İBADETLERDE HAK
Din ve ibadetler asla istismar edilmemeli, dinin emirleri değiştirilmeye kalkışılmamalıdır. Oruçluyken yemek yiyebilirsiniz. Namaz kılmayabilirsiniz, içki içebilirsiniz. Tesettür furuattandır, uymayabilirsiniz. Zina edebilirsiniz… gibi
Allah’ın peygamberinin dediğine bakılır. Fetva ile haram meşrulaşmaz. Bilerek dinin kesin emrini red insanı küfre götürür.
Cennet vadi ile kandırmak, hile ve yalanla güven sağlamak, kendini veli, evliya, mehdi olarak tanıtmak hak değil, haklar doğmasına neden olur. İbadetlerde her türlü temizlik esastır. Feriduddin Attar şöyle der:
-“Dört şeyi dört şeyden temizle; dilini gıybetten, kalbini kıskançlıktan, mideni haram lokmadan, davranışlarını riyadan”
İbadet, temiz beden, temiz kalp ve temiz mide ile yapılır.
Peygamber (as): “Bir lokma haram yiyenin kırk gün duası ve namazı kabul olmaz” buyurmuştur. (R.
Salihın:1883)
Kul hakkı yiyen, günah işleyen ibadet etse ibadeti kabul olmaz. İşlediği o hata ile Allah’tan peygamberden, dinden uzaklaşır gider.
Bir hadiste Peygamber (as):
- “Bir kimse hakkı olmayan bir para ile hacca gitse, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk” dese Allah O na “Sana lebbeyk yok. Haccın da kabul değildir” der, buyurur. (Ramuz el-Ehadis:418/6)
- Kulun kul üzerinde hakları vardır. Mesela izinsiz başkasına ait su ile abdest alıp orada namaz kılamaz.
- Bir hadislerinde Allah Rasulü:
- “Kim gıyabında mümin kardeşinin ırz ve namusunu savunursa, Allah onu cehennemden azad eder” buyurur. (Seçme hadisler 260/103)
Bazı güzel şeyler yaparken etrafa zarar vermemeye, insanları incitmemeye dikkat etmeliyiz. Mesela; Mevlid okuturken, düğün ederken ses ve çevre kirliliğine dikkat etmeliyiz. Hastaları, uyuyan çocukları, çalışanları rahatsız etmemeliyiz. Alt komşu üst, yan komşuyu rahatsız etmemeliyiz. Bunlardan hak doğar.
Hak etmeden, sebepsiz ona buna beddua ve lanetten sakınmalıyız. Hak etse bile onun daha da kötü olmasına veya edene dönmesine sebep olur. Fal ile büyü gibi konularda birilerini aldatmakla hak doğar.
Bunun günahı da büyüktür.
Şunu şu kadar yaparsan, şu fedakarlıkta bulunursan cennette yerin olur. Peygamber şefaat eder demek, dini konularda aldatarak bir şeyler toplamaktan büyük hak doğar.
Zekat ibadetinde malın zekatını ve öşürünü vermemekten, tam vermemekten hak doğar. İhtiyaç sahiplerinin hakkını gasp etmiş olur. Bu hırsızlık gibi bir şeydir. Zekatta Allah’ın hakkı vardır. İhtiyaç sahiplerinin hakkı vardır.
Kur’an’da: “mallarınızda ihtiyaç sahiplerinizin hakları vardır” buyrulur. (Zariyat:19)
-“Yoksula yolda kalmışa hakkını ver. Gereksiz yere saçıp savurma!” (İsra:26) diye emredilir.
Peygamberimizde:
- “Malının zekatını verdiğinde. Onun şerrini gidermiş olursun” buyurur. (Ramuzu’l –e hadis:26/4)
İnancımızda farz borcu ödendikten sonra ihtiyaç sahiplerinin hakkı gelir. Meselâ nafile ibadetten ihtiyaç sahiplerini gözetmek gelir.
Bir İslam alimine sorarlar:
- Nafile hac ve umremi, yoksa sadaka mı efdaldır? Diye.
- “Sadaka efdaldir. Nafile ibadetler seni ilgilendirir. Sadaka ise hem seni hem de ihtiyaç sahiplerini ilgilendirir” demiştir.
Hacca giderim günahlarımı affettiririm diye düşünmek, ben şu günahları işlemeseydim hacca gitmezdim demek, bu niyetle hacca gitmek yanlıştır.
Hacca kul hakkı ile gidilmez, helal para ile gidilir. Müslüman olmanın şartını yerine getirmek için gidilir.
Allah’ın emri olan ibadetleri yerine getirirken, haklar çiğnenmeden yerine getirilmelidir.
Her Müslüman da kul hakkı hassasiyeti olmalıdır. Kul hakkı kaçınılmaz bir haktır.
Peygamber (as) müşriklerin azıttığı bir zamanda bir hıristiyanın hakkını gasb eden Ebu Cehil’in kapısını yumruklayıp, onun hakkını almadan kapıdan ayrılmamıştır.
Hicret sırasında müşriklerin kendisine emanet ettiği şeyleri bir bir sahiplerine ulaşmasını sağlamış ondan sonra Mekke’den ayrılmıştır.
Usulsüz bir şekilde işsizlik maaşı alıp da bir yerde çalışıp kazandığı parayı hizmete aktarmak ne büyük haksızlıktır? Bunda yalan vardır, hırsızlık vardır, yetim hakkı vardır. Kul hakkı sadece mal konusunda değildir. Müslümanın dinine, imanına, kitabına, ibadetine dil uzatmakla da kul hakkı doğar. Bundan başka müslümanın vazgeçilmez hakları vardır. Mesela:
- Hayat hakkı: Ana karnında ceninin bile hakları vardır. Öldürülmesi cinayettir. (Maida:32)
- İnsanın namusu kutsaldır. (İsra:32)
- Adalet eşitlik hakkı (Nisa:135, Maida:8, Hucurat:13) vardır.
- Mal güvenliği hakkı gibi hakları vardır.
Peygamberimiz şöyle diyor;
“Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı:
- Karşılaştığında selâm vermek,
- Olumlu davetine icabet etmek,
- Nasihat isterse nasihat vermek,
- Aksırınca hamd ederse, şükrederse, “Yerhamükellah” demek,
- Hastalanırsa, ziyaret etmek,
- Ölürse cenazesine katılmaktır.” (Müslim:7/53) buyuruyor.
İnsanın nefsi insanın üzerinde hak sahibidir.