İNSANI ALLAH’A YAKLAŞTIRAN KURBAN BAYRAMI

A- KURBAN BAYRAMI

Bayram günleri sevinç günleridir. İslam’dan sonra Cenab-ı Allah eski bayramlara karşılık Müslümanlara Ramazan ve kurban bayramını vermiştir.

Sevgili peygamberimiz: “Kurban gününü bayram olarak kutlamakla emrolundum. Onu bu ümmet için Allah bayram kılmıştır” buyurmuştur. (Ebu Dâvud, Edahi:1)

Bu iki bayramdan başka Müslümanın başka bayramları daha vardır. Bunlar şunlardır:

Mü’minin dünyada ve ahirette sahip olduğu bayramları var. Mesela: Cuma günü mü’minin bayramı sayılır. Şimdi bu bayramları şöyle sıralayabiliriz:

  1. Günah işlemediği gün mü’minin bayramıdır.
  2. Ramazan bayramı,
  3. Kurban bayramı,
  4. Hüsn-ü Hâtime ile çene kapadığı gün. Yani imanla ahirete göç ettiği gün.
  5. Amel defteri sağından verildiği gün.
  6. Hesabından berât olunduğu ve cennete girdiği gün.
  7. Nihayet cemalullahı gördüğü gün.

Bütün bunlar mü’minlerin bayram günleri sayılır.

Bir Allah dostunun ifadesine göre: “Bayram, yeni elbiseler giymek için cezadan, azaptan kurtuluş için merhamet tezahürlerinin gerçekleştirilmesi içindir.”

                                                                                      *          *          *

  • KURBAN NEDİR?

Belirli günlerde, belirli evsafta, belirli hayvanların sırf Allah için kanının akıtılmasıdır.

Kurban kesmekle mükellef olan kimsenin kurban kesmesi Hanefi mezhebine göre vaciptir. Diğer mezheple-re göre sünneti müekkededir.

Kurban önemli bir malî ibadettir.

Kevser sûresinde: “Rabbine kulluk et ve kurban kes” emri vardır. Buna göre kurban kesmek, Allah’a kulluğun bir parçası olduğu bildirilmiştir.

Enes(r.a) şöyle nakleder:

Hicretten sonra Medinelilerin gülüp eğlendiği iki günleri vardı. Hz. Peygamber(a.s) bugünleri sordu: “Bizim sevindiğimiz günlerdir” dediler. Peygamber(a.s) şöyle buyurdu:

– Allah size o günlere bedel iki bayram ihsan etti. Ramazan ve kurban bayramları. (Ebu Davut, Salat: 1295)

                                                                                      *          *          *

  • KURBAN BAŞLANGICI

            Kur’an-ı Kerim kurban müessesesinin Hz. Âdem’in çocuklarıyla birlikte başladığını haber veriyor:

“Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Hani onları(Allah’a) yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi ve ikisinden birininki kabul olmuş, öbürününki kabul olunmamıştı…” (Maide: 27)

Böylece ayet, ulûhiyete yaklaşmak maksadı ile kurban sunma ibadetinin insanlıkla birlikte başladığını gösterir:

İslam’dan önce insanlar taptıkları tanrılara kurbanlar sunarlardı. Bazıları insan kurban ederdi. Hatta bazıları genç kızları kurban verirlerdi.

Saffat sûresi 100-107. ayetlerinde bildirildiğine göre İbrahim(a.s) oğlu İsmail’i kurban etmeye söz vermiş-ti. Onun yerine koç kurban edilmişti.

Hz. İbrahim’in yaşı ilerlemiş olmasına rağmen bir evladı olmamıştı. Bir erkek evladı olunca Allah’a şükür niyeti ile dünyada en çok sevdiği varlığı kurban etmeyi adamıştı. Allah ona 99 yaşında iken bir erkek evlat verdi. Hz. İbrahim oğlunun adını İsmail koydu. Allah Hz. İbrahim’e, oğlu İsmail’e karşı öyle bir sevgi verdi ki, ona olan meyli sebebiyle Allah’a olan vadini unutmuştu.

Nihayet İsmail büyümüş, delikanlı çağına erişmişti. Bir gün Hz. İbrahim’e rüyasında Allah’a olan kurban vadi oluğu hatırlatıldı. Üç defa aynı rüyayı gördü, Allah’a olan vadini yerine getirmek üzere yüzlerce deve, at keserek halka dağıttı. Ama rüyasında vadinin yerine gelmediğini görünce oğlu İsmail’i kurban etmesi istendi. Çünkü vadinde en çok sevdiği varlık oğlu İsmail’di. Oğlunu kurban etmek üzere yeni ve güzel elbiseler giydirdi. Saçlarını taradı. İsmail’e baktıkça Hz. İbrahim’in duyduğu bu sevgi yumağı bir kat daha artmıştı. Bilenmiş bıçağını oğlunun boğazına sürerken, tıpkı kendisini Firavunların yaktığı ateşin yakmadığı gibi, bıçak da İsmail’in tenini kesmedi. Bu durum karşısında endişelenen Hz. İbrahim bıçağını yanındaki taşa vurdu. Taş ikiye ayrılmıştı, ama İsmail’in nazik tenine sanki hiç dokunmamıştı.

O bıçakla Cebrail(a.s)’in getirdiği koçu oracıkta kurban ederek işini tamamlamıştı.

İslam’dan önce Avrupa’da da Kurban sunma adeti vardı. Hz. Peygamber(a.s)’ın dedesi Abdulmuttalip şöyle demişti: “On erkek çocuğum olursa, birinin kurban edilmesi gerekiyordu. Kur’a çekildi. Peygamberimizin babası Abdullah’a çıktı. Abdulmuttalip, Abdullah’ı çok seviyordu. Deve ile kura çekildi. Yüzüncü kurada develere çıktı. Develer kurban edildi. Kevser sûresinin inmesi ile de kurban kesme ibadeti başlamış oldu.”

                                                                                       *         *          *

D- KUR’AN AYETLERİ İLE KURBAN

            Kur’an-da şöyle buyurulmuştur:

  1. “Ey Rasûlüm! Gerçekten biz sana cennetteki havzı, kevseri pek çok hayırları verdik. O halde buna şükür olarak namaz kıl ve Kurban kes.” (KEVSER SûRESİ)
  2. “Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği dört ayaklı davarlar üzerine ancak Allah’ın adını ansınlar diye, biz bir ibadet ve kurban yeri yaptık. Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır. O halde yalnız ona ibadet edin. Ey Rasûlüm, itaatkâr ve mütevazı olanları cennetle müjdele.” (Hac:34)
  3. “Bunlar o kimselerdendir ki, Allah anılınca kalpleri titrer. Kendilerine isabet eden musibetlere karşı da sabırlıdırlar. Namaza devamlıdırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan bir kısmını hayır için harcarlar.” (Hac: 35)
  4. “Biz kurbanlık deve ve sığırları da Allah’ın size verdiği dinin alametlerinden kıldık. Sizin için bu kurbanlıklar da dinî ve dünyevî hayırlar vardır. O halde develeri ön ayaklarından biri bağlı olarak ayakta boğazlarken üzerlerine Allah’ın adını anın, yere düşüp canları çıktığı zaman da, onlardan yiyin; kanaatkâra da verin, dilenene de verin. İşte böylece, şükredesiniz diye o kurbanlıkları maddî ve manevî faydalar bakımından sizin emrinize bağlı kıldık.” (Hac:

36)

  • “Elbette kurban bayramının ne etleri ne kanları Allah’a erişmez. Allah katında makbul olmaz. Fakat Allah’a, sizden ancak takva (halis ve kâmil ibadetler) ulaşır. Kurbanlıkları böyle sizin emrinize bağladı ki size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı, tekbir getirerek yüceltesiniz. Ey Resulüm ihlasla güzel iş yapanlara cenneti müjdele.” (Hacc: 37)
  • “Allah ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder.” (Maide: 27)

                                                                                      *          *          *

E- HZ. PEYGAMBERİN HADİSLERİ İLE KURBAN

            Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:

  1. “Günlerin en büyüğü, Allah yanında kurban bayramının birinci günüdür…”(K.Sitte:

12/4561)

  • “Maddî imkânı olup da kurban kesmeyen, namazgahımıza sakın uğramasın.”(K. Sitte:

17/939)

  • “Ashabı, Rasûlüllaha:”
    • Bayram günü kesilen şu kurban nedir? diye sordular.
    • Babanız İbrahim(a.s)’ın sünnetidir, buyurdular.
    • Kurban kesmede bize ne gibi sevap var? Dediler.
    • Kurbanın her bir kılı için bir sevap, buyurdular. (Ramuz: 190/2+ K.Sitte 17/940) 4-       “Kurbanlarınızı gönül hoşnutluğu ile kesin. Zira hiçbir Müslüman yoktur ki, kurbanını kıbleye döndürüp kessin de bunun kanı, boynuzu, yünü, her şeyi kıyamette kendi mizanına konan hasenatı olmasın.” (Ramuz el-Ehadis: 310/11)
  • “Kurban bayramında kurbana harcanan paradan Allah’a daha sevimli bir para yoktur.” (Age: 372/11)
  • “Bir kimse gönül hoşnutluğu ile kurbanından sevap umarak, kurban keserse bu ona cehennemden perde olur.” (Age: 428/5)
  • “Kurbanlarınızı büyükçe alıp kesiniz. Zira onlar, size cehennem köprüsü sırattan geçirerek, cennete ulaştıracak bineklerinizdir.” (Hadis)
  • “Bugünde (bayramda) ilk yapacağımız ibadet namaz kılmak, sonra kurban kesmektir.” (Buhari, Edahi, 1.)
  • “Peygamberimiz, namazdan önce kurban kesen Ebu Bürde’ye bir daha kurban kesmesini emretmiştir.” (Buhari Edahi: 8)
  • “Kim bayram namazından önce kurban keserse yeniden kessin. Namazdan sonra kesen nüsükünü yerine getirmiş ve Müslümanların sünnetine uymuş olur.” (Buhari hadisi.

Merginani, El Hidaye, 4,116)

  1. “İbn Abbas’tan Kurban Bayramı günü sıla-i rahim dışında Ademoğlu kurban kanı akıtmaktan daha üstün bir amelde bulunmamıştır.” (Rudani, Cem’ul – Fevaid, 2,3822)
  2. “Hz. Peygamber(SAV) hanımları adına sığır kurban kesti.” (Rudani, 2,3833)
  3. “Bir adam İbn Ömer’e kurban kesmenin vacip olup olmadığını sordu. İbn Ömer: “Allah

Rasûlü ve Müslümanlar kurban kesmiştir.” Cevabını verdi. Adam sorusunu tekrarlayınca, İbn

Ömer, “Anlamıyor musun, Allah’ın  Rasûlü ve Müslümanlar kesmiştir” diyorum”dedi. (Rudani, 2,3824)

  1. “Hz. Peygamber(SAV) Medine’de on sene ikamet etti, bu müddet zarfında (her sene) kurban kesti.” (Tirmizi, Edahi, 11.)
  2. “Ademoğlu, kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir amelle Allah’a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan, kıyamet günü boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce, Allah-u Teâlâ katında yüksek bir makama

ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz.” (İbn-i Mâce, Edâhî, 3)                    

                                                                                      *          *          *

F- KURBANLA İLGİLİ TARTIŞMALAR

Bugüne kadar kurbanla ilgili iddialar ve tartışmaların hepsi kasıtlıdır. Bayramın birleştirici rolünü ve sağladığı manevi huzuru bozmaya, yok etmeye yönelik bir oyundur.

Yayın organlarında tartıştırmak ise, boş kaleye gol atmaktır.

Kurbanı tartışanların çoğu, kurban kesmeyen ve kesmediğini açıkça söyleyen, hacca da gitsem orada da kesmem, diyen kimselerdir.

Bunlar, dinde her şeyi tartışmaya açıp, kafa karıştırmak ve dine zarar vermek isteyenlerdir.

Dinin kurallarını sanki onlar koymuş gibi tartışmaya açıyorlar. Adam hukukçu, adam mühendis, kurbanı tartışıyor, fetva veriyor. Düşünmüyor ki, bu yetkiyi ona kimse vermedi.

Dinde kimse, kendine göre yorum yapma yetkisine sahip değildir.

Kurban, yeni icat edilmedi. Peygamber kesti ve: “Hali vakti yerinde olup da kesmeyen yanımıza gelmesin” dedi. Kendisi için kesti. Bir de ümmetine sevabını bağışladığı kurban kesti.

Hunneş(r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Ali(r.a)’yi iki koç keserken gördüm ve ona, “Bunlar nedir?” diye sordum. Hz. Ali, “Resulüllah(SAV) bana, kendisi için kurban kesmemi vasiyet etmişti; işte ben onları kesiyorum” dedi.” (Ebi Dâvud, Edâhi, 2)

Şafiilere göre, izni olmaksızın başkası adına kurban kesilemez. Vasiyet etmemişse, ölü adına da kurban kesilemez.

Hanefilere göre ölenin kurban borcu ödenebilir.

  • Kesilip sevabı bağışlanabilir.
  • Hz. Peygamber için hisse ayrılabilir, kurban kesilebilir.

İmam-ı Muhammed: “Kurban, terkine ruhsat olmayan sünnettir” demiştir. (Prof.Dr.

İbrahim Canan, Hadis Ans: 4/522)

Kurbanı tartışanlar, kurbanı gereksiz göstererek: “Kesilmese de olur, parası fakirlere verilsin” diyor. Emir, “Kan akıt” şeklindedir.

Kurban, önemli bir ibadettir. Kur’an-da kurban kesmemiz emredilmiş, peygamber kesmiş ve kesin demiştir.

Kurban, kan akıtmaktır, bedeli verilerek borç düşmez. Kişi bütün malını verse bile kurban kesmedikçe kurban borcunu ödemiş olmaz. Ayrıca İslâm, infak için sadaka, zekât ve karşılıksız yardım müessesesini kurmuştur. Kurbanda da fakirin üçte bir hissesi vardır.

İslam’da bir ibadet başka bir ibadetle değiştirilemez. Meselâ hac yerine parası verilemez. Kurban yerine parası verilemez.

Ayrıca Allah’ın emrettiği ibadetin şekli ve kalıbı değiştirilemez. Kulun müdahale hakkı yoktur.

İslâm’da şahsi fikre, şahsi görüşe itibar edilmez.

Bir iddia da “Kurban hayvana acı vermektir” diyor-lar. Böyle diyenler, bütün yılın her gününde kan akıtan kasapları görmüyorlar mı? Onlardan et almıyorlar mı?

Amerika’nın bir eyaletinde hayvan severler, Müslümanların kurban kesmemeleri için belediyeye başvurur. Belediye hayvanlara acı veriyorlar diye kurban kesilmesine müdahale eder.

Müslümanlar da mahkemeye müracaat eder. Mahkeme iki tarafı da dinler ve yasağı kaldırır, dine müdahale sayar. Mahkeme, belediye yetkililerine ve hayvan severlere sorar: – Diğer zamanlarda da hayvan kesmeyi yasaklıyor musunuz?

  • Hayır.
  • Öyleyse, dini inançla kurban kesmeyi ne diye yasaklıyorsunuz? der.

                                                                                      *          *          *

G- KURBAN NEDİR?

            Kurban, yakınlık manasına gelen “kurb” kökünden gelir. Hedef, kurbanla Cenab-ı Allah’a yaklaşmadır.

Kurban, herkese mecbur olan bir ibadettir. İlk kurbanı Âdem(a.s)’ın oğulları kesmiştir. Daha sonra İbrahim(a.s)’ın oğlu İsmail’i kurban etmek istediğini, ondan sonra da

Abdulmuttalib’in, peygamber efendimizin babası Abdullah’ı kurban etmek istediğini, onların yerine koç ve deve kurban edildiğini biliyoruz.

İslâm’da kurban, hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Kitab, sünnet ve icma ile sabittir.

Kurban, mezhebimiz olan Hanefilere göre vacip, diğer üç mezhebe göre ise sünnettir.

Müeket sünnettir.

Kurban, âlemlerin Rabbine yaklaşabilmek için; kurban bayramının 1. 2. 3. günlerinde mükellef kimselerin kestiği vasıflı hayvana denir. Şafilerde 4. günde kesilir.

Kurban, bayram namazından önce kesilmez. Namazdan önce kesilirse onun yerine başka bir kurbanın kesilmesi gerekir. (Ramuz: 439/8) Kurban, güneş battıktan sonra da kesilmez. Mekruhtur.

Kurban kesmek için niyet şarttır. Çünkü kurban niyeti olabileceği gibi et niyeti, ticari niyet de olabilir. Onun için kurban niyeti taşınmalıdır. Peygamberimiz: “Ameller niyete göredir” buyurmuştur.

Daha önce kurbanın etinin üç günden fazla saklanmasını men eden peygamberimiz şartların düzelmesiyle bu yasağı kaldırıp serbest bırakmıştır. (Ramuz: 139/9)

Kurban, gösteriş için, et için, “kesmedi” demesinler diye kesilmemelidir. Böyle bir durumda kurban olmaz.

Kesmek istemeyen bazı kardeşlerimiz soruyor: Parasını fakirlere versek, kesmesek yükümlülüğü yerine getirmiş olmaz mıyız? Borç düşmez.

Kanı akmadan kurban olmaz. Canlı olarak veya parası bir yere verilirken kesileceğinden emin olmalıyız ki, yükümlülükten kurtulalım.

İmam-ı Muhammed’e göre: “Kurban, terkine ruhsatı olmayan bir sünnettir.”

İmam-ı Malike göre: “Kurban, sünnettir, ama gücü yetenin kesmemesini hoş karşılamam” demiştir.

  • Vekâlet verilirken, havale ederken, keseceğinden emin olduğunuz bir kimseye havale etmelisiniz.
  • Kurbanı,
  • Derisini,
  • Etini, kurbana inanmayana, yerinde kullanmayacak olana, belki kanını akıtmayacak olana, kaptırmayacaksın yoksa kurban kesmiş olmazsın.
  • Et, meze olmamalı,
  • Deri, üzerinde kokteyl düzenlenmemeli, – Kurban, başka maksatlar için kullanılmamalıdır.

Kurban Nasıl Kesilmelidir?

Önce, hayvan, kusurlu, hasta, çok zayıf olmamalıdır.

Hayvana iyi muamele yapılmalıdır. Yoksa strese girer. Eti sertleşir.

Kurban sahibi elini kurban üstüne koymuşsa, kurbanı kesenle beraber besmele çekecektir. Besmeleyi kasıtlı olarak söylemezlerse, o hayvanın eti yenmez.

Kurban derisini, hayvanın canı iyice çıktıktan sonra soymak lâzımdır. Daha sonra iki rekât şükür namazı kılmak çok sevaptır.

Ateist, Satanist kesmemelidir. Hayvanın ayağını tutsa bile o hayvan eti yenmez.

Keserken inançlı, tekbir getirecek kimseler yardım etmelidir.

  • Kıbleye doğru yatırılır. Sağ arka ayağı boşta kalır.
  • Bıçak keskin olmalı, önceden hazırlanmalıdır.

Vekâleten verilecekse, kestireceği yani vekil tayin edeceği kimseye şöyle der:

“Kurbanımı kesmeye seni vekil ettim.”

Eğer kurbanı başkasına aldıracaksa, o zaman: “Kurbanımı almaya, kesmeye, kestirmeye, seni vekil tayin ettim” der.

Vekil, asil gibidir. Vekile kesene deri, et ücret olarak verilemez. Deri verildiyse, parası fakirlere verilir.

Kurbanlık hayvana önce su verilmeli, seve seve kesileceği yere götürülmeli ve gözleri kapatılarak incitilmeden kıbleye doğru yatırılmalıdır.

Kurbanı ehil biri kesmelidir. Kesebiliyorsa kurban sahibi kesmelidir. Euzü besmele çekip:

“İnni veccehtü vechiye lillezi fetaras semavati vel’arda hanifen ve mâ ene minel müşrikin”

Ayeti okunduktan sonra:

3 defa: “Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ ilâhe illellahü velhamdü ekber. Allahü ekber ve lillahil hamd” diye tekbir alınır. Bu tekbire oradakiler iştirak eder.

“Bismillahi Allahü ekber” veya “Bismillah” denilerek kesilir.

Başkası kesecekse, vekâlet verilmesi unutulma-malıdır.

Kesildikten sonra kurban sahibi, iki rekat Allah rızası için namaz kılar. (1. rekatta

Fatiha, Kevser suresi, 2. rekatta Fatiha, İhlas suresi okunursa daha iyi olur.)

Kesilecek olan hayvanlar, kesilenleri görmemelidir. Onlar, anlamaz değil, güp güp yürekleri atar.

Besmele Çekmenin Önemi:

En önemli olan şey, kesimde besmele çekilmesi-dir. Allah:

  1. “Allah’ın ayetlerine inanan mü’minlerden iseniz besmele ile kesilen hayvanlardan yiyiniz.” (En’am: 118)
  2. “Kesilirken üzerine besmele çekilmemiş hayvanlardan yemeyin.” (En’am: 121) buyurur.

Daha önce putperestler, hayvan boğazlarken putlarının adını anarlardı. Müslümanlar da putperestlere muhalefet için Allah’ın adını anarlardı.

Diğer yönden, hayvanlar, Allah’ın yaratıp, insanların emrine verdiği varlıklardır.

Müslüman, bu nimetin şükrü olarak hayvanı keserken Allah’ın adını anar.

Besmeleyi sadece kesen değil, sahibi de, tutan da çekecektir. Eğer sahibi elini kurbanının üzerine koydu ve besmele çekmediyse, o hayvan kurban olmaz, eti de yenmez.

Kasten besmele terk edilirse, o hayvan kurban olmaz, eti de yenmez. Eğer kasıt yoksa heyecandan, unutkanlıktan, telaştan çekilmediyse, kesen de inançlı ise o zaman, “Bismillahi ala evvelihi veâhirihi” denir. Besmele çekilerek yenir.

                                                                                      *          *          *

H- KURBANI KİM KESER:

Gücü olan, mutlaka Allah için kurban kesmelidir.

Temel ihtiyaçlarının dışında gelir getirsin, getirme-sin, nisab miktarı mala sahip olan, kurban keser. (Nisab miktarı 560 gr. Gümüş, 80 gr. Altındır.) Eldeki malın üzerinde zekâtta olduğu gibi bir yıl geçme şartı aranmaz.

Kesmemek için yola çıkan, sahile gidenden kurban borcu düşmez. İmkânı olmayan mükellef değildir. Eğer keserse, nafile sevabı alır.

Ev, binit, meslek aletleri, bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık geçim masrafı temel ihtiyaçlara dâhildir.

Şafilerde, tek başına olan kimsenin, bir defa kurban kesmesi, müekket sünnettir. Aile fertleri ne kadar zengin olursa olsun biri kesince diğerlerinin kesmesi gerekmez. Kurban kesecek kimse:

  • Hür,
  • Akıllı,
  • Erginlik çağına gelmiş,
  • Mukim,
  • Müslüman,
  • Zengin olmalıdır.

Zengin olmayan keserse, nafile ibadet sevabı alır. İmam-ı Azam’a göre; çocuk ve deli zenginse, malından kurban kesilir. İmam-ı Muhammed’e göre akıl ve buluğ çağı şarttır. Biz, buna göre amel ederiz.

Kurban sahibi o gün ilk yiyeceğini kurbanın ciğerinden yerse sevaptır.

Kurbana niyetlenen, 3. günü akşam güneş batmadan önce ölür veya Fahir düşerse kurban yükümlülüğü kalkar.

Ölü için kurban kesme mecburiyeti yoktur. Ölünün yakınları kesip sevabını bağışlayabilir. Eğer ölü, vasiyet etmiş ve para da bırakmış ise mirasçıların kesmesi gerekir. Etinden varisleri yiyemez. Mirasçılar kendi parasından keser sevabını bağışlarsa o zaman etinden yiyebilirler.

Kesen, kestiren şu ayeti de okuyabilir:

“Şüphesiz benim namazım kurbanım ve diğer ibadetlerim, diriliğim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur.” (En’am: 162)

Ayeti okuyamayan, anlamını söyler tekbir getirir ve “Bismillahi Allahü Ekber” der, keser.

Kurbanı evin büyüğü kesecek, evin erkeği kesecek diye bir şey yok. Kurbanı mükellef olan keser. Hanım mükellefse o keser.

Bayram münasebetiyle trafik hızlı, çoğumuz bulunduğu yerden ayrılıyor, seferi durum söz konusu oluyor.

90 km. 18 saatlik yere giden seferi sayılır. 15 günden az kalacaksa:

  • Orucu geri bırakabilir.
  • Mesh suresi 3 gündür.
  • 4 rekâtlı farz namazları 2 rekât kılar. Kur’an, sünnet ve icma ile sabittir.

Bu Allah’ın bir ikramı bir bağışıdır, diyor peygamberimiz.

Peygamberimiz hac, umre, savaş gibi yolculuklar-da 4 rekâtlı farzları 2 rekât kılmıştır.

Mezhebimize göre bu kısaltma vaciptir. Tam kılması mekruhtur.

Yolculuk yapan seferi, ruhsattan yararlanır. Seferdeki namaz kazaya kalınca da iki rekât olarak kılınır.

Bir insanın doğduğu büyüdüğü ana baba evinde seferilik olmaz. Ancak evlenir, iş güç sahibi olunur ve baba evinin düzeni bozulmuştur. O zaman başka. Ancak yolda geçen zaman seferilik olur.

Hem sünnetler terk edilecek diye bir şey yoktur. İnsan, hanımının memleketinde de seferi olmaz.

Ölen için kesilen, arefe günü değil bayram günü kesilir. Hz. Ali(r.a) iki kurban kesmiştir. Bunlar nedir? denince: “Rasülullah bana vasiyet etti” der. (H. Döndüren, İslâm ilmihali: 621)

Vasiyet yoksa ölü için kesilmez. Kesilir sevabı bağışlanırsa olur. Veya ölenin kurban borcu varsa olur.

Vasiyet edilen hayvanın etinin hepsi dağıtılır. (Şafilere göre)

Hanefilere göre; vasiyetle ölen için kesilenin eti kesene haramdır. O yiyemez. (İslâm

Fıkhı Ans: 4/425) + (Hadis Ans: 4/539) Zaman zaman soruluyor:

– Zekât verirken kirada bulunan dairelere, gelir getiren mülklere zekat düşmüyor, sadece gelirinden zekat vermek gerekiyordu. Kurbanda durum aynı değil midir? Kirada bulunan mülkler de kurban mükellefiyeti getirir mi?

Evet, kurbanda durum farklıdır; fazla olan evlere, dairelere, mülklere kurban düşer. Dolayısıyla fazla gayrimenkulü bulunanlar kurban kesmekle mükellef sayılırlar. Borç bulur gene keser.

Kimin kestiği yenir, kimin kestiği yenmez:

Bazıları, tavuk yemiyor, yiyenlere: kim kesti, besmele çekti mi biliyor musun? diyor, yenmesini de engelliyor.

Bilinmeyen durumlar fazla karıştırılmaz. Biz İslâm ülkesindeyiz. Müslüman kesmiştir diye hükmederiz. Sonra şüphe, kesin değildir. Ayrıca bilgi noksanlığı lehte kullanılır. Besmele çeker, yeriz. Hatta ithal eti bile besmele çeker yeriz. Neden? Çünkü onlar ehli kitaptır. Ehli kitabın kestiği yenir.

Hz. Peygambere Müslümanlar sorar:

  • Bazıları bize et getiriyor, besmele çekilip çekilmediğini bilmiyoruz, ne yapalım? derler. Hz. Peygamber:
  • Siz onun üzerine Allah’ın adını anarak yiyiniz, buyuruyor. (İslam’da Helal Haram s.69) Hıristiyan biri: “Mesih adına” der keserse yenmez.

Maida 5: “Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helal olduğu gibi sizin de yiyeceğiniz onlara helâldir” buyrulur.

Ehli kitap, vahye, peygamberliğe ve genel olarak dine inandıkları için kız alınır, kestiği yenir. Kız verilmez.

Kimin yenmez:

  1. Şirk koşan,
  2. Mecus’i
  3. Müşrik
  4. Ataist
  5. İnanmadığını açıkça ifade eden
  6. Deli, ne yaptığını bilmez
  7. Sürekli alkol alanın
  8. Bile bile besmeleyi terk edenin kestiği yenmez.

Kurbanı, ehil olan kesmelidir. Kadın ehilse, onun kestiği de yenir.

Bilinmeyen konularda, takva yolunu seçmek en güzelidir.

Hangi Hayvan kurban Olur?

Her hayvan kurban olmaz.

Koyun, keçi, sığır, deve, manda gibi hayvanların erkek ve dişisinden kurban olur.

Keçi ile koyun 1 yaşında ve gösterişli, sığır, manda 2 yaşında, deve ise 5 yaşında olmalıdır.

Keçi ile koyunu bir kişi keser. Deve, sığır ve mandayı birden yedi kişiye kadar insan keser. Kesenlerin sayısı tek olacak diye bir şey yoktur.

Ortakların hepsi de Müslüman olmalı ve kurban niyeti taşımalıdır. Hepsinin kurban niyeti yoksa hiçbirinin kurbanı kabul olmaz. (H. Döndüren, İslâm İlmihali: 611)

Şaşı, topal, uyuz, kulağı delik, boynuzlu, boynuzsuz hayvan kurban olabilir.

Gözü görmeyen, çok zayıf, yürüyemeyecek kadar topal, yaşlı, hasta dişlerinin çoğu dökülmüş, kulakları kesik, boynuzlar dipten kırık, kulağının ve kuyruğunun yarısından fazlası yok, memeleri kopmuş hayvan kurban olmaz.

Eksik, sakat, görünümü çirkin olan hayvan, Allah’a sunulmaz.

Tavuk, horoz, hindi, devekuşu, kaz, geyik, yaban-sığırı gibi hayvanlardan kurban olmaz.

Fakirin aldığı hayvan kusurlu ise, o fakir onu kurban eder. Nafile de genişlik vardır.

Zenginin kurbanı ölse onun yerine bir başka hayvan alıp kesmesi lâzımdır. Fakirinki ölürse onun kesmesi gerekmez. Çünkü fakire nafiledir.

Kurban çalınsa ve bulunsa, zengin başka bir hayvanı kesti ise onu da kesmesi gerekmez. Çünkü zengin yükümlülüğünü yerine getirmiştir.

Fakirin kurbanı çalınır ve bulunursa onu kesmesi gerekir. Çünkü üzerine nafile olanı vacip kılınmıştır. Bayram sonrası bulsa o hayvanı tasattuk etmelidir. Kurbanlık satılır mı?

Satılabilir. Ama onun yerine daha iyisi daha değerlisi alınıp kesilmek suretiyle. Daha ucuz ve zayıfını kesemez.

Kurbanlık hamile çıkar, doğurursa yavrusu da anası ile beraber kurban edilir veya yavrusu sadaka olarak verilir.

Kurbanlık vakfedilmiş durumdadır, satılmaz.

Sığır ve deve 7 kişi tarafından kurban kesilir. Bir hissenin sevabı peygamberimize ayrılırsa, güzel olur. Çünkü O, ümmetine kesip bağışlamıştır. (K. Site: 4/533) Peygamberimiz şöyle buyurur:

  • “Hamile ve süt emzirenden sakının” (K. Site: 17/ 417)
  • “Kulağı önden kesilmiş, arkadan kesilmiş, uzunluğuna yarılmış, delinmiş, gözü kör hayvan kurban olmaz.” (Ramuz: 489/6)
  • “Dört özellik kurbana caiz değildir:

§         Körlük

§         Hastalık

§         Topallık

§         Zayıflık” (Ebu Davud Edahi: 6)

Uyuzluk ete geçmediği için mani değildir. Görünümü güzel olmaz, o kadar. Kurban edilen hayvanın nereleri yenmez:

  1. Kanı,
  2. Midesinde bulunan yedikleri,
  3. Cinsel organları,
  4. Kıkırdak,
  5. Hayâları,
  6. Derisi,
  7. Bezeler, uykuluklar (Herhangi bir hastalık nedeni olabilir.)
  8. İdrar torbası,
  9. Ödü (Prof. Dr. İ. Canan, Hadis Ans: 6/238) 10- İşkembe ve bağırsak güzel yıkanmadan yenmez.

Hangi Hayvanın Eti Yenmez: – Türbeler için

  • Ölüler için
  • Devlet adamları veya birileri için,
  • Allah’tan başkası için kesilen,
  • Allah’ın adı anılmadan kesilen (Kasten terk edilmediyse, ihmalden telaştan çekilmediyse besmele çekilip yenir.)
  • Kesmeye ehil olmayanın kestiği yenmez.

Kandan, leşten, pis sayılan şeylerden yapılan yemleri yiyen veya pislik yiyen tavuk 3 gün hapsedilip, temiz gıdalarla beslenmelidir. Küçükbaş hayvan 10 günde, sığır 20 günde, deve 40 günde temizlenir.

Kurban etinden gayri Müslimlere de ikram edilebilir mi?

Evet. Ayyaş ve kurbanı inkâr eden biri olmamalıdır.

Komşulara kurban eti gönderilir. Bu komşular isterse günahkâr insanlar olsunlar. Hatta isterse Müslüman olmasınlar.

Nitekim kesilen kurbandan sonra efendimiz soruyor:

  • Yahudi komşumuza da et gönderdiniz mi?

Cevap açık:

  • Hayır, göndermedik. Çünkü o Yahudi’dir. Müslüman değildir. Efendimiz(SAV)’in buna cevabına bakın. Nasıl mukabele eder:
  • Hemen et gönderin o Yahudi komşumuza. Cebrail bana komşu hakkı konusunda öylesine sık tembihlerde bulundu, hatırlatmalar yaptı ki, bu gidişle Rabbim komşuyu komşuya mirasçı kılacak diye düşündüm.

Bir bayram günü efendimiz(SAS), Aişe validemize sorar:     

  • Ey Aişe, kurban etinin ne kadarını dağıttınız?

Şöyle cevap verir:

  • Hepsini de dağıttık bize kalan buttan başka.

Efendimizin sevinci yüzünden okunurken şöyle veciz sözle karşılar bu dağıtımı da der ki:

  • Desene Ey Aişe, bir buttan başkası bize kaldı!

Evet, yenen burada kalır, verilen ise ahirete kadar gider, verenin mülkü olmaya devam eder, amel defterinde yine karşılarında bulurlar.

Kurbanın Hikmeti Nedir?

Her şeyin bir hikmeti vardır. Sebepsiz, anlamsız, faydasız islâm’ın bir emri yoktur.

İslâm’ın emirlerinde sadece sosyal faydalar aranmaz. Sosyal faydalar için yerine getirilmez. Bir de sadece ibadet yönü de düşünülmez. Allah’ın emir ve yasaklarında bizim için çok yönlü büyük faydalar vardır. Allah’ın emri şartlı yerine getirilmez.

Dinin emirleri, sırf Allah rızası için yapılır. Dünya menfaati ve sosyal faydalar düşünülmez. O faydalar arkadan gelir.

Kurban, Allah için fedakârlıktır. İnsanı Allah’a yaklaştıran cömertliktir.

Müslüman, gerekirse Allah yolunda malını kurban sunduğu gibi, canını da vereceğinin, tereddütsüz şehadet mertebesine yükseleceğinin göstergesidir.

Kurban üçe bölünecek. Ondan yoksullar, komşular, hısım akraba da faydalanacaktır.

362 gün et alım gücü olmayanlar et yüzü görecektir.

Sosyal yönü ile başka dinlerde ve ideolojilerde kurban bayramı gibi bir bayram yoktur.

İkramları, ziyaretleri, yardımları, sevgi ve coşkusu ile kurban bayramı bambaşkadır.

Kurban Hayvan Katliamı Mıdır?

Hayvan sever, köpek sever bazı vatandaşlarımız, yılbaşında hindileri kızartıp, tıka basa yiyenler, üç aylık kuzuları meze yapan bazı kimseler, merhamete gelip hayvana yazık değil mi? Kurbanda kesiliyor, bu katliamdır, diyorlar. Müslümanı da kan dökücü ilân ediyorlar.

İslâm, kul hakkı kadar hayvan hakkına da önem vermiş bir dindir. Hayvana eziyet, dövmek, aç susuz bırakmak yoktur.

Bir köpeği susuzluktan ölmek üzere iken su vereni Peygamber cennetlik olduğunu bildirmiştir. Kedisini aç bırakan kadını da cehennemlik olduğunu haber vermiştir. İslam’da hayvan dövüşü yasak, hayvanın hedef alınması yasaktır.

Hayvanı kurban etmedik, acıdık o ne olacak? Bir gün kesilmeyecek mi? Meze olmadı diye mi katliam oluyor? Veya kurbanda kesildi diye mi yazık oluyor?

Kurbanı Allah emretmiştir.

Eti her an bulabilen, et beğenmeyenler için kurbanın bir anlamı olmuyor. Onlar fakiri düşünmüyor. Hayvan besicilerini düşünmüyor. Kendilerinden başkasını ilgilendiren bir şey olunca, tepki gösteriyor. Telef oluyor, ekonomiye zarar veriyor, diyor.

Kurban,

  • Küçük yaşta hayvan olmuyor.
  • Zayıf havyan, hasta hayvan, kusurlu, sakat kurban edilmiyor.
  • Hamile, yeni emzikli kurban edilmiyor. Eziyet yasak. Neden zulüm olsun?

Bu, kurban düşmanlığı, İslam düşmanlığıdır.

Kurban hayvan katliamı değildir. Resmen Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre 2002 yılında kesilen kurban sayısı %8. Koparılan fırtına kasıtlı. %92 hayvanı kasaplar kesiyor. Bu fırtınayı koparanlar da yiyor.

Kurban kesmek istemeyen bazıları soruyor:

  • Kurbanın parasını fakirlere versek olmaz mı?
  • Olmaz. Onunla Allah’ın emri yerine getirilmiş olacak. Ve Allah’ın rızası kazanılacaktır. Ayrıca: “Venhar=kan akıt” diyor. Her ibadet ayrı. Oruç ayı namaz ayrı. Zekat ayrı, sadaka ayrı, kurban ayrıdır.
  • Zekât vermeyen, sadaka vermeyen bu kimseler fakiri düşünüyor görünüp, kurbandan kaçacaklar. Hayvan-severlik rolü oynayacaklar da ondan.

Bu hareket, kurbana karşı olmanın bir yoludur.

Kurbanı kesmek vaciptir veya müekket sünnettir. Sadaka ise nafiledir.

Peygamberimiz(a.s): Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen mescidimize uğramasın, buyurmuştur.

                                                                               *          *          *

I- KURBANIN DERİSİ KURBANDAN AYRI MIDIR?

            Kurbanın hiçbir şeyi kurbandan ayrı düşünülemez. Ve farklı bir şekilde de kullanılamaz. Alınıp satılamaz. Kasap ücreti olarak herhangi bir parçası verilemez. Ancak evde sergi ve seccade olarak kullanmak için alıkonulabilir. En iyisi hayır kurumlarına sadaka olarak verilmelidir.

Hz. Peygamber: “Kurbanın derisini satanın kurbanı yoktur” buyurmuştur.

Hz. Ali(r.a): “Peygamber bana kurban kestiğim devenin üzerindeki çulları bile sadaka olarak vermemi emretti” der.

Kurbanın sahibi, kurbanı kendi iradesi ile, dinî vazifesini yerine getirebilmek için kesmektedir. Deri üzerinde de tasarruf hakkı ancak onundur.

Bir insan nasıl zorla kurban kesmiyorsa, “etini üçe böleceksin, falana falana vereceksin” denemiyorsa deri üzerine de herhangi bir zorlama veya yönlendirme de olamaz. Eğer olursa bu, düpedüz gasptır. Zulümdür.

Deriye kimse ambargo koyamaz. Onun üzerinde tek hak sahibi, kurbanı kesen kimsedir.

Onu dilediği gibi tasarruf da, en temel hakkıdır.

Deri, kurbanın bir parçasıdır. Onunla tamam olur. Derinin nereye gittiği çok önemlidir.

Bir insana zorla “Kurban kes” demek ne kadar antilaikse, derisini bana vereceksin, demek de antilaiktir, antidemokratiktir. Zorla alınan deri yardım mı olur, gasp mı? Yardım isteğe bağlı olduğuna göre gasptır.

Ø Kurbanın sütünden istifade etmek, etini ve derisini satıp parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şey ile değiştirmek mekruhtur. Şayet böyle bir şey yapılırsa, kıymetini yani kaç para ise o miktarı sadaka olarak vermek gerekir. Peygamberimiz(SAV) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kurbanın derisini satan kimsenin kurbanı olmaz.” (ez-Zeylâî,

Nasbu’r-Râye, 4/218)

Ø Kurbanın et ve derisinden kasap ücreti de verilmez. Yani kasaba, “gel benim hayvanımı kesiver; karşılığında bir miktar et vereyim yahut derisi senin olsun” denilemez. Peki, kasaba et veya deri vermek câiz olmaz mı? Tabii ki câiz olur; ancak, kasaplık ücretini de ayrıca vermek şartıyla… “Rasûlüllah(SAV), develer kurban kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı emretti. Onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı. Kasap ücretini biz kendimiz veririz.” (Müslim, Hacc, 348)

Ø Kurbanın derisi sadaka olarak verilir veya ondan seccade vesaire gibi evde kullanılacak bir şey yapılır. Hz. Aişe(r.anha) validemizin ve diğer bazı sahabelerine kurban derilerinden su tulumu yaptıkları rivayet edilmiştir. (Müslim, Edâhî: 28)

Ø Kurbanın, kesilmezden evvel yünlerini kırkmak mekruhtur. Eğer kırkılacak olursa, bu yünler de sadaka olarak verilir. Fakat kesildikten sonra yünü yolunup veya kırkılıp kullanılabilir, bu câizdir. (O.N.Bilmen, B. İslam İlm. İst. 1985, s.413-414)

Ø Kurbanın etleri toplanıp, ihale ile satılacaksa veya ihtiyaç sahiplerinin dışında başkaları yiyecekse, bu durumda et verilmez. Verilirse kurban eksiktir.

Bir hadiste de: “Zilhicce ayının onuncu günü gelince biriniz kurban kesmek isterse, kurbanın ne kıllarından ne tırnaklarından bir şey alıkoymasın” buyrul-muştur. (Müslim, Edâhi: 1977)

                                                                               *          *          *

İ- TEŞRİK TEKBİRLERİ

Ne Zaman Nasıl Getirilir?

Tekbirler, Arefe günü sabah namazında başlar. Bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar devam eder.

23 vakit, farz namazlardan sonra getirilmiş olur.

Bu tekbirleri getirmek vaciptir. Unutulur veya terk edilirse, vacibin terki olur ki, günahtır.

Kurban kesen, kesmeyen her Müslüman, bu tekbirleri mutlaka getirmelidir.

Bayram günleri, sevinç günleridir, mübarek günlerdir. Bayram günlerinde yüce Allah’a kurbanla yaklaşıldığı günlerde tekbir getirmek, hepimizin üzerine vaciptir. Herkese kurban vacip değil, ama tekbir vacip. Çünkü bayramın vacibidir.

Nasıl getireceğiz:

 “Allahü Ekber, Allahü Ekber, La ilâhe illallahü vallahü Ekber, Allahü Ekber ve Lillâhi hamd.” diyeceğiz.

Teşrik tekbirinin aslı neye dayanmaktadır?

Cebrail(a.s) Allah-u Teâlâ’nın (c.c) ihsan buyurdu-ğu kurban ile Hz. İbrahim’e (a.s) geldiği zaman; oğlu Hz. İsmail’i “Allahu Ekber Allahu Ekber ” diye nidâ etmiştir. Hz.

İbrahim(a.s) Cebraili görünce: “Lâ ilâhe illallahu va’llahu ekber” diyerek cevap vermiştir. Hz.

İsmail(a.s) de kendine bedel olarak gönderilen kurbanı görünce: “Allahu ekber ve lillahi’l Hamd” diye teşbihte bulunmuştur. İşte teslimiyeti ifade eden teşrik tekbirlerinin aslı budur.

Vaktinde kılınamayan namaz gün ikindiden önce kaza edilirken tekbir de getirilir. Sonra kaza edilirse tekbir getirilmez.

                                                                               *          *          *

J- ADAK KURBAN SAYILIR MI?

Adağı kurbanla karıştırmamak gerekir.

Adak, mükellef olmadığı halde bir insanın, mubah olan bir işi yapmayı söz vermesidir.

Bu vaattir, Allah’a söz vermektir, yerine getirmek vaciptir.

Adak, şu işim olursa, şunu şöyle yapayım, demektir.

Dünyalık işler için, olur olmaz adak adamak uygun değildir. Mekruhtur.

Adak kesilince etinden kendi ve bakmak zorunda olduğu kimseler yiyemez, yerlerse değerini tasadduk ederler. Yeme şartı koştuysa yer.

Allah Hacc 29: “Adaklarını yerine getirsinler” buyurur.

Adak, meşru konularda olur. Kendimi atacağım, intihar edeceğim, içki içeceğim olmaz.

Peygamberimiz: “Her kim Allah’a itaat edeceğini adarsa, itaat etsin. Her kim de Allah’a isyan edeceğini adarsa, Allah’a âsi olmasın.” (Buhari iman: 28)

Adak cinsinden farz, vacip bulunmalıdır. 3 gün oruç tutacağım, bir kurban sunacağım gibi. Yoksa karnımı doyuracağım, hasta ziyaret edeceğim olmaz.

Adak yapmak, üzerimize borç olan bir şey olmamalıdır. Kurbanda bir kuzu keseyim veya zekâtımı vereyim gibi.

Meşru olmayan maldan ve başkasının malından adak olmaz.

Adak sevap kazandıran bir iş değil; sözünü yerine getirmiş olunur. Adak, kaderi değiştirmez. Sıkıntı sonunda şükür manasında kan akıtma sevaptır.

                                                                               *          *          *

K- AKİKA KURBANI NEDİR?

Yeni doğan çocuğun başındaki ana tüyüne, akika denir. Bu tüyler kesilip ağırlığınca altın veya gümüş sadaka verilebilir.

Yeni doğan çocuk için, böyle bir çocuğu verdiği için Allah’a şükür kurbanı kesilir. Buna akika kurbanı denir.

Akika kurbanı, mezhebimize göre mubahtır. Diğer üç mezhebe göre sünnettir.

Peygamberimiz torunları Hasan ve Hüseyin için Akika Kurbanı kesmiştir.

Bu kurban, doğumdan erginlik çağına girinceye kadar kesilebilir. İlk yedi gün içinde kesmek daha iyidir.

Akika kurbanını kesen etinden yiyebilir.

Eğer çocuğum sağ salim doğarsa kurban keseceğim dediyse o adak olur. Etinden yiyemez. Akika kurbanı keseceğim derse onun etinden yiyebilir.

Kurban kesince dua edilir: “Ya Rabbi! Bana böyle bir evlat verdiğin için sana şükürler olsun. Bu evladımı hayırlı kimselerden et. Hayırlı ömür ver. Rızana uygun yaşat. Hayırlı işlere vesile kıl. Sağlıklı ömür ver…”

                                                                               *          *          *

  • KİŞİ İÇİN KURBAN KESİLİR Mİ?

Allah’tan başkası için kurban kesilmez. İnsan için kurban, şirktir.

Ölmüşler için kurban kesilmez. Ancak sevabı bağışlanabilir. O da kabirde, yatırda kesilmemelidir.

Fetvay-ı Hindiye 11/277: “Bir insan için kurban kesilmez. Kesilirse, kesilen leş hükmündedir. Yenmez. Hacıların, gazilerin, devlet adamlarının gelişi için de kurban kesilmez.”

Peygamberimiz: “Allah’tan başkası için hayvan boğazlayana Allah lânet etsin. Herhangi bir liderin bir yere gelişi münasebetiyle şerefi için veya veli ve salih bir kimsenin kabri için hayvan kesilirse, eti haramdır. Yenilmez. Çünkü hayvan, Allah namına kesilmemiştir. O gelen

zat veya velî tazim için kesilmiştir.” (Halil Günenç, Günümüzün Meselelerine Fetvalar: 1/296)

                                                                               *          *          *

  • BAZI SORU VE CEVAPLAR 1- KURBAN NİÇİN KESİLİR?

Kurban dinî bir vecibedir.

İlk kurbanı İbrahim Aleyhisselam kesmiştir. Bu kurban, İsmail Aleyhisselama fidye olmuştur. Nasıl kurban, İsmail Aleyhisselama fidye olduysa her kurbanda sahibine fidye olacaktır inşallah.

Kurban ancak Allah emrettiği ve Allah rızası için kesilir. Bu, Allah’ın verdiklerine şükran ifadesidir.

Kurban kesilmekle hem Allah’ın emri yerine getiril-miş olur, hem de sevap kazanmaya vesile olur. O sevap da, kaza belâyı def eder.

  • ALLAH’IN ADINI ANMAYI UNUTAN NE YAPMALIDIR?

Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanın eti yenmez. Hayvan kesilirken “Bismillahi Allahü Ekber” Veya “Bismillah” denir.

Bir insan kasten terk etmediyse, unuttuysa, deyip demediğini bilemezse, galip zanna göre hareket eder, “demişimdir inşallah” der. Çünkü heyecandan terk etmiş de olabilir, o zaman: “Bismillahi evvelihi ve ahirihi” der.

Hayvanı ehil olan keserse, daha iyi olur. Hayvanı tutanlarda Allah’ın adını anmalı, tekbirlere iştirak etmelidir.

  • ZENGİN AMA ELİNDE PARA YOK KURBAN KESER Mİ?

Varlık sahibi her insan kurban kesmekle mükelleftir. O anda cebinde para olmayabilir.

Çaresine bakacak, gene kesecektir.

Meselâ altını var, markı, doları var, Türk parası yok. Bozdurup kesecek, borcunu ödemiş olacak.

Kredi kartı ile kurban kesebilir mi?

Bu ona yardım sandığı gibi olur. Faiz ödemedikten sonra kesilebilir. Bu bir borç almadır. Elinde parası olmayan borç alarak kurban keser.

  • ELEKTRİKLE KESİM CAİZ Mİ?

 “Elektrikli makine ile kesim dört mezhebe göre caiz değildir.” Kurbanı insan kesecektir.

Kestiren, vekâlet verecektir. Ayrıca kesen Müslüman olacaktır. Kurbanı Müslüman keserken diyelim ki, bir dinsiz ateist, elini kesenin elinin üstüne koysa o hayvanın eti yenmez. (GMF.

1/296)

Hayvana kurşun sıkıp başına vurup öldürmek olmaz…

Şok vermeye gelince;

Verilen şok ölüme sebep oluyorsa, o hayvanın eti yenmez. O kurban olmaz. Kurbanın kanı akacaktır. Öldükten sonra kesmek kan akıtmak değildir.

Verilen şok, ölüme sebep olmuyor hayvanı sakinleştiriyorsa, ölüm kesimle oluyorsa, bu şok caizdir. Öldürmeyecek dozda olmalıdır.

Ölüm, bayılma ile değil, kesimle olmalıdır.

İbadetleri yerine getirmek de keyfilik olmaz. Eda ediş şekli, biçimi değiştirilemez. Allah nasıl emrettiyse öyle olur.

Ölüm şokla veya şokun tesiriyle oluyorsa leş hükmündedir, yenmez, kurban olmaz.

5- BAŞKASI İÇİN KURBAN KESİLİR Mİ?

Hayvan başkasının adı anılarak kesilmez.

Birileri için de kesilmez. Ancak Allah için kesilir.

Bir insan ölmüş ana babası için kendi parası ile kurban kesebilir. Sevabını onlara bağışlayabilir. Bundan kendisi de yiyebilir. Ölen, para bırakmış ve kurban kesilmesini istemişse o zaman adak durumundadır. Kesen yiyemez, etin tamamını dağıtması lâzımdır. Şafilere göre ölen, vasiyet etmemişse, ölen için hayvan kesilmez.

Bir kimse, peygamberimiz için de kurban kesebilir veya hisse ayırabilir. Sevabını ona bağışlar.

Peygamberimiz her sene iki kurban kesmiş, birini ümmeti adına sunmuştur. (K. Sitte 17/409) Varlıklı olanlar peygamberimize hisse ayırır veya kestiği kurbanın sevabına peygamberinize bağışlarsa, şefaatine nail olur inşallah.

  • FAKİR KURBAN KESEBİLİR Mİ?

Kurban, zengine vaciptir. Varlık sahibi kendisine verilenlerin şükrünü ifa için kurban keser.

 “Fakire kurban vacip değildir. Hayvan alır, kurban diye keserse, kendine vacip olmayanı vacip kılmış olur. O kurban olmaz adak durumundadır. Kendisi ve aile fertleri yiyemez, yenirse parası fakirlere verilir” görüşünde olanlar vardır.

Kesen fakir, nafile sevabı alır. Etinden de yer, diyenler daha çoktur. Biz buna göre amel ederiz.

Fakir biri, çocuklar mağdur olmasın, şimdi pek kesmeyenle ilgilenilmiyor, derse, kurban niyetiyle kesmemesi lâzımdır. Fakir kurban kesince yiyip yiyemeyeceği ihtilaflı olduğundan kurban diye değil normal kesip yemesi daha uygun olur.

  • HACTAKİ KURBAN BURADA KESİLSE OLUR MU?

Bazıları: “Hacta kesilen kurbanlar telef oluyor, orada kesileceğine burada havale edilse, kesilse olmaz mı” diyor.

Önce oradaki kurbanla buradaki kurban, birbirine karıştırılmamalıdır. Burada kesilen kurban vacip olan zenginlik kurbanıdır.

Hacta kesilen kurban ise, hac nasip eden Allah’a şükür kurbanıdır. Bu ancak Harem hudutları içinde kesilir. Yani oradaki şükür kurbanı burada kesilemez.

Hacta seferi olunduğu için burada bir kurban daha gerekmez, deniyorsa da zengin vekâletle burada kestirebilir.

Hacta kesilmezse eksiklik olur. Kıran ve temettu haccı yapana kurban farzdır. Hacta bir yasağı çiğneyen de kefaret kurbanı keser.

  • KADIN KURBAN KESEBİLİR Mİ?

Kadın ehil ise Allah’ın adını anarak kurban kesebilir. “Kadının kestiği yenmez” sözü doğru değildir.

Kadın, zenginse 80 gramı geçen altını varsa veya bu değerde malı olsa kurban kesmesi vaciptir.

Ailede iki tarafta zenginse, ikisi de keser. (Şafilere göre aile reisinin kesmesi yeterlidir.)

Zaman zaman, kadın üzerine kurban vacip olmadığı halde beyine: “Her sene sen kesiyorsun, bu sene de ben keseyim” diyemez. Kurban, borç ödemedir. Kimin üzerine borç ise, onun ödemesi gerekir.

Kadın çalışmıyor, parası da yoksa bu haliyle eşi değil de o kesmeye kalkarsa, kocasından borç düşmez.

Hanım, kazanmamış, beyi altın bozmuş hanımına vermiş. Her an alıp bozdurup işinde kullanabilse, o bayan zengin değildir. Kurban kesmesi gerekmez.

  • KESMEK İSTEYİP DE KESEMEYEN NE YAPMALIDIR?

 “Ya rabbi! Ben de zengin olsam, ben de kesseydim,” der. Beni de kurban sevabından mahrum etme, derse kurban sevabı alır. Çünkü peygamberimiz: “Ameller niyete göredir.

Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” buyurmuştur.

Allah insana niyetine göre muamele edecek. Sen böyle diyordun, böyle istiyordun, diyecek.

  1. ORTAKLARDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Ortak kurban kesecek olanlar dikkatle seçilmeli, inançsız, ahlâkı zayıf, ibadet zevkini kaçıracak kimseler, ortak olarak seçilmemelidir. Ortaklar 3-5-7 olacak şartı yoktur.

Ortakların hepsinin niyeti, ibadet niyeti olmalı, kurban niyeti olmalıdır. Birinin niyeti, et yemek olsa, o hayvan kurban olmaz.

Ortaklardan biri ölse, mirasçıları kurban niyetini muhafaza etse, o kurban hepsi için caizdir. Ölen de sevap kazanır. Mirasçılar, kurbanın kesilmesini kabul etmese, o zaman o hayvan kurban olamaz.

Ortaklardan biri, adak kurbanı niyeti taşısa, gene ibadet ve Allah’a yaklaşma niyeti olduğundan kurban sahihtir.

– Et, ortaklara çekilecek olan kura ile dağıtılmalıdır. Kura burada caizdir.

Göz kararı caiz değildir. (Hadis Ans 4/534) Paylar eşit olmalı, ortaklar tamam eşittir, dedikten sonra kura çekilmelidir.

Ortaklar, deride anlaşamazlarsa satarlar sadaka olarak verirler. Razı olmayana da hissesine düşeni verirler. Kurbana zarar gelmez. O ne yaparsa yapar.

11- KURBAN DERİSİ SATILIR MI?

Kurban, derisi, boynuzu, başı, ayağı, yünü ile bir bütündür. Hiçbir şeyi satılamaz. Eğer herhangi bir şeyi satılırsa parasının fakirlere veya hayır kurumlarına verilmesi gerekir. Herhangi bir parçası, kesme ücreti olarak da verilemez. Verilirse kurban olmaz.

(İs.Fık.Ans. 4/423)

Hz. Peygamber: “Kurbanın derisini satan kimsenin kurbanı olmaz” demiştir. (Prof. Dr. H.

Döndüren İslam İlmihali: 620)

Hz. Ali(r.a) da: ”Peygamber devenin derisini, sırtındaki çulu kestirme ücreti olarak vermeyi yasakladı. O çulları fakirlere dağıtmamı söyledi” der. Hz. Ali(r.a) Kestirme ücretini ayrı öderdik, der. (K. Sitte: 5/35)

Kurbanın parçaları, kurban sahibi tarafından kullanılabilir veya fakirlere, hayır kurumlarına verilebilir. Deri satılacak olursa, parası hayra verilir. Eti asla satılamaz.

Kurban, dinî bir vecibedir. Ona ait bir parçası, yerini bulmazsa kurbanın sevabı eksik olur.

Kurbanın eti inanmayana, ateiste, ayyaşa ikram edilmemelidir.

Kurban eti, dana koyunla, yağlı yağsızla değiştirilebilir.

Her konuda yanlışlık var, yanlış yapanlar var. Kurbanla ilgili yanlışlıklardan bazıları da şöyle:

  • Bey zengin hanım mükellef olmasa da sıra ile kurban keserler.
  • Yeni evli keçi kesemez.
  • Bekâr kurban kesmez.
  • Adetli kadın kurban kesemez, kestiremez ve vekâlet de veremez.
  • Kadın herhangi bir hayvanı kesemez, kurban kesemez, keserse kestiği yenmez.
  • Beş vakit namaz kılmayan kurban da kesemez.
  • Şükür namazı kılmayanın kurbanı kabul olmaz.
  • Taksitle kurban olmaz.
  • Kredi kartı ile kurbanlık alınmaz.
  • Kurban duası bilmeyen, okumayan kurban kesemez.
  • Kurban sahibi kurbanının dalağını yiyemez.
  • Sığır cinsinden kurban kesilirse, mutlaka 7 kişi olmalıdır. Veya tek olmalıdır. Vs….

Adak konuşunda da birkaç yanlışlık şöyle:

  • Adak gecikirse, kuzu iken sığır olur, deve olur.
  • Adak kesen zengin de olsa, yakınına, akrabasına, komşusuna verebilir. (İhtiyaç sahibine verilir.)
  • Yağları, kellesi, işkembesi eziyetli olduğundan atılabilir. (Telef edilmez.) – Adağın kemiği kırılmaz, eklem yerlerinden pay edilir.

Görülüyor ki, herkes bir şeyler söylüyor, meseleyi dine ve bilene bırakmıyor…

N- BAYRAMLAR MI DEĞİŞTİ BİZ Mİ?

Bayramlar, bugün toplumumuzun her kesimi için aynı anlamı taşımıyor.

Bir kısmı: “Kurban bayramı” diyemiyor, “et bayramı” diyor. Kurban parasını seyahatte yiyor.

Sevinç günü, kaynaşma – dayanışma günü, feda-kârlık zamanları unutuldu. Herkes kendi hayatını yaşıyor.

Yaşlılar, eski günlerden bahsedilince, eski günlere uzanıp: Nerede o eski bayramlar… Nerede o eski günler… Nerede o eski insanlar… diyor. Bayramların tadının kaçtığını ifade ediyor.

Bayramlar değişmedi, değişen biziz…

Bugün dünyada bizim bayramlarımız gibi bir başka gün yoktur. Başka bayram yok.

Toplumumuzun geleceği açısından bayramlarımızın gerçek anlamını korumalıyız. Bayramların sıcak havasını estirmeliyiz.

  • Ziyaretleri,
  • Hediyeleşmeyi,
  • Yardımlaşmayı, dayanışmayı, selâmlaşmayı,
  • Yoksulları, yetim, öksüz ve dulları, kimsesiz-leri,
  • Hatta ölmüşler için kabir ziyaretini, onların ruhlarına ulaşacak hayır hasenatı ve duayı unutmamalıyız.

Ayrıca bayramlar, çocuklar üzerinde en etkili ve önemli günlerdir. Yaptığımız şeylerle çocuklarımıza ve başkalarına örnek olmalıyız. Din duygusunun gelişmesin-de bayram günlerinin sıcak ortamından istifade etmeliyiz. Çocuklara kurbanı anlatmalıyız.

Çocuklarımızı, yanlışlıklardan, kötü alışkanlıklardan ve Müslüman çocuğuna yakışmayan, giyim, davranış ve oyunlardan alıkoymalıyız. Daha çok ibadetlere alıştırmalıyız. Bayramları Müslüman çocuğu gibi kutlamasını öğretmeliyiz ki, inançlarımız ve geleneklerimiz devam etsin.

O- NASIL BAYRAM GEÇİRELİM?

NELERİ YANLIŞ YAPIYORUZ, ONLARI GÖRELİM:

Bayramlar, yozlaşmaya, bozulmaya sebep olmamalıdır…

Bayram, hiçbir yasağı, günahı meşrulaştırmaz. namahremi de kaldırmaz…

Davranışlarımız, giyimimiz, ilişkilerimiz, her şeyimiz, İslâmca olmalıdır. Giyim kuşamda, davranışlarda ciddiyet elden bırakılmamalıdır.

İslam’ın muhatabı Müslümandır. İşlerimiz Müslümanca değilse, kimse kendini aldatmasın.

Kimse, bazı kelimelerin arkasına da sığınmasın. İnancından dolayı giyime ve öptü – öpmedi diye dil uzat-mamalı, saygılı olmalıdır…

Kalp temizliği gibi bahanelerle, kimse rencide edilmemelidir. Allah’a, peygambere itaat etmeden temiz olunmaz. Ayrıca günah işleyenin kalbi temiz olmaz. İbadet etmeyenin kalbi temiz olmaz.

Ziyaret, dinin emridir. Bu emir yerine getirilirken, dinin çizdiği sınırlar içerisinde hareket edilmelidir:

  • İnancı ahlakı zayıf olana,
  • Meşru iş yapmayana,
  • Karmakarışık oturup kalkana,
  • İnançla, tesettürle alay edene,
  • Bayram tanımayana, haram, günah tanımayana, ziyaret edilmez. Günahla dönülecekse, günaha grime korkusu varsa, sevap terk edilir. Ziyarette sevap vardır. Ama bazılarına ziyaret etmemekte sevap vardır.

 “İrtica, çağdaşlık, medenilik, ilericilik, gericilik…” bıktık bu kelimelerden. Bacı elini vermek, elini öptürmek istemiyorsa, zorla mı öpeceksin? Hani saygı, hani hoş-görü? Hani demokratiklik?

Müslüman, hiçbir günahı küçümsememelidir. Küçük günahlar, büyük günahlara götürür…

Enişte, kayın, baldız, dayı, amca, komşu, nişanlı, sınırı aşılmamalıdır. Özellikle nişanlılık evlilik değildir. Gizli ve hileli nikâhta evlilik değildir. Bazı şeyleri meşrulaştırmaz.

Ziyaretlerde:

  • Kazancı haram olanın,
  • Gayri meşru iş yapanın, faiz yiyenin, kumarbazın, falcının, haram şeyleri alıp satanın,
  • Dinle, dindarla alay edip, dini ret edenin,
  • Günah işleyip pişmanlık duymayanın ikramı yenmez.

Her ortamda, bilhassa böyle vakitleri fırsat bilerek, herkes, inancını, dinini, yaşayarak veya anlatarak tebliğ etmelidir. Dedikodu, gıybet ve iftira edileceğine, günaha girileceğine, sevap kazandıracak işler yapılmalıdır.

  • Mezarlıkta para ile Kur’an okunmaz, okutulmaz.
  • Kabristana mersin götürmek diye bir şey yoktur. En güzeli ağaç dikmektir.
  • Bayram sabahı silah atmak anlamsızdır. Cahiliye âdetidir. Adam namaza gelmiyor, silah atıyor.
  • Bayram temizliği bahanesiyle bacılarımız, temizlik yaparken, kurban kesilirken bacılarımız, İslâmî olmayan görünüme dikkat etmelidir.

Bacılarımız inançlarını daha şuurlu bir şekilde yerine getirsinler. Örtü sadece sokakta örtünülmez. Yarım yamalak da örtünülmez. Başı örtülü etek yırtmaçlı olmaz. Örtü, Allah’ın emrettiği şekilde değilse, boşunadır.

Laf olsun diye örtünülmez. Bacılarımız inancına, kültürüne, kimliğine şuurlu bir şekilde sahip çıkarlarsa daha iyi nesiller yetişeceği inancındayım.

Analar iyi örnek olmalı, kızına dinini noksansız yaşama ortamı hazırlamalı, o imkânı vermelidir. Yoksa vebal vardır.

  • Erkek çocuklar bayram namazına mutlaka götürülmelidir. Bayram havasından istifade ederek din duygu-su aşılanmalı, Müslüman olduğu hatırlatılmalıdır.

Hiçbir kap boş kalmaz. Biz doldurmazsak başkaları doldurur. Bayram namazı kılacak, kurban kesecek, ardından hayır yapacak, cenaze namazını kılacak evlat yetiştirilmelidir.

Bu bayramlar değişmemize vesile olur inşallah.

Arefe gün oruç tutmak çok sevap. Bayram sabahı da yenip içilmez, kurban eti ile yenmeye başlanırsa, oruç sevabı olduğu söylenir. Peygamber(a.s) Arefe gününün Allah’ın değer verdiği gün olduğunu bildirmiştir.

Bugün Müslümanların çile çekmesinin sebebi, Müslüman kimliğinden kopmanın cezasıdır. Bu unutulma-malı, hatalardan vazgeçilmelidir.

Cenab-ı Allah’tan hayırlı bayramlar niyaz eder, nice nice bayramlar göstermesini dilerim.

M. Necati Bursalı’nın bir şiiri ile konumuzu bitirelim:

BAYRAM

Gösterir Cemâlin yâr, Bayram, o bayram olur. Eder beni bahtiyar, Bayram, o bayram olur!

Diner içimde sızı,

Duyarım büyük hazzı,

Nebî râzı, Hak râzı,

Bayram, o bayram olur!

Lutfa boğar Yâr beni,

Artık yakmaz nar beni, Melekler sarar beni, Bayram, o bayram olur! Artar her lâhza nûrum,

Artar neş’em, huzurum,

Muhammed’i bulurum,

Bayram, o bayram olur!

Biter hasret, biter gam,

Hiç yere gelmez arkam, Erişir Hak’tan selâm, Bayram, o bayram olur!

Yüz vardır, güleç, sıcak,

Yüz vardır ay gibi ak,

Gösterir dîdârın Hak, Bayram, o bayram olur!

Gülleri ederim cem,

Dilde Allah tek hecem, Biter hicranlı gecem, Bayram, o bayram olur!..

Uçar canım kuş gibi,

Bir zevk bulunmaz dibi,

Gel dersin, gel, Yâ Rabbi, Bayram, o bayram olur!

Ne tuzak var, ne pusu,

Çağlar ırmaklarda su, Alırım yâr kokusu, Bayram, o bayram olur!

Gerek yok gözde yaşa,

Ne ipek, ne kumaşa,

Başlar bir hoş temâşa, Bayram, o bayram olur!

Ne söylense yine az,

Böyle devlet bulunmaz, Alnımızdan öper yaz, Bayram, o bayram olur!

Gelir götürür Burak,

Ne yer kalır, ne durak,

Kulum diye sever Hak, Bayram, o bayram olur!

Kucak açar Mustafa,

Başlar İlâhî safa,

Biter dert, biter cefâ,

Bayram, o bayram olur!

Yok artık hesap, Mîzan,

Tâ Firdevsi bulur can,

Sarar neş’e, heyecan, Bayram, o bayram olur!

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir