Hayatımızı Müslüman’ca yaşamalıyız
Kur’an, doğru yolu gösteren Allah’ın kullarına mutluluk mesajıdır.
Kur’an-ın davetleri, hayat verici davetlerdir.
Cahiliye döneminde Allah’ın ve resulünün davetlerine uyanlar, altın çağ yaşamış, her türlü ahlaksızlıktan kurtularak cennetlik olmuşlardır.
Hayat anlayışımız, İslam’ın emrettiği gibi yarınları içine alan ve ahirete uzanan bir anlayış olursa, hesaplar günlük yapılmazsa ve hesaplarda dünya ile beraber ahiret de olursa, biz niye mutlu olmayalım?
Müslüman’ın günlük hayatında bazı ilkeler olmalıdır.
Mesela;
- Her akşam günlük muhasebe yapmalıdır. Hataları için acil dönüş yapmalı ve tevbe etmelidir. Hak geçti zannı varsa helalleşmelidir. Eksik bırakılan bir şey varsa tamamlanmalıdır.
- Ölüm asla unutulmamalıdır. Her şey sadece dünya için değil, ahirete de uygun olmalıdır.
- Peygamber (as) her konuda rehber edinilmelidir.
- İslam’a ve Müslümanlara laf getirilmemelidir.
- Her şeyin hesabının verileceği unutulmamalıdır.
- Her an Allah’ı görüyormuş gibi yaşanmalı ve Allah’ın sevdiği kul haline gelmek için çalışılmalıdır.
- Bütün hesapların üzerinde Allah’ın hesabının olduğu unutulmamalıdır.
- Kazancın, yenilip içilenin helalden olmasına dikkat edilmelidir. Haram şeylerden ve şüpheli şeylerden ateşten kaçıldığı gibi kaçılmalıdır.
- İbadetler asla terk edilmemeli ve geciktirilmemelidir.
- Hayat güzel yaşanmalıdır. Çünkü hayatı güzel olanın ölümü güzel olur. Ölümü güzel olanın ahireti güzel olur.
- Hayatı en güzel Kur’an güzelleştirir. Onun için Kur’an hayatımızın neresinde ona bakmalıyız. Kur’an sadece okuyalım sevap kazanalım ve ölülerimize okuyalım diye okunmaz. Kur’an-ın emir ve yasaklarını hayata geçirmeden Kur’an fayda vermez. Faizle ilgili ayeti okuyup faiz yiyeceğiz, namazla ilgili ayeti okuyacağız namaz kılmayacağız, örtünme ile ilgili bir ayeti okuyacağız örtünmeyeceğiz, nasıl Kur’an okumak bu? Kur’an okuyan hayatını Kur’an-a göre düzenlemeyecek, nasıl Müslümanlık bu?
Böyleleri için “Peygamber der ki: Ey Rabbim! Ümmetimden bazıları Kur’an-ı büsbütün terk ettiler. Onu gözden ve hayattan çıkardılar.” Diye şikayet edecektir. (Furkan: 30)
Kur’an, yaşama ortamından uzak tutuluyor. Okunsun, yaşanmasın isteniyor. Tartışıyoruz yaşamıyoruz. İnandığımızı söylüyoruz, hayatımızda yer vermiyoruz. Kur’an sadece rafları, dolapları süsleyen kitap olmamalı, okunup yaşanan kitap olmalıdır.
Bir kardeşimiz altın yaldızlı Kur’an aldığını övünerek anlatıyordu. Sordum: “Kur’an okumasını bilir misin? “Vaktim olmadı, öğrenemedim” cevabını verdi.
Kur’an hayatımızda olmazsa, Kur’an bize şifa olmaz. Kur’an bize şefaat etmez.
Kur’an bize fayda vermez.
Allah soracak:
-Benim talimatıma uydun mu?
– Mektubumu ne yaptın, isteklerimi yerine getirdin mi? Diyecek.
Bu soruya ne cevap vereceğiz?…