İSLAMIN KÖLELİĞE BAKIŞI NASIL OLDU?
Kölelik, islamın icadı değildi. İslamdan önce insanlar hür ve köle diye ayrılıyordu. Kölelik bütün dünyada yaygındı. Kölelik hayatın bir parçasıydı.
İslam inancında insan kutsal bir varlık ve yeryüzünün halifesidir. Bunun için islam, insanın hayvan gibi alınıp satılmasına göz yumamazdı.
İslam peygamberi köleliğe karşı tavır almış ve şöyle buyurmuştur.
“Köleler sizin kardeşlerinizdir. Kimin elinde köle varsa, yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Ona yapamayacağı işler yüklemesin. Eğer onlara verdiğiniz iş zor gelirse, onlara yardım edin.” (Buhari)
Köleliği islam öngörmemiş teşvik de etmemiştir. İslam dini geldiğinde sosyal bir gerçekle karşılaşmıştır. O da analarından hür doğan insanların köle edinilmesi idi.
İslam köleliğe karşı tavır almış köle azat etmeyi tavsiye ve teşvik etmiştir. Hatta köle azat etmeyi, keffaretlerde olduğu gibi dini zorunluluk haline getirmiştir.
Köleye insan muamelesi yapılmaz, insan sayılmazken islam, köleye haklar tanımıştır. Zulmedilmesini, zor işlerde çalıştırılmasını, dövülüp öldürülmesini yasaklamıştır. Köleyi öldürene adam öldürme cezası verileceğini bildirmiştir.
Gassan Emir müslüman olmak için Mekke’ye gelmişti. Kabe’yi tavaf ederken bir köle eteğine basınca ona bir tokat atmıştı. Köle şikayette bulundu.
Emir’e iki şey söylendi. Köleden özür dileyeceksin, ya da oda sana tokat atacak. Düşünmek için zaman istedi ve o gece “Köle ile sultan bir mi olacak!” deyip Mekke’den kaçtı. Peygamber (as); insanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittirler” buyurmuştur.
- Köle azad etmeyi keffaretlerde birinci şart koştu.
- Köle satın alıp azad etmeyi, sevaplı iş olarak bildirdi.
- Kölenin de bir insan olduğunu, Onun da haklarının bulunduğunu ilan etti.
- Kölelere zekattan hak tanıdı. (Tevbe suresi: 60)
- Savaşlarda alınan esirlerin bir kısmını afetti, bir kısmını maddi durumu iyi ise fidye vermesini kabul etti. Bazılarının hürriyetine kavuşması için okuma yazma bilmeyen 10 müslümanı okuma yazma öğretmesini şart koştu.
- Peygamber (as) teyzesinin kızı Zeyneb’i köle olan Zeyd ile evlendirmiştir.
- Hz Ebu Bekir, Hz. Ömer’lerin bulunduğu topluluğa kölelikten gelen Zeydi komutan tayin etmiştir.
- Hiçbir hizmetli, hiçbir köle, hiçbir esir, müslüman olması için zorlanmamıştır.
- Hz. Ömer Halife iken putperest olan yardımcısına sormuş:
- Beni nasıl buluyorsun?
- Çok iyi, adaletli, merhametlisin.
- Benim bu halim müslüman olmamdan gel sende müslüman ol!
- Ya Ömer, zorlamıyorsan bırak kendi dinimde kalayım!
- Tamam, islamda zorlama yoktur, sen bilirsin demiş, aralarında böyle bir konuşma geçmiştir.
- Kudüs’ün fethinde halife Ömer deveye köle ile nöbetleşe binmiştir. Kudüs’e köle devenin üstünde, halife devenin ipini çeker halde girmişlerdir.
- Medeni geçinen başka ülkelerde olduğu gibi islamda insan kaçakçılığı insanları, köleleştirme ve insanları sömürme mallarını el koyma, öldürme, ırz ve namuslarına, tecavüz gibi olaylar yaşanmamıştır. Din, dil, ırk, renk ayrımı asla yapılmamıştır.
- Kur’an da bazı ayetlerde “Ey insanlar!” diye hitap edilmiştir.
- Muhammed (as) bütün insanlığa kurtarıcı olarak gönderilmiştir. Veda konuşmasında zaman zaman “Ey insanlar!” diye hitap etmiştir.
O Allah’ın elçisi, “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz” nefret ettirmeyiniz” buyurmuştur.
Hayatının son anlarında da ağzından şu sözler çıkmıştır.
“Namaza namaza dikkat edin” Elinizin altındakilere iyi davranın.”
İbretlik bir olayda şöyle; Bir sahabi anlatıyor:
Bir gün Hz. Ömer’in yanına gittiğimde onu üzgün ve düşünceli bir halde gördüm. Ve hemen; “ey müminlerin halifesi, seni üzen şey nedir?” diye sordum. Bu soruma Hz. Ömer şu cevabı verdi: “Ben bir kötülük yaptığımda, bana olan korku ve saygınız sebebi ile içinizden beni yaptığımdan meneden kimse çıkmaz diye endişe ediyorum.” Bunun üzerine ben de ona şöyle dedim, “Allah’a yemin ederim ki; biz senin Hak’tan ayrıldığını gördüğümüzde seni bundan menederiz. Eğer sen böyle bir durumda o şeyden vazgeçmezsen bu kez seni kılıçlarımızla doğrulturuz”. Bana yoldan saptığımda beni düzeltecek arkadaş veren Allah
(c.c.)’a hamd olsun” dedi.
E- PEYGAMBER (AS) ANLATIYOR -1
“Sizden önce üç kişi yola çıktılar. Geceyi geçirmek için bir mağaraya sığındılar. Onlar içerdeyken dağdan bir taş düştü, mağaranın kapısını kapattı.
Bunun üzerine dediler ki, iyi amellerimizden başka hiçbir şey bizi buradan kurtaramaz, onunla dua edelim:
İçlerinden biri:
“Allah’ım! Benim ihtiyar anam ve babam vardı. Her akşam onları yedirir içirir yatırırdım. Bir gün uzaklara odun toplamaya gittim. Geldiğimde uyumuşlardı. Sütlerini hazırladım, onlar uyanıncaya kadar bekledim. Uyandılar sütlerini içirdim, yatırdım.
Allah’ım! Eğer benim bu işimden razı olmuşsan, bu belayı bizden uzaklaştır, bizi buradan kurtar.
Kaya birazcık açıldı. Ama çıkacakları kadar değildi.
İkincisi de şöyle dua etti;
Allah’ım! Amcamın bir kızı vardı. Onu çok seviyordum. Onunla olmak istedim. Kabul etmedi. Yıllar sonra kıtlık oldu fakir düştü ve bana müracaat etti. Kendisine bana teslim olması şartı ile yardım ettim. Kabul etti. Tam beraber olacaktık. Bana “Allah’tan kork!” dedi. Senden korktuğum için ondan uzaklaştım.
Bunu senin rızan için yaptım. Eğer razı olduysan bizi bu sıkıntıdan kurtar” dedi.
Kaya biraz daha açıldı. Fakat çıkabilecekleri kadar değildi.
Üçüncüsü de şöyle dua etti;
Allah’ım bir işçi çalıştırmıştım. Ücretini almadan gitmiş. Onun ücreti ile bir kuzu aldım. Yıllar geçti sürü haline geldi.
Bir gün o işçi çıkıp geldi “ücretimi ver” dedi. Bende şu gördüğün hayvanlar senin, al git” dedim. Ona durumu anlattım. Sürüyü aldı gitti.
Allah’ım! Eğer bu hareketimden razı olduysan bizi bu yerden kurtar” dedi.
Bunun üzerine kaya yerinden kaydı, mağaranın kapısı açıldı. Onlarda çıkıp gittiler. (Riyaz’üs-Sadihın
1/12 nolu hadis)