Haram nedir? Neden haram kılınmıştır?

Bir şey zararlı, faydasız, görünümü pis ise haram kılınmıştır. Dinde emir ve yasaklar ulu orta konmamıştır. Fayda ve zarar söz konusudur. Bunun için böyle olmamalı diye bileceğimiz bir emir ve yasak yoktur.

Emir ve yasaklar ferdin, ailenin ve toplumun korunması içindir. Emir ve yasağı koyan Allah ve Resulü’dür. 

Dinde harama götüren şey haramdır. 

Çoğu haram olanın azı da haramdır.

Haram; her zaman, herkes için geçerlidir.

Helale haram karışınca onu haramlaştırır.

Haramı helal kılma yetkimiz yoktur.

Haram kılınan şey fetva ile helâlaşmaz. 

Allah haramdan kaçmayı, helal gıda ile beslenmeyi emretmiştir. (Mü’minun:51 +

Bakara:168-172 + Mahl:114 + Maida:88)

*              *              *

        Haramdan, harama bulaşmaktan pek kaçınılmıyor. Haram gıda ile beslenenlere haram daha cazip geliyor.

        Karacaoğlan şöyle der:

“Bu dünyada Ademoğluyum dersin,

Helali haramı durmayıp yersin,

Yeme el malını, er geç verirsin,

İğneden ipliğe sorulur bir gün.”

İnsanın haram kılınan bir şeye ihtiyacı yoktur. Muhtaç da değildir. mecbur da değildir.

Haramsız hayat daha temiz ve daha güzeldir. Haramdan gıda olmaz, deva olmaz, şifa olmaz. Haram faydasızdır.

Bir hadiste: “İnsanlar günahta kendilerini mazur görmedikçe helak olmazlar.” (Ramuz el-Ehadis:354/2) denmiştir.

Allah’ın bildirdiğine göre helal, insana damla damla gelir. Haram ise sel gibi gelir. İnsan helali istemeli, haramdan son derece kaçınmalıdır. Çünkü haram yaramaz. Yiyene de yaramaz, yedirene de yaramaz. Ayrıca haram telef olur. İyi yerlere gitmez. Onun için harama tedbirli ve tepkili olunmalıdır. Önümüzde güzel iki örnek var:

İçki yasaklanınca sahabe, küpler dolusu içkiyi döküyor. Yollardan sel gibi akıp gidiyor. Hiçbiri “Biraz daha içerim, satarım veya başkasına veririm” dememiştir.

Peygamber (as) birinin parmağındaki altın yüzüğü çıkarıp atmış: “Ben size bunu yasaklamadım mı?” demiştir. Peygamber (as) ayrıldıktan sonra biri yüzüğü getirip: “Al bunu çocuklarına harcarsın,” diyerek sahibine vermiştir. O da: “Vallahi peygamberin attığını almam,” diyerek reddetmiştir. 

*              *              *

        Son zamanlarda haramdan kaçınma yerine, haramı helal sayma ve helalleştirme gayretleri görülüyor.

        Ateşten kaçar gibi haramdan kaçılmazsa haram yakar, perişan eder.

        Haramla ibadet olmaz. Peygamber (as) şöyle buyurur:

  • “Kim bir elbiseyi 10 dirheme alır da, içinde bir dirhem haram bulunursa, elbise adamın sırtında oldukça, onun namazını Allah kabul etmez,” buyurur. (İhya:4/125)

Peygamberin haber verdiğine göre: “Bir kimse haram malla hac eder de “Lebbeyk

Allahümme Lebbeyk” derse, Allah ona: “Sana Lebbeyk de yok, haccında geri çevrilmiştir,” der.” (Ramuz el-Ehadis:418/6)

Hz. Peygamber (sav), Hz. Enes’e: “Ey Enes! Helal kazan! Duan kabul olur. Zira bir kişi ağzına haram bir lokma götürürse, kırk gün duası kabul olmaz.” Tavsiyesinde bulunmuştur. 

Bir defasında Allah resulü şöyle demiştir:

  • “Allah yolunda sefer yapmış, üstü başı tozlu adam, ellerini açmış; “Ya Rab! Ya Rab!” diye yalvarıyor. Halbuki yediği, içtiği haram, duası nasıl kabul olunur?” (R.Salihin:1883)

İmam-ı Azam Hazretleri: “Mideye giren lokmanın helal mi, haram mı olduğu bilinmedikçe, ibadet ne kadar çok olursa olsun, hükmü yoktur,” demiştir.

Haram olan bir şeyi helalmiş gibi göstermeye çalışanlar oluyor. “Her şeyi Allah yaratmıştır, niye haram olsun?”, “Üzümü Allah yarattı, suyu neden haram olsun?”, “Kuzu helal, domuz neden haram olsun?” deniliyor.

Allah iyiyi de yaratmış, kötüyü de. Böylece kullarını imtihana tabi tutmuştur. Allah ineği yaratmış, sütünü, etini, yavrusunu helal kılmış, dışkısını haram kılmıştır. Kuzuyu helal kılmış, domuzu zararından dolayı haram kılmıştır. 

Haram, ıslak elbise gibidir. İlk anda ürperti verir ama sonra alışılıverir derler.

Haramda deva yoktur. Peygamberimiz: “Haramla tedavi olmayınız. Allah haramda şifa yaratmamıştır,” buyurur.

Başkalarını günaha çağırıp; “Günahı benim olsun.”, “Bunda günah yoktur,” diyenlere rastlıyoruz. Peygamberimiz: 

  • “Ümmetimin en şerlisi dini işlerde kendi fikri ile hüküm veren, haramı helal sayandır,” buyurmuştur. (Ramuz el-Ehadis:256/4)
  • “Sulh caizdir, yalnız haramı helal, helali haram yapan sulh müstesna.” (Age:219/5) buyuruyor.

Çeşitli yollarla mahkemede haklı çıkıp, kendine haram olan bir şeyi helal sayan kurnazlar oluyor. Bunlar kendilerini aldatıyorlar. 

Haramlık bir şeyin aslındadır. Mahkeme kararı ile helal olmaz. Hakim; delille, şahitle, etkili savunma ile yanıltılabilir. “Mahkeme böyle karar verdi,” denemez. Veya fetva makamına eksik, yanlış sorup da “Bak böyle dedi” denilerek haram helalleştirilmeye kalkışılmamalıdır.

Kim ne derse desin, vicdan ne diyor o önemlidir.

*              *              *

        Açıkça haram olduğu bilinen şeylerden kaçının bazı kimseler, şüphe veren, şüpheli olduğu bildirilen şeylerden ne yazık ki kaçınmıyor.

        Dedikodulu olan, tartışılan bir şey, şüpheli demektir. Bu durumda ne yapılacak? Bir hadiste: “Şüpheli şeyi bırak, şüphe vermeyene bak,” buyrulur. (R.Salihin:593)

        Şüpheye düşen, harama düşer. Şüphe, haramla helal arasında bir şeydir. Şüphe ne kadar zayıf olursa olsun harama götürür. 

        Şeytan insana şüpheli şeylerle yaklaşır. Haramdan korunmanın yolu, şüpheli olanı terk etmektir.

        İçeriği bilinmeyen bir şeyden kaçınılırsa, insan haramdan korunmuş olur. Haramdan kazanan, faizli iş yapan, meşru olmayan yolla para kazananın ikramı yenmezse, haramdan korunmuş olunur. Ayrıca haramın yansımasından da korunmuş olunur.

        Atalarımız: “Haram yiyenin; harami evladı olur.”, “Dedesi koruk yemiş; torunun dişi kamaşmış,” demişlerdir. 

        Haram yiyenin duası ve ibadeti kabul olmaz. 

        Haram yiyenin organları ve evlatları kendisine itaat etmez.  

        Allah: “İşlenen kötülükler kalbi kirletir.” (Mutaffifin:14) diye bildiriyor. Peygamberimiz de: “Her günah kalpte siyah bir nokta oluşturur,” buyurmuştur. 

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir