HRİSTİYANLAŞMAK

Bir yılbaşı gecesi daha geliyor. Gelsin ne var bunda diyeceksiniz. Gelsin ama ömürden bir yıl daha gidecek. Ölüme, kabre, hesap vermeye biraz daha yaklaşacağız. Bilmem bunu mu kutlayacağız veya günahlar işleyip Hristiyanca yaşamayı mı kutlayacağız?

Tabi herkes kendi inancına, kendi anlayışına göre kutlayacak; bazıları hastasıyla sevabıyla bir yılın muhasebesini yapacak, bazıları bir yılın iyiliklerini ve sevabını içkiyle, kumarla, yakışıksız eğlencelerle kaybedecek, kim Müslüman kalacak kim Hıristiyanlaşacak görülecek. Kimler piyango ile kumar oynayacak bakalım. 

Tanıdığım bir Hıristiyan aile var. Geçen gün aradı. Biraz konuştuktan sonra sordum:

-Hindi hazır mı? 

– Hazır

-Alkol, çerez, eğlence var mı?

-Var

Bilet aldın mı? -Aldım” dedikten sonra 

O bana sordu:

-Sen ne yaptın? Gücüme gitti. Dedim ki: “Ben Müslümanım. Hepsini reddederim. “

Sordum:

-Sen benim peygamberimin doğum günü geçti. Ben kutlu doğumu kutladım. Peki sen o zaman ne yaptın? dedi ki:

-Ben Hıristiyan’ım”.

Bana:

-Piyango bileti aldın mı? dedi. 

-Bir Müslüman olarak hayatında olmadım. Yüzde yüz bana çıkacağını bilsem vallahi almam” dedim. 

-Neden? Demesin mi? Dedim ki:

Ben sana soruyorum:

-Sen hazırlık yapmışsın. Bir peygamberin doğum günü böyle mi kutlanır? Bu yapılacak rezaletleri, günahları İsa peygamber mi emretti?

Bu sorum konuşmayı bitirmek oldu. En son: Hıristiyanlara iyi Noeller olsun. Rabbim Müslümanları Hıristiyanlaşmaktan korusun” dedim, telefonu kapattım. 

Yılbaşı kutlamaları altında yapılan ahlaksızlıkların, eğlencelerin Müslümanlarla hiçbir ilgisi yoktur.

Neler yapılıyor kısaca bakalım:

Ne yazık ki,

-İçki içmeyen o gece içiyor:

-Kumar oynamayan piyango bileti alıyor. 

-Müslümanım diyen aileler o gece çılgın eğlence merkezlerine gidiyor. 

-İsraftan kaçınan o gece saçıp savuruyor. 

-Diğer geceler günahtan kaçınan, o gece hiçbir şeye aldırış etmiyor. Hıristiyan gibi davranıyor. 

-İffet ve namuslar kirleniyor. Cinayetler, kazalar haberleri ile sabah sarhoş Türkiye uyanıyor. 

-Milyonlarca insan gece zengin olmadığı için ruhen sarsılıyor, bozuk çalıyor. 

Bu nasıl kutlamadır, Allah aşkına! Neyin kutlamasıdır!…

Bu kutlama, misyoner oyunudur, haçlıların Plânıdır. İslamdan koparma ve Hıristiyanlaştırma oyunudur. 

Biz de yılbaşı kutlamaları 1828 yılında İstanbul’da bazı yozlaşmış kişilerin yılbaşı gecesi İngiliz gemisine daveti ile başlamıştır. 1935 yılında da İsmet İnönü yılbaşını tatil ilan etmiştir. 

**

Piyango kumardır:

Evet piyango kumardır, şans oyunudur. Şans oyunları Kur’an’da yasaklanmıştır. “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili putlar fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz.” (Maida:90) buyrulur.

Piyangoyu devlet yapıyor, adı milli piyango, herkes alıyor, çıkarsa, hayır yapacağım denilerek piyango helalleşmez. Piyango parası ile hayır olmaz. Ancak tuvalet yapılır. Bu güne kadar çıkanlara yaramamıştır. Çıkmayanları da hasta etmiştir. 

Piyango, helal aşı da haram eden cehennem biletidir. 

Din alimleri piyangonun hiçbir şekilde helal olamayacağına dair fetva vermişlerdir. 

Piyango apaçık kumardır. Müslüman kumar oynamaz. Büyük günahlardandır. 

Noel baba yalanı:

Çocuklarımız Noel baba ile aldatılıyor. Noel baba ile Hıristiyanlık sevdiriliyor. Ana babaların aldıkları hediyeleri, “Noel baba sunuyor” diye aldatıyorlar. 

26,12,2018’de

ABD Başkanı Tramp bir çocuğa soruyor: 

-Noel baba yalanına inanıyor musun? Çağdışı bu şeye hâlâ inanıyor musun?

Noel baba diye birisi yoktur. Uydurulmuş bir efsanedir, Müslüman Türk çocuklarına baba olarak takdim ediliyor. 

Noel baba bizim neyimiz olur? Bizim çocuklarımızın babası olamaz. Bizim Yunusumuz, Mevlana mız, dede Korkut’umuz ve Hızır (as)ı mız var. 

Müslüman Türk çocuklarına Noel babanın gayri meşru babalığını reddetmeye davet ediyorum. Onu yozlaşmış İslam dan uzaklaşmış insanlara bırakıyorum. 

Bir olay beni düşündür dü:

Ankara’da bir öğretmen: “Herkes bir Türk büyüğümüzün kıyafetine giysin gelsin” diyor. Bir millet vekilinin oğlu Noel baba kıyafetini giyip geliyor!

Geçen yıllarda bir şuurlu anne beni aradı: Hocam, okulda benim çocuğuma Noel baba vermişler, ne yapayım” dedi. 

Anlaşıldı ki okulun haberi yok teneffüste çocukların çantalarına konmuş. 

Analar babalar! Bu ve bunun gibi yozlaştırma faaliyetlerine karşı uyanık olmalıyız. 

Taklit ve benzeşme bizi küçültmüştür:

Bir sürahi bardak olmak isterse elbette parçalanır ve dağılır. 

Biz hep batı batı derken Batının bataklığında battık. Ne batılı olduk ne de Türk kaldık imparatorluk böyle elden gitti. Tanzimatla beraber başlayan batı hayranlığı 6 asırlık imparatorluğu bitirdi. 

Artık bundan sonra Batı’ya özenmeyelim. Çünkü batı battı. Kör taklidi, çirkin benzeşmeyi bırakmazsak bizde batarız. 

Batı, medeniyet ve modernlik adına bizi kendine benzetmek istiyor. İslamsız Türkiye istiyor. İçi boş islâm istiyor. Aile yuvalarımızı bitiriyor. Gençlerimizin popla topla taklitle ruhunu öldürüyor. 

Hıristiyan Batı, her alanda bizi kendine benzetmek ve yok etmek istiyor. “Kurbana hayvan katliamı” dedirtip, yılbaşında hindi katletmeye davet ediyor. 

Haç takma modası yayılıyor. 

Efes’te hacı olma isteği görülüyor. 

Batı da kilise terk edildi. Biz de kilise açılıyor. 

Batı da olumsuz olan ne varsa biz de alası var. 

Müslüman gibi yaşamayı bıraktık, Hıristiyan gibi yaşıyoruz. 

Bu batılılaşma nereye kadar? Dinden, imandan çıkıncaya kadar mı sürecek?

İnancımızda, kültürümüzde taklit düşüklüğü yoktur. Çünkü taklit de geçmişi inkar vardır. Kökten kopuş, yok oluş vardır. Şahsiyetsizlik vardır.

Peygamber (as) Medine’ye hicret edince Yahudileri oruçlu gördü. Onlara benzememek için orucunu bozdu. Yanındakilere de bozmalarını söyledi. Ve: “Kim ki bir topluluğa benzerse, onlardandır” buyurdu. Biz Müslümanlar da onun için tek on muharrem günü oruç tutmayız. 

Müslüman, Hıristiyan gibi yılbaşı kutlamaz. Sabahlara kadar içki içip eğlenmez. Müslüman, piyango bileti alarak kumar oynamaz. Müslüman, İslam’a, Kur’an’a camilere Müslümanlara saldıran, Müslümanları katleden haçlılar gibi yılbaşı kutlamaz. 

Müslümanın görevi: İslam’ı temsil etmektir. Müslümanca yaşamaktır. Cem Sultan Avrupa’ya gittiğinde Papa onu Osmanlı’nın başına geçirme vaadi ile kullanmak istedi. 

Önce Hıristiyan olmayı teklif etti. 

Gel beraber birlik olalım seni padişah yapalım dedi. 

Cem Sultan hepsini reddetti ve:

Şöyle yalvardı Allah’a:

-“Allah’ım bunlar beni kullanarak Müslümanlara zarar vermek istiyor. Bunlara fırsat verme, benim canımı al.”

Yakın zamana kadar Batı’nın, tüm haçlıların emellerine destek olan, yardım eden bir Müslüman olmamıştı. 

Ayrıca batıya sığınan da olmamıştı. 

Vahyin, muhatabı kim?

Vahyin muhatabı biziz. Yani biz Müslümanlarız. Onun için Akif’in ifadesiyle

 “Yalnız Kur’an’dan alıp ilhamı, 

Asrın idrakine söyletmeliyiz. İslam’ı”

 Bakın Kur’an bize ne diyor ve nasıl uyarıyor:

-“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları sözlerinden bellidir. Kalplerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür.” (Al-i İmran:118)

-“Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. Onların yanında güç ve şeref mi arıyorlar. Şeref ve izzet yalnızca Allah’a aittir.” (Nisa:139)

-“Mü’minler, müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah yanında hiçbir değeri yoktur…” (Al-i İmren:28)

-“Ey iman edenler “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. Birbirlerinin tarafını tutarlar. Sizden onları dost edinenler, onlardandır.” (Maida:51)

-“Dininizi alay ve eğlence konusu edinenlerle dost olmayın. Allah’tan korkun. Eğer inanmış iseniz.” (Maida:57)

-“Şirk koşanlardan yüz çevir.” (Hıcır.94)

-“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144)

Başka inanç ve düşüncede olanlarla ilişkilerimiz konusunda peygamber (sav) bizi şu sözlerle uyarıyor:

-“Kişi sevdiğiyle beraberdir” 

Bu durumda Kur’an’a inandım diyen bir Müslümana Hıristiyanlara tabi olmak yakışır mı? Tabiki yakışmaz. Orta da bizi yok etmek, İslam’ın içini boşaltmak ve Anadolu’ya sahip olmak için bir savaş var, devam ediyor. Mesele ne biliyor musunuz? Mesele kimlik, kişilik meselesi, mesele Müslüman kalıp kalmama meselesidir. 

Dikkat edelim, benzeşme ve şekli taklid, insanı inanç taklidine götürür. İçini boşaltır.

Müslümanca, inanıp, hıristiyanca yaşamak olmaz. Eğer Müslümansak, islamın sınırları içinde, islamın ölçülerine göre yaşamak gerekmez mi?

İslam’dan uzaklaşanın imanı gider, huzuru gider. Nesil de bozuldu. Geçen yıllarda küçük kızımız telefonda: “Babam yılbaşı için tavuk almış” Ben yemeyeceğim” diyordu. Ona “Sen ertesi gün ye” dedim. Her Müslüman çocuğunu bu şuurda olmaya davet ediyorum. 

Peki ne yapalım?

Farklı bir şey yapmaya gerek yok. Normal bir gece geçirelim. Çünkü bu gecenin bizim için bir anlamı yok.

Şunu yapabiliriz:

-Geçen 365 günün hatasıyla sevabıyla muhasebesini yapabiliriz.

-Allah’ın peygamberi Hz. İsa’yı ve onun iffet abidesi anası Meryem’i hayırla yad edebiliriz. 

-Bu misyoner, haçlı zihniyetine karşı çocuklarımızı telkinlerde bulunmalıyız. 

-Ben Noel babanın gayr-i meşru babalığını sizi reddetmeye davet ediyorum. 

Rabbim Müslümanları şuurlandırsın ve uyanmaları için hidayet versin inşallah. Allah’ın selamı rahmeti üzerinize, üzerimize ve bütün Müslümanların üzerine olsun. 

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir