HAK VE VAZİFELER
- İnsan boşuna yaratılmamıştır. Her şey, her canlı gibi onunda görevleri vardır. Kendine karşı, Allah’a karşı ve başkalarına karşı sorumlulukları vardır.
Önce insan kendisini yaratan Allah’ı bulmak ve iman etmekle sorumludur.
İnsan, bedenini sağlıklı ve temiz tutacaktır. Haram lokmadan koruyacaktır. Alkolle, sigara ile ve günah kirleri ile Allah’ın emaneti olan vücudunu kirletmeyecektir. Bundan başka iffet ve namusunu koruyacak, yüzünü kızartacak iş yapmayacaktır. Ahirette de bedeninin yanmaması için de her türlü tedbiri alacaktır.
İnsanın bir vazifesi de beden sağlığını koruduğu gibi ruh sağlığını da koruyacaktır. Allah insanı çok yönlü yaratmıştır. İnsanın dünya ve ahiret saadetini tadabilmesi için görevlerini noksansız yapması lâzımdır.
- Bizi yaratan, yaşatan, her ihtiyacımızı veren Cenab-ı Allah’tır. Allah her şeyi de bizim emrimize ve istifademize vermiştir. Bütün bunlara karşı da kulun Allah’a karşı görevleri vardır. Bunlar:
- İnanmak,
- Emirlerine uymak, yasaklarından kaçmak,
- Kulluk görevlerini yapmak, Evet kul Allah’a karşı şeksiz şüphesiz inanacaktır. O’na itaat edecektir, ibadet edecektir. Şükredecek, zikredecektir. İstediğini Allah’tan isteyecek, yalnız Allah’a ibadet edecek, yalnız O’na güvenip, O’na dayanacaktır. O’ndan isteyecektir.
- Hz. Peygambere karşı da görevleri vardır. Hz. Peygambere müslüman olarak gönülden bağlanacak, O’nu sevecek, sünnetine uyacak, O’na selâm ve selavat gönderecektir.
- Ailesine karşı görevleri vardır. Kendisini dünyaya getiren ana babasına evlatlık görevlerini yerine getirecek, onlara karşı tatlı dilli olacak “öf” bile demeyecek, rızalarını kazanmaya çalışacaktır. Ana-baba kendisine nasıl baktıysa, o da onlara öğle bakacaktır.
Ana baba öldükten sonra da kemiklerini sızlatmayacaktır.
Evlat ana-babasına bakacaktır ki, kendi evladı da ona baksın. Her şey bir nöbettir, karşılıktır.
Bundan başka eşine çocuklarına karşıda görevlerini yerine getirecektir. Onları helâl gıda ile besleyecek, dinlerini öğretecek, insani, ahlakî, eğitimlerini tamamlayacaktır. Aile fertlerine karşı kaba kırıcı davranmayacaktır.
Duruma göre insanın ana – babası, eşi ve çocukları, ya cenneti olacak ya da cehennemi olacaktır.
İnsanın kendini kurtarması yetmez. Yakınları kurtulmadan insan kurtulamaz. Kendi hesabının yanında yakınlarının da hesabını verecektir.
- İnsanın diğer insanlara karşı da vazifeleri vardır. Mesalâ, fakirlerin insanın malında bile hakları vardır. Komşunun insanın üzerinde hakkı vardır. Peygamberimiz: “Komşusu şerrinden emin olmayan cennete giremez”, “Komşusu açken tok yatan müslüman değildir.”buyurmuş ve üzerinde komşu hakkı olanı savaşa almamıştır. İnsanın dullara, yetimlere karşı, ihtiyaç sahiplerine karşı ve emri altında olanlara karşı görevleri vardır. Akrabalara karşı da görev ve sorumluluklar vardır. Peygamberimiz: “Rızkının, ömrünün artmasını isteyen akraba hakkını gözetsin.”buyurmuştur. (Buhari – Edeb: 12)
Göz hakkı denilen bir hak vardır. Bir şeyi alıp evine götürürken, yerken içerken, balkonda et kızartırken, göz hakkını düşüneceksin.
Peygamberimiz şöyle diyor:
“Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı:
- Karşılaştığında selâm vermek,
- Olumlu davetine icabet etmek,
- Nasihat isterse nasihat vermek,
- Aksırınca hamd ederse, şükrederse, “Yerha-mükellah” demek,
- Hastalanırsa, ziyaret etmek,
- Ölürse cenazesine katılmaktır.” (Müslim: 7/53)
Yardım edilmeyince, zarar verince, iftira, gıybet edince, yalan söyleyince, aldatınca, kovuculuk edince, sırrını yayınca, alay edince kul hakkı doğar. Hz. Peygamber şöyle buyurur:
- “Kıyamet günü eğer hak gasb ettiyseniz mutlaka ödeyeceksiniz. Öyle ki, boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hak talep edecek.” (R. Salihin: 204)
- Bir hadiste de: “Kim bir karış miktar yeri haksızlıkla gasp ederse, o yer kıyamet gününde yedi kat olarak boynuna geçirilecektir.” (Age: 206) diye bildirilmiştir.
Allah Rasülün bir talimatı da şöyle:
“Kimin üzerinde zulüm varsa, hiçbir şeyin para etmediği gün gelmeden helâllik alıp kurtulsun. Aksi halde zulüm oranında salih ameli varsa, ondan alınır. Şayet iyilikleri yoksa, hak sahibinin kötülüklerinden alınıp üzerine yüklenir.” (Age: 210)
Kur’an-da: “O gün herkes ne kazandıysa, onu bulacak, kimseye haksızlık yapılmayacaktır.” (Mü’min: 17)
Bir hadiste: “Kim müslüman bir kimsenin hakkını yemin ederek ele geçirirse, Allah ona cehennemi vacip, cenneti haram kılar.” Biri:
- Ya Rasülellah az bir şey olsa da mı? demiş. peygamber:
- Misvak ağacından bir çubuk dahi alsa, cevabını vermiştir. (Age: 214)
- Bir de hayvan hakkı vardır. Cenab-ı Allah kul hakkını da helâl edip bağışlamıyor, hayvan hakkını da bağışlamıyor. Hayvan da kıyamet günü diriltilecek o da hakkını alacak, yani kendisine yapılanı aynen yapacak ve toprak olacaktır.
- Müslüman her şey için Allah’a şükredecektir. Nankörlük etmeyecektir. Kendisine ufak bir şeyi verene teşekkür ederken, her şeyi veren Allah’a şükretmemek olur mu?
* Kur’an-da: “Şükredin nankörlük etmeyin. Eğer şükrederseniz size nimetlerimi artırırım.” (İbrahim: 7+ Duha: 11) buyrulmuştur.
Sahip olduğumuz nimetlerden kıyamet günü mutlaka sorulacağız.
– Müslüman Allah’tan gelene de sabredecektir. Sabrın da şükrün de karşılığı cennettir.
- Kur’an-da: “Allah musibetlere katlanarak sabredenleri sever.” (Ali İmran: 146)
- “And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık; maldan, candan, ürünlerden biraz azaltma yolu ile imtihan ederiz. Ey Peygamber sabredenleri müjdele!” (Bakara: 155)
Her şey bir imtihandır. Musibet, sabredene rahmet olur.
- Allah’a itaatte sabır gerekir.
- Günaha harama direnmede sabır gerekir.
- Musibetlere sabır gerekir.
- Allah’a şikayet eden, sabretmeyen isyan etmiş olur.
“Sabreden derviş muradına ermiş” derler. Koruk sabırla erermiş. Onun için sabır her şeyin başıdır.
- Müslüman Ahde vefa göstermelidir. Kur’an-da ”Ahdinizi yerine getirin.” (İsra: 34) “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylersiniz?” (Saff: 2) “Anlaşmalar yerine getirilecektir.” (Maida: 1) “Antlaşmalar yerine getirilecektir.” (Enfal: 91)
Peygamberimiz de: “Münafıkın alâmeti üçtür:
- Konuştuğu zaman yalan söyler.
- Söz verdiği zaman sözünden döner.
- Kendisine bir şey emanet edilince ona hıyanet eder.”buyurarak sözünde durmamayı münafık-lık alâmeti saymıştır. (Buhari İman: 24)
Başlangıçta Allah: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?demişti. biz: “Evet sen bizim Rabbimizsin” diyerek bir anlaşma yapmıştık. Söz vermiştik.” (A’raf: 172)
Bugün kaç kişi sözünde duruyor. Kaç kişi kulluk yapıyor?
Bakın Kur’an-da Allah bu durumda bize ne diyor: “Ey iman edenler! Sakın bile bile Allah’a ve Peygambere hainlik etmeyin. Aranızdaki emanetlere de hıyanet etmeyin.” (Enfal:
27)
Peygambere verdiği sözü Ebû Lübâbe yerine getirememişti. Bu ayet inince kendini direğe bağladı. Ölünceye ve Allah tarafından affedilinceye kadar bir şey yiyip içmeyeceğine dair yemin etmişti. 7. gün düşüp bayıldı. Bunun üzerine affedildiğine dair ayet indi.
– Müslümanın iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak, iyiliğe çığır açmak, iyi örnek olmak, her iyiliği tebliğ etmek görevi vardır. Müslüman her haliyle iyiliğe sebep olacaktır. Müslüman bu görevlerini yapmadan kurtulamayacaktır. Hayırlı müslüman olmanın yolu da budur. (Ali-İmran: 104-110)
Bu görevlerini terk eden de helâk olacaktır. (Enfal: 73)
- “İyiliğe davet eden, o iyiliği yapanlar gibi sevap alır.” (R. Salihin: 172)
- “Ey mü’minler! Yalvar yakar olmanıza rağmen dualarınız kabul olmayacak duruma düşmeden önce iyiliği emir ve kötülükten men ediniz.” (İ. Canan Hadis Ans: 1/ 231) buyuruyor Allah Rasülü.
- Müslüman Allah’ın kullarına faydalı olan kimsedir. Peygamberimiz şöyle anlatır: “Kıyamet gününde Allah soracak:”
- Benim için ne yaptın, ne getirdin? Kul diyecek ki:
- Namaz, oruç, zekat, hac……..
- Bunlar senin için, sen benim için ne yaptın?
- Senin için ne yapabilirdim Rabbim! Ona cevap:
- Benim kullarım için yapılan, benim için yapılmıştır, olacak. Kur’an-da: “Siz hayıra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir.” buyruluyor.
(Sebe: 39)
- Müslüman tebliğ görevini yerine getirecektir. İnsanlara İslâm’ı anlatacak, gönülleri aydınlatacaktır. Yanlışları düzeltecek, eksikleri giderecektir. Çünkü bir insanı hidayete ulaştırmak dünyalara bedeldir.
- Müslüman, etki müsmümanı, hem de tepki müslümanıdır. Suya sabuna dokunmadan el temizlenmez. Korunulması, savunulması gereken ema-netler var.
* Peygamberimiz: “Üzerine düşen sözü söyleme-yene Cenab-ı Allah:
- Niye söylemedin?der.
- Konuşmamı falan korku engelledi.” deyince Allah:
- Benden korkman gerekmez miydi? diyecek, diyor. (İ. Canan Hadis Ans: 17/554)
* Bir hadislerinde de: “Sizden biri çirkin bir iş görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle önlesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” buyurur. (Müslim İman: 78+ B. Hadis Külliyatı: 7908)
Evet müslüman, nemelazımcı değil, etki ve tepki adamı olacaktır. Her türlü yozlaşmayı göz önüne getirip bunda benim payım nedir? diye kendini hesaba çekecektir.