HER GÜNAHA TEVBE
Günahlarımız yüzünden zaman zaman ilâhi ikaz ve uyarılara muhatap oluyoruz.
Tevbe etmediğiniz günahlar kalplerde lekeler oluşturuyor. Tevbe edilmezse, kalpler kararır.
Unutmayalım hiçbir günah küçük görülmemelidir. Çünkü büyük günahlar her biri küçük günahlarla başlar. Ayrıca her günahta küfre giden bir yol vardır.
Geçmişte âfât ve felâketlerle cezalandırılanlar, günahları yüzünden helâk olmuşlardır. Sosyal felâketlere uğramamak için her günaha tevbe etmek gerekir.
Tevbe Nedir?
Tevbe, pişmanlıktır, günahlardan dönüştür.
Tevbe, Günahları terk ve Cenab-ı Allah’a hicrettir.
Tevbe yalvarıştır.
Tevbe, insanın kendini bağışlayacak bir Allah’ının olduğunu bilmesidir.
Tevbe, Allah’a söz veriştir.
Tevbe, pişmanlık, günahı terk ve bir daha günaha dönmemektir.
Tevbe, günahın yayılmasını, meşrulaşmasını önlemektir.
Niçin Tevbe?
Cenab-ı Allah tevbe edin’’ diye emrediyor. Bu durumda tevbe her müslümana vaciptir.
Şeytan, insanı saptırmaya, günah işletmeye yeminlidir. İşlenen her günaha tevbe gerekir.
Günahkâr tevbe etmezse, günahtan kopamaz. Günahtan ve günahın cezasından kurtulmak için tevbe gerekir.
‘‘Günahkarım’’ psikolojisinden kurtulmak için tevbe edilmelidir.
Her insan imanla küfür arasında yaşar. Küfre kapı açılmasın diye tevbe edilir.
Kul günah işlediğinde kalbinde siyah nokta oluşur. Tevbe etmezse, o siyahlık kalbi karartır.
Bir meslektaşım öğrencilere hep kötü şeyler telkin ederdi. Emekli olunca felç oldu. ‘‘Geçmişe tevbe ediyor musun? dedim. Bana: ‘‘Ah tevbe edebilsem rahatlayacağım’’ dedi. Tevbe edebilmek hidayet işidir.
En önemlisi de tevbe edememek cezadır.
Cenab-ı Allah: ‘‘Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.’’ (Nur:31)
– ‘‘Samimi tevbe ile Allah’a dönün’’ (Tahrim:8) buyurmuştur. Tevbe etmek, Allah’ın emridir. Onun için tevbe ederiz.
Peygamber (sav): ‘‘Allah’a tevbe edin. Ondan af dileyin. Ben günde yüz kere tevbe ediyorum.’’ (Müslim, Zkir:12) Tevbe Müslüman için sünnettir. Allah Resûlü günahsız ve cennetle müjdelendiği halde günde yüz kere tevbe ederse, biz günahkâr kullara tevbe etmek gerekmez mi?
Peygamber (as): ‘‘Her günahın ardından mutlaka tevbe edin’’ diyor. (Ramuz el-Ehadis:25/11) günah işleyip tevbe etmemek Cenab-ı Allah’a isyandır.
Tevbe etmenin faydası:
Tevbe eden, günah kirinden temizlendiği için suçlu psikolojisinden kurtulur ve rahatlar. Karamsarlıktan kurtulur.
Tevbe eden kimse, başka bir günaha bulaşmamak için dikkat eder.
Tevbe, insanı manen yüceltir. İnsanı Allah’a yaklaştırır. Allah’ın rahmetine kavuşturur.
Tevbe eden kulluk görevlerini daha iyi yapar. Çünkü aradaki günah perdesi kalkmıştır.
Tevbe, kötülükleri sona erdirir. ‘‘Ben Tevbe ettim’’ ‘‘Ben Allah’a söz verdim’’ diyerek kötülüklerden uzak durur.
Tevbe eden kıyamet günü Cenab-ı Allah’ın rahmeti ile karşılaşır ve peygamberin şefaatine nâil olur.
Kimler tevbe etmelidir?
Tevbe etmek her kula vaciptir.
Tevbe edenlerin Allah kötülüklerini iyiliklere çevirir. (Furkan:70) Günah işleyip, günahlardan kurtulmak isteyen tevbe etmelidir.
Lokman (as) oğluna: ‘‘Sakın tevbeyi geciktirme ölüm ansızın gelebilir’’ demiştir. Günahkar olarak Allah’ın huzuruna çıkmak istemeyen tevbe eder.
Bir günahkâr Hz. Ali (ra)’a sorar:
- Günah işledim ne yapayım?
- Tevbe et.
- Tevbe ettim gene günah işledim ne yapayım?
- Tevbe et.
- Ne zamana kadar tevbe edeyim?
- Şeytan senden ümit kesinceye kadar’’ der.
Hatasız kul olmaz. Hata eden, günah işleyen herkes tevbe etmelidir.
Allah’a isyan, peygambere muhalefet halinde olan tevbe edip, hemen bu halden dönmelidir.
Tevbeyi geciktiren tevbe etmelidir.
Tevbe edememek cezadır. Tevbe edemez hale gelmeden tevbe edilmelidir.
Günahları yüzünden Allah insanı terk etmeden kul, tevbe etmelidir.
Seriy Sakati Hazretlerinin Bağdat çarşısında bir dükkanı var. Çocuklara ders verirken Bağdat çarşısında büyük bir yangının çıktığı, fakat onun dükkanının yanmadığı haberi gelir. O sırada ‘‘Elhamdülillah’’ der. ‘’30 yıl öyle bencil bir düşünce ile Elhamdülillah dedim diye tevbe ettim’’ der.
Günahsız insan olur mu?
Günahsız kul olmaz. Günahsız yaşanmaz. Günah, Hz. Adem’den bize mirastır.
Şair: İnsan beşer. Durmaz şaşar,
Eyler hata üçer beşer’’ demiştir.
Atalarımız: ‘‘Düşmez kalkmaz bir Allah’’ demiştir.
Eğer günahların rengi kokusu olsaydı, insanların yüzüne bakılmaz, yanlarında durulmazdı.
Herkesin noksanlıktan bir nasibi vardır. Peygamberlerin bile zelle denilen hataları vardır. Kusursuzluk Allahâ mahsustur.
Sahabe bir hata yapsa kendini tevbe sütununa bağlar, af edildiğini hissedinceye kadar tevbe ederdi.
Hatasını şeytan inkâr etmiştir.
Kulun kendini hatasız, günahsız görmesi, ona günah olarak yeter.
‘‘Hatasız kul olmaz’’ diye bile bile günah işlemenin vebali ağırdır.
‘‘Benim günahım çok Allah beni affetmez’’ deyip tevbe edip günahtan dönmemek küfre giden yoldur.
Hz. Peygamber (as): ‘‘Günahsız insan yoktur. Günahkarların en iyisi tevbe edendir’’ buyurur.
Hz. İsa (as) bir topluluğa rastlar, günahı sebebiyle cezalandırılacak bir insanın etrafında insanlar toplanmıştır. Hepsinin elinde taş vardır. Hz. İsa onları vazgeçiremez. Sonunda söyle der:
- İlk taşı günahı olmayan atsın!’’
Bunun üzerine elindeki taşı bırakan oradan ayrılır.
Günahlarından dolayı üzüntü duyanlara Allah Resûlü şöyle demiştir:
- ‘‘Eğer siz günah işlemeseydiniz Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyecek, sonrada tevbe edecek kimseler yaratırdı.’’ (İ.Canan Hadis Ans:11/285)
Allah’tan ümit kesilmez
Kur’an’da: ‘‘Ey günah işlemekte haddi aşanlar. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah tevbe edenlerin günahlarını affeder. (Zümer:53)
Allah onu affetmez. Allah bunu affetmez. Allah beni affetmez, demenin dinimizde yeri yoktur. Ben kötüyüm düşüncesi insanı kötü yapar. Ben günahkarım düşüncesi insanı günahkar yapar. Bugün intiharların sebebi araştırıldığında sebep, ümitsizlik karamsarlıktır.
Bir günahkâr Musa (as)’a sorar:
– Sor bakalım Allah beni kulluk defterinden sildi mi, silmedi mi?
– Ya Rabbi, o kuluna ne cevap vereyim?
– Kulluk defterinde duruyor ama cehennemliklerin defterinde yazılı.’’ cevabını alıyor.
Adam bir nâra atar ve şükür secdesine kapanır.
– Sen cennetlik değil cehennemliklerin arasındaymışsın denir.
– Biliyorum ya kulluk defterinden silinseydim. Ben günahlardan vazgeçer tevbe ederim. Cennetliklerin arasında yazdırırım.’’ der.
Vaktiyle doksan dokuzu kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler.
Adam, rahibe giderek:
- ‘‘Doksan dokuz adam öldürdüm. Tevbe etsem kabul olur mu?’’ diye sordu.
Râhibin:
– ‘‘Hayır, kabul olmaz!’’ cevabını üzerine, onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısı yüz’e ulaştı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek, ‘yüz kişiyi öldürdüğünü’ söyledi ve ‘tevbesinin kabul olup olmayacağını’ sordu.
Âlim:
– ‘‘Elbette kabul olur. İnsanla tevbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir.’’ dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı.
Yolculuğunu yarıladığında eceli geldi ve vefat etti.
Rahmet melekleri ve azap melekleri, o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri:
– ‘‘O adam tevbe edip kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü’’ dediler.
Azap melekleri ise:
– ‘‘O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki’’ dediler.
Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.
Hakem olan melek:
– ‘‘Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir.’’ Dedi.
Melekler iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. (Buhârî, Enbiyâ:54)
Peygamber (as): ‘‘Günahlarından dolayı tevbe eden günahsız gibidir. (Ramuz el-Ehadis:196/12) demiştir.
– ‘‘Mü’min, Allah’ın gazabını bilseydi asla cenneti ümit etmezdi. Kafir Allah’ın rahmetini bilseydi, oda asla ümit kesmezdi.’’ buyurur. Mü’minin korku ile ümit arasında olmasını tavsiye eder.
Bir kutsi hadiste de: ‘‘Ellerini açan kulumun ellerini boş çevirmekten haya ederim’’ buyrulmuştur.
Tevbe kapısı her zaman açıktır. Kur’an’da:
– ‘‘Allah’ın rahmetinden kafirlerden başkası ümit kesmez. (Yusuf:87)
– ‘‘Sapıklardan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. (Hicr:56)
– ‘‘Ey kendine kötülük edip aşırı giden kullarım! Rahmetimden ümidinizi kesmeyin. Azap size gelemden önce O’na teslim olun.’’ (Zümer:53-54)
Peygamberimiz (sav): ‘‘Allah kulunun tevbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder.’’ (Tirmizi Davat:99)
Firavun: ‘‘Musa’nın tanrısına inandım’’ demişti. Ama ölümü hissettiği için kabul olmadı.
Unutulmamalıdır ki, Allah’ın affı kulun günahından daha büyüktür.
Tevbe eden günahsız gibidir.
Şeytan dedi ki: ‘‘Son anda tevbe ederim kurtulurum.’’ Peygamberimiz üzüldü. Vahiy geldi: ‘‘Ona son anda dönüşü unutturur ve ondan kabul etmeyiz.’’
Tevbe geciktirilmez. Ölüm döşeğinde tevbe etmek isteyen nicelerine bu nasip olmamıştır.
Kur’an’da: ‘‘Elbette Allah çokça tevbe edenleri ve temizlenenleri sever’’ (Bakara:222) buyrulur.
Tevbenin kabul olduğu belli olur mu?
Yapılan tevbeyi Allah kabul edeceğini bildirmiştir.
Eğer kul, günahlardan, boş ve namazsız şeylerden elini ayağını çektiyse, şeytanın tuzaklarına düşmüyorsa, af olunduğu ümit edilir.
– Kul günaha meyletmiyor, nefsi arzulamıyorsa,
– Kalbinde huzur hissediyorsa,
– İyilikten, hayırdan, ibadetten zevk alıyorsa,
– İyi insanlarla, iyi ortamlarda bulunmaktan zevk alıyorsa,
– Helal hassasiyeti varsa,
– İnsanlar ondan zarar görmüyor, iyiliğine şahitlik ediyorsa,
– Kötülüğe, kötülük işleyene kötü bakıyorsa, okulun tevbesi kabul olmuş. Günahı bağışlanmıştır, inşallah.
Kimler Af olmaz?
– ‘‘Allah’ın rahmetinden ümit kesen affolmaz.
– Şirk koşan, tevbe etmeyen af olmaz. Peygamber (as): ‘‘Müşrik olarak öleni bir müslümanı haksız yere öldüren hariç Allah tevbe eden günahkarları bağışlar’’ buyurur. (İ.Canan Hadis Ans:11/294)
– ‘‘Kim bir mü’mini kasten öldürürse, onun cezası ebedi kalacağı cehennemdir.’’ (Nisa:93) diye buyrulur.
Tevbe etmeyenlerden affa uğramayacak olanları peygamber (sav) şöyle haber vermiştir.
- Allah’a şirk koşan,
- Müslüman kardeşine kin besleyen,
- Zina eden,
- Hırsızlık yapan,
- Akraba ilişkisini kesen,
- Hayat ve ihtişamına mağrur olan,
- Ana babasına haksız yere isyan eden,
- Haksız yere Müslüman kanı döken,
- Faiz yemekte sakınca görmeyen,
- Alkol düşkünü olan.’’ (Tengib ve Terhip:4/359)
Tevbenin Şartları nelerdir?
Hz. Ali (ra): ‘‘İnsanı iki şey mahveder:
- Tevbe ederim ümidiyle günah işlemek.
- Sonra yaparım diye tevbeyi geciktirmek’’ der.
Allah’ın rahmeti, affı tevbe etmeyen günahkarların bulunduğu kimselerin üzerine inmez. Musa peygamber kıtlık olunca yağmur duasına çıkar, bir türlü yağmur yağmaz. Cenab-ı Allah’a:
– Ya Rabbi! Neden rahmetin inmiyor? der. Cenab-ı Allah:
– İçinizde isyankar var’’ diye vahyeder.
Lokman (as)’a sorarlar:
– Dünyanın en zelili kimdir?
– Günahına tevbe etmeyen ve günahını hatırlayınca üzülmeyen, günahı gülerek işleyendir.’’ der.
Tevbe etmeden önce neler yapılmalıdır?
– Bir miktar sadaka verilir.
– Abdest alınır.
– Mübarek zaman ve mekan gözetilir.
– İki rekat nafile namaz kılınır.
– Peygamberimiz ve evliyaullah vesile kılınır.
– Haram lokma, haram elbise terk edilir.
– İstiğfar edilir.
– Günaha pişmanlık duyulur.
– Günah kesin olarak terk edilir. Bir daha işlememeye karar verilir ve Allah’tan af istenir.
– Üzerimizde kul hakkı varsa, o hak iade edilir. Helalık alınır.
Hz. Ali (ra): ‘‘Tevbenin 6 şartı vardır der ve sıralar:
– Geçmiş günahlara pişmanlık,
– Kazaya kalmış farzların iadesi,
– Kul hakkının iadesi,
– Günahı bir daha yapmamaya karar,
– Nefsi itaate ve ibadete boyun eğdirmek,
– Vücutta haramdan oluşan et varsa onu eritmek.’’
Nasıl Tevbe edilmelidir?
Nasıl tevbe etmemiz gerektiğini Cenab-ı Allah bize şöyle bildiriyor:
– ‘‘Ey iman edenler Nasuh (ciddi ve samimi) dönüşü olmayan bir şekilde tevbe edin.’’(Tahrim:8)
Hz. Ömer (ra): ‘‘Memeden çıkan sütün geri dönmediği gibi tevbe etmemizi öneriyor.
Nasuh tevbe, dil söylerken kalbin pişmanlık duyması ve bedenin günahtan ayrılması ile olur.
Pişmanlık yok, gözyaşı yok, böyle tevbe, tevbeye muhtaçtır.
Bir hadiste: ‘‘Günahı terk etmeden tevbe eden Allah’la alay ediyor demektir’’ buyrulur. (Ramuz el-Ehadis:197/2)
Peygamberimiz: ‘‘Kim günahtan sonra pişman olur, iki rekat namaz kılar, Allah’a tevbe ederse, Allah onu af eder.’’ (Age:384/6) müjdesini vermiştir.
Tevbe ederken korku ile ümit arasında olunmalıdır.
Tevbede göz yaşı çok önemlidir. Peygamberimiz ağlayınız, fakat şeytanın çığırtkanı olmaktan sakınınız. Ağlamak elle, dille, olduğu zaman şeytandandır’’ buyurur. (Age:8/9)
Allah rızası için veya Allah’tan korktuğu için yaşaran gözü Allah yakmaz. Kalbin karanlığı ağlamakla aydınlanır.
Mevlana: ‘‘Akıllılar önceden ağlar, ahmaklar sonradan ağlarlar’’ der.
Yunus ise: ‘‘Gözyaşı siler günahı
Hakka aşıkım vallahi’’ demiştir.
Bulut ağlarsa rahmet yağar. Mum ağlarsa etraf aydınlanır göz, gönül ağlarsa günahlar af olur.
Ashaptan biri peygamber (as)’ sorar:
– Cehennemden ne ile korunayım? Cevap:
– Göz yaşı ile zira Allah korkusundan dolayı ağlayan gözü cehennem ateşi yakmaz.’’(Age:243/16)
Gökten inen rahmet tohumu dirilttiği gibi gözden inen damlalarda ölü gönülleri diriltir ve günah kirini temizler.
Tevbe etmek için namazlardan sonra, sadaka verdikten sonraki zamanlar seçilirse, cuma, kandil gibi gün ve geceler tevbe edilirse, günahların affedileceği umulur.
Tevbe ederken bağırılıp çağrılmaz.
Günahların affı için kuldan tevbe alınmaz. Günahları affedecek de Cenab-ı Allah’tır. Cezalandıracak da Cenab-ı Allah’tır. Allah’tan başkasından af dilenmez.,
Tevbe ederken ‘‘Lütfen, beni affet’’ ‘‘Beni dilersen, affet’’ denmez.
Tevbe her günahın ardından yapılmalı, geciktirilmemelidir. Yağmur damlaları mermeri
deler, betonu deler. Kuvvetli olduklarından değil devamlı olduklarındandır.
Dua ve tevbede metin aranmaz. Gönülden geldiği gibi, dilin döndüğü gibi yalvarılır. ‘‘Estağfirullah’’ denir. ‘‘Allah’ım beni affet’’ denir.
– ‘‘Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhıbbül affe fa’fü anni’’ = ‘‘Allah’ım, sen kerimsin, affedicisin, affı seversin. Beni affet’’peygamberimizin tavsiye ettiği bir duadır.
– ‘‘Allahümmağfirli veli valideyye velil mü’minine yevme yegumü’l-hisab” = ‘‘Allah’ım, beni, anamı babamı ve mü’minleri hesab gününde affet’’ denir. Daha şumüllü bir duadır, tevbe şeklidir.
– ‘‘Allahümme ecirna minen nâr’’ = ‘‘Allah’ım, beni cehennem ateşinden koru’’ diye yalvarabiliriz.
Günah işlemek kulun aczinin ifadesi, günahları affetmek ise Allah’ın büyüklüğünün nişanesidir.
En büyük günah olan şirk dahil tevbe edildiği takdirde Cenab-ı Allah’ın affedeceği unutulmamalıdır.
Rabbim, biz günah işleriz, hata ederiz, sen affedersin. Bizi ana babamızı ve bütün mü’minleri affet.
Şairin dili ile şöyle yalvaracağız:
Benden kaçıp sana geldim Yâ Rabbi,
Bağışla kulunun hatalarını,
Dert oldum dermana geldim Yâ Rabbi,
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
Senden başka bir ilaha tapmadım,
Eğri, bozuk, yanlış yola sapmadım,
Helâl sayıp hiçbir günah yapmadım,
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
Bilemedim çok sızlanıp dövündüm,
Gafletimle, nisyânımla övündüm,
“Sebekat rahmeti” dedin sevindim,
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
Benimçün onları nârına atma,
Rahmet et, mücrimler safına katma,
Seninim! Mahşerde beni ağlatma…
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
Hak aşkıyla yanan sîne yanar mı?
Kevser’i özleyen suyla kanar mı?
Bu dil senden başkasını anar mı?
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
Hâbib-i Edîb’in nûru aşkına,
Ashâb-ı Güzîn nûru aşkına,
Alperen, müridin nûru aşkına
Bağışla kulunun hatalarını,
Kabul et ne olur dualarını…
…………………………
………………..
……….
…