HANGİ ŞARTLAR ALTINDA ÇOK EVLİLİĞE MÜSADE VARDIR?
İslâm Dini, bazı hallerde eşler arasında uygulanacak tam bir âdalet şartı ile bir erkeğin dörde kadar evlenmesini müsaade etmiştir.
İslâm Dininin bu müsaadesi karşısında bazıları bilmedikleri için hataya düşerken, bazıları da inançsızlıkları ve özel durumları nedeniyle bu müsaadeyi dillerine dolamışlardır. Evet İslâm Dini, dörde kadar evlenmeyi müsaade etmiştir. Fakat bu müsaade öyle bir mecburiyetle sınırlandırılmıştır ki, bu yönü görmemezlikten gelinemez. Bu açıdan İslâmiyetin çok evliliği emrettiği iddiası tamamen yanlıştır.
Şimdi İslâm dininin hangi hallerde dörde kadar evliliğe müsaade ettiğini görelim:
1-Kadının kocasına karşı kadınlık görevini yapamaması, erkeğini tatmin edecek güçte ve durumda olmaması halindeki, bu durum sürekli bir hastalık ve yaşlılık hali olabileceği gibi kadınlık halinin normal olmaması da olabilir.
2-Kadının çocuk yapmasına engel bir duruma gelmesi, meselâ kadının kısır oluşu ve cinsi iktidarını kaybetmesi gibi.
3-Sayıca kadınlarla erkeklerin arasında herhangi bir nedenle dengenin bozulması halinde.
4-Kadının ev işlerini yapamayacak kadar ihtiyar, hasta ve çocuklarına bakamayacak durumda olması.
Şüphesiz ki ,bu gibi hallerde sevgi şefkat ve himayeye muhtaç olan kadının boşanıp terk edilmesinden, ikinci evliliğin kadın ve aile yuvası açısından daha uygun ve daha insani olduğu muhakkaktır. Erkek açısından düşünülecek olursa ikinci evlilik külfet olmasına rağmen, erkeğin mutsuz olması, zina gibi kötü yola sapmaması yönünden daha uygun olacaktır. Toplum açısından ele alacak olursak verilen ruhsat, ahlak ve seciyenin bozulmaması için bir tedbir olduğu aşikârdır.
Unutulmamalıdır ki İslâm Dini insanlığın ihtiyacına cevap vermek insanlığın problemlerine çözüm getirmek için gönderilmiş son dindir.
Bu durum kadına haksızlık değil midir? diyenlere cevabımız şöyle olacaktır: Burada kadına haksızlık söz konusu değildir. İslâm hukukuna göre kadın zarara uğradığı zaman mahkemeye müracat ederek haksızlığın giderilmesini isteme hakkı vardır. Hatta zevcesine eziyet veya eşleri arasında eşitliğe riayet edemeyeceği sabit olan bir erkeğin tek kadınla bile evlenmesi yasaklanabilir. ( Bak Hukuki
İslamiye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, c.2-say 120 )
Dinimiz Müslüman bir kadının ve çocuklarının birçok yönden korunabilmesi için Müslüman olmayan bir erkekle evlenmesini yasakladığı gibi “Dul kadının rızasını, bâkire kadının iznini almadan nikâhlamayınız” hadisine göre bir kadın rızası olmadan evlendirilemeyecek, bir erkeğe ikinci eş verilmeyecektir.
Müsaadenin en hassas noktası, Nisâ Sûresinin 3. Ayetine göre eşler arasında hiçbir mazeret öne sürülmeden âdil davranılmasıdır. Burada adaletten maksat, o yörenin âdet ve geleneklerine göre eşlerine eşit olarak yedirmek, içirmek, giydirmek, barındırmak, eşit olarak sevmek ve karı-koca ilişkilerini eşit olarak sürdürmektir.
Bunlar arasında adaletin eşit olarak uygulanacağı hususlar vardır. Meselâ; yedirme, giydirme, barındırma hatta karı kocalık münasebetlerinde görünüşte şekil olarak adalet sağlanabilir. Fakat sevgi de adaletin yerine getirilmesi çok zordur. Biz bir an için bırakalım dört kadını, iki karılı bir evliliği ele alalım. İkisi arasında eşit yedirilse, giydirilse, nöbet aksatılmasa bile, ikisinin aynı ölçüde sevilmesi, bir erkeğin yerine getiremeyeceği bir husustur. Böyle olunca, İslâm’ın şart koştuğu adalet yerine getirilmemiş olacaktır.
Buraya kadar anlaşıldığına göre, bu konudaki İslâm’ın müsaadesi şarta bağlı müsaadedir. Şart yerine gelmeyince müsaade de kendiliğinden kalkmış olacaktır. Önemli olan diğer bir husus da müsaade ile emrin birbirine karıştırılmaması gerekir.