HAYVAN DOSTLARIMIZ
Son zamanlarda kıyamet alameti olarak bazı şeyler öne çıktı. Bunlardan biri, insanın efendisi olan köpek, çocuğu unutturdu. İnsanı kul köle edindi. İnsanî ve kulluk görevlerinden alıkoydu.
Yıllar önce milli yapımızı ve ideallerimizi bozmak, yozlaştırmak için, müslüman Türk milletine yakışmayan görüntü oluşturabilmek için misyonerler tarafından müslüman, Türk ailelerine köpekler hediye edildi. İlâcı ile, maması ile Pazar oluşturuldu. Dağlarımıza da birer çift domuz bırakıldı. Müslümanlar bunlarla uğraşsın dursun denildi.
Böylece batının bir hastalığı daha bize bulaştırıldı. Köpek severler çoğaldı. Köpekler sokaklarda insan gezdirmeye, insanlar köpek gezdirmeye başladı. Bazı aileler çocuk istemedi köpek edindi, çocuk gezdirmedi, köpek gezdirdi. Bazı aileler de: ‘‘bir bebek bir köpek’’ dedi. Lüks arabalar köpek taşır oldu. Köpek efendi, villalara yerleşti. Bazı çevrelerde köpek, dokunulmazlığı olan varlık haline geldi. Köpekler âdeta kutsallaştı, Hindistan’daki inekler haline geldi.
Bugün ihtiyaç sahibi, ilgiye muhtaç insanlar unutulurken köpek saltanatı yayıldı. Evlerde yaşlı ana babaya yer kalmadı, onlar bakım evlerine, acizler yurduna gönderilirken köpekler başköşede onların yerini aldı…
Köpekler için terzi, berber, bakıcı, veteriner, köpek bakım evleri, oteller yapıldı. Ölünce de masraflı mezarlara gömüldüler. Sahibi ölen köpek mirasa kondu.
KÖPEK SEVERLİK NASIL SEVGİ?
Milli özelliğimizi bozmak için sürdürülen yıkım hareketi ahlaki, millî ve manevî değerlerimiz üzerinde büyük tahribat yapmıştır. Bu inkâr edilemez.
Sebil toplumu iken rezil toplum haline gelişimiz insan severlikten köpek severliğe gelişimizden sonra olmuştur. Köpeğin maması Avrupa’dan getirilirken, insanımız için ‘‘Acıma, acınacak hale gelirsin’’ denmiştir.
Eğer bir kuduz köpek öldürülür veya bir insanı parçalarsa, bazı hayvan sever dernekler ayağa kalkıyor. Köpeğin ısırdığı insan unutuluyor, köpeğin ölüsü başında yas tutuluyor, sloganlar atılıyor.
Fakirlerin ilâç almak için giremediği eczaneler, köpek mamaları ile dolu.
Fakirler, fakirliğinden değil, köpek kadar itibar görmediğinden utanıyor.
Bazı ailelerde köpek, aile fertlerinden biri oldu. Evine bir öksüz, bir yetim alıp sofrasına oturtmayanlar, köpekle beraber yer içer, yatıp kalkar hale geldi. Bir ideali olmayan köpek edindi.
Köpek çocukla beraber yaşıyor. Köpeğe ayrılan zaman, çocuğa ayrılan zamandan daha çok oluyor. Bir bayan öğretmen: ‘‘Ben çocuğumu yıkamadım. Ama köpeğimi her hafta yıkarım’’ demiştir. Ona: ‘‘yaşlanınca sizinle hangisinin ilgilenmesini bekliyorsunuz? demiştim.
Köpek beslemek, medenilik ve çağdaşlık ölçüsü sayılıyor. Bir zamanlar bir komşum vardı. İki tane köpek besliyordu. Birine: ‘‘oğlum’’ diğerine de ‘‘kızım’’ diyordu. Okula giden bir çocuk bir gün köpeğini korkuttu diye güzel bir dayak yemişti.
Sevgileri, ilgileri köpeğe yönelen kişiler, insanı sevemiyorlar, insanla ilgilenemiyorlar. Yıllar önce Uşak – Afyon yolunda kaza geçirmiştik; ölüler, yaralılar yolda serilmişti. Arabalarında koca koca köpekler olan iki araba yaklaştı. Ağır yaralıları hastaneye götürmesi istendiğinde dönüp bakmadılar. Bir kenardan yol bulup basıp gittiler.
Bu ne sevgi Allah’ım! Köpekler için güzellik yarışmaları düzenleniyor. Köpekler kucaklarda, arabalarda gezdiriliyor. Hayvanları sevmeyelim demiyorum. Sevelim ama ‘‘önce insan’’ diyelim önce insanı sevelim. İnsan seven hayvanı da sever. Ama hayvan seven insanı sevemiyor.
Bugün evde kedi, köpek, kuş, yılan, maymun, timsah, balık beslemenin maliyeti epey yüksek. Neredeyse normal bir aileyi geçindirecek durumdadır. İnsanî görevler kulluk görevleri aksıyor., ciddi işler unutuluyor. Para boşuna gidiyor, zaman boşuna gidiyor.
Gazetede okumuştum. Edirneli H.Y. köpeğini öyle seviyormuş ki, onun için muazzam bir mezar yaptırmış. Onu hatırlayınca ağlıyormuş, onun mezarına gidip dua ediyormuş.
(27-11-1996 Zaman)
Bakın ne hale gelmişiz. O adama sorsak, köpeğine yaptığını anana babana yaptın mı? ona verdiğin hizmeti bir Allah’ın kuluna verdin mi? Cevap hayır olacaktır.
Bir insanın maddî ve manevî gücünün nereye gittiği çok önemlidir. Eskiden büyüklerimizin bir beddua şekli vardı. ‘‘Paran köpek parası olsun’’ derlerdi. Şimdi paralar köpeğe gidiyor.
Köpek sevgisinin bir sınırı olur. Aynı evi aynı sofra, aynı yatak paylaşılacak ölçüde sevgi olmaz. Bugün insanlığından uzaklaşmış bazıları açlıktan ölürken bu sevgi nasıl sevgi Allah’ım!
Bu sevgi bize Batıdan gelmişti. Köpekler Batının en kutsal ve en mutlu yaratıklarıdır. Batıda köpek saltanatı vardır. Batıla köpek severlik, insanları yalnızlığa itmiş, aileleri kısırlaştırarak yıkmıştır. Aileler artık çocuk istemez, köpek ister duruma gelmiştir.
Almanya’da din dersi öğretmenliği yapan bir arkadaşımın müşahedelerinden bir misal.
Derler ki, üst katta yalnız yaşayan bir kadıncağızdan başka bir kimse yoktur. Seni rahatsız eden olmaz, bu katı tut.. O da tutar. Ancak geceleri üst katta konuşmalar, çocuk sevmelerine benzeyen sohbetler işiten öğretmen şaşırıp arkadaşlarına sorar.
Onlar şöyle derler:
– Senin işittiğin konuşmalar yaşlı kadının işten gelince köpeğiyle yaptığı sohbettir. Kadın gündüz işte iken köpeğini içeriye hapseder. Gece gelince onu sever, karnını doyurur, üstünü başını temizler. Senin duyduğun sesler köpeğiyle olan konuşmalardır. Yoksa biri yoktur yanında derler.
– Peki bu kadının oğlu, kızı yok mu?
– Var olmasına var da, nerede, nasıl yaşadıklarını o da bilmez. Onlar, kim bilir genç hayatını ne türlü eğlence ve alışkanlıklar içinde yaşamaktalar. Yaşlı anne babayı, yaşayışlarına engel gördüklerinden ilgilerini kesmiş bulunmaktalar…
Batı, köpek delisidir. Servetler köpeklere harcanır. Köpek sevgisi yüzünden bazı sapık ilişkiler yayılmış, aile bağları bile kopmuştur. Yaşlılara yaşlıların çocuklara göstermesi gereken sevgi, saygı, şefkat gösterilmez olmuştur. İnsanlarda acıma duygusu köreldiğinden batı insanı, Amerikalılar acımasızdır. Onun için açlığa, sefalete katliamlara duyarsız kalmaktadırlar.
Halbuki çocuk, evliliğin meyvesidir. Ailenin temelidir. Çocuk mutluluk kaynağıdır. Milletin geleceğinin teminatıdır. Ölümden sonrada evlat sadaka-i cariye olacaktır. Onun için kucağı köpekli kadın değil, kucağı bebekli kadın geleceğin annesidir.
Bir hadiste şöyle buyrulur: ‘‘Kıyamet yaklaştığı zaman evlat beslemektense köpek beslemek daha iyidir denir.’’ (Tıbb-ı Nebevi:1/179)
Ailelerde çocuğunu yetiştirmeyen, çocuğuna güvenmeyen aileler köpeğe yönelmektedir. Köpek için ‘‘canım’’ ‘‘herşeyim’’ ‘‘Biricik varlığım’’ ifadeleri kullanılmaktadır. Köpek severlik, kıyamet alametlerindendir.
KÖPEK HASTALIK TAŞIR
Köpek, bazılarına sevimli gelebilir. Ama köpek pistir. Dinen necistir: çevreyi kirletir, etrafına hastalık taşır. Yırtıcı bir hayvandır.
Köpek, leş yer, pislik yer, fare yer, böcek yer. Köpek, dışkılığını yalar. Salyası pistir. Karnında oluşan kurtçukları dışkılığından ağzı yolu ile yediği, yaladığı yerlere bırakır. Bilhassa evde çocuk varsa, önce onun hayatı tehlikededir. Çocuklar ve yenilip içilen şeyler ve kaplar köpeklerden, kedilerden uzak tutulmalıdır.
Köpek, önüne gelen yere çişini yapar.
Bir iç hastalıkları mütehassi bana: ‘‘Bir hastam gelse önce soruyorum evde kedi, köpek var mı? diye çünkü kist hastalığı ve tirişinler köpeklerden kedilerden geçiyor’’ demişti.
Ayrıca göz kızarması, ateşli hastalıklar kedilerden, köpeklerden geçiyor.
Kediler, köpekler devamlı kontrol altında da olsa, temiz ve iyide bakılsa, gene de hastalık bulaştırma riski fazladır.
– Köpekler ve kediler bağırsak enfeksiyonlarına sebep olur. Ana karnındaki çocuklara bile hastalık bulaştırma riski fazladır.
Sağlıkçıların uyarılarına göre evde beslenen hayvanlarda bulunan pek çok mikrop, uyuzdan, karın ağrısına, ishalden kuduza, zekâ geriliğine hatta ölümcül hastalıklara yol açtığı belirtilmiştir.
Demek ki, evdeki hayvan dostlarımız bizim için, bilhassa çocuklarımız için dost değildir. Gözlemlere göre köpekle beraber büyüyen çocuklar, köpek gibi tepkiler verdiği görülmüştür. Saldırganlıkta göstermiştir. Ne demişler: ‘‘İtle yatan bitle kalkar.’’ ‘‘ Sarı öküzün yanında duran, ya huyundan, yada tüyünden alır.’’
Kutadgu Biligde: ‘‘Arslanlar köpeklere rehber olursa köpekler arslanlaşır. Köpekler arslanlara rehber olursa, arslanlar köpekleşir’’ deniliyor.
Evdeki hayvanlar, başıboş dolaşanlar insanlarda şark çıbanından, kalp hastalıklarına kadar birçok hastalığa neden olduğu açıklanmıştır.
Köpek ısırmalarında kuduz gibi kötü bir hastalığa neden olmaktadır.
Kedilerde Fiv virüsü. AIDS virüsü riski olduğu açıklanmıştır. (3-6-1997 Yenişafak)
Aile Ansiklopedisinden bir bilgi aktaralım:
– ‘‘Köpek ve kedinin dışkısı ile parazitler çıkar. Etrafa yayılır. Aynı zamanda hayvanın tüyleri arasına girer. Ondan beraber olduğu çocuğa geçer. Karnına giren karaciğere, akciğere, beyne ve göz gibi hayati önem taşıyan organlara yayılır.’’ (Cilt 2 Sayfa:107)
Kedi ve köpeklerden şerit kurdu geçer. Kedi köpekle beraber olanlarda sivilceler oluşur. Vücutta şişkinlikler oluşur.
Kısacası sağlık için çocukların sağlıklı büyümeleri için kedi ve köpeklerin oturduğumuz, yemek yediğimiz ve yattığımız evin içine sokulmaması gerekir.
Hayvanlardan geçen kuduzla ilgili kısa bir bilgi verecek olursak.
-Kedi, köpek cırmalamaları ve ısırmalarında mutlaka hastaneye başvurulmalıdır.
-Kuş kafeslerinden savrulan toz ve kepekten, tüyden uzak durulmalıdır.
-Hayvanların aşılanması ve serbest bırakılmaması gerekir.
-Kuduz olma ihtimali olan hayvanın ısırdığı yere bal şerbeti içilmelidir. Isırılan yerden kan çekilmelidir. (Tıbb-ı Nebevi Ans:2/421)
Kuduz hastalığı, sadece ısırma yolu ile değil, salya ile de bulaşır. Köpeğin yalaması ile de geçer.
Kuduz olan hayvan nasıl bilinir?
-Sudan korkar. Gözleri kızarıktır. Dili, kulakları sarkık olur.
-Salyası akar, beli kamburlaşır, başı eğik olur.
-Sarhoş gibi sallanır, kuyruğunu ayaklarının arasına alır, korkak davranır ve saldırır.
-Kuduz kedi-köpek, yemez-içmez.
Böyle bir hayvan görüldüğünde korunulmalı, etraf uyarılmalı ve zabıta aranmalıdır.
İNANÇ ACISINDAN KÖPEK
İslâm Dininde ihtiyaç olmadan köpek beslemek caiz değildir.
Müşrikler peygamber (as)’a soru sormuşlar oda: ‘‘yarın cevap veririm’’ demişti. Vahiy meleği gelmedi. Daha sonra neden gelmediğini sordu. Cebrail (as):
– Biz köpek ve resim bulunan eve girmeyiz. Cevabını verdi. (R.Salihin:227)
Peygamber (as) şöyle buyurur.
– ‘‘Kim av çoban ve ziraat köpeği dışında köpek edinirse, her gün için sevabından iki ölçek eksilir.’’ (R.Salihin:233)
– ‘‘Köpek bir yemek kabını yalarsa, o yemeği dökün o kabı da önce toprakla olmak üzere yedi defa yıkayın’’ (Tirmizi Taharet:91)
– ‘‘Yanlarında lüzumsuz köpek bulunan yolculara rahmet melekleri arkadaşlık etmez. (R.Salihin:233)
İnancımızda ihtiyaç olmadan köpek beslemek israftır. İhtiyaç sahipleri ondan daha önce gelir.
Dört mezhebe göre: köpek necistir. İslam fıkhına göre köpeğe değen el yıkanmalıdır. Şöyle bir olay olmuştur.
Akşemseddin’in babası vefat etmiş, defnedildiği günün ertesi, vardıklarında köpek kabrini açmıştır. Akşemseddin’in babası Şeyh Hamza, köpeğin boğazını sıkıp öldürmüştür. Köpek ölmüş, Hamza Efendinin eli dışarıda dır. Köpeğe değdi diye eli yıkanır yıkanmaz el mezarın içine çekilir. (Evliyalar Ans:2/411)
Av için, tarla, bağ, bahçe için çobanlık için, bilhassa polis köpeklerinin beslenmesi alınıp satılması caizdir.
Zevk için kedi, köpek, kuş, yılan, timsah, maymun gibi hayvanlar için para harcamak, zaman harcamak caiz görülmemiştir.
İncil’de: ‘‘Mukaddes olanı köpeklere vermeyin’’ denmiştir. (Matta 7/6)
İhtiyaç olmadan köpek beslemek insanı hayatın gayesinden uzaklaştırır. Sosyal görevleri aksatır. Kulluk görevi aksar. Avcı nişan almış, ceylan ona: Allah seni bunun için mi yarattı demiş… Avcı ateş edememiştir.
Bir hadiste: ‘‘Allah’ın kulunu terk ettiğinin alâmeli, o kulun boş şeylerle uğraşmasıdır’’ buyrulur.
Geçen bir bacı telefonda soruyordu:
– Komşumuzun köpekleri vardı. Hep onlarla vakit geçirirdi. Şimdi ölüyor. Yasin okumak istedim. Ama köpek gibi hırlıyordu. Okuyamadım. Ne yapayım!’’
Hayvanları öldürmek caiz mi?
Hayvanı da Allah yaratmıştır. Hiçbir hayvan boşuna yaratılmamıştır.
Hayvanlara iyi davranılması emredilmiştir. Onlara eziyet edilmeyecek, aç susuz bırakılmayacak, dövülmeyecek, dövüştürülmeyecektir. Kurbanlık hayvana bıçak gösterilmeyecek gözleri bağlanacak, acı çektirilmeden kesilecektir.
Cenab-ı Allah hayvan hakkını affetmeyeceğini bildirmiştir. Hatta hayvan hakkı insan hakkı ile bir tutulmuştur.
Peygamberimiz bir köpeği susuzluktan kurtaranın cennetlik, bir kediyi hapsedip açsusuz bırakanın da cehennemlik olduğunu bildirmiştir. Mekke’nin fethine giderken yolda yavrulamış bir köpeğin zarar görmemesi için başına askerlerden zarar görmesin diye nöbetçi dikmiştir.
Atalarımız hayvanlar için vakıf kurmuş hastane kurmuştur. Hasta leyleklerden göç edemeyenler için ‘‘guraba-i Laklakan’’ adı ile Bursa’da, Söke’de barınaklar yapmıştır.
Cenab-ı Allah köpeği yaratmış, insanın emrine vermiştir. İnsanı köpeğin hizmetine değil. Bizim derdimiz önce insan. Kuduz köpeğin ölüsü değil. Onun parçaladığı çocuk, bizim derdimiz.
Zararlı hayvanlar öldürülür, insanlara zarar vermesi önlenir. Yalnız acı çektirilmez.
Peygamber (as) şöyle buyurur:
– ‘‘Beş sınıf hayvan vardır ki: bunlar ihramlı iken de öldürülür; Yılan, akrep, alaca karga, fare ve kuduz hayvan.’’ (Tıbb-ı Nebevi Ans: 2/420)
İnsan sağlığı her şeyin üstündedir. Köpek öldürülecekse, köpek olduğu için değil, kuduz olduğu için öldürülür. İnsanlara zarar vermemesi için öldürülür. Keyfi hayvan öldürülmez. Hayvan nişan alınıp, hedef alınıp ateş edilmez.
Sonuç:
Kedi, köpek, yılan, maymun, timsah gibi hayvanları beslemek faydasız işlerdendir.
Köpeğe aşırı yakınlık insandan uzaklaşmanın görüntüsüdür. İnsanı sevememe noktasına gelindiğini gösterir.
Allah insanı, neden kedi, köpek gibi hayvan beslemedin diye sormayacaktır. Bir kuşun bile yemi, ilâcı, aşısı, bakımı ihtiyaç sahibi bir ailenin günlük ihtiyacını karşılaya bilir. Köpeğin maması, ilâcı, kuaför masrafı, bir çocuk okutabilir. Dikkat edelim.
– Kedi-köpek, hizmet ettiğimiz efendimiz olmasın.