GEMİNİN İCADI
Nuh (AS) ın kavmi O’nun nasihatlerini dinlemedi,azdı. Allah Nuh (AS)a bir gemi yapmasını emretti. İnananlar o gemi ile kurtuldular. İnanmayanlar ise suda boğularak helak oldu. Böylece Nuh (AS) tarihte ilk gemiyi yapmış oluyordu.
Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah şöyle buyurur :
“Bizim nezaretimiz ve vahyimizle gemi yap. Zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.” (16)
Bu olaydan sonra sal, kayıkla işe başlayıp gemiyi daha sonra da deniz altını yapanlar Türkler olmuştur. Homere : “ Bir tahta parçasının üzerine binip de enginlere açılabilmek için insanda tunç kadar sağlam yürek olmalıdır.” Demiştir. İşte Türkler tunç kadar sağlam yüreğe sahipti. Sallar yaparak nehirleri geçen, kayıklar yapıp su gezintileri yapan ilk insanlar Türkler olmuşlardı.
“Oğuz Han’ın bir beyi, İtil, yani Volga Nehrini geçerken kendisine bir kayık yapmıştı. Bu kayık veya gemi sayesinde, Oğuz Han’ın orduları nehrin karşı kıyısına geçerek düşmanı mağlup etmişlerdi.” (17)
Deniz altının icadı konusunda kaynaklara baktığımız zaman şu yalancı isimleri görürüz: “1776’ da David Bushnell, New-York Limanında “Kaplumbağa” adını verdiği denizaltı ile dalışlar yaptı.” “1819’da Coessin Kardeşleri denizlatı yapıp suya daldı. “1870’de İngiliz asıllı Symons, denizaltı denemeleri yaptı” denilirken, 1719da dünyada ilk defa denizaltı denemesi yapan, İstanbulluları ve Padişah III. Ahmed’i hayrette bırakan büyük Türk mimarı İbrahim ağa’nın adından bile söz edilmez.
1719 yılında Sultan III. Ahmed, oğullarını sünnet ettirmişti. İki hafta süren, eğlence ile devam eden sünnet merasimleri sırasında herkesi şaşırtan bir olay meydana geldi. Deniz altından Mimar İbrahim Ağa’nın yaptığı timsaha benzeyen deniz altı göründü. Etraftaki kayıklar süratle kaçıştı. Timsah tekrar daldı ve bir saat sonra tekrar su üstüne çıktı. Timsah ağzını açtı, içinden çalgıcılar ve oyuncular çıktı. İbrahim Ağa da eğlenceye böylece katılmıştı.
İlk defa pusulayı yapanlarda, engin denizlerde gemilerini yüzdüren Müslümanlardır. Kur’an’da şöyle buyrulur :
“O (Allah) karanın ve denizin karanlıkları içinde kendiler ile yollarınızı doğrultmanız için, sizin yararınıza yıldızları yaratandır. Ayetlerimizi bilir kimseler için gerçekten açıkça bildirdik.” (18)
Müslümanlar pusulanın tanıtılmasında da Batı’ya hocalık yapmışlardır.
Bir batılının itirafına göre :
“Amalfili Flavio Gioja, bizde pusulanın mucidi olarak tanınır. Halbuki bu aleti, Flavio Gioja ilk önce Müslümanlardan öğrenmişti… Roger Bacon’ın Haçlı seferlerinde bir muharip olan hocası Maricourt’lu Petrus, miknatıs ve pusulaya ait bilgileri doğrudan doğruya
Müslümanlardan alarak, haçlı seferlerinden dönüşünde Fransa’ya getirir ve onları 1269’ da “Epistola de Magnete” sinin içinde Batı’ya sunar. Elli yıl sonra 1320’de Amalfi’li İtalyan
(Flavio Gioja) sözde ilk defa pusulayı keşfetmiş görünür…” (19)