HZ. PEYGAMBERİN AĞLAMASI
Allah rasülü aslında çok güleç yüzlü idi hep tebessüm ederdi, onu anlatırken herkes bu ifadeyi kullanmıştır.
Gazali derki:HZ peygamber gülerdi, sesi işitilmezdi o tebessüm ederdi, ama kahkaha ile gülmezdi, mübarek dişleri görünürdü.
Hz. Aişe(ra): ‘Hz. Peygamberin kahkaha ile güldüğünü asla görmedim. O, ancak tebessüm ederdi.’ demiştir. (Peygamberimizin Şemaili, Ali Yardım: s. 294)
Allah Rasulü, ekseriyette daima hüzünlü ve tefekkür halinde bulunurdu. Bir gün ağlıyordu. Hz. Ebu Bekir(ra) O’na dedi ki:
- Anam babam sana feda olsun Ya Rasulallah niçin ağlıyorsun? Cevap olarak Allah Resulü:
- ‘Ümmetimin önünde uzun ve çetin bir yol var. Omuzlarında ağır yük ve bir çok günah var. Bu yüzden azaba uğrarlarsa diye endişe ediyorum’ der. (Altınoluk Dergisi 191/21)
Peygamberimizin namazda secde ettiği yeri gözyaşı ile ıslattığı olurdu. O‟nun ashabı da gözleri yaşlı idi. Ağlayarak istiğfar ederlerdi. Bir günah işlerlerse kendilerini Mescidi Nebevi‟nin direğine (tevbe sütununa) bağlarlar, af edildiklerini hissedinceye kadar gözyaşı dökerlerdi.
Abdullah B. Şihhir(ra) anlatır:
‘Bir gün Hz. Peygamberi ziyarete gitmiştim. O sırada namaz kılıyordu. İçinden bir ağlama sesi geliyordu ki, aynen ateş üstünde kaynayan bir tencerenin fokurtusunu
andırıyordu.’
Abdullah b. Mesud (ra) anlatır:
‘Rasulullah‟la başbaşa idik, bana:
- ‘Biraz Kur‟an oku da dinleyelim’ dedi. Ben:
- ‘Kur‟an size inmiştir Ey Allah‟ın Rasulü!’ dedim
- ‘Oku, oku!’ buyurdu. Ben, Nisâ Sûresi‟ni okurken Allah Rasulü‟nün gözünden yaşlar akıyordu. (Peygamberimizin Şemaili, Ali Yardım: s. 388)
Allah Rasulü: ‘Kur‟an okurken ağlayın. Ağlayamazsanız, ağlar gibi yapın’ derdi. (Altınoluk Sohbetler 4/68)
Salih Merri şöyle der: ‘Peygamber bana Kur‟an oku’ derdi. Okudum. ‘Hani gözyaşların?’ dedi.
Allah Rasulü‟nün şefkatten ve merhametten dolayı da ağladığı görülmüştür.
Ayrıca sevdiklerinin ölümü üzerine de ağlamıştır. (Bak. Peygamberimizin Şemaili, Ali
Yardım: s. 389390)
Oğlu İbrahim‟in ölümünde Enes(ra) Peygamberi ağlar görür O‟na: ‘Sende mi ağlıyorsun Ey Allah‟ın Elçisi!’ der. Peygamber:
- ‘Bu bendeki hal merhamettendir’ demiştir.
- Bir hadislerinde de: ‘Merhameti olmayanın gözleri yaşarmaz’ buyurmuştur.
Enes Bin Malik (ra) hazretlerinden rivayet olunuyor:
Aleyhi‟sSalatü Ve‟sSelam efendimizin huzuru saadetlerinde sessizce oturuyorduk.
Bir müddet sükut ettiler. Sonra ağlamaya başladılar. Mübarek gözlerinden yaşlar boşalıyordu. Aradan bir müddet geçtikten sonra, tebessüm buyurup, sevinç ve sûrur ifadelerinde bulundular.
Hz. Ömer(ra) hikmetinden suâle cesaret edebildiler. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular:
Şimdi gördüm ki kıyamet kopmuştu. Bütün mahlukat hesaba çekiliyordu.
Ümmetinden iki kişi huzura çağırıldı. Birisi zalim, diğeri mazlum. O bîçare mazlum:
- Ya Rabbi, bundan hakkımı istiyorum’ diye şikayette bulundu. Bunun üzerine Cenabı Hak o zalime:
- ‘Haydi! Bu mazlumun hakkını ver!’ diye emir buyurdular. Adam:
- ‘Ya Rabbi, sevaplarımın hepsini hak sahiplerine verdim. Hiç sevabım kalmadı. Bu adama, neyi veriyem?’ dedi. Bu defa mazlum:
- ‘Ya Rabbi, madem sevabı kalmadı, öyleyse alacağım kadar, günahlarımdan onun üzerine yükle’ diye niyazda bulundu.
Adama onun günahlarından verildi. Hiç sevabı kalmadığı gibi, bir yığın günahı da yüklenmiş olarak Cehenneme doğru götürülmeye başlandı. İşte bunun için ağladım.’