İŞLERİMİZDE İSTİŞARE

İştişare, bir konu hakkında bir bilene danışma ve onun görüşünü almak demektir.

 İştişare islam dininin emirlerindendir. Kuran-ı Kerim de cenab-ı Allah şöyle emreder: “yapacağın işler hakkında danış azmedip karar verince de Allah a dayanıp güven”(Al-i İmran:159).

Peygamber(as) Cenab-ı Allah ‘ın bu emrine uyarak birçok konuda ashabı ile iştişare etmiştir. 

Kuran-ı Kerim de müminin vasıflarından biride “Aralarında işlerini danışarak yaparlar” denmiştir. (Şura: 38) 

Devlet adamları işleri doğru yapabilmek için iştişare toplantıları yaparlar.

Peygamber(as) vahiy gelmeyen konularda tek başına karar vermemiş ashabının ileri gelenleri ile iştişare etmiştir. 

İstişareye edilen konuda yanılma çok az olur. Genellikle doğru neticelenir. Çünkü ne demişler; Akıl akıldan üstündür. 

İştişare, Cenab-ı Allah ın emri olduğundan hayırla neticelenir.

İnsan yanılan hata eden yanlış karar veren ve bilgisi sınırlı olan bir varlıktır. Cenab-ı Allah insanı başı boş bırakmamış Peygamber’ler kitaplar göndermiş danışılmasını, istişare edilmesini emretmiştir.

 İnsan bütün problemlerini tek başına çözemez, dinde Peygamber’e ve Allah’ın kitabı ile, dünya işlerinde ise alimlere sorarak problemlerini çözecektir. Bu Cenab -ı Allah’ın emridir. (Nisa :59) Böyle yaparak vebalden kurtulma yolu açılır. Kendi kararı ile yapılan yanlışın vebali vardır.

İstişareye bugün daha çok muhtacız. 

Bugün işler daha karışık, problemler çok, düşman çok. Yönetim zor. Bunca zorluklar istişaresiz çözülemez. 

Bizden önceki büyüklerimiz istişareyi elden bırakmamışlardır. Çünkü istişare eden dağlar aşar, istişare etmeyen düz yolda şaşar. 

Büyüklerimizin bir ölçüsü de düşmanla istişare idi. Bir işi onlara açarlar onların görüş ve düşüncesinin tersini yaparak doğruyu bulurlardı. 

Bir adres bile sora sora bulunur. İnsan kendinin ense tıraşını kendisi yapamayacağı gibi problemlerinin çoğunu da kendisi çözemez.

 Kendine çok güvenen çok yanılır. Şair şöyle demiştir:

İnsan beşer, durmaz şaşar. 

Eyler hata üçer beşer” 

Bugün kötü bir durum var. Yaşlılar bilenler “bana ne ?”diyor, öğüt vermekten geri duruyor. Gençler öğüt dinlemeyi sevmiyor. Baştakiler “ben bilirim “diyor. Allah’ın kitabını , Peygamber’in sünnetini ölçü alan yok. Bir konuda fetva makamı dinlenmiyor, herkes kendi karar veriyor, kendi aklına göre yaşıyor. 

Mevlana şöyle demiş: – ” Düşman kazanmak istersen öğüt

ver.” 

Yol göstermeye kalkanların çoğu vebalden korkmuyor. 

Atalarımız ne güzel söylemiş: 

-” Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmazmış” diye.

İstişare Eden Yardım Görür. 

İstişare her zaman faydalıdır. İstişare eden zarar görmez, pişman da olmaz. Ayrıca hem istişare ettiği için kimseden hem de Cenab-ı Allah’ın emrini yerine getirdiğin için Allah’tan yardım görür.  Peygamber (as) şöyle buyurmuştur:

 -“İstişare eden yardım görür”(Ramuzu’l-e hadis: 108/1 )

 -“İstişare eden mahrum kalmaz pişman da olmaz ” ( Age: 374/8) 

Hz. Ali ( ra) :” istişarenin önemini belirtmiştir.  Bu konuda Peygamber (as) şöyle buyurmuştur:

-” İsrail oğulları şahsi reyleri ile fetva verip kendilerini de başkalarını da sapıttılar.(i-Canan, Hadis Ans: 16/465) 

-” İstişare eden zillete düşmez”(Age:16)

-“Allah hayır Murat ettiğinde hayırlı bir danışman verir.”(Age:16/42)  Lokman (as) oğluna:” yapacağın işi tecrübeli kimselere danış. Çünkü onlar daha önce kendilerine pahalıya mal olmuş tecrübelerini sana bedava verirler ” diye öğüt vermiştir.

Sormak insanı küçültmez. Akıl danışmak insana bir şey kaybettirmez. Yardım almak insanı güçlendirir. 

İstişare etmeyenler, gururları yüzünden sormazlar danışmazlar, verilen öğüdü almazlar. 

Halbuki istişare insanın önünü açar işini kolaylaştırır, problemlerin çözümünü sağlar. Sonuç hayır olur. 

En önemlisi de insanı vesveseden kurtarır, rahatlatır.

İstişare Sünnettir. 

İnancımızda istişare Cenab -ı Allah’ın emri ve Resülünün sünnetidir. Peygamber(as) birçok konuda müslümanlarla istişare etmiş ve istişare edilmesini tavsiye etmiştir. 

Yemen’e vali olarak Muaz bin Cebel’i gönderirken ona:” sana güç gelen, karmaşık olan işi ehline sor, danış, utanma” demiştir. 

Peygamber (as) Muan bin Cebel’e sormuş: 

– Ne ile hükmedeceksin?

 -Allah’ın kitabı ile 

-Onda bulamazsan?

 -Rasülün sünneti ile. 

-Onda da bulamazsan?  -Kendi reyim ve istişare ehline danışarak cevabını vermiştir. 

Kuran’da Süleyman Peygamber’in mektubu üzerine Belkıs yakınları ile istişare etmiştir. 

Uhut, Bedir, Hendek Savaşları’nda Peygamber (as) istişare ile hareket etmiş uygun olan yolu izlemiştir. Ayrıca ezan konusunda uzun süren istişare yapılmıştır. 

“Bilmiyorsanız, bilene sorun emri üzerine (Nahl:43) Peygamber (as) dan sonra halifelerde istişaresiz iş yapmamışlardır. Çünkü Allah Rasül’ü hep onlarla istişare etmiştir. Amasını sağlar.

Enes (ra) şöyle der : “Etrafı ile istişarede Hz Peygamber kadar ileri giden bir başkasını görmedim”. 

Aslında Peygamber’imiz vahiyle hareket ediyor, bunun için istişareye ihtiyacı yoktu. Fakat O, ümmetine örnek olarak gönderilmişti.

Peygamber (as) ölmeden kimin Halife olacağını müslümanlara bıraktı. Kimseyi işaret bile etmedi. 

Müslüman her konuda olduğu gibi bu konuda da peygamberini ve önceki müslümanları örnek almalı, işlerin de istişareyi elden bırakmamalıdır.

İstişare kiminle yapılır. Kiminle yapılmaz.

 Herkese akıl danışılmaz herkesin görüşüne itibar edilmez.

Birçokları insanı yanıltır ve saptırır. 

Örnek alınacak görüşüne başvurulacak kişi önce;

  • İnancı itikadı düzgün,
  • Ameli Salih işleyen,

-Ahlaklı, dürüst Bilgili güvenilir, adil,

-Vebalden korkan sorumluluk duygusu taşıyan,

-Tecrübeli, doğruyu söylemekten çekinmeyen kimse olmalıdır.

 Hz Ömer (ra) söyle demiştir: 

-“İşlerini Allah’tan korkanlarla müşavere et. Çünkü Kur’an:

Allah’tan korkanlarla istişare et. Allahtan ancak alim kulları korkar” buyurur.

  • Ahlakı, inancı, ilmi ve ameli zayıf kimseler,
  • Vebalden Korkmayan sorumluluk duygusu taşımayan, 

-Riyakar, yalan söyleyen iki yüzlü kimselerle istişare yapılmaz, onlara birşey sorulmaz, onlardan yardım istenmez. 

Osman Gazi Orhan Gazi’ye şu öğüdü vermiştir :

  • “Allah’ın buyruğundan gayri iş işlemeyesin. Bilmediğini alimlere sorup öğrenesin…” Soran şaşırmaz, yaptığı işten pişman olmaz. Neden yaptım, niçin yaptım? Demektense, istişare edip, baştan işin doğrusunu yapmak gerekir.
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir