GÜZEL AHLAK
En güzel insan, ahlakı güzel olan insandır. İnsana verilen hasletlerin en hayırlısı da güzel ahlaktır. Güzel ahlak, insanı faydalı hale getirir.
Kötü ahlak ise her güzelliği bozar, tadını kaçırır. Kötü ahlak, kişiyi azdırır, zararlı hale getirir. Herkes onun şerrinden kaçar. Kötü huylu ve çirkin sözlü kimseleri Allah da sevmez.
Cenab-ı Allah defalarca “doğru olun”, “ahlaklı olun”, “doğrularla beraber olun”, “ahlakınızı güzelleştirin” diye emrediyor.
İnsanın kötü olması da kolaydır, iyi olması da. Kötü olmak da insanın elindedir, iyi olmak da elindedir. Zor olan kötülükleri alışkanlık haline getirmek, kötü olarak yaşamaktır. İşte yanlış olan da budur.
- * *
Sevmeden sevilmeyi istemek hayaldir.
Sevilmek için önce sevmek gerekir. Karşılıksız sevgi olmaz. Olsa da yaşamaz.
Sen insanları seveceksin, insanlar da seni sevecek. Sen Allah’ı seveceksin, Allah’ta seni sevecek. Sen Allah’ı seversen Allah seni sevmez mi?
Allah çirkin ahlaklı olanları sevmez. Kur’an’da şöyle buyurur:
- “Allah, (zatına ve kanunlarına) inanmayan veya İslam’ın dışındaki batıl din ve ideolojileri meşru gören kâfirleri sevmez.” (Al-i İmran:32)
- “Allah ilahi emir ve yasaklara aykırı giderek nefisine, haklara tecavüz ederek fertlere ve topluma zarar veren zalimleri sevmez.” (Al-i İmran:57)
- “Allah, faiz, içki ve rüşvet gibi haramlarda ısrar eden, Rabbine karşı nankör günahkârları sevmez.” (Bakara:286)
- “Allah (mal, sır, görev gibi) kendisine tevdi olunan emanetlere hainlik edenleri sevmez.” (Enfal:58)
- “Allah, israfçıları sevmez.” (Araf:31)
- “Allah, kulluğunu unutarak helal ve haramı tanımayan haddi aşan kulları sevmez.” (Araf:55)
- “Allah (malı, çocukları, güzelliği veya mevki ile) kendini üstün görüp, insanları küçük gören, gerçeği kabul etmeyen kendini beğenmiş kişileri sevmez.” (Nahl:23)
- “Allah, şımarıkları ve bulunduğu toplumda bozgunculuk yapan, anarşi tarafları, fırsatçıları sevmez.” (Kasas:76-77)
- * *
Edepli, hayâlı olamamak, namuslu geçinmek:
Bazı insanlar, hayvanlar kadar edepli olamıyor. Aslında canlılar arasında utanma duygusu yalnız insana verilmiştir. İnsan utanmayınca dilediğini yapar.
Atalarımız: “Kadını er değil, ar zabdeder,” demişlerdir. Hayâsızlar için: ”Ar damarı çatlamış” denir.
Hayâsızlık korkunç bir hastalıktır. İnsandan hayâ giderse, o insanda hayır namına bir şey kalmaz. Yaptığı işte de hayır olmaz.
İnsanlar arası ilişkilerin doğru dürüst gitmesi için karşılıklı edep gerekir. Büyüklerimiz EDEB kelimesini “insanın eline, diline ve beline sahip olmasıdır” diye açıklamışlardır.
Şair şöyle der:
- “Edep iledir Kemal-i âdem, Edep iledir nimaz-ı âlem,
Edep bir taç imiş Hüda’dan,
Giy o tacı emin ol her beladan.”
- * *
Ahlaksızlıklar geçer akçe oldu.
Geçer akçe ahlak değil, ahlaksızlıktır. Dün ahlaksızlık olarak vasıflandırılan birçok şey, bugünün bir parçası haline geldi.
Utanması gereken utanmıyor. Sırıtarak ahlaksızlığa devam ediyor. Kendisine ahlaksız denince de kızıyor. Yaptıklarından dolayı utanmayanlar, görenleri utandırıyor. Tilkinin kurnazlığı ile övüneyim derken hırsızlığını ortaya koyduğu gibi, edepsiz, hayâsızlığını anlatarak teşhirciliğini ortaya koyuyor.
Kadınımız melekleri bile utandıracak şekilde giyinmekten çekinmiyor. Tahrik ediyor. Sonra da tacize, tecavüze uğruyor.
Yalan, aldatma, kandırma, çalıp çırpma, açıkgözlülük sayılıyor.
Bazen insan, insan olduğundan utanıyor.
* * *
İyi insan olmak neden zor geliyor? İyi olmak varken neden kötü olunuyor?
Bir insan istemeden, terbiye görmeden, helal yiyip içmeden “Allah biliyor, görüyor, soracak” demeden iyi olamaz.
Avcı nişan almış, ceylana ateş edecek. Ceylan ona demiş ki: “Allah seni, beni vurman için mi yarattı?” Avcı donmuş kalmış.
Bugün üzerindeki elbisesinin değeri kadar değeri olmayanlar vardır.
Mevlana şöyle demiştir:
- “Nice insanlar gördüm, üzerlerinde elbise yok, Nice elbiseler gördüm, içlerinde insan yok.”
Bir şair de şöyle haykırmış:
- “Yılan mısın, kimi görsen sokuyorsun,
Baykuş musun, nereye konsan yıkıyorsun.”
İnsan, asli görevini unutur, kendini insan olarak görmezse, insanca yaşayamaz.
İnsan, güzel ahlakı ile ve yaptıkları ile insandır. Asırlardan beri Ebu Cehil’e kim “Bravo, şöyle şöyle adam, şunları şunları yapmış” diyor?
Fakat aynı zamanda, aynı coğrafyada yaşayan Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali (Allah onlardan razı olsun) için neler deniyor?
Bizde de bazı mezarları kaç kişi ziyaret ediyor? Kaç kişi hatim, Yasin ve Fatiha okuyor? Ama bazı büyükler nasıl anılıyor? İsme gerek yok…
Hangisi olmak istersiniz? Rahmetle anılmak mı, hayırla yâd edilmek mi yoksa lanetle anılmak mı?