HAYAT ÖLÇÜLERİMİZ

Geçmişin hatıraları, günün kavgaları ve geleceğin hayalleri ile ömrümüz geçip gidiyor.

Geçen geçmiştir. Gelecek nasip olur veya olmaz. Bizim için hayat, şuan yaşadığımız hayattır. O da her nefeste kısalmaktadır. Her attığımız adım bizi ölüme götürüyor.

Bu durumda öleceğimizden haberimiz yok gibi yaşayarak kaybedenlerden oluruz.

Kaybedenlerden olmamamız için Cenab-ı Allah, peygamberler göndermiştir, kitap göndermiştir, bunlarla nasıl yaşamamız, neler yapıp, neler yapmamamız gerektiğin bildirmiştir. Hayatın sonundaki hesabı hatırlatmış, son durak cennet, cehennemi bize haber vermiştir.

Hayatın başında Cenab-ı Allah’la yaptığımız anlaşmayı unutur, verdiğimiz sözü tutmazsak, kalbimiz kirlenir, gönlümüz çoraklaşır. Keşke yaratılmasaydım, mahşer günü hakkını alıp toprak olan hayvanlara bakıp ‘’keşke toprak olsaydım’’ deriz.

Hayat ölçüleri Kur’an ve sünnet olanlar ise Cenab-ı Allah’ın lütuf ve ihsanları ile karşılanıp, cennet nimetlerine kavuşur.

Unutmayalım ki, Cenab-ı Allah bizden bazı şeyler istiyor. Peygamber(as)’ın istekleri var. Melekler bizi korumaya çalışıyor. Bizim için dua ediyor ve bizi hayra çağırıyor. Nefsimiz ve şeytan ise bizden kötü şeyler istiyor. Bizi kötülüğe davet ediyor. Bunu bilerek yaşamak, insanı mahcup etmez.

Allah, insanı en güzel biçimde yaratmıştır. Diğer canlılara bir sorumluluk yüklememiş, sadece insanı sorumlu tutmuştur. Ömrünü nerede, nasıl geçirdiğini, neler yapıp, neler yapamadığını soracak.

İnsan yaşarken yaratılış sebebini unutmamalıdır. Hayatında bir hedefi, bir gayesi olmalıdır. Anlamsız bir hayat, bomboş geçmiştir hayat, pişmanlık vesilesi olacaktır.

İnsanın birinci vazifesi, Allah rızasını gözetmek olmalıdır. Allah rızasını kazanmak için fedakârlıkta bulunmalı, zorluklara katlanmalıdır. Her günün akşamı, bugün ne yaptım? Allah rızasına ne gibi bir fedakârlığa katlandım? Diye kendisini hesaba çekmelidir.

Peygamberin ve din büyüklerimizin hayatına baktığımız zaman Allah için zulüm gördüler, göç ettiler, öldürüldüler gene de dinlerinden, inançlarından taviz vermediler. Hapislerde yattılar, idam edildiler, çok eziyet çektiler, her şeye rağmen Allah’ın rızasını gözettiler.

Mü ‘minin dikkat edeceği hususlardan biri, Cenab-ı Allah’ı sevmek, sevdiği kadarda o’ndan korkmalıdır.

Peygamber(as) miraca çıkarken Musa peygamberi görüyor ve:’’ eski kilim gibi Allah korkusundan tir tir titriyordu.’’ Diyor. 

Hz Ömer devenin üzerinde iken biri,’’ Allah’tan kork ya Ömer!’’ deyince Hz Ömer(ra) deveden düşüp bayılıyor. Ayıldıktan sonra sararmış yüzle:’’ Ömer de kim oluyor Allah’tan korkmayacak!’’ diyor.

Ondaki Allah korkusu halka yansımıştır. Onun zamanında kurt kuzuyu yememiş, süte su katılmamış, dağdaki çoban güttüğü sürüden bir tanesine bile dokunmamıştır.

Allah korkusu insanı hayır üzerine yaşatır. O korku, işine, aşına ve eşine yansır.

Cenab-ı Allah kutsi hadiste:‘’ kulumdan iki korkuyu cem etmem’’ diyor. Allah’tan korkmayanı her şey korkutur.

Müslüman, besmeleli bir hayat yaşar. Besmelesiz işin eksik ve hayırsız olduğunu bilir. Müslüman için besmele berekettir.  İnsanı şeytandan emin kılar. Bazı şüpheli şeyleri de helalleştirir. Ayrıca besmele Allah’tan izin almaktır. Her işi de kolaylaştırır. Besmelesiz hayat, Fatihasız mezara götürür.

Müslüman, münafıklaşma korkusu taşımalıdır. İnsanların yanında başka, yalnızken başka münafık alametlerindendir. Müslüman başka başka olmaz. 

İnsanın işinde davranışında sözünde kime benzediği önemlidir Müslüman işimi işliyor, kâfir işimi işliyor. Yoksa münafık işimi işliyor buna bakılır. Bize bakıp ne denileceği önemlidir.

Müslümanın söylediği ile yaptığı aynı olmalıdır. Cenab-ı Allah kur ’anda: 

‘’Yapamadığını niye söylüyorsun? Yapmadığını söylemek,

Allah tarafında nefretle karşılanır.’’    (saff:2-3)

‘’Verdiğin sözü yerine getir’’(İsra:34) 

‘’Ahdini yerine getir’’(Nahl:91) diye emrediyor.

Peygamber(as) da:’’ insanın sözü ile ameli tartılır sözü ağır gelenin ameli kabul olmaz’’

Buyuruyor. (Ramuz el Ehadis:379/11)  Konuşurken’’ atıyorum’’ deniyor. Müslüman atıp tutmaz. Müslüman, eline, beline, diline sahip çıkmayı prensip edinmelidir.

Dünyayı meyledip, ahireti ihmalden vaz geçmeyince Müslümanın işi zorlaşır. Peygamberimiz ashabına‘’ bu oğlak ölüsünü alan var mı? Demiş, kimse çıkmayınca’’ dünyanın Allah yanında bu oğlak ölüsü kadar değeri yoktur.’’ Demiştir.

Dünyaya insan kul olmadıkça ve ya insana kul köle olmadıkça,  kurtuluş kolaydır.

Dünya ahiretin tarlasıdır. Ahireti kazanma yeridir. Sahabeyi üstün kılan şey Allah yolunda infaktı. Malı ile canı ile cihad etmek olmuştur.

İnsanın Allah’a yakınlığı, dünya ile ilişkisi ile ölçülür. İnsan dünyaya yakın olduğu kadar Allahtan, ibadetten uzaklaşır. Çünkü hırs tamah yani dünya malına düşkünlüğü birçok şeyi unutturur. 

Peygamber(as): ’’İnsan yediğinden ibarettir.’’ Demiştir. İnsanın midesinde, kanında, etinde haram varsa, duası da, namazı da, zikri de kabul olmaz.

Müslüman yediğine içtiğine dikkat etmezse, ibadetten zevk almaz. Organları isyan eder, kulluğa yanaşmaz.

Hz Ebu Bekir(ra) yardımcısının ikramının helal olamadığını anlayınca kusmuş:’’ ya Rabbi çıkara bildiğimi çıkardım. Çıkaramadığım için beni affet!’’ demiştir.

Müslümanın haram olduğu bildirilen bir şeyi helal kılma yetkisi yoktur. Haram her zaman, her yerde haramdır. Müslümanın haramla işi olmaz. Haramın helal kısımda yoktur. Harama götüren şeyde haramdır. Haramın eşine ve çocuklarına yansıması çok kötüdür. 

Müslüman harama düşmemek için şüpheli şeylerden kaçınacaktır.

Peygamber(as):’’ şüpheliyi bırak şüphe vermeyene bak.’’ (Buhari, Büyü:3) der.

Neyin haram, neyin helal, neyinde şüpheli olduğunu araştırıp öğrenmek vazifesidir.

Müslüman hayat ölçülerinden biride kul hakkına riayet etmesidir.

Müslümanın kul hakkı hassasiyeti olmalıdır. Kul hakkı Cenab-ı Allah’ın affetmediği haktır. Peygamberimiz (sav) bir cenaze gelse sorardı:’’ borcu var mı’’ eğer borcu varsa ödeninceye kadar cenaze namazını kıldırmazdı.

Bir kadın peygambere gelerek

Kocam öldü çocuklarımın yiyeceği yok. Azıcık para bıraktı, birazda borcu var ne yapmalıyım? Dedi.

Peygamber (as) kadına: 

‘’borcunu öde’’ buyurdu. 

Musalla taşında ki helalleşme öleni kurtarmaz. Hak iadesi olmalıdır. Onun için ölenin kime ne borcu varsa. Zekât borcu varsa hemen ödemelidir. Çünkü kabirde sorgu var. Kabirde azap vardır. 

Borç ahirete kalırsa, ödeşmede hak sahibi sevapları alacaktır.

Sevaplar yetmezse, günahlarını verecektir.

Peygamber(as) şöyle buyurur:

‘’ Bir kimse haksız olarak bir kimsenin toprağına tecavüz ederse, kıyamet günü o yeri yedi katı boynuna geçirilir.’’(Riyazü’s- salihın:204)

‘’Bir kimse yemin ederek bir Müslümanın hakkına gasp ederse, Allah o kimseyi cenneti haram, cehennemi vacip kılar.’’(Age:212)

‘’Müslüman Müslümanın üzerinde ne gibi hakları vardır sorusuna Peygamber(as):

*Selam almak. Vermek,

*Hasta ise ziyaret etmek,

*Cenazesini kaldırmak,

*Meşru olan davetine icabet etmek,

*Aksırınca şükrederse, yerhamükellah demek.” (Müslim, selami:4)

‘’Kıyamet günü gasp ettiğimiz hakları sahiplerine mutlaka ödeyeceksiniz’’(R. Salihın:204) buyurur.

Müslüman şu haklar üzerinde titiz olmalıdır.

-Ana baba hakkı,

-Eş hakkı,

-Çocukların hakkı,

-Akraba hakkı

-Komşu hakkı

-Yetim, dul hakkı,

-Misafir hakkı,

-Hayvan hakkı,

Müslüman, öncelikle şu yedi büyük büyük günahtan kaçınmalıdır: Bir hadiste: ’’Yedi büyük günahtan kaçının: 

1-Allaha şirk koşmaktan

2-Adam öldürmekten

3-Cihaddan geri durmaktan

4-Yetim malı yemekten

5-Faiz yemekten

6-Namuslu kadını iftira etmekten 7-Zina etmekten buyrulmuştur.

Günah işlemek, Allah’a isyandır. Her günah kalbi karartır ve kalpte siyah nokta oluşturur. Tövbe edip günah terk edilmezse, kalp tamamen kararır.

Müslüman tebliği, iyiliği emredip kötülükten sakındırma, kötüye kötülüğe tepki göstermek gibi üzerine borç olan görevlerini ihmal etmemelidir.

Hayra, hidayete vesile olmak, her Müslümanın görevidir. Kötülüğe sebep olmak ne kadar günahsa, kötülüğe engel olmak, mani olmak da o kadarda sevaptır.

Çekinmek yok. Banane yok her kötülükten sorumluyuz.

Bir hadiste peygamber(as) şöyle der:

‘’Öyle bir zaman gelecek ki, o vakit Mü’minin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek

Niçin ya Rasulullah? Denince:

Kötülükleri görüp de onları yok etmeye güç yetirmediği için’’ buyurmuştur.

‘’Kim hayra sebep olursa, ona da o hayrı işleyen sevabı kadar sevap verilir.’’(Riyazü’s- salihın: 172)

Bir hadiste de şöyle buyuruluyor:

‘’Kıyamet günü birinin yakasına biri yapışır. O kişi:

-Sen kimsin, neden yakama yapışıyorsun? Der. O kişi:

-Dünyada sen beni kötü durumda gördün de, beni uyarmadın.

Beni o kötülükten alıkoymadın’’ der.

Müslüman için insanlara faydalı olmak esastır. Peygamberimiz(sav):’’ en hayırlınız insanlara en çok faydalı olanınızdır’’ demiştir.

Cenab-ı Allah :’’ İyilikte yardımlaşın’’ (Maida:2) ‘’İyilikte yarışın’’ diye emrediyor.’’ (Maida:49) Neme lazımcılıkla Allah’ın rızasını kazanılmaz.

Müslüman, hayatını İslam’a göre tanzim eder. Kur’an Peygamberin hayatı ve sünneti onun hayatında ölçüdür.

Müslüman, dinini doğru kaynaktan ve itikadı düzgün kimselerden öğrenmelidir. Kendine göre din edinmemeli menfaatine uygun fetva aramamalıdır.

Dinine zarar vermemek için bid’at ve hurafelerden uzak durmalıdır.

İnanan,’’ inandım’’ diyen inancını yaşamalı ve yaşatmalıdır.

Yoksa boş söz, dile zahmettir.

Müslüman, Allah’ın kitabına, Rasülünün sünnetine sımsıkı sarılan kimsedir. Dininden imanından taviz vermez. İbadetlerde gevşeklik göstermez.

Müslüman, İslam’ı doya doya yaşamalıdır. Birine demişler ki:

“-Bir daha dünyaya gelsen nasıl yaşar, neler yapardın? O zat hiç düşünmeden 

-Bir dahası yok ki!” demiş.

Zaman üçtür; geçen zaman geçmiştir geri gelmez gelecek zaman onun ne kadarını bizim bilemeyiz. Bize içinde bulunduğumuz zaman kalıyor. İşte bizim için fırsat yaşadığımız zamandır.

Cenab-ı Allah amellerimizi önümüze koyacak, nimetlerine hatırlatacak ve bize soracak: -Beğendin mi? Kul:

-“Hayır’’ diyecek 

-Allah: “Beğenmediğini ben nasıl beğeneyim!’’ diyecek.

Müslüman, farklı insan olmalı. Kafir işi işlemekten, münafık işi işlemekten uzak durmalıdır. Dünya hayatına aldanıp, ahireti, kabri, hesap vermeyi unutmamalıdır.

Müslüman boş şeylerle uğraşmamalı. Faydalı iş yapmalı. Allah’tan razı olmalı, Allah da ondan razı olmalı.

Müslüman, günah sayılan her şeyden sakınmalıdır. Allah’ın kullarının, acizlerin, yetimlerin, dulların hayır duasını almalıdır.

Müslüman, her an ölüme, hesap vermeye hazır olmalıdır.

Müslümanın yolculuğu cennetedir. O asla ölümü unutmaz yarın ölecekmiş gibi hazırlık yapar. Bomboş Allah’ın huzuruna çıkmaz. Kabri düşünür, kabir sorusuna hazırlık yapar. Kabrin cennet bahçesi olması için gülleri dünyaya diker. Kabirden güzel kalkış için güzel ameller işler. Asla ölüm, kabir yokmuş gibi yaşamaz. Her an ölüme hazır olur. Ölümden korkmaz. Hayatın karnesi olan amel defterini sağ tarafından almak ve imanlı gitmek için dua eder. Müslüman, bazı korkular içinde yaşar: -Günah işlemek, affa uğramamaktan,

-İmanlı, Müslüman olarak can vermemekten. – Kabir azabı görmekten -Sıratı geçememekten.

-Amel defterini sağdan alamamaktan.

-Mahşer günü affedilmemekten.

-Peygamberin şefaatinden mahrum kalmaktan.

-Cennete girmemekten korkmalıdır. Bu korku onu kendine getirir ve hazırlık yapmasına neden olur.

Müslüman, iyi ahlak sahibi olur. Güzel huylu, güzel ahlaklı, iffetli, hayalı ve iyi niyetli kimsedir. İslam’ı doya doya yaşar. İslam, hayatının her anını kapsar. Onu gören, ondan emin olur. Kimse ondan zarar görmez.

Cenab-ı Allah Kur’an’da Müslümandan şöyle söz eder:  ‘’Rahman’ın has kulları onlar ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendilerini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeden ‘’selam’’ derler. Onlar harcadıklarında ne israf ederler nede cimrilik ederler, ikisi arasında orta yol tutarlar. Onlar, Allah’tan başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar. Zina etmezler. Yalan yere şahitlik etmezler. Boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler. Kendilerine Allah’ın ayetlerini hatırladığında kör ve sağır gibi davranmazlar onlar için ebedi kalacakları cennet vardır.’’(Furkan:63-76)

Peygamber(as) ın Müslüman tarifi de şöyledir:

’’ Müslüman elinden, dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir.’’ (Tirmizi, iman:12) demiştir.

Müslüman, Allah’ın ve Resulünün davetine uyar. Nefsin ve şeytanın davetine sağırdır.

Müslüman örnek insan olmalıdır. Hayra vesile olmalı ve iyiliğe çığır açmalıdır. Hiçbir zaman şuna bak, çocuğuna bak dedirtmemeli, kınanmaktan kötü örnek olmaktan, sapmaktan uzak durmalıdır.

Müslüman, ciddi olur. Yalan söylemez şaklabanlık yapmaz. Peygamber(as) bir hadislerinde şöyle buyurur:

‘’Yazık ona ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler yazıklar olsun ona!(Seçme Hadisler:52) 

‘’Hayra vesile olan, onu bizzat işlemiş gibidir.’’ Buyuruyor peygamber(as). (Tirmizi İlim:14)

Eğer kötü çığır açıldıysa onu işleyenlerin vebali kıyamete kadar ona yazılır. Peygamberimizin haber verdiğine göre’’ Cinayet işleyenin günahı kadar Adem’in oğluna da günah yazılır. Çünkü o adam öldürme çığırını açmıştır.’’

Kur’an’da:’’ Kim iyi bir işe aracılık ederse onunda o işte bir nasibi vardır. Kim de kötü birisine aracılık ederse, onunda o işten bir payı olur: Allah her şeyin karşılığını verir.’’ Buyrulur.(Nisa:85)

Sadaka-i cariye olan işler vardır. Başkalarına örnek olmak, hidayetine sebep olmak, iyiliğe çığır açmak gibi. Bunlar Mü’min için büyük bir kazançtır.  

Müslümanın iş hayatı dürüst, aile hayatı düzgün olmalıdır. Merhametten, şefkatten sevgi, saygıdan ve görev anlayışından yoksun olan aile yuvaları mutlu ve huzurlu olmazlar.

Ev halkı ile iyi geçinilecektir. Haklarına riayet edilecektir. Sorumluluklar noksansız yerine getirilecektir. Herhangi bir durumda empati yapılmalıdır.

Peygamber(as): ’’En hayırlınız ailesine hayırlı olandır.’’ Buyurur. Dövmek, kaba, kırıcı davranmak, aşağılanmak İslam ahlakı ile bağdaşmaz.

Müslüman, nefsine hakim olan kişidir. Nefis, kötülük ister, şeytanın arzularını yerine getirmede ona hizmet eder.

Adem(as)‘ı cennetten kovduran, şeytanı Allah’a hizmet ettiren, Kabil’e cinayet işleten Nemrut’u Firavun’u, Ebucehilleri küfür bataklığına iten, hep insanı mahcup eden, pişman olacağı işler işleten nefis değil midir?

Nefsine hakim olan mükafata nail olur. Nefsin azgın hali ise insanı güzellikten alıkoyar.

Peygamberimiz(sav) hep  ‘’Allah’ım göz açıp kapayıncaya kadar. Beni nefsimin eline bırakma!’’ diye dua etmiştir.

Nefis ahmaktır. Hep kendi aleyhine olan iş yapar. Onun için en büyük cihad, nefis ile yapılan cihadtır.

Sağlam Müslüman olabilmek için önce nefsin ıslahı gelir. Cenab-ı Allah: ‘’ Sana gelen iyilik Allah’tandır. Kötülük ise nefistendir.’’ buyurur.(Nisa:79)

Bir ayette: ‘’ Nefsini kötülükten arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömende ziyan etmiştir’’ buyrulur(Şems:8-10) Nefis en güzel Kur’an’la, sünnetle ve ibadetle terbiye edilir.

Peygamber(as) şöyle der:

 ‘’Cehennem nefsin arzu ettiği şeylerle cennet de nefsin sevmediği şeylerle kuşatılmıştır.’’(Riyaz’üs Salihı:101)

Müslüman, inananları, kardeş bilir. Çünkü Kur’an Müslümanlar kardeştir. Der

Müslüman, kardeşinin noksanını aramaz. Onun gıybetini yapmaz, ona iftira etmez onun aleyhinde bir şey yapmaz. Ayrım yapmaz grupçuluk yapmaz. Senden benden demez. Müslümanlar bir binanın tuğlaları gibidir.

İnsan Müslümanlara ne kadar yakın olursa, Allah’a da o kadar yakın olur. Müslüman, Müslüman kardeşine bir şey yapmış olsa, Allah’a yapmış olur. 

Müslüman, israftan son derece kaçınmalıdır. Hiçbir şeyi israf etmemelidir. Bilmelidir ki ‘’israf edenler, şeytanın kardeşleridir.’’ (isra:27) israf edenleri Allah sevmez.

Saçıp savurmak israftır. Bir şeyi telef etmek israftır. Peygamberin ifadesiyle:’’ her canının istediğini yemek, doyduktan sonra yemek israftır.’’ (Ramuz El- Ehadis:131/10)

Müslüman, içtiği çayı yarıya kadar bırakmaz, yediği ekmeğin son lokmasını yer, yediği yemeğin tabağını sıyırır. Bir miktar şeytana bırakmaz.

Müslüman, zamanı boşuna harcamaz, ömrünü israf etmez. Kullandığı ilaçları yerinde kullanır. Gereksiz lamba yakmaz var olanı yok saymaz. Her gün ölçüsüz ekmek alıp torba torba bir yerlere asmaz ve çöpe atmaz.

Müslüman, hayatını yalan ve yeminle geçirmez. Yalansız söz söyler. Yalansız iş yapar. Yalansız bir hayat yaşar. Dünyanın yalan dünya olduğunu bilir.

 ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’ derler.

Kul yalan söyleye söyleye yalancı defterine yazılır. Bilir ki o yanında söylediği yalanları tesbit eden melekler vardır. (Kaf:28)

Yemine gelince doğru insan niye yemin etsin? Yalancı yemin eder. Yalanını yeminle örtmek ister.

Müslüman, doğruysa da asla yemin etmez. Allah insanı ağızından çıkan her sözden sorumlu tutacaktır. Edilen her yemin kefareti vardır. (Maida:89) Peygamber(as) şöyle der: 

‘’Alış-verişte yemin eden, nalın kazancını giderir.’’ (Riyazü’s- Salihın:1752)

Karşı tarafın yemin olarak anlattığı ve kabul ettiği her söz, yemin sayılır.

Dil yalandan, yeminden arınmadıkça olgun Müslüman olunmaz.

Cenab-ı Allah Kur’an’da Müslüman için hayat ölçüleri bildirmiştir. Bunlardan bazı örnekler verelim:

-İnsanları hayra çağırmak, kötülüklerden alıkoymak. (Al-i İmran: 106)

-Zulm etmekten, zulme uğramaktan kaçınmak. (En’am:21)

-İçkiden, kumardan, faldan, şans oyunlarından kaçınmak.

(Maida:90)

-Faiz alıp vermekten korunmak. (Bakara275_Al-i İmran:130)

-İffetli yaşamak günahlardan kaçınmak, günaha tövbe etmek. (Nur:31)

-İnançsıza af dilemek dua etmemek. (Tövbe80-85 – Münafıkun:6)

-Zinanın her türlüsünden kaçınmak. (İsra:32)

-Harama göz dikmemek (Nur:31-36-60)

-İftiradan kaçınmak (Ahzab:58)

-Allah’ın rahmetliden ümit kesmemek (Zümer:53)

-Başkalarının gıybetini yapmamak, alay etmemek.(Hümeze:12)

-Müminleri bırakıp kafirler dost edinilmeyecek. (Al-i imran:28)

-Adaleti ayakta tutmak. (Nisa:135)

-Allah yolunda cihad etmek. (Maida:35)

-Helalden yiyip içmek (Maida:87)

-Şirk koşmaktan kaçınmak. (Er’ami:106)

-Doğrularla beraber olmak. (Tovbe:119)

-Alış-verişte dürüst olmak. (İsra:35)

-Küfre, kafire boyun eğmemek, razı olmamak (Ahzab:1-3)

-Kur’an’a tabi olmak. (Zümer35)

-Müslümanların arasını düzeltmek. (Hücürat 9-10)

-Kötü zandan kaçınmak (Hücürat:12)

-Ahiret hazırlığı yapmak. (Haşr18-19)

-Mal, evlat ibadetten alıkoyup, Allahtan uzaklaştırmayacak.

(Münafikun:9)

-Hak ile batıl birbirine karıştırılmayacak (Bakara:42)

-Fitne çıkarmamak (Bakara:191)

-Sapıklara uymamak. (En’am:116)

-Müslüman, Müslümanla çekişmeyecek (Enfal:46)

-Müslümanlar gurup gurup olmaktan kaçınacak. (Rum:32 –

Müminun:53)

-Allah’a kulluk etmek, ona hiçbir şeyi ortak koşmamak

-Ana babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, elimizin altında bulunanlara iyilik etmek. (Nisa:36)

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir