HİCRETTEN ÖNCE

Cahiliye devrinde bir peygamber bekleniyordu. Ama müşriklerin ileri gelenleri kendilerinin peygamber olacağını bekliyorlardı. 

Peygamberlik bir öksüze gelince kabullenemediler. En şiddetli tepkiyi gösterdiler. Ona inananlara vahşice işkence ettiler, öldürdüler, inananlarla ilişkiyi kestiler. 

Peygamber (as)a akla gelmedik cazip teklifler de bulunup davasından vazgeçmesini istediler. Aracılar koydular. Ebu Talib’e gittiler. Ebu Talibin ricasına peygamber (as): “Ne diyorsun amca, güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler vallahi bu davamdan vazgeçmem!” cevabını verdi. Asla davasından taviz vermedi. Baktılar ki olmayacak Muhammed (as)ı öldürmeye karar verdiler, evinin etrafını çevirdiler.

Cenab-ı Allah bütün bu hazırlıkları ona bildirdiği için “kendisine teslim edilen emanetleri Hz. Ali’ye teslim edip, Yasin Suresini okuyarak, aldığı emir üzerine aralarından çekip gitti, onu hiçbiri göremediler. 

Kur’an’da: “Önlerinden bir set, arkalarından bir set çektik de onları kapattık. Artık göremezler” (Yasin:9) buyrulur. 

Sabah olunca yatakta fedakar genç Hz. Ali’yi buldular. Ondan emanetlerini alınca şaşırdılar. 

O sıralarda müşriklerin zorbalıkları “iyice artmıştı. Peygamber (as) islamı  Mekke’nin dışına taşıma ve yeni yeni muhataplar aramak arzusundaydı. Çünkü O’nun görevi tebliğdi. 

Ayrıca müşriklerden zulüm gören Müslümanlar şöyle diyorlardı:

-“Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar” diye dua ediyorlardı” (Nisa:75)

Medineliler ise her türlü sıkıntıdan kurtaracaklarına ve koruyacaklarına dair Müslümanları Medine’ye davet etmişlerdi. 

Hicret sırasında hizmetleri ile unutulmayan gençler vardı. 

-Ölümü göze alarak peygamber (as)ın yatağına yatan Hz. Ali (ra)

-Peygamber (as) ve Hz. Ebu Bekir’e yol hazırlığı yapan Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma (ra)

-Peygamber (as)ve Hz. Ebu Bekir (ra) Mağaraya sığındıkları zaman müşriklerin haberlerini gece karanlığında mağaraya ulaştıran Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdullah (ra)

Peygamber (as)ı öldürene ödüller vaad edildi. Ödül için yollara düştüler. Bir grup mağaranın ağzına kadar gelince yol arkadaşı Ebu Bekir (ra) ”geldiler. Ya Resulullah!” deyince. Allah Rasulü hiç telaşlanmamış: “Korkma! Allah bizimle beraberdir” demişti. 

Üç gece mağarada kaldılar.

100 deve ödülü alabilmek için pehlivan yapılı olan Süreka peşlerine takıldı. Kılıcı üç defa sallarken atı tekezledi. Peygamber (as)a yaklaşamadı. Geri döndü gelenleri de aksi yöne yönlendirdi. 

Bureyde ise Peygamber (as)a yaklaştı ve O’nu görünce Müslüman oldu. Daha sonra da uzun bir mesafe rehberlik yaptı. 

Peygamber (as) hicret yolunda şu duayı yapmıştır.

“Ben hiçbir şey değilken beni yaratan Rabbim! Bütün hamdler sanadır. Allah’ım! Dünyanın zorluklarına karşı bana yardım et. Zamanın kötülüklerine ve gecelerin musibetlerine karşı bana yardımcı ol. Ailemi gözet. Bana rızık olarak verdiğin şeyleri bereketli kıl. Beni kendine bağlı kıl. İyi ahlak üzere beni dosdoğru kıl. Beni, kendine sevdir. Beni insanların isafına bırakma. Ey güçsüzlerin Rabbi! Sen benim Rabbimsin. Senin göklerle yeri aydınlatan yüce zatına sığınıyorum. O zatın ki, karanlıklar kendisiyle aydınlanmış, öncekilerle sonrakilerin işi, onun sayesinde düzeltmiştir. Beni gazabına maruz bırakma. Öfkeni üzerime indirme. Nimetinin kaybolmasından, azabının üzerime gelmesinden, afiyetinin üzerimden silinmesinden ve bütün gazaplarından sana sığınırım. Yakarışlarım sanadır. Bana, yapabileceklerimin en hayırlısını yapma gücü ver. Güç ve kuvvet ancak sendendir. 

Peygamber (as) Medine’ye yaklaşınca ilk iş olarak Küba Mescidini yaptı. Burada bir işçi gibi çalıştı. 

Medineliler Allah’ın elçisini şöyle karşılıyorlardı. 

-“Aydoğdu üstümüze veda tepeciğinden, şükretmeliyiz. Elbet gönülden ta derinden, Allah’a çağıran bu güzel davetçiden, davetinden

Ey bize Hakk’ı tebliği için gönderilen  Peygamber!

Senin getirdiğindir, O dur elbet uyulması gereken”

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir