HAYATI İSLAMCA YAŞAMAK

Bu dünyadan İslamı yaşayan da gidiyor yaşamayan da gidiyor. Biri mutlu olacağı bir hayat yaşıyor, diğeri pişman olacağı bir hayat yaşıyor.

Kubbede hoş seda bırakanla, eli boş giden, musalla taşında yan yana dururken, kabirde yan yana yatarken sanki dünya hayatını yaşamamışlar gibi değil mi? Ama aralarında çok büyük fark var.

İslamı hayatı seçen, büyük şeref kazanmış, İslamla barışık yaşamayan, büyük kayba uğramıştır.

İslam insanı dünyada ve Ahirette farklı kılar.

Habeşistan’a göçen ilk muhacirlerden Cafer Bin Ebu Talip, İslam’ın kendilerinde meydana getirdiği değişimi şöyle anlatmıştır:

“Hükümdar! Biz Câhiliye toplumuyduk; putlara tapar, leş yer, çirkin işler yapardık. Akraba ilişkilerine değer vermez, etrafımızdakilere kötülük ederdik. Güçlülerimiz zayıflarımızı yok ederdi. Biz bu halde iken, Allah bize içimizden soyunu, doğruluğunu, güvenirliliğini ve iffetini iyi bildiğimiz bir resûl gönderdi. Bu Peygamber bizi Allah’a, Tevhid inancına ve ona ibadet etmeye davet etti. Bizim ve atalarımızın Allah’ın dışında tapmış olduğumuz taşlardan ve putlardan kurtulmamızı öğütledi. Doğru söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akraba ile iyi ilişkiler kurmayı, komşulara iyi muamelede bulunmayı, haram yemeye ve kan dökmeye son vermeyi emretti. Aynı şekilde çirkinlikleri, yalan sözü, yetim malı yemeyi, namuslu kadına iftira etmeyi de yasakladı. Sadece tek olan Allah’a ibadet etmeyi ve O’na hiçbir şeyi şirk koşmamamızı emretti. Namazı, zekâtı ve orucu da bize emretti.”(İbn Hanbel,I,202)

Ebu Hüreyra (R.A.) şöyle anlatıyor:

Bir gün Allah Resûlü: “Şu söyleyeceklerimi kim uygulamak ister?” dedi. 

Ben: “Ben uygularım.” Dedim. Yanına geldim. Elimi tuttu bana şunları söyledi:

  • Haramlardan uzak dur; o zaman insanların en çok ibadet edeni olursun.
  • Allah’ın sana verdiğini razı ol; insanların en zengini olursun. 
  • Komşuna iyilik et; iyi Mümin olursun.
  • Kendin için istediğini başkası içinde iste; iyi müslüman olursun.
  • Çok gülme; çok gülmek, kalbi öldürür. (Tirmizi, Zühd : 12) buyurur.

Müslüman kendisine sormalıdır; Müslüman olmak neyi gerektirir? Allah nasıl bir hayat yaşamayı istiyor? Peygamber (A.S.) benden ne istiyor? Bu soruların cevabını bulup, yerine getiren kurtulur.

Allah insanı başıboş, laf olsun diye yaratmamıştır. Hayvanları bile yaratırken hepsini yol haritası çizmiş ve sorumluluklar yüklemiştir. Bakın etrafınıza boşuna yaratılan bir şey var mı? 

Müslüman, kendine inancına yakışır bir hayat yaşamalıdır. Cenabı Allah’ın emir ve yasakları, onun Hayatına bir anlam kazandırır. Örnek ve model olarak Rasulullah’a uyması, sünnetini ihya etmesi, diğer yaratıklardan üstün kılar. Yoksa sapıtır gider.

Müslüman yaşarken, Kiramen Katibin meleklerinin her hareketini tespit ettiğini, kendi organlarının şahitlik edeceğini bilerek yaşarsa, amel defterini sağından almaya hak kazanır. 

Müslümanın haramı helâllaştırme ve günah işleme özgürlüğü yoktur. Müslümansa, Allah’a ve Rasulüne itaat edecektir. Haram, amelleri boşa çıkarır. Günah kalbi karartır. 

Müslüman, dünyaya önem verdiğinden çok ebedi olan ahiret hayatına önem vermeli, dünyada ve ahirette kalacağı kadar çaba sarf etmelidir. Dünyada bırakıp gideceği şeyler için hayatını boşa harcamamalıdır. 

Kıyamet günü Cenabı Allah, her amelimizi ortaya koyup, bize

“Beğendin mi?” diye soracaktır. Önce kabir ne getirdin? Diyecektir. Allah, nelerle huzuruna çıktıysak Bize ona göre muamele edecektir. 

İslam hayat için mazeret olmaz. Baskı altında da olsa inançtan taviz verilmez. Allah Kur’an’da ne diyorsa odur. Allah Rasûlü ne getirdiyse odur. Ben yapamıyorum, sen bana bakma da denemez. 

İyi örnek olmak Müslümanın görevidir. Müslüman, kötülüğe, itaatsizliğe sebep olmayacak, kötü çığır açmak, o kötülük işlendiği müddetçe sorumluluk getirir. 

Müslüman İslam’ı temsil eder. Rehberi Kur’an, kılavuzu Hz. Peygamberdir. Yaşayışı ile, işi ile, eşi ile “Şuna bak” dedirtmemelidir. Müslümanın hayatını İslam doldurmalıdır. İslam’ı doya doya yaşamalı iyi örnek olmalı ve başkalarını özendirilmelidir.

Sözde Müslümanlara bakıp Akif şöyle demiştir: “Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile. Adam aldatmaksa maksat aldanan yok, nafile!

Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir. 

Müslümanlık Bilmem Amma, galiba göklerdedir.” 

Bakıyorsun Müslümanlar geri kalmış. İslam kardeşliğini kuramamış, İslam ülkelerinde başkalarının hükmü geçiyor. Başkalarından medet bekliyor. Ölen, zulüm gören Müslüman, sömürülen Müslüman. Kur’an’ın ilk emri “oku!” Müslüman okumuyor. Bu neden? 

Bu peygamberin yolundan gitmiyor, Kuran’a uygun bir hayat yaşamıyor da ondan. 

Modern dünyada Müslüman yok. Başkalarının taklitçisi, onlara özenen ve onlar gibi yaşayıp, onlara benzeyen kimseler var. 

Müslüman siyasetten men edilmiş, cemaat şuurunu, Ümmet şuurunu kaybetmiş. Fırka fırka olmuş, her biri kendinde olanla övünüyor. Cemaat ve ümmet şuuruna ermeden İslami bir hayat yaşanamaz.

Yaşanmayan dinin insana vereceği bir şey olmaz. Müslümanların ve İslam aleminin uyanıp kendine gelmesini istiyorsak, İslam’ı aşkla yaşamalıyız. Her kötülükten arınarak İslam, hayatımızın her zerresini her anını kaplamalıdır. Canla başla Kur’an’a sarılmalıyız.

Analar babalar, çocuklarını Müslüman çocuğu olarak yetiştirecek duruma gelmeden bize huzur yoktur. 

Rabbim, Müslümanlara uyanmak nasip etsin…

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir