İNSAN NASIL YAŞARSA ÖYLE ÖLÜR
Müslüman, şu endişeleri taşıyarak yaşamalıdır:
- Ömrün imanlı olarak son bulup bulmayacağı endişesi taşımalı akıbetinden korkmalıdır.
- Müslüman olarak görevlerini tam yapıp yapmadığı endişesini taşımalı, İslam’ı yaşamaya çalışmalıdır.
3-Yakınlarından yakasını kurtarıp kurtaramayacağı endişesini taşımalı; hayırlı evlad olmalı ve hayırlı evlatlar yetiştirmeye çalışmalıdır.Ve sona giderken hazırlıklı gitmelidir.
Hz. Peygamber (sav): “Bir kimsenin son sözü lailahe illallah olursa o cennete girer.” (R.Salihin 2/921) buyurur.
Ölüm anında bunun için kelime-i tevhid, Kelime-i Şehadet getirilip telkinde bulunulur. Fakat sende söyle diye ısrar edilmez.
Çünkü o an öyle bir andır ki, iman kavgasının yapıldığı andır. Ya imanı kurtarıp imanla gidecektir, yada imanını şeytana kaptıracak imansız gidecektir.
Bir büyüğümüz, son anlarında cansız, halsiz yatarken güçlük bir şekilde oturur. Eli öyle sallar ki “defol bir bardak su ile mi kandıracaksın” der. Kelime-i Şehadet getirir, ruhunu teslim eder.
Bir trafik kazası sonucu, kendini bilen birini öldü diye morga kaldırırlar. O etrafındakileri duyuyormuş, ama hayati belirti taşımıyormuş, hayata dönüşünden sonra öbür tarafa gidip gelirken buz gibi su uzatılıp al, iç suyu ver imanını deniliyormuş, meseleyi bildiği için direnmiş.
Dr. Münir Derman’ın anlattığına göre : “Son soluklarını verirken yaşlı bir Allah dostu.” Odanın içini dolduran güzel kokudan sonra yavaşça “kaldırın beni” demiş ve : “Niçin geldin ya Resulallah ben geliyordum ya demiş” ve : “bir daha soluk alamamış.” Önemli olan son anda, iyi hali korumaktır.
Son anda ölümüze sahip çıkalım.
Feryat, figan ederek isyan yerine, ruhuna yasin okuyalım. Hatimler yapalım. Affı için istiğfar edelim. Borçları varsa ödeyelim.
Ölen için çok şey söyleniyor. Bunlar önemli değil. Önemli olan son anda imanı kaptırmadan bu dünyadan ayırabilmektir.
İnsanın ölürken çektiği acılarda önemli değildir. İmanımızı korursak acılar, günahlara kefalet olur.
– “Kul, hasta iken sağlığındaki ibadetlerin sevabını alır.” (Edebiyat yol. Uğur H. Karaman: 15) der Peygamber (sav). İyi hali korumak gerek dedik.
Ahmet Şahin Hoca şöyle anlatır:
Beyazıd-i Veli böylesine keşif ve keramet sahibi olmasına rağmen bunu bir iftihar meselesi yapmaz,keşfe,keramete asla güvenmezdi. Onun için mühim olan son nefesti. Son nefeste nasıl olunacaktı. Keşif ve keramet makamı muhafaza edilecek miydi, yoksa ağaçtan düşer gibi düşüp ve sıradan bir kimse olmaktan bile mahrum mu olacaktı? O bir gün keşfini, kerametini değil, akıbetini düşünüyordu.
Nitekim bir gün bir veliden söz etmişler, keşif ve kerametlerinden uzun uzadıya anlatmışlardı.
Ama Beyazıd dudaklarını bükmüş :
-Mühim değil! demişti.
-O zat dediler, her zaman namazını Mekke de kılıyormuş.
Yine dudaklarını büküp cevap verdi :
-Mühim değil. Şeytan da bir gece de o kadar bir yere gidip gelebilir.
-Denizin üzerinde yürüyebiliyor, dediler.
-Mühim değil dedi. Balıklar da yapıyor onu.
-Seccadesini havaya atıyor üzerinde namazını kılıyor, dediler.
Mühim değil kargalar da havada durabiliyor dedi.
İyice şaşıran talebeleri bu defada şöyle sordular :
-O mühim değil bu mühim değil sizin için ne mühimdir öyle ise?
-Benim için dedi, mühim olan, onu o keramet makamına çıkaran hali var ya, işte onu son nefesine kadar muhafaza etmesidir. Mühim olan odur. Anladınız mı şimdi? dedi.
Sözlerine şunları da ilave eder büyük Veli :
-Zira, çok kimseler keşiflerine kerametlerine bakarak kibre, gurura dalıyorlar. Sonrada bulundukları halden öylesine bir düşüşle düşünüyorlar ki ağaçtan düşenin kemikleri kırılıp eski sıhhatini bulamadığı gibi eski istikametlerini bile tutamıyorlar. Bunun için diyorum ki, çıkılan keramet makamı mühim değil, bu makamı son nefese kadar muhafaza etme hali mühimdir!
Beyazidi Veli bununla ve bizlere de seslenmek istiyor ve diyor ki :
-Siz de şu anda iyi bir hal üzere olabilirsiniz. Sakın bu halinizle kendinize emniyette sanmayınız. Hep iltica halinde Rabbe sığınma durumunda olmalısınız. Zira bu günkü iyi halinizin yarın nasıl olacağını sizde bilmiyorsunuz.
Fatma bacı telefonda şöyle diyordu :
- Ölünün başında ne okunur, ne yapılır?
- Yakınları yok mu? Çocukları yok mu? Dedim.
- Var dedi
- Okusunlar öyle ise dedim.
- Bir şey bilmiyorlar. Deyince dedim ki :
- Demek ki, başımızda okuyacak, cenaze namazımızı kılacak, kabrimizin başında dua edecek evlat yetiştirmiyormuşuz. Tekrar sordum.
- Yolcunun durumu nasıl?
- Yüzü kararıyor, oh, ah, diyor dedi.
Ohla, ahla kararan yüzle bu dünyadan gitmeliyim. Böyle gidişler hayra alamet değildir.
Şeytan birini yıllarca kandırmak istemiş, kandıramamış en son demiş ki :
-Sen ne büyük ve mübarek kimsesin ki, bana kanmadın, imanı kaptırmadın sözleri ile tuzak kurmuş onu gururlandırıp, imandan etmek istemiş.
Adam gene uyanık davranmış
-Defol bu tuzağına da düşmem’ demiş ve imanını kaptırmamış.
Kuran’da Müslüman’ın nasıl yaşayıp nasıl dua edeceğine dair şu mesajlar var :
- “Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı alır” (A’raf : 126)
- “Takva sahibi Müslümanlar, meleklerin (size selam olsun.Yapmış olduğunuz iyi işlere karşı cennete girin.) diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir.” (Nahl : 32)
- “Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak: “tadın yakıcı cehennem azabını” diyerek o kafirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!” (Enfal : 50)
- “Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken”: “Ne iş işliyordunuz” derler. Onlarda “Yer yüzünde çaresizdik” derler. Meleklerde: “Allah’ın yer yüzü geniş değil miydi? Niye hicret etmediniz” derler. “İşte onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir yerdir.” (Nisa : 97)
Demek ki insan son anda imansızda gidebilir. Niceleri iyi halini muhafaza edememiş, ayağı kaymıştır.
“Allah iman, kuran nasip etsin” Hüsnü Hatime nasip etsin denilen bu işte.
“Su testisi su yolunda kırılır” derler.
Trafik kazasından sonra muavin yaralanmış, gidici. Kelime-i Tevhid telkin etmiştir. O
:
-Ob, ob, ob, diyerek can vermiş.
Hayatını eğlence ve oyunla geçirene de aynı telkin yapılır.O hiç duymaz, parmaklarını kıtlata kıtlata ölür gider.
Son anda sıkıntı çeken, dili tutulan usta Kelime-i Tevhide getirilen kelimeyi şahadete cevap veremez. Biri : Bu adam ezan okununca dinler saygı gösterir ve davete icabet ederdi” der. Bunun üzerine ezan okurlar, rahat, güzel şekilde ölür.
-Müslüman, nasıl öleceğini öğrenmek isterse, yaşayışına, yaptıklarına ve yiyip içtiğine bakmalıdır. Allah Resulünün bildirdiğine göre insan yaşadığı gibi ölür, öldüğü gibi muamele görür. İnsanın son sözünün ne olduğu önemlidir. “Dervişin fikri ne ise zikri de o olur” derler. Biri ölüm döşeğinde: “Taş getir, kum getir’ der. Başka söz söyleyemez. Kulağına “usta iş bitti, iş paydos!” derler. Peygamber dostu: “Niçin geldin ya Resulallah zahmet ettim. Ben geliyorum” der, göçer gider bu dünyadan.
-Göçüş şekli çok önemlidir. Kuranda: “Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır. Son çare ; tedavi edilecek kimdir? denir. Can çekişen bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. Ayakları birbirine dolanır. İşte o gün gidilecek yer sadece Rabbinin huzurudur.” (Kıyame : 26-30)
-İmanlı ölmeye hazır mısınız?
İmam-ı Azam şöyle demiştir. “Kuldan imanın alınması, genelde okulun sonundan korkmamasın-dandır”
Şahı Nakşibend Hazretine :
-Falan su üstünde yürüyor havaya seccade serip namaz kılıyor, çoğu zaman Kabe de namaz kılıyor, diye övmüşler o da :
-Önemli değil diye cevap vermiştir.
-Peki sizin için önemli olan nedir demişler. -Benim için önemli olan o güzel halini muhafaza edip, imanla gitmesidir, demiştir. Önemli olan gidiştir. Hüsn’ü Hatime ile hayatı noktalamaktır.
Adam köpekleri çok severmiş köpek besler, köpek gezdirirmiş. Söylenenlere de kulak asmazmış. Ölürken köpek gibi hırlayarak ölmüştür.
Çanakkale de ağır yaralanan Muzaffer komutanın son sözü, gözlerini kaybettiği için :
„Asker! Kıble ne tarafta? olmuştur. İnsan ne yapar ve nasıl yaşarsa ona bağlı olarak ölecektir. Bazıları ne şehittir ne gazi,pisi pisine gitti olacaktır.’ Allah ona da şöyle demişti :
“Allah sizin için İslamı seçti o halde Müslümanlar olarak ölünüz” (Bakara: 132)
(Aliimran:102)
Kur’an-da :
- Şöyle dua etmeniz isteniyor : „İman ettik günahlarımızı bağışla kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al ey Rabbimiz!’ (Al-i İmran : 193)
- Ey gökleri ve yerleri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni Salihler arasına kat!’ ( Yusuf :101)
Müslüman, Kur’an-ın muhatabıdır. Kur’an Müslüman için uyması gereken talimattır.
Müslüman , Kur’andan mesajları alacak ve o istikamette yaşayacaktır. Hocam: “Yiğit er meydanında belli olur” derdi.
Bakalım nasıl yaşayacağız ve nasıl öleceğiz.
Bir hadislerinde Peygamber (as) şöyle buyurur:
-“Kendisine hastalık isabet eden Müslüman’ın sonunda çektiği acılar, günahlarına kefaret olur” (Müslim Birr :45)
Buna göre ölüm anındaki acılar üzerinde ve ölümün şekli üzerinde fazla konuşmamak gerekir. Müslüman olarak öldükten sonra ölümün şeklinin ne önemi vardır.