GARİ MEŞRULUK

Gayri meşruluk, gayri meşru hayat, gayri meşru iş yapmak bazılarının hoşuna gidiyor. Meşruluktan zevk almıyor.

Yediği haram, içtiği haram, geliri haram, gideri haram. Evlatlar harami… Organlar isyanda…

Lağımın içindeki kurt misali, gıdasını pislikten alan adama temiz hayat yaramıyor.

İnsan iyi ortamlarda, iyi insanlarla yaşarsa ve meşru iş yaparsa, o zaman insan gibi yaşar, insan gibi davranır, insan gibi ölür. 

İnsan dünyaya ağlaya ağlaya geliyor, ağlata ağlata gidebiliyorsa, işte o zaman yaşamasının bir anlamı olur. Geride kalanlar “Kurtulduk” diyor, ölümüne seviniyorsa, hayvanların bile yaşamadığı bir ömür geçmiş demektir. 

Bu hayatın güzel yaşanmaması, Kur’an’ın: “Hayvandan da aşağı” diye ifade ettiği durum olur. İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez, güzel ahlakından başka nesi olur? Şair şöyle diyor:

“Hatırında mı doğduğun zamanlar,

        Herkes gülendi, sen ağlayan,

        Öyle bir ömür geçir ki sen,

        Herkes ağlayan, sen gülen ol.”

*              *              *

        Dost, eş, arkadaş ve aş genelde iyi seçilmiyor. Menfaatler gözetiliyor. Beraberlikler iyilik üzerine kurulmadığından büyük zararlar görülüyor.

        Genelde öveni, yağ çekeni arkadaş zannetmemek gerekir. Hayat arkadaşı seçen de yüzü güzel olanı tercih etmemeli, “Ahlakı güzel olsun, huyu güzel olsun,” demelidir.

        Gazali arkadaşı; “Gıda gibidir, ilaç gibidir, hastalık gibidir” diye ayırır.

        Arkadaş seçerken; yaşayışı düzgün, inancı, itikadı düzgün, ahlakı güzel, dürüst, dengeli, vefalı, iffetli, hayâ sahibi, güvenilir, güzel alışkanlıkları olanlar seçilmelidir. Yoksa insanın başı ağrır. Arkadaş vezir de eder, rezil de eder derler. Sapıkları arkadaş edinirse insan sapar gider. Atalarımız: “İtle yatan bitle kalkar, körle yatan şaşı kalkar,” demişlerdir.

        “Sarı öküzün yanında duran; ya huyundan ya tüyünden et kirlenir,” dendiği gibi benzeşme kaçınılmazdır.

        Allah: “Doğrularla beraber olun.” (Tevbe:119)

  • “İnkârcıları dost olarak benimsemeyin.” (Maida:57)
  • “İnsanları bırakıp, kâfirleri dost edinmeyin.” (Ali İmran:28)
  • “Küfrü imana tercih eden babalarınız, kardeşleriniz de olsa dost edinmeyin. Yoksa kendinize yazık etmiş olursunuz.” (Tevbe:23) diye emrediyor. 

Peygamberimiz de: “Kişi sevdiği ile beraber haşrolunacaktır. İnsan dostunun dini üzerinedir. Onun için dost edindiğiniz kimseye dikkat edin.” (R.Salihin:366)

Bir hadislerinde de: “Müminlerden başkası ile düşüp kalkmayın. Yemeğinizi de ancak itikadı düzgün olanlar yesin.” (R.Salihin:365) buyuruyor.

*              *              *

        Her işimizin meşru olmasına, kazancımızın meşru yoldan gelmesine, ilişkilerimizin meşru yaşayanlarla olmasına dikkat edilmemesi, yanlış sonuçlar doğuruyor.

        Atalarımız: “Hile ile iş gören mihnetle can verir,” demişlerdir. 

        İnsan dünyada bir şeyler kazanırken cenneti de kazanmalı, insanların gönül hoşnutluğunu kazanmalı, dolayısıyla Allah’ın rızasını da kazanmalıdır. 

        Meşru olmayan, meşru iş yapmayan yerden alışveriş yapmak, o yeri ve o meşru olmayan şeyi desteklemek olur. Bir şey ucuz diye dünya menfaati ön planda tutulmaz. Paranın nerden geldiği kadar nereye gittiği de önemlidir. 

        Müslüman kiminle olduğunu, ne iş yaptığını ve neye sebep olduğunun farkında olmamalıdır. Çünkü bir hadise göre: “Bir şeye sebep olan onu aynen işlemiş gibidir.”

        Meşru iş yapmadığı bilinen kimsenin ikramı yenmez. Hz. Ebubekir, falcılık yaptığını öğrendiği kişinin verdiği ikramı kusarak çıkarmıştır.

        Meşru iş yapmayanlarla orta olunmaz. Ona ev, iş yeri kiraya verilmez. Peygamberimiz: “Sakın içki bulunan sofrada oturmayın,” buyuruyor.

        Faydasız ve zararlı olan iş yapmak meslek değildir. Mesela kumar oynatmak, içki içirmek, fuhuş yaptırmak, domuz çiftliği kurmak, günaha harama götüren iş yapmak, faizli muamele, dilencilik, hırsızlık, mankenlik, dansözlük yapmak gibi…

        İnsan harama ve haram yollarla elde edilene muhtaç ve mecbur değildir. Haramdan rızık olmaz. Haram yiyenin vücudu ahrette: “Ya Rabbi! Bu bizi haramla besledi.”, çocukları: “Bu bizi haramla büyüttü,” diye şikâyet edeceklerdir.

        Helal rızık peşinde koşana Allah helalinden verecektir. Aldırış etmeyen de helal olmayan şekilde elde edecektir.

        Günaha, harama düşmemek için şüpheli şeylerden bile kaçınılırsa, helal o zaman elde edilir.

*              *              *

        Ticarette meşruluğa dikkat edilmiyor. Meşru olmayan malı satmaktan çekinilmiyor. Yalana, yemine, aldatmaya, eksik tartmaya, borcu ödememeye, varken yok demeye çok becerikliyiz.  

        Alışverişte dürüst olmak esastır. Peygamber (as): “Aldatan bizden değildir.” (Seçme Hadisler:43/54)

  • “Güvenilir tüccar kıyamet gününde peygamberlerle, Salihlerle, şehitlerle beraber olacaktır.” (Tirmizi, Buyû:4)
  • “Varken borcunu geciktirmek zulümdür.” (Age:66)
  • “Alışverişte yemin, malın kazancını giderir.” (R.Salihin:1752)
  • “Yalan yemin karıştıran, fahiş fiyatla mal satana Allah rahmet nazarı ile bakmaz.” (Müslim, İman:171)
  • “Ölçtüğünüzde tam ölçün, doğru terazi ile tartın.” (İsra:35) diye emrediyor Allah.

Peygamberimiz pazarı gezerken buğday çuvalının ıslak olduğunu görmüş ve “Bu ne?” demiş. Oda: “Yağmurdan.” Cevabını vermişti. Ona: “Aldatan bizden değildir,” demiştir. 

Bir hadislerinde de: “Gerçeği gizleyerek yapılan alışverişin Allah bereketini giderir.” (Buhari Buyû:26) der.

Malın iyi tarafı gösterilip kötüsü satılmaz. Alıcının bilgisizliğinden yararlanılmaz. Alırken yerilip, satarken övülmez, hile yapılmaz.

Borcunu ödemekte de dürüst davranılmalıdır. Varken yok denmemeli, geciktirilmemelidir. Peygamberimiz: “Ödememek niyetiyle borçlanan Allah’ın huzuruna hırsız olarak çıkacaktır,” buyurmuştur. (Ramuz el-Ehadis:181/1)

Bir şeye haram ve günah bulaşmışsa, o yolla kazanılan para da haramdır. İçilmesi, yenmesi, giyilmesi, kullanılması, haram olanın satışı da haramdır.

İçine bir şeyler katılan, karıştırılan, bozuk olan satılmaz. Sağlığa zararlı olan, domuz ürünleri, uyuşturucu, kumar aleti, müstehcen elbise, buluntu çalıntı mal, insan, insana ait kan, organ, saç, kaçak mal alınıp satılmaz. 

Ticarette helal yollarla kazanılmazsa, bu haramlık aynen insanın aile fertlerine yansır, hayatına yansır, düşüncesine yansır, insanın kalbi kararır, vicdanı katılaşır, organları, çocukları isyan eder. Bir lokma haram yiyenin kırk gün duası ve namazı kabul olmaz. Haydan gelen huya gider derler, mal telef olur.

Tüketici de dürüst olmalıdır, dikkatli olmalıdır. Alışverişi kartla yaparken bedava verilmediğini bilmeli, kart borcunu başka bir kartla ödemeye kalkmamalı, faize bulaşmamalı, borcunu bilmelidir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir