GÜLER YÜZ- TATLI DİL
Dinimiz güler yüzlü, tatlı dilli olmamızı emreder. Peygamber (a.s):
-“Mümin kardeşine tebessüm etmeniz sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırmanız sadakadır. Yolunu kaybeden birine yol göstermeniz sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi
şeyleri kaldırıp atmanızda sadakadır.” (Tirmizi, Birr: 36)
-“Mümin kardeşinin yüzüne karşı güler yüzlü olman sadakadır.” (Buhari, Cihad: 128) buyurur.
Cenab-ı Allah da:
-“Habibim, kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar.” diye emrediyor.(İsra: 53) Peygamber efendimiz bizim için en güzel örnek olmalıdır.
Allah Resulü, güler yüzlü ve tatlı sözlü idi. Sahabe o’nun için: “Konuşurken hep tebessüm ederdi.” diyor. (Ramuz el-Ehadis: 545/20)
Kendisi de: “Tatlı söz, sadakadır.” buyurmuştur. (Buhari, Edep: 34)
-“Lanet etmek, doğruların şanından değildir.” (Riya üs Salihın: 1582)
-“Olgun Müslüman, kimseyi kötülemez, lanet etmez, haddi aşmaz ve hayâsızlık etmez.” (Riyaz üs salihın:1585)
-“Müslüman ölülere sövmeyin, ayıbını söylemeyin. Çünkü onlar ahrette iyi veya kötü amellerin karşılığını göreceklerdir.” (Age: 1595) buyurmuştur.
Müslüman diline sahip olacaktır. Dilin nasıl kullanılacağına dair Kur’an’da şu ayetleri zikredebiliriz.
-“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf: 18)
“Yeryüzünde tabi ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.”
(Lokman: 19)
-“Sözün doğrusunu söyleyiniz!” (Nisa: 9)
-“Sözü gönül alıcı bir biçimde güzelce söyleyiniz!” (İsra: 23)
-“Sözü muhataplarınıza akla ve sağduyuya uygun ve ortamı gözeterek söyleyiniz!”(Nisa: 8) -“Sözü kolay anlaşılır bir biçimde söyleyiniz!” (İsra: 28)
Peygamber (a.s) da şunları tavsiye etmiştir:
-“Özür dilemek zorunda kalacağınız bir sözü söyleme.” (İbn-i Mace, Zühd: 15)
-“Vücutta bir et parçası vardır. Eğer o düzelirse vücudun tamamı düzelir. Eğer o bozulursa,
bedenin tamamı bozulur. Bilin ki o kalptir.” (Hadis Ans: 16/339) Diğer hadislerinde de:
-“İnsanoğlunun hatalarının çoğu dilindendir.” (Ramuz el-Ehadis: 80/5)
-“Dilini muhafaza et, evinle meşgul ol, günahlarına ağlayarak nedamet et.” (Riyaz üs salihın:
1549)
-“Bir kimsenin her işittiğini söylemesi, yalan olarak yeter.” (Age: 1577)
-“Kim bana dilini, iffet ve namusunu koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.” (Buhari, Rikak: 23) demiştir.
Kötü sözden kaçınılmalıdır. Söz ayıpsız olursa güzeldir. Yunus şöyle der:
-“Kirli elbiseler kirini, Su ile yıkamak gerek.
Sözün kiri yıkansa gitmez
Ya ne etmek gerek?”
Peygamberimiz: “Ya hayır söyle ya da sus .” (Buhari, Edep: 31) Bir hadiste de:
-“Allah, kötü söz söyleyen ahlaksıza buğz eder.” buyurur. (Tirmizi Birr: 61)
-“Allah’ım, kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve cinsel organımın şerrinden sana sığınırım de.” cevabını vermiştir.(R. Salihın: 1512)
Boş konuşmaktan kaçınılmalıdır. Cenab-ı Allah Müslümanlar için şöyle buyurur:
-“Onlar ki boş ve faydasız şeylerden kaçınırlar.” (Mü’minun: 3) -“Onlar ki, yalan ve boş söz işittiklerinde savuşup giderler.” (Kasas: 55) Bir hadiste de:
-“Bir kimsenin kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, iyi Müslüman oluşundandır.” (Tirmizi, Zühd: 11) buyrulmuştur.
Çok konuşmaktan kaçınılmalıdır. Çok konuşmak, çok yalana ve çok hataya sebep olur. Çok gülmek, kalbi öldürür. Atalarımız: “Az ye, az uyu, az konuş” demişlerdir. Allah:
-“Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz.” (Necm: 60) Peygamberimiz:
-“Benim bildiğimi bilseydiniz, gülmez ağlardınız.” demiştir. İnsan söylediği her söz için hesaba çekilecektir.
Hz. Ali (r.a): “Mızrakların açtığı yara iyi olur da dil yarası iyi olmaz.” demiş. Dil şu kötülüklerden alıkonmalıdır:
- Boş ve manasız sözlerden,
- Kötü ve çirkin sözden,
- Yalan, iftira, gıybet ve küfürden,
- Alay ve hakaret içeren sözden,
- Çok konuşmaktan,
- Yeminden,
- Herkese “efendim” demekten. Peygamber (a.s):
-“Adam bir münafığa “efendim” derse, Rabbini gazaba getirmiş olur.” demiştir. (Ramuz el-
Ehadis: 56/13)
Müslüman zamanının değerini bilmelidir. Zaman çabuk geçiyor. Onun için güzel ve faydalı şeylere zaman ayırmalıdır. Değerlendiren için geçen zaman, mutluluk kaynağı olur, değerlendirmeyen için de pişmanlık vesilesi olur.
İnsan emekli bile olsa yapılacak o kadar çok şey var ki, emeklilik geçmişin telafisi için büyük fırsat. En güzel hizmetlerin, geçmişte yapılamayan ibadetlerin yapılabileceği zaman. Tek kelime ile kurtuluş fırsatı.
Dinimiz işlerlimizde danışmayı (istişare etmeyi) emrediyor. Allah Kur’an’da: -“İşlerinde istişare et.” diye emrediyor. (Al-i İmran: 159) Bir ayette de: -“Bilmiyorsanız bilenlere sorun.” diye emrediyor. (Nahl: 43 +Enbiya: 7) Peygamber (a.s) da:
-“İstişare eden mahrum olmaz. İstişare eden pişman olmaz.” (R. Ehadis: 374/8)
-“İstişare eden yardım görür.”(Age: 108/1)
-“İstişare eden zillete düşmez.” (Hadis Ans: 16/43) diyor.
Aksıran Ne Yapmalı Ve Ne Demelidir?
Peygamber (a.s) şöyle buyuruyor:
-“Bir Müslüman’ın diğer Müslümanlara karşı beş görevi vardır:
- Selam vermek, selamı almak,
- Hastayı ziyaret etmek,
- Cenazeyi defnetmek,
- Davete uygunsa icabet etmek,
- Aksırınca “Şükür Elhamdülillah” diyene “Yerhamükellah” demek.” (R. Salihın: 899)
Bir hadislerinde de:
-“Allah hapşırmayı sever, esnemeyi sevmez. Esnemek şeytandandır. Namazda esnemeyin. Esnerseniz ses çıkarmayın, yoksa şeytanı güldürmüş olursunuz.” buyurur. (Hadis Ans: 9/3397) Bir hadiste ise: -“Sizden biri aksırdığında iki avucunu yüzüne koysun ve sesini kıssın.” (Ebu Davud, Edep:
90) demiştir.
Aksıran peygamberimizin emrine göre “Şükür elhamdülillah” diyecek, bunu duyan da “yerhamükellah” diye cevap verecek. Aksıran da ona: “yehdina yehdikümullah” diyerek dualaşacaklardır.
Esneme konusunda da şöyle buyurur:
-“Sizden biri esneyeceği zaman, gücü nispetinde onu gidermeye çalışsın. Çünkü şeytan esneyene güler.”(Buhari, Edep: 125) Bir hadislerinde de:
-“Biriniz esnerse, eli ile ağzını kapatsın. Çünkü o esnerken şeytan ona güler ve ağzından girer.” (B. Hadis külliyatı: 4/7765)buyurmuştur.
Demek ki hapşıran, esneyen ağzını kapatacak ve ses çıkarmayacaktır.
Kulağı Çınlayan Ne Yapacak, Ne Diyecek?
Kulağı çınlayan için peygamber (a.s):
-“Sizden birinin kulağı çınladığında beni hatırlasın ve bana salât-ü selam getirsin ve bir de “Beni ananı Allah’da hayırla ansın” desin. (Ramuz el-Ehadis: 53/13) buyurmuştur. İnsan bir iş yapacağı veya yapmayı düşündüğü zaman “İnşallah” (Allah izin verirse) demelidir. Çünkü peygamberimiz, sorulan bir soru için “Yarın cevap veririm” demiş, inşallah dememişti. Vahiy meleği gelmedi, mahcup oldu.
İşlerinde Allah’ı ananı Allah mahcup etmez, yalnız bırakmaz.
Güzel bir şey, güzel bir çocuk görüldüğü zaman, “Maşallah” “Barekallah” denmelidir. Nazar değmez o zaman.
Eğer nazar değdiyse, üçer defa Fatiha, Ayetel Kürsi, İhlâs, Felak, Nas sureleri okunur. Bir de kelam suresinin 51. Ve 52. Ayetleri okunur. Bir hadiste şöyle buyrulur:
-“Sizden biri din kardeşinin nefsinde veya malında hoşuna giden bir şeyi görünce onu tebrik etsin “Barekallah” desin. Zira nazar haktır.” (Ramuz el-Ehadis: 389/8)
Yatıp kalkarken sevap kazanmanın yolu; yatarken Fatiha, Ayetel kürsi, İhlas, Felak, Nas surelerini okuyarak sağ tarafa yatmaktır.
Abdestli yatmak çok sevaptır.
Ebu Zer (r.a) şöyle nakleder:
-“Allah Resulü yatağa girdiğinde: Allah’ım! Senin ismini anarak uyurum ve uyanırım” derdi.” (Riyaz üs-salihın: 1487)
-“Yatağa girdiğinizde 33 defa Allahü ekber, 33 defa Sübhanellah, 33 defa Elhamdülillah” deyin buyurmuştur. (Age:1488)
-“Sizden biri bir yerden Allah’ı zikretmeden kalkarsa, eksik iş yapmış olur. Bir kimse yatağa yattığında Allah’ı zikretmezse, yine eksik iş yapmış olur.” (Age: 822) buyurmuşlardır. -“Bir kimse akşam abdestle yatarsa, onun yanında bir melek bulunur. O melek sabaha kadar ona dua eder ve der ki: “Allah’ım, senin bu kulunu affet. Zira o, abdestli yattı.” (Ramuz el-
Ehadis: 410/13)
-“Bir kimse abdestli yatarda gece ölürse, şehit olarak ölür.” (Age: 411/1) müjdesi vardır.