GÖSTERİŞ YAPMAK

Riya haram kılınan bir davranıştır. Gösteriş için ibadet eden şirke düşer.

Bu konuda Peygamber (as) şöyle der;  

-“Sizin için en çok korktuğum husus küçük şirktir.”  

-Küçük şirk nedir diye sorarlar: Allah Rasulü  ;

-“Riyadır.kıyamet günü Allah riyakara, git yaptığının karşılığını ondan al dinilecektir” der (Ahmet Bin Hanbel, Müsnet ;V-428)

-“ Bir adamın mevki dolayısıyla amelde bulunmak, gizli şirktir.” (Ramuz El

Ehadis: 215) bu tazim olur, beklenti olur, güvenmek, dayanmak olur veya izzet aramak olur.

Peygamber (as)

-“Ümmetimde şirk, düz taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerinden daha gizlidir” (İbn-i Mace : 2-1406) diyor.

Peygamber (as) zamanında bir Hanzala vardı. Savaşta düşmana karşı öyle cesur savaşıyordu ki yaralandı. Arkadaşları Resulullaha : “ Hanzala şehit oluyor” dediler. Peygamber (as) “ hayır!, Hanzala münafık oldu dedi”

Hanzala’ya koştular. Peygamber; Hanzala münafık oldu” diyor dediler.  

Hanzala;

-“ Evet, ben kahraman desinler diye savaşıyordum” cevabını verdi.    

Allah’tan başkasına yapılan hiçbir şey makbul değildir.  

İnsan hayat boyu nefsiyle, insanı sapıtmayı görev edinmiş şeytanla etrafı saran fitnelerle karşı karşıyadır. İnsanın nefsi yaptığı iyilik ve kazandığı hayırların boşa gitmesi için gayret gösterirken, şeytanda insanı doğru yoldan sapıtmaya çalışır. Bunun için insanın önüne riya tuzağını kurar.  

Nefis; övülme arzusu, makam mevki hırsı ve gözlerden uzak kalma korkusu ile insanın zaaflarından yararlanarak fitne ateşini körükler. İnsanın iki yüzlü davranmasına, gösteriş arzusuna kapılmasına neden olur.  

Riya ikiyüzlülüktür, münafıklıktır, temelinde yalan yatar. İnsanın aslına, özüne ve görevine inkar yatar.  

Riyakar insan gösteriş düşkünü insandır. Bir şeyleri Allah emretti diye yapmaz. Karşılık, menfaat gözetir. Övülme, göze batma arzusu taşır. Ahiret işi ile dünya işini birbirine karıştırır.  

Allah rızası için:

Allah rızası gözetmeden yapılan işe, ortak karıştırılmış olur. Bu bakımdan riya hem inanç hem de amel açısından tehlikeli bir iştir. İnsanlardan bir şeyler beklendiği için inanç açısından tehlikelidir. Amel açısından da tehlikelidir. Çünkü riya; amelleri boşa çıkarır. Peygamberimiz ; “riyanın azı da şirktir” buyurarak az da olsa riyanın tehlikeli bir iş olduğunu bildirmiştir.  

İslam inancına göre bir şey Allah rızası için olmadıkça makbul değildir. Çünkü yapılan işte gösteriş ve takdir toplama arzusu olduğundan o iş, insanlar için yapılmış olur. Mükafatını insanlardan göreceğinden, Allah’ın vereceği bir mükafat yoktur. Mesela ; hacca gitse de, cihat etse de, hayır hasenatta bulunsa da, ilahi rızaya dayalı halis bir niyet olmayınca, yapılan işin bir mükafatı olmayacağı haber verilmiştir. Ayrıca riya karıştırılamayacağı için oruç ibadeti övülmüş ve  Cenab-ı Allah mükafatını ancak kendisinin vereceğini bildirmiş “ Ben ancak rızam için yapılan işleri kabul ederim.” buyurmuştur.

Bir adam peygamberimize gelerek:

-“ Ey Allah’ın elçisi! Hem Allah rızası, hem de şöhret kazanmak arzusuyla savaşan kimse için ne var?” diye sorar. Peygamberimiz;

-“Onun için hiçbir şey yoktur der.” O zat üç defa sorar. Peygamberimiz üç defada aynı cevabı verir ve ”Allah halis olan amelden başkasını kabul etmez” buyurur.  

Başka bir hadislerinde de Peygamberimiz; “ Allah’ın rızasını kazanmaya yarayan bir ilmi, sadece dünyalık elde etmek için öğrenen kimse, kıyamet gününde cennetin kokusunu duyamaz.” buyurmuş, sadece maddi çıkar gözeterek elde edilen ilimden ve bu yolda yapılan işten bir mükafat elde edilemeyeceği bildirilmiştir. Halbuki İslam dini “oku” diye gelmeye başlamış ilim öğrenmek herkese farz kılınmış, beşikten mezara kadar ilim öğrenmek emredilmiştir. Fakat iş Allah’ın rızasına dayanmadığı için insanı cennete götürmemektedir.  

Ebu Hureyra’dan nakledilen bir hadiste:

“Kıyamet gününde halktan ilk sorgulanacak üç kişiden biri şehit olmuş bir kimsedir ki, huzura getirilir. Allah ona ihsan ettiği nimetleri sayar, o da mahzar olduğu nimetleri ikrar eder. Allah;

-“ Bu nimetler mukabil ne yaptın? der. O da;

-“ Ya Rabbi! Senin uğrunda savaştım da şehit düştüm, deyince  ;

-“ Hayır yalan söylüyorsun. Sana cesur desinler diye savaştın. Nitekim bu söz de söylenmiştir”, buyurur. Sonra verilen emir üzerine yüzü koyun sürüklene sürüklene cehenneme atılır.  

İkincisi de; ilim öğrenip, öğretmiş Kur’an okumuş bir kimsedir ki, bu da huzura getirilip kendisine ihsan edilen nimetler sayılır. O’da bunları tasdik eder. Allah O’na;

-“ Verdiğim bu nimetler mukabil ne yaptın? der. O da;

-“ Ya Rab; ilim öğrendim ve öğrettim, Kur’an okudum “cevabını verince Allah;

-“ Hayır yalan söylüyorsun, ilmi sana alim desinler diye öğrendin. Kur’an-ı ne güzel okuyor desinler diye okudun. Halk da öyle demiştir” der.  Verilen emir üzerine yüzü koyun sürüklene sürüklene ateşe atılır.

Üçüncüsü ise Allah’ın kendisine her türlü nimeti verdiği kimsedir ki, huzura getirilir. Allah kendisine ihsan ettiği nimetleri sayar. O’da bunları itiraf eder. Allah O’na;

-“ Verdiğim nimetlere karşılık sen ne yaptın” diye sorar.

-“ Ya Rabbi, servetimi senin yolunda harcadım,” deyince;

-“ Hayır yalan söylüyorsun, riyakarsın bunları sana cömert desinler diye yaptın, gerçekten insanlar da sana cömert demişlerdir” buyurur. Sonra emrolunup  sürüklene sürüklene ateşe atılır.  (Müslim)

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir