İnançsızlık

 İman da geç kalınmamalıdır. Şeytan: “Sonunda kelime-i şahadet getirir, kurtulurum” deyince, Peygamber (as) çok üzülmüştü. Cenab-ı Allah: “Üzülme, sonunda biz ona unuttururuz, iman nasip etmeyiz” buyurdu. 

Firavun son anda “Bende Musa’nın Rabbine inandım” dedi ama geç kalmıştı. Allah onun imanını kabul etmedi. 

 Bir gün öğretmen hep dine, imana, inananlara karşı yaşadı.

Emekli olunca Cuma ezanı okunuyordu. 

 -“Haydi, Cumaya gidelim” dedim. Ağladı ve: 

 -“Ah gidebilsem! Bende camiye gidecek hal mi kaldı!” dedi. 

 İnançsızlık insanı mahveder. Toplumu da mahveder. Firavunlara, Nemrutlara, Ebu Leheblere, Ebu Cehillere ne oldu? Allahsızlık okulları açan Rus imparatorluğuna ne oldu? Her vesileyle din düşmanlığı yapanlara ne oldu? Onlar büyüdüler mi? 

              İnançsızlık bir hastalıktır. Nasipsizliktir.        

 İmansızlığın sebepleri nelerdir? Nede inanmamışlardı?

 -Sapık ideoloji.

-Bilgisizlik (P. E. Taşladılar. Ya Rabbi affet bilmiyorlar)

-Etrafın baskısı. (Ebu Talip ne derler diyorlardı) -Menfaatlerin elde gitme endişesi.

-Gurur kibir. (Gassan Emiri tokat attı… Biz köle ile eşit mi olacağız) 

-İmanı muhafaza edememe. (Amelle beslememe korumama) -İnançla, inançsızlığı bir arada tutma isteği.

-Günahı küçük görme, terk etmeme.. Kalbi karartmak…

-Nefsi yenememek…

Ebu Süfyan 93 yaşında Müslüman olmuş, katıldığı savaşta gözü avucuna akmıştı. “93 yıl gerçeği göremeyen seni ben ne yapayım” dedi yere çarptı. 

 İnançsızın hiçbir karı kazancı olmaz. Ardından hayır yapılsa ona ulaşmaz. Musalla taşında, kabir başında yapılan duaların ona faydası olmaz. Yüzünün kıbleye çevrilmesi ona hiçbir şey kazandırmaz. 

 Bir dönem hep Yunan klasikleri basılmış dini kitap basılmamıştır. Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki “Peygamberimiz Hz. Muhammed” adlı kitap yazmış basıma göndermiş. Basımına müsaade edilmemiştir.

 Ali Fuat Başgil Din ve Laiklik eserinde bu buna benzer dini kitapların gençlik dindar olmasın diye basılmasına müsaade edilmediğini ifade eder. 

Ahmet Hamdi Hoca neden basılmadığını sorunca Matbuat Genel Müdürü Nedim Tör 1943 de şu cevabı vermiştir: “Memleketimiz de dini bir ortam oluşmasına taraftar değiliz” (12-02-2012 Akit) 

 O devirde Kur’an öğrenmek, öğretmek suçtur. Çeşmelerde ki besmeleler bile kazınmıştır. 

 Misyonerler dünyayı Hıristiyan yapmak için harıl harıl çalışırken Ana babalar evladını kaybetmekten korkmuyor. Ateist olur, satanist olur, dinsiz olur gibi bir endişe taşımıyor.  Tabi sonu belli…

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir