GÜNAHKARLAR PİŞMAN OLACAK
İnsanoğlu günaha girmek için sebep arıyor. Kendisine günah yazılacak işler yaparken pek aldırış etmiyor. Bunun yanında sevap kazanmak için bir çok sebep var, sevap kazanma arzusu pek taşımıyor.
Hani kralın biri İslam bilginine
-Bana namaz kılmamam için beş tane mazeret bul demiş. Alim saymış :
1- Çocuk ol.
Kral :
- Nasıl olur, olamam
- Öyleyse namaz kılacaksın demiş
2- Deli ol!
Kral :
- Nasıl olur ben akıllıyım!
- Öyleyse namaz kılacaksın. Cevabını almış.
- Kafir ol!
Kral :
Nasıl olur ben Müslüman’ım demiş – Öyleyse namaz kıl. Cevabını almış.
- Ölü ol!
Kral :
- Nasıl olur ben yaşıyorum.
- Öyleyse namaz kılacaksın. Cevabını almış.
5- Bunak ihtiyar ol!
Kral :
- Olamam” deyince:
- Öyleyse namaz kıl demiş.
İnsanımıza sorarsan işi çok, vakti yok, ibadet edemez. Yapmamak içinde mazeret arıyor.
Ahireti içinde emin, Allah büyük, affeder. Sıratta kaymamak içinde çaresini öğrenmiş ayağına sabun sürmeyecek. Halbuki ayağını kaydıracak günahı her an işliyor.
Ömrünü bir çokları olur olmaz işlerde tüketiyor. Allah’ın emaneti vücudunu şurada burada yıpratıyor, bilgisini kötüye kullanıyor. Parasını Allah’ın razı olmayacağı şekilde harcıyor.
Böyle bir hayatın sonu pişmanlıktan başka ne olur? Bu pişmanlığı Cenab-ı Allah şöyle bildiriyor:
- Ölüm gelip çattımı “Rabbim! Benim ölümümü biraz geciktirsen de hayır yapıp iyilerden olsam! Diyecek” (Münafıkun : 10)
- “Kötülere uyanlar : keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onları bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık böylece Allah onlara işlerini pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkmazlar.” (Bakara : 167)
- “Onlar, Rabbimiz! Bizi buradan çıkarda yaptıklarımızın yerine iyi işler yapalım!
Diye feryat ederler. Size düşüne bilecek kadar ömür verilmedi mi? Size uyarıcı gelmedi mi? Şimdi tadın azabı. Zalimlerin yardımcısı yoktur denilir.” (Fatır : 37)
“Yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün: eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik derler”. (Ahzab : 66)
- “O gün zalim kimseler pişmanlıktan ellerini ısırıp keşke Peygamberle birlikte yol tutsaydık! Keşke falancayı dost edinmeseydim! derler.” (Furkan : 27/28)
- Cehenneme getirilen yaptıkları hatırlatınca : “Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim” der. (Fecr : 23/24)
- “O günahkarlar Rableri huzurunda başlarını öne eğecekler” Rabbimiz gördük duyduk şimdi bizi dünyaya gönderde iyi işler yapalım “diyecekler” (Secde : 12)
- “ Onlar ateşin karşısında durdurulup” ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inanlardan olsak “dediklerini bir görsen!” (Enam : 27 ) – “ İnkar edenler zaman zaman keşke bizde Müslüman olsaydık, diye arzu ederler” (Hıcır : 2)
-Biz size yakın bir azap ile sizi uyardık o gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı kişi : “keşke toprak olsaydım!” diyecektir. (Neke : 40)
Bu ayetlerden anlaşılıyor ki ihmalkarlar, günahkarlar ve inkarcılar ölüm ötesinde pişman olacaklar ah vah edecekler, yalvaracaklar ama ne çare!…
M – SONUÇ
Biraz daha genç iken: “Ya Rabbi hayatın refahını, ömrün mesudunu ve uzununu isterim” derdim. Şimdi uzun değil, hayırlı ömür hayırlı son istiyorum. Neden? Uzun ömür sorumluluk getirir de ondan. Çünkü insan hayatının her anının hesabını bir bir verecek, inceden inceye sorulacaktır.
Ömrün sorumluluğu var, servetin sorumluluğu var. İnsan, görevlerini yapamazsa, ömrün ve servetin hesabını vermeye gelince ah vah etmek, keşke yaşamasaydım, keşke bunca serveti toplamasaydım” demek kimseyi kurtarmaz.
Allah bize hesabını verebileceğimiz ömür ve hakkını verebileceğimiz mal versin.
Hz. Peygamber : “Nasıl Yaşarsınız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öylece haşrolunursunuz.”
Bir hadislerinde de : “Allah’ın kulundan vazgeçmesinin alameti, o kulun boş şeylerle uğraşmasıdır.” demiştir.
Otuz yıl cenaze yıkayan bir din görevlisi, “insanlar nasıl yaşadıysa, öyle gittiğini gördüm” demiştir.
Sultan Ahmet, camisi yapılırken işçi gibi çalıştığı, caminin bitmesine ömrü yetmemişti. Son anda birden kalkmış, hocası Mustafa Efendi : Padişahım! Nereye deyince, Sultan Ahmet : “Taş taşımaya giderim hocam” demiştir.
Hz. Peygamber : “Kişi kıyamet gününde dört şeyden sorguya çekilmedikçe bir yere ayrılmaz :
- Ömrünü nerede tükettin?
- Bedenini nerede yıprattın?
- İlmini nerede kullandın?
- Malını nereden kazanıp, nereye harcadın?” diyor.
İnsan, dünyada neye sahip olursa olsun, bir gün ölecek, neye sahipse dünyada bırakarak, yataksız, yastıksız mezara girip yatacak. Geride kalan yakınları “ne bıraktı?” diye sorarken, melekler: “ne getirdi?” diyecekler.
Bir insanın hem cennette, hem de cehennemde yeri vardır. Nereye gitmek isterse oraya gider…
“Sırat, kıldan ince kılıçtan keskin” denir. Sırat insanın ameline göre değişir. Geçen kişinin ameli iyi ise, sırat geniş yol oluverir.
“Keşke”, “vay başıma gelenlere” deyip pişman olanlardan olmayalım yaşadığımız hayat, sahip olduğumuz servet pişmanlık vesilesi, olmasın. Cenab-ı Allah hepinize her şeyin hayırlısını versin. Hayırlı ömür versin, hayırlı işler nasip etsin. Hayırlı ölüm versin, hayırlı ölüm ötesi versin. İman Kur’an nasip etsin. Sıratı kolay geçen hesabı kolay görülen kullarından etsin. Kabir azabı, cehennem azabı göstermesin, cennette nur cemalini göstersin. Böyle dileyelim.
Dünya hayatı, bir namazlık saltanattır. İnsan teneşir tahtasından kalkıp musalla taşına uzandı mı, artık son görev yapılacaktır; namaz kılınıp dua edilecektir.
Bu ölüye dua olan cenaze namazını sulandırıp bulandırmamak lazım. Cenazeye saygı gerekir, nezaket gerekir, sessizlik gerekir.
Bize düşen, rahmete vesile olacak dua ve fatiha okumaktır.
Kime dua edilir, kime fatiha okunur?
- Canlı doğanların,
- Müslüman olduğu bilenlerin namazı kılınır dua edilir fatiha okunur.
Kimlere dua edilmez kime fatiha okunmaz?
- Eşkıyanın, Teröristin,
- Ana baba katilinin,
- Kısasla öldürenin,
- Müslüman olmayanın namazı kılınmaz, dua edilmez.
Cenaze kalkmadan yapılacak işler kısaca şöyledir:
- Vasiyetinin olup olmadığı araştırılır. Varsa yerine getirilir.
- Kabre girmeden, kabir azabı başlamadan borçlu olup olmadığı araştırılır. Borcu varsa hemen ödenmeli, hak helal ettirilmelidir. Bu çok acil bir durumdur. Çünkü; Cenab-ı Allah kul hakkı ile; hayvan hakkını helal etmiyor. Hocanın “nasıl bilirsiniz? Hakkınızı helal edin demesi cevaben helal olsun” denmesi meseleyi çözmez. Hz. Peygamber: “Ödeyinceye kadar müminin ruhu borcuna bağlıdır.” (İs. Fık. Ans. : 3/19) (R. Salih’in : 2/947) buyurmuş, borçlunun borcu ödeninceye kadar cenaze namazını kıldırmamıştır. Kula borcunun ödenmesinden sonra Allah’a olan borçları hesap edilip ödenir.
- Yapılacak hayırlar için gün sayılmaz. Yapılacak hayır hemen yapılmalı, bir an önce azaptan kurtarılmalıdır.
- Şu husus da çok önemlidir. Cenaze çıkan evde üç gün o evin yemeği yenmez. O acı içinde zahmet verilmez. Bilakis o eve yemekler götürülür, beraberce yenilir, acıları