HABESİSTANA HİCRET
Daha önce Müslümanların gördüğü zulmü çektikleri eziyeti gören peygamber (as) bir grup Müslümanın Habesistan’a hicret etmelerine müsaade etmişti.
Cenab-ı Allah bu göç edenleri için “zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi” (Nahl:41)
Bu yolculuğu yapanlar, Hristiyan olmasına rağmen adil olan Habesistan kralının yurdu idi. Bunlar 15 kişilik ilk muhacirlerdi. Bunlardan sonra bazı Müslümanlarda oraya hicret ettiler.
Kureyşliler Necasi’ye bir heyet gönderdi. Göç eden Müslümanları geri istediler. Müslümanların başında Hz. Ali’nin kardeşi cafer vardı.
Necaşi iki tarafıda dinledi. Cafer’in konuşmasından etkilenerek Müslümanları haklı buldu. Müslümanları geri vermedi.
Cafer bin Ebu Talip şu konuşmayı yapmıştı:
(Bu konuşma kralın, hristiyan din adamlarının ve Mekkeli müşriklerin hazır bulunduğu ortamda yapılmıştır)
“Ey Kral! Biz müşrik bir kavimdik. Putlara tapardık. Sapıklık ve bilgisizlik içerisinde yaşıyorduk. Ölü etini yer, komşuya kötülük eder, bütün ahlaksızlıkları çekinmeden işlerdik. Haramları helal sayar, birbirimizin ve başkalarının kanını dökerdik. Güçlü olanlar, zayıf olanları ezmekten çekinmezdi. Uzun bir süre bu şekilde yaşadık. Ancak bir gün, Allah bize içimizden birisini peygamber olarak gönderdi. O’nun doğruluğunu, güvenilirliğini ve vefasını çok yakından biliyorduk.
O bizi, bir olan, ortağı bulunmayan Allah’a ibadet etmeye, atalarımızdan bize gelen yanlışlıkları terketmeye, putları reddetmeye davet etti. Gene bu peygamber bizleri doğru söylemeye, emaneti sahibine iade etmeye, akrabalık bağlarına saygı göstermeye, komşuluk hakkına itaat etmeye, cinayetten ve kan dökmekten kaçınmaya, bütün ahlaksızlıkları terketmeye, yalancı şahitlik yapmamaya, öksüzün malını vermeye, namuslu kadınlara iftira atmamaya davet etti. Ve yine bize namaz kılıp, zekat vermeyi emretti.
Bizler bu Peygambere inanmış. O’nun davet ettiklerini kabul etmiş kişileriz. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayız. Allah’ın bize helal kıldıklarını helal, haram kıldıklarını haram kabul ederiz; hiçbir şekilde aksini iddia etmeyiz. Fakat kavmimiz bize saldırıp, işkence ettiler. Dinimizden ayrılmamız, eskiden olduğu gibi sorumsuzca istediğimiz gibi davranıp, yaşamamız için bizi zorladılar. Putlara tapmamızı emrettiler. Bizde onların bu baskı ve işkenceleri karşısında, senin ülkene göç etmeye karar verdik. Seni başkalarına üstün tuttuk. Çünkü senin zorba olmadığını, sana sığınanları koruyacağını umduk.”