HARAMDAN KAÇINMAK

Haramdan kaçmak, helâl olanı talep etmek ve helâl olanı aramak her müslümanın üzerine farzdır. (Bak:Ramuz el-ehadis : 312/15)

Bir hadistede : “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi kazandığı ve yediğinin helâlden mi, haramdan mı olduğuna bakmayacak. Hatta  haram yemekte, haram yedirmekte sakınca görmüyor. Bilse de aldırış etmiyor. İşini bilen açık göz olduğunu düşünüyor. (Bak : Prof. Dr. İ. Canan Hadis Ans. 14/313).

Anne babalarımız yakın zamana kadar çocuklarına tembih ederdi. “Aman başkasının malına el sürme” derler, göz hakkı vardır deyip elimize bir şey vermezlerdi. Oğlu için kızı için ana babalar “Yarabbi! Helâl süt emmiş birini nasip et” diye dua ederlerdi. Helâl süt ve helâl gıda ile beslerler, haram lokmadan sakındırırlardı. Kalırsa elin, ölünce yerin beğeneceği evlât yetiştirirlerdi.  

İnsan isterse, harama düşmemenin yolları vardır. İnsan haram yemeyince ağzının tadı bozulmaz. Eğer haram yerse, her şeyi alt üst olur.

Bugün insanımıza “din ayrı, dünya ayrı” diyorlar. “Dünya ayrı ahiret ayrı” diyorlar. Ahiretin bu dünyada kazanıldığını söylemiyorlar. Dinin helâl lokma ile korunacağını söylemiyorlar.

Kur’an’da : “Kim zerre kadar hayır işlerse, karşılığını görecektir. Kimde zerre kadar şer işlerse, onun karşılığını görecektir.” (Zilzal : 7-8) buyrulmuştur.

Karacaoğlan şöyle der :

“Bu dünyada âdemoğluyum dersin,

Haramı helâli durmayıp yersin,

Yeme el malını, er geç verirsin.

İğneden ipliğe sorulur bir gün.”

İnsan istediği an harama düşebilir, günaha bulaşabilir. Nefsi her an insanı aldatabilir. Biraz gevşek davranır, gaflete dalarsa, şeytan onu her an tuzağına düşürebilir. Bunun için insan her an hata edebilirim endişesi ile yaşamalıdır. Her lokmayı ağzına götürüşünde bu lokmada hak var mı, haram var mı diye düşünmelidir. Hayatı boyunca eline, beline, diline sahip olmalıdır.

“İnsan günahsız olmaz” deyip deyip günaha dalınmaz, harama yönelinmez. Adem’le Havva günaha bulaştıktan sonra cennetten kovulup cezalandırılmışlardır. Böylece günahkâra cennette yer olmadığı belirtilmiştir.

İslâm’a göre; haram para hiçbir yerde kullanılmaz. Haramdan istifade edilmez. Haramdan hayır olmaz. Haramla hayır düşünülüp, harama el sürülmez.

Bugüne kadar Allah yanında dereceleri yükselen, Allah’ın sevgili kulları, hep haramdan kaçınarak yükselmişlerdir.

Bir kimsenin işleri ters gidiyorsa, evlâdı isyan ediyorsa, aklına iyi şeyler gelmiyorsa, içi rahat değilse, yediğine içtiğine dikkat etmelidir.

Çalışan, kazandığını yetiremiyorsa, hak etmenin ve helâl kazanmanın yolunu aramalıdır.

Cenab-ı Allah şöyle emrediyor.

“Ölçüyü tartıyı adâletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin, yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın” (Hud Sûresi : 85).

Çocuklara haram yedirilecek olursa, onlar ana babanın yakasına yapışacak ve diyecekler ki:

-“Ya Rabbi! Anam babam bana haram yedirdi.”

Haramdan miras bırakan onun hesabını kendisi verecek .

Hz. Peygamber şöyle buyurur:

“Haramla aranızda bir perde edinin. Kim bunu yaparsa dinini de iffetini de korumakta çok ihtiyatlı davranmış olur. Kim de kendi dilediği gibi yer içerse, koru kenarında otlayan bir hayvana benzer ki, o koruluğa düşmesi yakındır. Her hükümdarın bir korusu vardır. Allah’ın yeryüzündeki korusu da haramlarıdır.” (Ramuz’el-ehadis . 16/7)

Bir hadislerindede şöyle buyurur :

“Cenab-ı Allah sûretlerinize ve mallarınıza değil kalplerinize ve amellerinize bakar.”

(Müslim, Birr : 34)

Cenab-ı Allah da kutsi hadiste şöyle buyurur :

“Ey insanoğlu! Senin vücudun et ve kandan ibarettir. O halde vücudunu helâl şeylerle besle. Eğer işini dürüst yaparsan etin ve kanın cennete hak kazanır. Zira cennete haram ve şüpheli şeylerle girilmez…” (F. Yavuz, 40 Hadis s.65)

“Günahları toplayıp sırtına alma. Çünkü hangi günahtan dolayı azap edeceğimi bilemezsin. Böylece rızkı senden kaldırırım, duana karşı kapıları kapatırım…” (Age : 64)

“Ey insanoğlu! Bilki helâl sana damla damla gelir; haram ise, sel gibi gelir. Kimin yaşayış ve rızkı temiz olursa, dini de temiz olur.” (Age: 97)

Haram yiyeni kabirde yılanlar, çıyanlar yer. Haram yemeyeni toprak bile yemez. Bu konuda şöyle anlatılır:

Ali Bin Şihab (ra) der ki:

– “Helâl gıda ile beslenen bedeni, toprağın asla yemeyeceğini duydum.”

Bu söze bazı fıkıhçılar itiraz eder. Bu “şehitlere ve peygamberlere mahsustur” derler.

Oğlu der ki: “Babamın vefatından 21 yıl geçti. Babamın sözünü birileri daha itiraz ettiler. Bu adamın kendisi haram yemiyordu, mezarını açalım bakalım doğru mu deyip mezarını açtılar, gördüler ki, babam ilk gömüldüğü gibi duruyordu. İtiraz edenler durumu gördüler ve Allah’tan af dilediler.”  

Harama gözümüzün kapalı olması lâzım. Dindarlığımız hem dünyamızı hem de ahiretimizi kurtaracak şekilde olması lâzım.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir