İSLAM VE KADIN
Tarihe baktığımız zaman kadın hep değersiz bir varlık olarak muamele görmüştür. Çoğu zaman erkeğin hizmetçisi, çoğu zaman alınıp, satılan, öldürülen bir varlık, çoğu zaman da insan bile sayılmamıştır.
İslam’dan önceki devre cahiliye devri denmiştir. Cahiliye devrinde kadın istenmez; Kız çocukları utanç vesilesi olduğundan diri diri toprağa gömülürdü. Kadın, toplumun kölesi idi. İffet, namus diye bir anlayış yoktu. Kadın alınıp, satılan bir maldı. Kocası ölen kadın miras malı sayılırdı.
Diğer milletlerde kadın farklı değil, daha kötü durumda idi. Bir hakkı yoktu. Zevk aracı idi. İstediği kadar erkekle ilişkisi olurdu. Kızı ile kardeşi ile evlenenler olurdu.
Kilise, yıllarca kadının ruhu var mıdır, yok mudur, kadın insan mıdır, değil midir? Diye tartışmış; en son “İsa’nın annesi hariç bütün kadınlar kötü ve eksik yaratılmışlardır” denmiştir.
Tek kelimeyle kadın Tevrat’ta ve İncil’de murdar olarak kabul edilirdi. Peygamber eşlerine ve kızlarına çirkin ifadeler kullanılmıştır.
Kadının dokunduğu şeyin kirlendiğini, İncil ifade eder. Kadın, adetli iken mundardır, pistir. Kadın istediği gibi boşanıp, atılan bir varlıktır.
Yahudilikte kadın, ibadet yapma özgürlüğüne sahip değildir. Ancak başını örtüp, erkeklerin havrada yaptığı ibadeti seyredebilir.
Bugünde kadını değerli kılan bekaret, iffet ve namus anlayışı, batıda kadının elinden alınmış, ona serbest hayat hakkı verilmiştir. Bu hak küçük çocuklara da verilmiş, çocuklar arasında Kürtaj patlaması yaşanmaktadır.
İslam Dininin gelişi ile insanlığın kadına bakışı değişmiştir. Kadına itibar kazandıran, ona aynen erkek gibi hitap eden, dini emir ve yasaklardan sorumlu tutan, kadına insanca yaşama hakkı veren, saygı değer kılan İslam dini, İslam peygamberi olmuştur.
Nisa(Kadın) suresi diye Kur’an’da sure vardır.
İslam’da kadın horlanmaz, zulmedilmez, dövülmez. ”Cennet anaların ayağı altındadır.”
Kur’an’da kız çocuğu istemeyenler, kız çocuklarını hor görenler kınanmıştır. Kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtaran İslam’dır.
İslam’da kadın, erkek ayrı değildir.
Peygamber(as)’a:
-En hürmete layık kimdir? Denilmiş,
O’da
-“Anadır” cevabını vermiştir.
Ne demişiz:
Ana başa taç imiş,
Her derde ilaç imiş, Evlat pir olsa da,
Bir anaya muhtaç imiş.
Kur’an’da: “Kadın olsun, erkek olsun” (Al-i İmran:195)
“Mü’min erkekler, mü’min kadınlar (Tevbe:71)
“Kız çocuklarını öldürmeyin onları öldürmek büyük günahtır.” (İsra:31) buyrulmuştur.
İmanda, ibadette, doğrulukta, sabretmek, şükretmek, şükretmekte, sadaka vermekte, mütevazilikte kadınla erkek arasında ayrım yapılmamıştır. (Ahzab:35)
İslam’da kadına nikah şartı olarak kocasını zor durumda boşama hakkı bile verilmiştir.
Allah Rasulü : ”En hayırlınız, kadınlarına hayırlı olandır.”
Kadınları dövmeyiniz. Kadınlarını döven erkekler, hayırlı kimseler değildir.” Buyurmuştur.
Kur’an’da namuslu kadına iftira etmek 7 büyük günahtan sayılmıştır.
Kadınlarla iyi geçinilecek, onlara kötü davranılmayacaktır.
Kur’an’da Cenab-ı Allah şöyle emreder:
-“Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz içinde kadınları sıkıştırmayın. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah’ın sizin için hayırlı kıldığı şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisa:19)
Allah’ın bu emrine göre; kadınlara haksızlık yapılmayacak, zulmedilmeyecektir.
İnancımızda kadın anadır, kadın namustur, kadın melektir.
Kadını şeytan yapan nefsi ve başındaki erkektir.
Son zamanlarda kadına eşitlik, özgürlük çığlıkları kadını İslam’dan ve aileden koparmak, aile yuvalarını yıkmak içindir. Zaten bir milletin önce anası, sonra dili, ahlakı sonrada kendisi mahvolur.
Türk-Müslüman ailelerine saldırılar yapılmadan, gelin gelen evden kadının ölüsü çıkardı. Eşleri ölüm ayırırdı.
Sorunlar, batıya özenti ve taklitten sonra çıkmıştır. Kadının iş hayatına atılması, özgür (!) davranması aile yuvalarını otele çevirmiştir. Ondan sonra boşanmalar, ihanetler, cinayetler birbirini kovalamaktadır.
Çalışmayan kadında, modanın taklidin esiri olmuştur. Şairin dediği gibi “ Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya!” Birçok günler, spor salonlarında, güzellik salonlarında ve kaldırımlarında, geçmektedir. Evde sıcak yemek pişmediği için evde sıcaklık da kalmamıştır.
Kadının güzel görünme çabası, cazip görünüp, etkileme arzusu, kadını çirkinleştirmiştir.
Saç rengarenk, yüz kat kat boya, tırnaklar olmuş birer pençe!
Değer, üzerindeki elbisenin değeri kadar değil “Atalarımız ahlakı güzel olmayan yüz beş para etmez.” Demiştir.
Timur Nasreddin hocaya sormuş:
-“Kaç para ederim?”
Timur’un üzerinde peştamal varmış.
-“10 anca edersin” demiş.
-“Üzerimdeki peştamal o kadar eder” deyince:
-“Ben zaten ona fiyat biçmiştim” cevabını vermiştir. Hani Mevlana:
“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbiseler yok”
Nice elbiseler gördüm, içlerinde insan yok.” Demiş ya.
Kadının başkası için süslenmesi, kocasına çirkin gelir. Bugün kozmetik kullanan, sık sık ameliyat masasına yatan, Allah’ın yarattığını değiştirenlerin yaşlılık hali hiçte iyi görünmüyor. Çünkü cilt ve vücut yapısı tahriş ve tahrip olmaktadır. Genç ve güzel görünme arzusu, kalıcı zarara yol açıyor. Denilebilir ki, gelecekteki çirkinlik için servet harcanıyor.
Kur’an’da: ”İnsanı güzel biçimde yaratık” (Tin:4) buyrulduktan sonra soruyor.
-“Ey insan! Seni yaratıp, düzgün ve dengeli kılan, seni istediği şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı “seni aldatan nedir?”
(İnfitar:6-8)
Şeytanın saptırmasına karşı da şöyle uyarıyor:
Başta şeytan, lanetlenip kovulduktan sonra Rabbine dedi ki:
-Kullarını muhakkak saptıracağım. Onları boş kuruntularına boğacağım. Onlara emredeceğimde Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” (Nisa:119)
Zaruret olmadan estetik caiz değildir. Şeytanın bir müdahalesidir.
Vücuda dövme yaptırmak, ilkel bir davranıştır. Peygamber (as):
-“Allah dövme yapana yaptırana lanet etsin.” (Müslim Libas: 120+R.Salihin:205)
-“Ağarmış saçını, sakalını siyaha boyayanın kıyamet gününde Allah yüzüne bakmaz.” (Ramuz El-ehadis:91/6)
-“Allah yüzünü boyayana, kaşlarını aldırana lanet etsin.” (Age:347/12)
Peygamber (as), bunları yapanın Allah’ın rahmetinden uzak olacağını haber vermiştir.
Dövme fıtrata vurulan kara lekedir. Bir çok hastalığa sebep olur. Deri altına yapılan dövme abdeste gusle manidir.
Uzmanlar, dövmeyi, “Çılgınlık olarak ifade ediyorlar ve kanser gibi riskinin yanında ölüm riski de var” diyor.
Zararlı olmayan bir şey Kur’an’da ve sünnette yasaklanmamıştır.
Kozmetikler ayrı bir tehlike. Sağlık Bakanlığı Kozmetiklerde yaptığı denetimlerde 211 uygun olmayan, 30 güvensiz ürünü açıklamıştır. (18-8-2015 Basın)
Güzelleşmenin faturası ağır. Temizlenelim güzelleşelim derken birçok tehlike ile karşı karşıya kalınıyor. Hücreler zarar görüyor, cilt zarar görüyor. Kanser riskini arttırdığı uzmanların ifadesi. Ayrıca göz zarar görüyor, kirpikler dökülüyor.
Vahşetle güzellik olmaz. Bir kısmında domuz yağı katılıyor.
Kozmetikler neden yapılıyor biliyor musunuz?
Kozmetikler, doğum artıklarından ve kürtajla alınan çocukların parçalanmış vücudundan yapılıyor.
Kozmetiklerin sağladığı güzellik, geçici bir müddet sonra eski halinden daha fazla çirkinleştiriyor.
Bunun örneği 60 yaşında iki bayan biri kozmetikle güzelleşmiş, yüzü kırışmış. Hücreler, cilt zarar görmüş. Biri de abdest ve secde nurlu. Sonuç kozmetik kullanmayanlar sağlığını, güzelliğini daha geç kaybeder.
En büyük tehlikeyi İngiliz uzmanlarının açıklamalarında görünüyoruz:
-Makyaj malzemelerimiz, saç boyalarının şampuan ve parfümlerin içindeki kimyasalların deriden kana geçip, tüm hücrelere ulaştığını ve yıllar sonra kansere neden olduğunu belirtmişlerdir.
Hastalıklar çoğaldı, neden? Bilinçsiz ve yanlış davranışlarımızdan.
Bakın Cenab-ı Allah Kadından ne istiyor:
-Eğer Allah’tan korkuyorsanız yabancı erkeklere karşı çekici bir eda ile konuşmayın.
-Kalbinden hastalık bulunan kimse arzu duyar.
-Güzel, dosdoğru söz söyleyiniz.
-Evlerinizde oturun, cahiliye devrindeki gibi süslenerek dışarıya çıkmayın.
-Namaz kılın. Zekat verin, Allah Rasulüne itaat edin.
-Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor. (Azhab:32-33)
-“Gözlerini mü’min kadınlar harama bakmaktan korusunlar. -Namus ve iffetlerini korusunlar.
-Ziynet yerlerini teşhir etmesinler
-Başörtülerini yakalarının üzerine indirsinler.
-Yürürken ayaklarını yere vurmasınlar.
-Dikkatlerini üzerlerine çekecek şekilde yürümesinler.
-Allah’a tövbe ediniz ki, kurtulasınız. (Nur:31)
Allah, kullarının namuslu kalmasını iffetini korumasını ister. Bunun için ondan dikkatli olmasını, kötülüğe sebep olacak davranışlarda bulunmamasını istiyor.
Yuvayı yapanda, yıkanda kadındır. Aileyi ayakta tutan kadının iffeti ve namusudur. Yuvaların ayakta durması, sağlam nesillerin yetişmesi için, İslami hayata büyük ölçüde ihtiyacımız vardır.
İman eden herkese İslam, iffeti korumayı emreder. Dikkat edilmezse her organın zinası vardır. Hatta içten duyulan kötü arzular bile zina hükmündedir. Zinaya götüren her şey zinadır. Teşhircilikte, bakan ve baktıran için zina günahı vardır. Onun için Allah
“mümin kadınlara ve mümin erkeklere şöyle, gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar.” Diye emretmiştir.
Kadının kokular sürünerek dışarı çıkması uygun değildir. Kadın, günaha sebep olacak ve günaha sokacak davranışlardan kaçınmalıdır.
Cenab-ı Allah öncelikle kadının örtünmesini istiyor.
Açıklık hayvani bir dürtüdür. İnsanın kötü gözle bakılmasına ve kötü muameleye maruz kalmasına neden olur. Tesettür, kadını korur. Kabuğun meyveyi koruduğu gibi korur. Meyveyi soyar koyarsanız ilk andan itibaren renginde, tadında, kokusunda bozulma başlar.
Allah: ”Ey Ademoğlu! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi ise o daha hayırlıdır.” (A’raf:26) buyurmuştur.
Kadın için örtü çok önemlidir. Açınma ise, kötü mesajlar verir. Tacize, tecavüze neden olur.
Peygamber(as) şöyle der.
-“Bazı kadınlar vardır ki, giyinmiş gibidirler, fakat aslında çıplaktırlar. Başkaları için de kötü örnek olurlar” buyurur.(R. Salihin:1664)
Peygamberimizin çocuk olan baldızı Esma’nın ince ve kısa giydiğini görünce, ondan yüzünü çevirmiş, öyle giyinmemesi gerektiği konusunda onu uyarmıştır.
Bir hadislerinde: “küçüğün avreti, büyüğün avreti gibidir.” Buyurmuştur. Çocuk küçük yaştan itibaren örtü ile tanıştırılırsa, büyüyünce zorlanmaz, severek Allah’ın emrini yerine getirir.
Cenab-ı Allah’ın ve Resulünün emirleri, yasakları hep insan yararındadır. İnsanı korumaya yöneliktir.” Kur’an’da :” Resulüm size ne getirirse, onu alın nedensiz: men ederse, ondan uzak durun buyrulur.
Bir ayette de: “Allah’ın ve Rasulünün hayat verici davetlerine uyun!” buyrulur.
Allah: “Ey Rasulüm! Müslüman kadınlarına şöyle dışa çıktıkları zaman dış elbiselerini giysinler. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için uygun olan budur.” Buyurur. (Azhab:59)
Allah kadının tacizden, tecavüzden, kötü bakışlardan, söz atmalarından korunması için örtünmesini istemiştir.
Örtünme, farz olan bir emirdir. İnanmış kadını ayırt eden bir emirdir. Ahlaken kendini koruduğu gibi ruhen de kadını korur.
Amerikalı iki psikolog, 350 gönüllü kadın ve erkeğe zeka testi uyguluyor. Kadın ve erkeklerin bir defa giyimli, bir defa da mayolu sorular soruyorlar. Açık kadınların zihinsel yeteneklerinde önemli düşüş görülüyor. Sonuç; çıplaklık kadınları aptallaştırıyor sonucuna varıyorlar. (23-4-1999 Sabah Gazetesi) Örtü, edep ve utanmayı sağlar insanın ayıplarını örter.
Tarihe baktığımız zaman, insanın fıtratında örtünme, utanma duygusu vardır. Onun için insanlar medenileştikçe örtünmüşlerdir. Medeniyet kadının çıplak vücudundan doğmamıştır.
Açıklık, ne medeniyettir ne de hürriyettir. Açıklık esarettir, utanmazlıktır.
Tüyleri yolunmuş tavukla, tüylü tavuğun görünüşü kadar, soyunmamış kadınla soyunmuş kadının farkı vardır.
“Güzel kadın, açılıp saçılan kadın değildir. Kadın, kendini niçin teşhir eder? Açıklık nefsi ve şeytani dürtülür Teşhir arzusu, ne güzel oldun, bütün dikkatleri üzerinde topladın, herkes sana hayranlıkla bakıyor” der.
Cenab-ı Allah bakın Müslümanları nasıl uyarıyor
-“Ey Ademoğulları! Şeytan ana babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları sizin görmediğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların dostları kıldık.”(Araf:27)