca en mükemmeliniz ahlakı güzel ve kadınlarına karşı iyi olanınızdır.” (Seçme Hadisler: 181/77)

  • “Mazeret olmadan kocasından kendisini boşamasını isteyen kadına cennetin kokusu haramdır.” (Seçme Hadisler: 185/84)
    • “Kocası razı olduğu halde ölen kadın cennete girer.” (Age: 191/93)
    • “Kocasından uzak kalan, kendini uzak tutan kadına melekler lanet eder.” (Age:

191/94)

  • “En şerliniz kadını döven kaba erkeklerdir.”

İslam’da ne hanım dövülür, ne çocuk dövülür, ne de ana baba dövülür. Allah Kur’anda “öf” bile deme diyor.

  • Kötülüğe karşı iyilik yapmak: Kötülüğe kötülük, herkesin işidir. Hayırdan nasibi olmayan, kötülük düşünür. Kötülük yapar. Kur’an-da şöyle buyrulur:
    • “İman sahipleri kötülüğü iyilikle savarlar.” (Kasas: 54) “Kötülükten yüz çevirirler, kendini bilmezleri arkadaş edinmezler, muhatap saymazlar.” (Kasas: 55)

Ahlaklı adaletli ve ölçülü davranmak, iman sahiplerinizin işi olarak bildirilmiştir.

İslam’da intikam almak yoktur.

Hz. Peygamberin davranışı, müşriklerin Müslüman olmasını sağlamıştır.

  • Her zaman Allah rızasını gözetmek:

Müslüman, şahsi menfaat istemez, Allah’ın rızasını ister. Allah’ın sevmediği huyları terk eder.

İman sahibi:

  • Allah’ı sever.
    • Emrini sever.
    • Sevdiğini sever, sevmediğini sevmez.
    • Rızasına uygun yaşar. Allah’ın sevmediklerini terk eder.

Müslüman, her işinde, ibadetinde Allah rızasını gözetir. Allah rızasını ister. Yaptığını Allah rızası için yapar, terk ettiğini de Allah için terk eder. Bir işte Allah rızası yoksa, ondan uzak durur. 

Bir insan hem Allah’ı hem de şeytanı memnun edemez. Bir işte nefis varsa, şeytanın arzusu varsa, Allah rızası yoktur.

Her Müslüman zaman zaman sormalıdır:

  • Allah için ne yaptım?
    • Allah için neyi terk ettim?
    • Allah için geçirdiğim ne kadar zamanım var?
    • Allah için ne verdim, ne aldım?
    • Allah’a ne götüreceğim?
  • Haya sahibi olmak.

Hayasızlık korkunç hastalıktır. Hayasızlıklar karşısında “Edep yahu” dendiğini duyuyoruz.

Peygamber (SAV):

  • “Haya imandandır.”
    • “Utanmıyorsan dilediğini yap.”
    • “Haya hayır getirir.” (R. Salihin 684 – 685) demiştir.

İman zayıf, iman sözde olduğundan hayasızlık arttı, müstehcenlik arttı, sapıklık arttı. Utanmayan dilediğini yapıyor. Hayasızlık kirlilik getiriyor. Hatta bekaretten, iffetten, hayadan, ahlaktan rahatsız olanlar oluyor.

Haya, insanlardan sıyrılıp gittiği zaman insanda hayır kalmıyor, yaptığı işte de hayır kalmıyor. Peygamber hayasız birine “Eğer utanman yoksa git dilediğini yap” demiştir. (K.

Sitte: 5/291)

Bir hadislerinde de peygamberimiz, müminden bahsediyor:

“Mümin, ayıplayıcı, lanetleyici, kötü ve kaba sözlü ve hayasız değildir.” (K. Sitte:

14/532)

Kötülük ve hayasızlık konusunda da:

“Kötülük nerede bulunursa, onu mutlaka çirkinleştirir. Haya da bir şeyde bulunursa, onu mutlaka güzelleştirir.” (Seçme hadisler: 71)

Hz. Ömer ne diyor bakın; “Çok gülenin heybeti azalır. Şakacı olanlar bu yüzden hafife alınır. Çok konuşan, çok hata yapar, çok hata yapanların hayası azalır, hayası azalanın ise takvası azalır, takvası azalanların da kalbi ölür.”

  • Hüsnü zanda bulunmak:

Müslüman, kötü düşünmez. Herhangi bir şeyin iyi yönünü düşünür.

Rüyaları, olayları hayra yorar.

İnsanların ve hayatın iyi tarafını görür. İşi tersinden almaz.

Ne olursa olsun her şeyin olumlu yönünü ele alır. Yani gülü görür, dikeni değil.

Kötülere, kötülüklere bakıp karamsar olmaz.

İnsanın hayatta mutlu olabileceği mutlaka bir şeyler vardır.

  • Her şeyde hayır vardır demek:

Müslüman böyle der, böyle inanır ve her şeyin hayırlısını ver Ya rabbi! Diyerek dua eder.

Olayların ardından “Böylesi hayırlıymış” der üzülmez.

Her olaya “Hayırdır inşallah!” diye bakacaktır. Olumsuz görmeyecek, “Aksi şeytan” demeyecektir.

Bir, olan şeyde hayır vardır. Birde olmayan şeyde hayır vardır.

Müslüman, kendinden daha iyi durumda olana bakmayacak, ona imrenmeyecektir.

Daha aşağıdakilere bakıp haline şükredip, mutlu olacaktır. Değilse üzülür, mutsuz olur.

Musa peygamber Cenab –ı Allah’a sorar:

  • Sen kullarından ne zaman razı olursun?
    • Onlar benden ne zaman razı olurlarsa!…

Biz ilahi takdire razı olmaktan başka ne yapabiliriz ki…

Ayrıca neyin bizim yararımıza, neyin de bizim zararımıza olduğunu tam olarak bilemeyiz. Hayır gibi görürüz, sonu şer olur. Şer gibi görürüz, son uhayır olur. Allah bilir.

Kur’an-da: “Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır” buyrulmuştur.

Bazı şeyler hoşumuza gitmeyebilir ama ardında hayır vardır. Günahlara kefaret vardır. Cennet vardır.

Kur’an-da: “Neyin hayırlı, neyin de şer olduğunu bilemezsiniz. Hayır dersiniz şerdir.

Şer dersiniz hayırdır. Neyin hayır, neyin şer olduğunu Allah bilir.” buyrulur.

  • Müslüman’ın en büyük özelliklerinden biri işlerinde istişare ve istihare etmesidir.

İnsanın sormaya, danışmaya her zaman her konuda ihtiyacı vardır.

Şair: İnsan beşer durmaz şaşar,

        Eyler hata üçer beşer” demiştir.

Dünya ve ahiret işleri, insanın tek başına halledeceği işler değildir.

Peygamberimiz (as): “İstişare eden mahrum kalmaz. İstişare eden pişman olmaz. İstişare eden darlık görmez. İstişare eden yardım görür.” (Ramuz el Ehadis: 374/8 + 108/1)

“Danışan dağlar aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış” diye bir atasözümüz var.

Kur’an-da: “İşlerinde istişare et” (Al–i imran: 159)

  • “Onların aralarındaki işleri, istişare iledir.” (Şura: 38)
    • “Bilmiyorsanız bilene sorun.” (Nahl: 43)

Peygamberimiz (as): “İstişare eden zillete düşmez.” (Hadis Ans: 16/42) buyurmuş ashabıyla hep istişare etmiştir.

Herkese akıl danışılmaz, herkesle istişare edilmez.

  • “Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” denmiştir.
  • Müslüman’ın bir özeliği de istihare etmesidir.

İstihare, Cenab –ı Allah’a danışmadır.

  • Aklen, ilmen ve dinen doğru bilinen bir konuda istişare ve istihare olmaz.
    • Her akla gelen konuda da istihare olmaz.

İstihare, bir şeyin hayırlısını dilemektir. Meşru bir konuda bir işaret almak için, namaz kılıp, dua edip, yatmaktır.

İstihare sünnettir.

Buraya kadar iyi huylardan önemli olanlarını gördük. Cenab–ı Allah ahlakımızı güzelleştirsin. Bize yakınlarımıza sevdiklerimize iyi huylar versin. Kötü ahlaktan kötü huylardan ve kötü alışkanlıklardan korusun.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir