İSLAM’I ÖĞRENMEK

Diğer konularda olduğu gibi bu konu da pek ciddiye alınmıyor. Bir problem odlumu, soruveririm diye düşünülüyor. Tabi din bilinmeden doğru yaşanmıyor. 

Televizyon programlarında bazı yanlış, itikadı bozuk insanlar dinleniyor. Bu da İslam imajını zedeleyen sonuçlar doğuruyor. Yanlış yapan kişi ve grupların içine düşülüyor. Öncelikle din doğru kişi ve kaynaktan öğrenilmelidir. Böyle olmadığı için Müslümanların problemleri yanlış bilgi ve yanlış İslam anlayışından doğuyor. 

İslam’ı öğrenmeden Allah’ın ve Peygamberimizin emirlerini doğru bir şekilde yerine getirmek düşünülemez. Bilgi sahibi yanlış yapmaz, günaha girmez. Bilmeyen şeytanın tuzağına düşer durur. 

Peygamber (as) şöyle buyuruyor: 

    “Âlimin günahı bir günahtır, cahilin günahı iki günahtır. Âlim, günaha düştüğü için azap olunur. Cahil ise hem günaha düştüğü için, hem de öğrenmediği için azap olunur.” (Ramuz el-Ehadis:286/8) buyurarak dinini öğrenmeyenin iki suç birden işlediğini bildirmiştir. 

*              *              *

Ha Muhammed, ha İsa, ha İslam, ha Hıristiyanlık denebiliyor.

Bazen de “Ateist, Satanist olacağına Hıristiyan olsun,” deniyor. 

Bu sözlere karşı çıkınca: “Bunlar Hıristiyanlığın propagandası” denilince “Sen dininin propagandasını yapıyorsun ya, tabi ki onlar da yapacak” cevabı veriliyor.

Böylece misyonerler, gençleri ve dini bilgisi zayıf kimseleri, İslam’dan koparıp Hıristiyan yapmaya çalışıyor. Biz gençlere dinlerini anlatmadığımız için İslam’ı karalayıp kendi dinlerini telkin ediyorlar. “İsa’da Allah’ın peygamberi, biraz da ona uysak ne olur?” diyorlar. 

İslam son dindir. Hıristiyanlık bozulduğu için Allah İslam’ı son din olarak göndermiştir. 

Kur’an’da şöyle bildirilir: 

  • “İnsanları; Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve „Ben Müslüman’ım!’ diyenden kimin sözü daha güzledir?” (Fussılat:33)
  • “Sizin için din olarak İslam’ı seçtim.”  (Maida:3) 
  • “Allah nezdinde hak din İslam’dır.” (Al-i İmran:85)
  • “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o ahrette zarar göreceklerden olacaktır.” (Al-i İmran:85)           “Size Müslüman adını koydum.” (Hac:78)

Yani Allah İslam’dan başka bir dine razı değildir.

  • *              *

        “Kur’an’da yoksa dinde yoktur,” demek; İslam’ın bütünlüğünü bozup, Kur’an’ı anlaşılmaz, erişilmez hale getirmek kasıtlı yapılan yanlışlıklardandır.

        “Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz,” denmiştir. Onun için herkes dinlenmez, herkesin peşinden gidilmez. 

        Her şey Kur’an’da yoktur. Hz. Ömer’e bir grup yeni Müslüman olmuş kişiler gelip: 

  • “Biz namaz kılacaktık, Kur’an’da bulamadık,” derler. Hz. Ömer’de:
  • “Tabi bulamazsınız, onu bize Peygamberimiz öğretti,” der. Onlara namazı öğretir.

Bunlar Peygamberi ve sünnetini devreden çıkarıp, sünnetsiz, fıkıhsız İslam isteyen, kafalarına göre tefsir, tercüme ile İslam’ı yeniden yorumlamak niyetinde olan insanlardır. Ki bunlar Kur’an tarafları kimseler değildir. Geçmişte:  

  • “Kur’an, Allah kelamı değildir. O’nu Muhammed uydurdu” dediler.
  • “Kur’an’a şeytan sözü karıştı” dediler.
  • “Bize Kur’an yeter” diye ortaya çıkanlar oldu.
  • “Tefsir, tercüme okunmaz. Çünkü Allah’ın ne kastettiğini bilemeyiz,” diyenlere karşı:
  • “Manasını anlamadan Kur’an okunmaz,” diyenlerdir. 
    • *              *

        “Cahil cesur olur” derler. Dini konularda haddini bilmeyip bol keseden atanlar oluyor.  

        Adam hiç İslam’ı eğitim görmemiş: “Ben Kur’an tercümesini okuyorum, arkadaşlara dinlerini öğretiyorum” diyor. Dini konularda fetva veriyor. “Bana göre, aklıma göre, böyle” diyor. Bir ara: “Muhammed, Arapların Peygamberidir. Türkiye Müslümanlığı olmalıdır” deyip Kur’an’a da dil uzatılmıştır. “Kur’an’ın her ayetine ihtiyaç yoktur. Onun için Kur’an’da reform yapılmalıdır,” diyorlardı.

        Hani ne derler: “Yarım doktor candan eder, yarım hoca dinden eder.”

        Din tartışılmaz. Dinde herkes söz söyleyemez. O din âlimlerine bırakılmalıdır. 

        Atalarımız: “Bilmeden konuşan insan, nişan almadan ateş eden avcıya benzer” demişlerdir. 

        Bunların bir kısmı bilmezlikten kaynaklanıyorken, bir kısmı da ideolojiktir. Dine zarar vermek isteyenlerin gayretidir.

*              *              *

        Geriliğimizin sebebini İslam olarak gösterme gayreti sürüp gidiyor.  

        Ziya paşanın dediği gibi:

“İslam imiş devlete payende-i terakki, evvel yoğ idi iş bu rivayet yeni çıktı.”

Eğer dinimiz gece gündüz çalışmayı emretmese, alın terini kutsal saymasa, bir lokma bir hırka yeter dese, tembelliği hoş görse, “Din bizi geri bıraktı” dense yeridir.

Biz üç kıtaya hükmettiğimiz zaman dinimiz aynı değil miydi? O zaman daha dindar değimliydik? Ne oldu bize? Olan şu; ne zaman dini bıraktık, işte o zaman iş tersine döndü. Bizim bugünkü geriliğimiz, dindeki geriliğimizdendir. Yani özümüzden kopup taklitçilik ve şekilcilik içine girmemizdendir. 

Bundan başka olmayacak konularla uğraşmamızdır. Şapka giymedi diye din âlimlerini asmamız, duvarlardan, çeşmelerden besmeleleri kazımamızdır. “Allah’ı sultanla beraber tahttan indirdik” dememizdir. 

Allah’sız nereye kadar gidilir?…

*              *              *

        Dini yok saymak, ihtiyaç duymamak toplumları milletleri perişan etmiştir.  

        Peygamber (as) gördüğü eziyetler karşısında beddua etmesi istenince: “Ya Rabbi! Bunları affet, bilmiyorlar” demiş, beddua etmemiştir. 

        Zaman zaman kahrolsun şeriat diyenler oluyor. Şeriat dindir, dinin hükümleridir. Bugün bir Yahudi, bir Hıristiyan dini için kahrolsun demez. Çünkü dini lanetlemek Allah’a kadar gider. 

        Din toplumların kimliğini ve ömrünü tayin eder. Toplumlar yok edilebilir, ama din yok edilmez. Mesela Rusya; asırlarca uğraştı yok edemedi. Şimdi İmam Hatip Okulu açıyor. 

        Baskı hep inanların sayısını arttırmıştır. Avrupa’daki İslam karşıtlarının tutumu, Müslüman olanların sayısını arttırmaktadır. 

        Din insanlar için lazımdır ve lüzumludur. İnsanlık tarihine hükmeden en büyük kuvvet dindir. Yeryüzünde dinsiz millet yaşamamıştır. 

        Bizde de dine cephe alan, saldıran partiler hep küçülmüştür.  

*              *              *

        Zorlaştırmayı seviyoruz. Kolaylaştırma, insan kazanma yoluna gidilmiyor, güçleştiriyoruz. Yapıcı olma yerine yıkıyoruz. Düzeltme yerine tenkit edip, bozup, dağıtıyoruz. Bunlar yanlış şeyler.

        Kolaylık dini olan İslam’ı baskı ve dayatma dini olarak gösterenlere itibar etmemek gerekir. İslam’da zorluk yoktur, zorlama yoktur.

        Allah: “Dinde zorlama yoktur.” (Bakar:256) buyuruyor. 

        Peygamber (as)’da: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (R.Salihin:640)

  • “Dini işlerde aşırı inceleyip, sıkı dokuyanlar helak oldular.” (R.Salihin:144)
  • “Sizden biriniz imam olduğunda hafif kıldırsın. Çünkü içlerinde zayıf, yaşlı ve ihtiyar olan vardır.” (Age:226) buyurur.

İslam zorluk, güçlük istemez. Onu zorlaştırmamalıyız. 

  • *              *

        İslam’ın emirlerini yapılamaz gören ve gösterenler genellikle, İslam’ı bilmeyen kimselerdir. Bunlar “Günde beş vakit namaz nasıl kılınır? Bir ay oruç nasıl tutulur?” gibi ifadeler kullanıyor. Sadaka, zekât vermeyi düşünemiyorlar. “Bir sürü para verip hacca mı gidilir?” diyorlar. Hâlbuki sık sık Avrupa yolculuğuna çıkıyorlar. Kumar oynayıp, eğlenip geliyorlar. 

        Allah: “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara:185)

  • “Allah herkesi ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar.” (Bakara:286) buyuruyor.  Dinde gücü, imkânı olmayana emir yoktur. İslam’da yapılamayacak bir emir de yoktur. Yasak da yoktur. Mazereti olan birçok ibadetten sorumlu değildir. Mali durumu olmayan Kurban kesmez, hacca gitmez. Bir insan namazı nasıl kılabiliyorsa öyle kılar. Yerine göre namazı bile düşüren özürler vardır. Cuma namazını bile düşüren özürler vardır. Din fakire zekat ver demiyor. 

İslam’da “Yapamıyorum” diye bir mazeret olamaz. Ayakta namaz kılamayan, oturarak kılar, yatarak kılar hatta göz ucu ile kılar. 

Bugün Allah’ın yasaklarından hangisini insan terk edemez? Hangi alışkanlığını bırakamaz? 

Aslında zor olan, ibadet etmek değil, etmemektir. Zor olan iyi olmak değil, iyi olamamaktır.

  • *              *

        “Allah, Peygamber kolaylığı emrediyor” deyip dini kolaylaştırmaya çalışmak; dine yapılan bir müdahaledir. Önceki dinler, yapılan müdahalelerle bozulmuştur. Bizim dine müdahale hakkımız yoktur. Ya inanır yaşarsın, ya da inanmazsın, asla zorlama olmaz. 

        İslam’da kolaylaştırma emredilmiş, zorlaştırma yasaklanmıştır. Peygamber (as) şöyle buyurur:

  • “Kolaylık gösterin, güçlük göstermeyin, müjdeleyin, ürkütmeyin, öfkelendiğiniz zaman susun.” (Ramuz el-Ehadis:510/6)

Hz. Aişe (ra) şöyle der:

  • “Allah Resulü, iki durumdan birini seçmek durumunda kalırsa dine aykırı değilse, mutlaka kolay olanı seçerdi.” (Buhari, Edep:80)
  • “Rasulallah bir yere görevli gönderdiği zaman namazı hafif kıldır, hutbeyi kısa ve sözü az et,” derdi. (Ramuz el-Ehadis:528/6)
  • “Cehennem kendine, kendi cehenneme haram olanı size bildireyim mi?” Sahabe: “Evet” deyince, Rasulallah: “Cehennem her yumuşak huylu, uysal, sakin ve kolaylık gösterenlere haramdır,” buyurur. (Seçme Hadisler:64/84)

Dinde gereken kolaylığı Allah göstermiş, Peygamberimiz tavsiye etmiştir. 

“Biz kolaylaştıralım da yapan çok olsun” deme hakkına sahip değiliz. İş ciddiyetten çıkar, sululuklar, keyfilikler başlar. 

  • *              *

        TV hastasıyız, TV’yi açtığımız müddetçe kitap açamıyoruz.

        Kitap okuma kampanyaları düzenleniyor göstermelik. Kampanya açıldığı günde ve açıldığı yerde kalıyor. Böyle olunca okuma alışkanlığını aşılayamıyoruz.

        Gençlere faydasız, zaman kaybına sebep olabilecek bazı kitaplar dağıtılmakla kampanya olmaz. 

        “Oku!” deniyor. Ne okuyacaksın? Her şey yenilir, içilir mi? Mide kirliliği olur. Bazı ideolojik kitaplarda beyin ve düşünce kirliliği oluşturuyor. 

        Cebrail (as):

  • “Oku!” dedi.

Peygamber (as):

  • “Ne okuyayım?” diye sordu.
  • “Rabbinin adı ile oku!” cevabını aldı.

Gönül gözü ile önce insan kendini okumalı, sonra kainatı okumalı, daha sonra hayat defterini okumalı ki, okumaktan gaye hasıl olsun.

  • *              *

        Okuma özürlüsüyüz. Okuma olmayınca düşünme de olmuyor. 

        Dünya okuyor, biz okumuyoruz. Herkes kitap okurken, gazete, dergi okurken biz ne yapıyoruz? Biz de okuyoruz. Ama kitap değil, biz niyet okuyoruz. Kitabı kapağından okuyoruz.         Kitapsız hayat zevk vermiyor. İnsanın kitaba ihtiyacı olmasaydı Cenab-ı Allah insanlara kitaplar göndermezdi. “Oku!” diye emretmezdi. “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” (Zümer:9) diye sormazdı.

        İslam’da ilim öğrenmek farzdır. Beşikten mezara öğrenilecektir. 

        Okuma denince sadece öğrencilerin okuması akla geliyor. Herkes okuyacak, büyükler daha çok okuyacak. Kitap uzatılınca “Bizde çok kitap var” deniyor. “Hangi kitapları okudun?” sorusuna cevap bulamıyor. Kutsal kitabını okumayan milyonlar var. 

        Kıraathaneler kahve oldu, kumarhane oldu. Evlerde kitap dolapları kalktı, yerine heykeller kondu.

        “Çocuklarım kitap okumuyor” diye şikâyet eden babaya “Evinde kaç kitap var?” diye sordum. Bana “Şu kitaplar var” diyemedi. Ana babayı okurken görmeyen evlat okur mu?         Her evde kitaplık ve kitaplar olmalıdır. Okuma saati olmalıdır. Kitaplar hediye edilmelidir. Kitaplar okunduktan sonra başkalarına verilmeli, böylece okuma alışkanlığı yaygınlaştırılmalıdır. 

  • *              *

        Yeme içmedeki hassasiyeti aynen okumada da göstermiyoruz. Ne yediğimiz kadar ne okuduğumuz da önemlidir. Çocukların, gençlerin ne okuduğu önemlidir.

        Bir şeyi doğru okumak, doğru öğrenmek ve doğru yaşamak çok önemlidir. Bugün öyle dergi, öyle gazete ve kitaplar var ki; bunların okunmasından okunmaması daha uygundur diye düşünüyorum. Çünkü birçok gencin beyni kitapla yıkanıyor. 

        Faydasız bilgiler edinen, kötü yönde kullanacaktır. “İnsanların kötüsü, âlimlerin kötüsüdür,” derler. Cahil insanın verdiği, vereceği zarar, bilgili, bilgisini kötü yönde kullanan insanın vereceği zarar gibi olmaz. 

  • *              *

Din çıkara göre, menfaate göre yorumlanmaz. Dinin yorumunu Peygamber yapmıştır.

Dinde hüküm koyma yetkisi Allah’a ve Peygambere aittir. Kuralları Allah koymuştur. Biz dini tartışamayız, dindeki hükümleri değiştiremeyiz. 

Allah soruyor: “Yoksa onların Allah’ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var?” (Şura:21)

Dinde herkesin konuşma hakkı yoktur. Din nefsimizi okşasın, yediğimize içtiğimize karışmasın, hayatımıza müdahale etmesin, istediğimiz gibi yaşayalım istiyoruz. 

“Ilımlı İslam”, “Türkiye Müslümanlığı”, “Modern İslam”… İslam’ın ılımlısı, Türkçesi, moderni olmaz. Yeni din, yeni İslam icat edemeyiz. ,

Kur’an’da: “”Kimsenin kendine göre din seçme hakkı yoktur,” buyruluyor. (Ahzap:36)

Atalarımız: “Çürük baklanın kör alıcısı olur,” demişlerdir. Din alıp satanlar, dinde ehil olmadığı halde ileri geri konuşanlara itibar edilmemelidir.

*              *              *

        Daha da ileri gidenler oluyor; “Dinde iyileştirme yapalım, reform yapalım, şu kadar ayeti bırakalım, Kur’an’dan şu kadar ayeti çıkaralım” deniyor. İslam’ı Yahudilik ve Hıristiyanlığa çevirmek istiyorlar. Hıristiyanlık ve Yahudilik bozulduğu için reforma tabi tutuldu.

        Camileri kiliseye, İslam’ı kuşa benzetmek isteyenler, İslam’a zarar vermeye çalışıyorlar.

        Din Allah’ındır. Zamanın değişmesiyle dinin hükümleri değişmez. 

        İslam deforme olmamıştır ki; İslam’da reform olsun. Gaye İslam’a müdahale ederek O’nu bozmak, aslından uzaklaştırmaktır.           İslam’ın reforma, güçlendirilmeye asla ihtiyacı yoktur. Bozulmamıştır, bozulmayacaktır. O kıyamet dinidir. Cenab-ı Allah şöyle uyarıyor:

“Yoksa kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında rüsvalıktır. Kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.” (Bakara:85)

  • “Kur’an’ı biz indirdik; elbette O’nu biz koruyacağız.” (Hıcr:9)
  • “Rabbinin kitabından sana vahiy edilenleri oku. O’nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın.” (Kehf:27)
  • “Kur’an’ın önünden de ardından da batıl gelemez. O hikmet sahibi çok övülen Allah’tan indirilmiştir.” (Fussılat:42)
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir