İŞÇİ HAK SAHİBİDİR
Çalışmak, üretmek, bir şeylerle meşgul olmak, karşılıklı haklar gözetildiği müddetçe emek kutsaldır.
Peygamber (as): “İnsan kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir.” (Buhari, buyü:15) buyurmuştur.
İnancımıza göre işçinin alacağı ücret o günkü şartlara göre geçinebileceği miktardır. Aslında tek tip ücret olmaz. Çok çalışan, çok üreten ve fazla risk alanın ücreti farklı olmalıdır.
Mecellede: “Külfet nimete, nimet külfete göredir” demiştir. Osmanlı da çok çalışana farklı ücret uygulanmıştır.
Son zamanlarda halk arasında “Çok çalışanın işini, az çalışanın maaşını arttırırlar” fikri yayılmıştır.
Kaçak, sigortasız ucuz insan çalıştırmak, tazminatını vermemek kul hakkını çiğnemektir.
Cenab-ı Allah bir Kutsi Hadiste şöyle buyurur:
– “Kıyamet gününde şu üç insanın hasmıyım:
- Benim adına yemin eder, sonra yeminini bozar, yerine getirmez.
- Hür insana köle gibi davranır.
- Bir işçi tutar, işini gördürdükten sonra ücretini ödemez.” (H.H. Erdem, ilâhi Hadisler No:66)
İşçinin ibadet hakkı vardır. İbadet izni verilmi-
yorsa, iş sahibi sorumlu olur. Hak doğar.
Dinlenme izni, yemek izni hakkı vardır.
Peygamberimiz (as): “İşçinin ücretini alnının teri kurumadan ödeyiniz”. İşçinin ücretini tam ödemeyen, kıyamet günü Allah’ı karşısında bulacaktır” buyurur.
İşçinin sosyal güvenceleri sağlanmalıdır.
Gücünün üstünde yük yüklenmemelidir.
Çalışma saatlerinin dışında gördüğü işlerin karşılığı ödenmelidir.
Allah Kur’an’da: “Elinizin altındakilere iyi muamele edin” diye emrediyor. (Nisa:36)
İyi muamele görmeyen, hakkını tam olarak almayan, kıyamet günü hakkını vermeyenin yakasına yapışacaktır.