HAYVAN HAKKI

Hayvan hakkı da uyulması, gözetilmesi gereken önemli bir haktır. Hayvan hakkı da af edilmiyor. Çünkü onlarda canlıdır. Onlarda acı çeker.

Yavrusu ölen hayvanın ağladığı, hatta üzüntüsünden ölenler bile olduğu tesbit edilmiştir. Zaman zaman gözlerinden yaş gelir ağlarlar. Yavrularını ağızlarında taşırken incitmezler. Anasız, babasız kalan yavru kuşların, komşu yuvadaki kuşların kendi yavrularıyla beraber, onları da besleyip büyüttüğü gözlenmiştir. Sahiplerine yardım eden, ölümden kurtaran köpeklerin, atların yaptıklarını birçoklarımız dinlemişizdir.

İnancımızda ve kültürümüzde, hayvanlara güzel muamele etmek esastır. Aç bırakılmayacaktır. Dövülmeyecektir, işkence edilmeyecektir. Güçlerinin üzerinde yük yüklenmeyecektir. Kurban edilirken acı çektirilmeyecektir. Herhangi bir organı kırılmayacak, kesilmeyecek ve kızgın demirle dağlanmayacaktır. Nişan alınıp, ateş edilmeyecektir. Av hayvanları yumurta ve yavru döneminde avlanmayacak. Avlanırken de acı çektirilmeyecektir. Zevk için avlanmak, ateşte yakmak, suda boğmak, hapsetmek yasaktır, günahtır.

Peygamberimiz (s.a.) bu konuda şöyle buyurur:

  • “Üç kişi birden hayvana binince üçüncü mel’undur.” (Ramuz:199/4)
  • “Allah hayvanın azasından birini kesene lânet etsin” (Ramuz:347/14)
  • Bir keçiyi hedef alıp ok atan bir kalabalığı gören peygamber : “Hayvanlara eziyet vermeyin” buyurdu. (K.Sitte:14/525)
  • “Kötü bir kadın, köpeği susuzluktan kurtardığı için af olunmuştur.” (K.Sitte:6/291)
  • “Bir kadında eve hapsettiği bir kedi için cehennemliklerden olmuştur.” (K.Sitte:6/291)
  • Tavuğa ateş edilip nişan alındığı görünce Peygamber : “Canlı bir varlığa nişan alana lânet olsun” demiştir. Ayrıca hayvanları birbirine saldırmayı, dövüştürmeyi, iğdiş etmeyi yasaklamıştır. Kesmeden bıçak bilenecektir.
  • Koyunu yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlayana Peygamberimiz : “Onu iki kere öldürmek mi istersin, bıçağını önce bilesene” demiştir.

Hayvanlara şefkat ve merhamet insanın bağışlanmasına merhamet edilmesine sebep olur.

Bildirildiğine göre hayvanlar, kıyamet gününde diriltilecekler ve haklarını aynen aldıktan sonra yok olacaklardır. Demek ki, hayvana kim ne yaparsa aynı cezayı görecektir.

Hz. Ömer (r.a.) koyunu kesmek için ayağından sürükleyene:  

  • “Yazıklar olsun sana! Onu ölüme en güzel şeklide tutup götürsene” demiştir.

               Hayvan,    yavrularından    ayrılmayacaktır.    İbni    Mesut    bir    kuşun          yavrularını

yakaladıklarını, annelerin kanatlarını çırparak feryat ettiğini ve bu durumu gören Peygamberin şöyle dediğini nakleder:

  • “Bunu yavrularından kim ayırdı? Yavrularından derhal ona iade edin”  

Türk İslâm tarihinde canlı cansız varlıklara çok iyi geçinilmiş, ağaçlar bile canlı kabul ederek korunmuştur.

Selçuklu, Osmanlı topraklarında başıboş hayvan yoktur. Kediler, köpekler için hastaneler, Guraba-i Laklakan adi ile leylek için bakım evleri vardır.

III. Murat çıkardığı bir fermanla yük taşımada kullanılan hayvanlara taşıyabileceklerinden fazla yük yüklemeyi yasaklamış, sakat ve zayıf hayvanları yük taşıtmayı suç saymıştır.

Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülebilmesi için, Şeyhü’l – İslam Ebu’s-Suud Efendi’den, şu beyti yazarak fetva ister:

Dırahta ger ziyân etse karınca,  

Zarar var mıdır, ânı kırınca?

Yani: Ağaca karınca zara verdiği zaman, onu kırmanın, yok etmenin mahzuru var mıdır?

            Ebu’s-Suud Efendi, beyitle sorulan suale, yine bir beyitle cevap verir:

Yarın Hakk’ın divanına varınca,

Süleyman’dan hakkını alır karınca

Ermeni Rum mahallelerinde Müslüman mahallelerini yabancılar, yollardaki hayvanların kaçışıp kaçışmamasından ayırt ettiklerini kitaplarında yazmışlardır. Türklerin merhametini anlata anlata bitirememişlerdir.

Başka ülkelerde hayvanların aynı merhameti, aynı ilgiyi gördüğü söylenemez. Köpek, domuz bugün batıda çocukların önünde tutulduğu halde diğer hayvanların öldürülüşü, vahşi hayvanlara parçalatılması zevk konusu olmaktadır.

a)     Kurban Hayvan Katliamımıdır?

Sadece köpek sevip, diğer hayvanları sevmeyen, yılbaşında hindileri kızartıp meze yapan, özellikle üç aylık taze süt kuzusu kestirip yiyenler, her nedense Allah’ın emri olan kurbana gelince pek merhametli oluveriyorlar. “Kurban hayvan katliamdır” diyorlar.

Kurban, zevk için hayvanların kesilmesi olayı değildir. O dini bir vecibedir. Allah’ın emridir.

Kurban, bir yıl et yüzü görmeyen fakir fukaranın yüzünü güldüren bir olaydır. Kurban eti üçe bölünür.

Her hayvanda kurban olmaz; yavru, sakat, zayıf hayvan kurban edilmez. Her hayvanda kesilmez.

Hayvan kesilirken eziyet yoktur. Seve seve götürülecek, gözleri bağlanarak, bıçak gösterilmeyecektir, acısı çektirilmeyecektir.

b)     Evde Kuş Balık Beslemek Günah mı?

Balık, tabii ortamında olduğu için vebal yoktur. Ancak aç bırakılmamalı, gereken temizliği zamanında yapılmalıdır.

Keklik gibi dağ, ormanda doğup büyüyen hayvanların hepsi caiz değildir. O tabii ortamında yaşamalıdır.

Bir de kafes kuşları vardır. Kafeste yumurtalar, kafeste ürer, kafeste yaşar. Dışarının özlemini çekmez. Bunlar bırakılsa kendilerini koruyamazlar, hayatlarını sürdüremezler, ölürler. Bunlar kafeste tutulabilir. Tutulmasında bir sakınca yok. Zaman kaybına neden olmamalıdır.

Ancak, ülkemizde ve dünyada açlıktan, ilaçsızlıktan bunca insan, çocuk ölürken böyle hayvanlar için pahalı yemler almak, ithal kuşları beslemek. Komşunu çocuğu, kalem, defter, kitap alamazken pahalı zevklerle tatmin olmak uygun değildir.

Hele evde, kedi, köpek beslemek dinende yasaktır.

Birde son zamanlarda tesbit edilen evcil hayvanlardan geçen hastalıklar düşünülürse, bir çoklarının yanlış yaptığına inanıyorum.

Güvercin beslenip satılıp para kazanılabilir mi? bugünkü durumda beslenip,satılıp yenebilir. Ama başkalarının güvercini satmak caiz değildir.

Avcı kuşların alım satımı da caiz değildir.

Süs kuşlarının ticaretini yapmanın bir faydası yoktur. Ayrıca ömür boyu bir kuşu hapsetmenin İslâm’ın ciddiyetiyle ve acıma duygusuyla bağdaştırmak mümkün değildir.

Kuşun da zevki vardır. Kendi zevkimiz için kuşlar hapsedilmemelidir.

İnsan kutsal bir varlıktır. İnsanın çok önemli vazifeleri vardır. Lüzumsuz şeylerle uğraşması yakışmaz.

Efendim haram mı? Her haram olmayan şey, illa yapılır diye bir şey yoktur. Peki faydası nedir?

Günümüz insanı daha ciddi işlerle uğraşmalıdır. Önce insanlara görevlerini tam yapmaya gayret etmelidir. Ondan sonra da Allah’a olan ibadet borçlarını yerine getirmelidir.

c)     Hayvanları Dövüştürmek Doğru mu?

Hayvanlara merhamet edilecektir. Onları zevk için veya para için dövüştürmek zulümdür. Zulümde dinimizde yasaktır.

Deve, boğa güreşleri, horoz dövüşleri, at yarışlarında para gayesi varsa kumardır.

Cami, Kuran Kursu, okul, hastane yapımı içinde olsa haramdır. Böyle bir para hayır da kullanılmaz.

Sirk hayvanlarına da hapis, eziyet, kırbaç varsa o gösteriler ve kazanılan parada meşru değildir. Bir de sirk hayvanlarına, tavşan, tavuk gibi canlı hayvanlar verilmesi büyük zulümdür.

Köpek dövüşü de olsa, hayvan dövüşlerini seyretmek para ödeyerek veya bahis tutarak seyretmek de meşru değildir.  

Kanlar içinde kalan hayvanların dövüşünü seyretmek, ilkel bir zevktir. Merhametsizliktir.

Peygamberimiz: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurmuştur.

Hayvanlar yaratılış gayesine göre kullanılır. Hayvana acı çektirilmez. Hayvanı korkutmak, ürkütmek bile yasaktır. “Zulüm misliyle olur” derler. Zulmeden zulüm görür.

d)     Hangi Hayvanlar Öldürülebilir?

Her hayvanın mutlaka bir yaratılış sebebi vardır. Faydasız hiç bir şey yaratılmamıştır. Ama bazı hayvanlar vardır ki, bize zarar verir.

İşte bazı hayvanların insanlara verdiği zararı önlemek için öldürmek, yok etmek gerekiyor.

Bugün yılan, akrep, fare yırtıcı hayvanlar, yaban domuzları zarar veriyor. Bunlar öldürülebilir. Sinek öldürülebilir. Çünkü bunlar zararlıdır.

Dikkat edilecek husus; bunlar öldürülürken acı çektirmemek, suda boğmamak, ateşte yakmamak gerekir.

“Efendim onun canını sen mi verdin ki öldürüyorsun” deniyor. Biz onu öldürmesek o bizi öldürecek veya zarar verecek. Zarar söz konusu ise, zarar veren hayvan öldürülebilir.

Karınca gibi hayvanlar öldürülür mü? Ebu’s-Suud Efendi Kanuni’ye öldüremezsin demiştir.

Birgün Hz. Peygamber bir karınca yuvasının yakıldığını görür :  

  • Kim yaktı bunları? Diye sorar. Oradakiler:
  • Biz, derler. Peygamber şöyle buyurur.
  • Ateşte yakmak Allah’a aittir. (K.Sitte:6/294)

Karıncalar, uygun bir yolla evden çıkarılmalıdır.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir