HAK YEMEKTEN KAÇINMAK
İslam hak kavramına büyük önem verir.
Peygamberimiz (a.s) şöyle buyuruyor:
-“Müslüman’ın diğer Müslüman’a malı, ırzı ve kanı haramdır.” (Seçme Hadisler: sh. 88) -“Kıyamet günü gasp ettiğiniz hakları sahiplerine mutlaka ödeyeceksiniz. Öyle ki, boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.” (R. Salihın: 204)
-“Kim bir karış toprağı haksızlıkla gasp ederse, o yer kıyamet gününde yedi kat olarak boynuna geçirilecektir.” (Age: 206)
-“Kim Müslüman bir kimsenin hakkını yemin ederek ele geçirirse, Allah ona cehennemi vacip, cenneti haram kılar. Biri:
-Ya Resulallah az bir şey olsa da mı? Deyince:
-Misvak ağacından bir çubuk da olsa.” buyurur. (Age: 214)
-“Bir lokma haram yiyenin kırk gün namazı ve duası kabul olmaz. Haramın bitirdiği et, cehenneme layıktır.” (Age: 1883)
Hak deyip geçmemek gerekir. Cenab-ı Allah: “Kul ve hayvan hakkı ile huzuruma gelmeyin.” diye uyarmıştır.
Hak musalla taşına veya ahrete bırakılmamalıdır.
Hak etmeden, çalışmadan, alın teri dökmeden kazanılan veya elde edilen şey helal olmaz. Allah: “İnsana kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” buyurur. (Necm: 39) İhtiyaç olmadan dilenmekten hak doğar, ihtiyaç sahipleri açısından da hak doğar. Peygamberimiz (a.s): “Ömrünü dilenmekle geçiren kimse, kıyamet günü yüzünün etleri soyulmuş olarak gelir.” buyurur. (R. Salihın: 532)
-“Malına mal katmak isteyen, ateşten kıvılcım istemiş olur. Kıyamet gününde kızgın taşlar kucaklayarak gelir. Kim dilencilik kapısını açarsa, Allah da ona bir ihtiyaç kapısı açar.” (B. H.
Külliyatı: 2/35)
Bir hadislerinde de:
-“Kapı kapı dolaşan fakir değildir. Asıl fakir, ihtiyacı olduğu halde istemeyendir.” demiştir.
(Buhari, Zekât: 53)
Hayırlar Kur’an’a göre, kazanç için dolaşmayan fakirler için olacaktır. Onlar iffetlerinden dolayı isteyemezler, onlar yüzsüzlük etmezler denmiştir.(Bakara: 273)
Yardım edilecek kimseler iyi araştırılmalıdır. İhtiyaç sahibi olup da isteyemeyen kimseler araştırılıp bulunmalıdır. Yoksa hak yerini bulmaz.
İnsanlara zarar vermemek esastır. Ayrıca insan her organının yaptığı işlerden sorguya çekilecektir.
Eğer bir insan bakışlarını kontrol etmez de nazarı değerse, bundan sorumlu olur.
İnsanlara zarar vermemek için nazarı değen kimse güzel bir şey gördüğü zaman “Maşallah” demeli “Barekallah” demeli ve kıskançlıkla bakmamalıdır.
Haksızlıklara ve zulme neden olan bir olayda rüşvet almak, rüşvet vererek iş gördürerek, başkalarını mahrum etmektir.
Peygamberimiz (a.s): “Rüşvet alan da veren de ateştedir.” buyurmuştur. Bir hadiste de:
-“Rüşvet alan, veren ve aracılık eden lanetlidir.” (Hadis Ans: 13/441)
-“Ateşte yanmaya en layık olan, alınan rüşvetten meydana gelen ettir.” (Age: 6/434) buyrulmuştur.
Rüşvetten kaçmak, haksızlıktan ve zulmetmekten kaçmaktır.
Aslında insanları incitmek, Allah’ı incitmektir. İnsanlara zarar verip incitenler bir gün dostsuz kalır ve bir gün Allah onları mahcup eder de rezil olurlar.
Allah’ın şiddetle yasakladığı şeylerden biri de insanlara zulmetmektir. Müslüman zulmetmeyecek, adil davranacak, hak sahibine hakkını verecektir.
Kur’an’da: “Allah zulmedenleri asla bağışlamaz.” (Nisa: 168)
-“Zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş dokunur.” (Hud: 113) buyrulur. Defalarca “Zulmetmeyin, Allah zalimleri sevmez” ifadesi geçer.
Peygamberimiz şöyle haber veriyor:
-“İmkânı varken borcunu ödemeyip geciktiren zalimdir.” (R. Salihın: 1611)
-“Kıyamet günü haklar sahibine o derece ödenecek ki; boynuzlu koyun boynuzsuz koyuna hak ödeyecektir.” (Ramuz el-Ehadsi: 345/10)
-“Zulme yardım eden vazgeçinceye kadar Allah’ın azabındadır.” (Age: 406/4)
-“İnsanlar zalimi görürde, zulme mani olmazsa, Allah’ın onları azaba uğratması yakındır.” (R.
Salihın: 195)
-“Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, kıyamet günü Allah ondan ateşi çevirir.” (Tirmizi,
Birr: 20)
-“Zalime de mazluma da yardım edin. Biri: “Zalime nasıl yardım edelim?” deyince: “Onu zulümden alıkoyarak” buyurmuştur. (Buhari, Mezalim: 4)
Zalimi seyretmek, destek olmak ve zulme sebep olmakta zulümdür. Haksızlık karşısında susmak olmaz. “Dilsiz şeytan durumuna düşer.” Bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
-“Sizin üzerinizde bazı güçler bulunur. Yalan söylerler ve zulüm yaparlar. Kim bunların yalanlarını tasdik eder ve zulümlerine yardım ederse, ben onlardan değilim. Onlar da benden değildir.
Kimde onların yalanlarını tasdik etmez ve zulümlerine yardımcı olmazsa, o bendendir, ben de ondanım.” (Ramuz el-Ehadis: 141/9)
Müslüman’ın bir görevi de lanetten ve lanetliden uzak durmaktır.
Peygamber (a.s): “Mümin kusur bulucu ve lanetleyici olamaz.” der. (B. H. Kül: 4/274) buyurur.
Kim olursa olsun insanların kötülüğü istenmez, iyiliği istenir. Peygamberimiz şöyle der: “Hiç biriniz diğerine; Allah sana lanet etsin, Allah’ın gazabına uğra, cehennemde yan gibi beddualarla lanetlemeyiniz.” (R. Salihın: 3/1584)
Bir de bedduanın geri dönmesinden korkulur. Bir hadiste şöyle buyrulur: “Bir kimse birine lanet ederse, o söz geri döner.” (R. Salihın: 3/1586)
Lanet okumanın, beddua etmenin insana faydası yoktur. Lanet okuyan şeytana yardımcı olmuş olur.
Müslüman’ın kaçınması gereken bir husus da sövmekten dilini men etmesidir. Çünkü sövmek, boş ve manasız bir şeydir. Bazı şeylere sövmek ise günahında ötesinde insanın imanına zarar verir.
Cenab-ı Allah:
Kötü ve boş söz söyleyenlerden uzak durulması emredilmiştir. (Nisa: 140) (Enam: 68) -“Kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır.” (İsra: 53)
Hz. Peygamber : “Kaba ve lanetleyiciyi Allah sevmez.” -“İnsanlar dilleri sebebiyle yüzükoyun cehenneme atılırlar.” der.
Birkaç örnek verelim:
Allah Resulü buyurur ki: “Horoza sövmeyin. Zira o sizi namaz için uyandırır.” (Hadis Ans:
14/5357) -“Ölülere sövmeyin, onlar için kötü konuşmayın, sonra bazı dirileri üzersiniz.” (Tirmizi, Birr:
51)
-“Ölülere sövmeyin, zira onlar zaten ettiklerini bulmuşlardır.” (B. Hadis Kül: 4/8041) -“Rüzgâra sövmeyin onun esmesi Allah’ın emriyledir. Bazen rahmetle, bazen de azapla gelir. Allah’tan rahmet getirmesini isteyin ve onun getireceği zarardan Allah’a sığının.” (Age:
4/8039)
Bu emirlere uyan kazanır. Uymayan ise kaybeder.