İSLAM’DA REFORM İDDİALARI YENİ DEĞİLDİR

İslam’ı bozma girişimleri, peygamberimiz zamanında başlamış, ondan sonra da durmamıştır. Yalancı peygamberler çıkmış, sapık mezhepler ortaya çıkmış, İslam’a bir çok iftiralar atılmış, Hıristiyanlar ve Yahudiler seferber olmuş, bugün bile hala Rasüllük, Nebilik, Mehdilik iddiaları ile ortaya çıkalar olmaktadır.

1800 yılın sonlarında Şeyhülislam Mustafa Sabri, Dini Müceddidler (Reformcular) adlı bir kitap yazmıştır. Bu kitaba bakıldığında istek, iddia ve hedefin aynı olduğu görülmektedir.

Daha sonraki yıllardaki durumu da, Ahmet Kabaklı’nın “Temellerin Duruşması” kitabından kısaca nakledelim:

1923’te Meclis kürsüsünden Tevfik Rüştü :    “Teşkilatı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır.” deyince “Teşkilatı Esasiyede dinimiz yazılıdır, hangi dini yazdıracaksın? Hıristiyanlığı mı?  denince Mahmut Esad Bey, söz almış : “Evet Hıristiyanlığı. Çünkü İslam terakkiye manidir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz ve bize kimse de ehemmiyet vermez” demiştir. (s.55-56)

Daha sonraki yıllarda “Türkiye Devletinin dini İslam’dır” maddesi ve resmi yemindeki dini ibareler Anayasadan çıkarıldı. (s.197)

“Din yok millet vardır. Dinin yerine milliyetçiliği geçireceğiz” İfadeleri, yazılan ve konuşulan ifadelerdir.

Refik Ahmet: “Allah’ı sultanla birlikte tahtından indirdik, bizim mabetlerimiz fabrikalardır” derken,  Tevfik Fikret de: “Şeytan da biziz, cin de. Ne şeytan ne melek var. Türkiye için Ahiret günü olmadığına inanıyorum” demiştir. (s.214) Kemalettin Kamu ise:  

Ne örümcek ne yosun,

Ne mucize ne füsun,

Kabe Arab’ın olsun,

Bize Çankaya yeter” diye yazmıştır.(s.216)

Türkçe Ezan, Türkçe namaz, Türkçe dua istekleri o günlerde de vardır. Ziya Gökalp :

“Bir ülke ki, camiinde Türkçe Ezan okunur, Köylü anlar manasını namaz duanın, Ey Türkoğlu işte orasıdır vatanın” diyordu. (s.224)

İsmet İnönü devrinde iyice ileriye götürülmüştür. İskipli Atıf Hoca şapka giymedi diye idam edilmiş, gençler Ayasofya’da namaz kıldı diye hapsedilmiş, Osman yüksel Ayasofya ile ilgili şiir yazdı diye mahkemelerde süründürülmüş, Topkapı Sarayında 450 yıl okunan Kur’an-ı Kerim susturulmuştur. Bunlar sadece birkaç örnektir.

Emin Işık rahmetli şöyle anlatır: “O devirde dine yasak getirilmiştir. Kur’an öğrenmek, öğretmek yasaklanmıştır. Çeşmelerdeki Besmeleler bile kazılmıştır. Hatta Kur’an’lar toplatılmıştır…” (s.242)

Peki bu işler şu anda durdu mu? Hayır. 1999 yılında Denizli İ.H. Lisesi’nin duvarında asılı Besmele kaldırılmış ve yöneticiler, bakanlık müfettişleri tarafından sorguya çekilmiştir.

İnançlarından dolayı örtünenlerin mağduriyetini, Kur’an kurslarının ve İ.H.Liselerinin önünün kesilişini hepimiz gördük…

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir