İSLAM VE İLİM
İslam Peygamberine ilk inen emir “Oku” oldu. Kur’an, ilmi gündüzün aydınlığına, cehaleti de gecenin karanlığına, bilgini, gözleri gören insana, cahili de gözleri görmeyen köre benzeterek ilmi esas almış, ilmi övmüş, cehaleti yermiştir.
Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de :
“Deki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?” (Zümer:9)
“Kör ile gören, karanlıkla aydınlık bir olmaz” (Fatır : 19-20)
Buyurarak yer yüzünden cahilliğin kalkmasını, insanların okumasını, öğrenmesini ve hakikati kavramasını emretti.
Mekke’den Medineye göç eden peygamberlerimizin ilk işi Medine Mescidini ve yanında “Suffa” denilen yerleri yapmak oldu. Suffada aile, geçim gibi problemleri olmayan bekar kimseler kalır, orada yerler içerler ve orada kalırlardı. Sayıları yetmişin altına hiç düşmeyen bu talebeler her konuda bilgi sahibi olarak yetiştirilir. İslam’ı ve ilmi yaymak için başka bölgelere talep üzerine veya lüzum görülen yerlere öğretmen olarak peygamber tarafından gönderilirlerdi. Görevleri, gittikleri yerlerin problemlerini çözmek idi.
Eğtim ve öğretim konusunda bu Suffalar kafi gelmeyince muhtelif yerlerde hazırlık okulları açıldı. Bu çalışmaları da yeterli görmeyen Peygamberimiz savaşlarda esir alınan okuryazarların serbest kalmaları için on Müslümana okuma yazma öğretmesini şart koştu. Hicretin ikinci yılı İslam Peygamberi tarafından Medine’de Darul-Kurra (Okuyucular yurdu) açıldı. Muaz bin Cebel açılan okullara müfettiş olarak atandı. Daha sonra Muaz, Yemen’e vali olarak gönderilirken orada eğitim ve öğretimle yakından ilgilenmesi için İslam Peygamberi tarafından kendisine yazılı emir verildi.
Müslümanlar tarafından açılan bütün camiler sadece ibadet için değil, (ilim öğrenmek de ibadet sayıldığı için) aynı zamanda eğitim-öğretim kurumları olarak vazife görmüştür. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında devam eden medreseler İslam Peygamberi tarafından kurulan eğitim kurumlarının devamı sayılır.
İslam Peygamberi kendisinden sonraki Müslümanlara :
“İlim müslümanın yitiğidir, onu nerede bulursa almalıdır”
“İlim öğrenmek kadına da erkeğe de farzdır.”
“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.”
“Dünyayı isteyen ilim öğrensin, ahreti isteyen ilim öğrensin. Hem dünyayı hem ahreti isteyen ilim öğrensin.”
Buyurarak ilmin yaygınlaşarak devamını istemiştir.
Görülüyor ki İslamiyet, ilmin karşısına çıkmamış bilakis ilmin doğmasına, gelişmesine ve yayılmasına sebep olmuştur.