İSLÂM’IN BEŞ TEMEL ŞARTINDAN BİRİ OLAN ZEKAT

Cenab-ı Allah insanları her yönden farklı farklı yaratmıştır. Farklı şeyler vermiştir. Bazılarını bazılarına muhtaç etmiştir. Bazılarını da bol ihsanlarda bulunup, sorumluluklar vererek imtihana tabi tutmuştur.

Cenab-ı Allah, bol nimet verdiği kimselerin malında hak olduğunu bildirmiştir.

Mal verilen kimselerin de şükretmesi istenmiştir.

Zekat, İslâm‘ın beş temel şartından biridir. Birçok faydalarının olduğu bildirilmiştir.

İslâm‘da paylaşmak esastır.

Zekat, malın sigortasıdır. Verenin sigortasıdır. Alanında sigortasıdır.

Zekat, malı temizler. Haktan arındırır.

Zekat, insanlar arasındaki uçurumu kaldırarak, insanları birbirine yaklaştırır. Aradaki düşmanlıkları dostluğa ve kardeşliğe dönüştürür.

Atalarımız : ―Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar‖ demişlerdir.

Zekât, ihtiyaç sahibinin yüzünü güldüren, kinini söndüren bir ibadettir.

Zekât, toplumda yokluk ve yoksulluktan dolayı işlenen bir çok kötülüğün de kalkmasına neden olur. Dayanışmanın olduğu, ihtiyaç sahiplerinin düşünüldüğü toplumlarda hırsızlık, dilencilik, zina, intihar gibi kötülükler azalır. Bunun için zenginin görevini yapmamasından doğan günahlar işleniyorsa, bundan o varlık sahipleri mesuldur.

Zekat, verildiği zaman bir çok faydaları ve çok sevabı vardır. Verilmediği zamanda sorumluluk ve cezayı gerektirir.

Müslüman, üzerine düşen şartları, farzları yerine getirmeyi taahhüt etmiş insandır. Ne ile emrolunduysa, yapmakla mükellefdir.

Peygamberimiz şöyle bildirir : ―Kıyamet günüde bazılarına kanatlar verilecektir. Onlar kanatlarını çırpa çırpa cennete gireceklerdir.‖ Melekler onlara :  

  • ―Siz sırattan geçtiniz mi, hesap verdiniz mi, Cehennemi gördünüz mü?‖ derler. Onlar da:
  • ―Hayır‖ deyince melekler:
  • ―Siz hangi peygamberin ümmetisiniz?‖ diye sorarlar.
  • ―Biz Muhammed Aleyhisselâm‘ın ümmetindeniz‖ derler.
  • ―Peki sizin nasıl bir ameliniz vardı ki,böyle sorgusuz, sualsiz cennetlik oldunuz?‖ diye sorarlar.

Onlar da şöyle der:

  • ―İki özelliğimiz vardı. Birincisi dindarlığımız devamlı idi. Her zaman dinimizi yaşardık. İkincisi de uğradığımız belâ ve musibete sabrederdik, halimize şükrederdik.‖  

Melekler onlara : ―Öyleyse siz mükafata lâyıksınız, girin cennete‖ derler.

            Samimi ve yaşayan müslüman olursak, kurtulacağımız müjdesini alıyoruz bu olaydan.

            Evet müslüman, islâmı yaşamadan, sorumluluklarını yerine getirmeden hesabını verip kurtulamaz.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir