FIKIH BİLİNMEZSE NELER OLUR?
Yanlış ve yetersiz bilgi organları eksik doğan çocuk gibidir. Yanlış bilgiler, küflü çiviye benzer, kolay kolay sökülüp atılamazlar. Doğruların öğrenilmesi çok zor olur. Onun için dini bilgiler çocukken, gençken kazandırılmalıdır. O zaman oda yanlışları kabul etmez.
Çocukta güzel şeylerin görülebilmesi, ondaki din duygusuna bağlıdır. Çocuk, ibadeti sever. Oruç tutmak, namaz kılmak ister. Camiye gitmek ister. İşte bu sevgi ve ilgi çiçek gibi bırakıp geliştirilmezse kurur gider.
Dinini bilmeyen ibadet şekillerini bilmeyen şeytanın maskarası olur. Vesveseden kurtulamaz. Allah’a kulluk borcunu ödeyemez. Hak hukuk bilmez.
Sünnet diye sarık sarar, alnı yere değmez, sünnet işlediğini sanır.
Peygamber (as) şöyle buyurur:
-“ Dinde bilgili olan kimse ne iyi kimsedir.”(İ. Canan Hadis Ans: 11/233) Bugün namazda bir sürü hatalar yapılıyor.
Bana bir telefon geldi.” Ben dua ve sûre bilmiyorum. Sübhanekeyi okuduktan sonra Allah Allah diyerek namaz kılıyorum. Kabul olur mu? diye.
Bir bacımız susuz hap atıyorum, oruç bozar mı ? diye soruyordu.
Adam, rahat yatıp kalkacak veya oturabilecek illa sandalyede namaz kılıyor.
Peygamberimiz (sav) şöyle diyor:
-“ Emrolunduğu gibi usulüne uygun kılınmayan namazlar, eski bohçaya sarılıp ahirette sahibinin suratına çarpılacak işte senin kıldığın namazlar denilecek.”
Dinimiz doğru bir şekilde bilinmezse bid’ate düşülür, hurafeler dinden sayılır. Hatta şirke bile düşülebilir.
Bazıları mezhebini bilmiyor. Sorulunca “ o ne? “diyor.
Müslüman şu dört hak mezhepten biri ile amel etmek durumundadır. Hanefi, Şafi, Mâliki, Hanbeli. Öyle kulaktan, ondan bundan duyduğu şeyler değil, bir mezhebin görüşlerine göre dini görevler yerine getirilir.
Sonuç olarak;
Sorunları kolaydan çözmek, kolaydan sorup yapıvermek alışkanlığından vazgeçmeliyiz.
Bilgiyi kaynağından, güvenilir ilmihal kitaplarından ve itikadı düzgün kişilerden öğrenmeliyiz, yoksa İslam’dan da, ibadetten de zevk alamayız. Dinden olmayan şeyleri dindenmiş gibi görürüz. Bilgisiz insan, günaha girmek için kılıf arar. İstediğine uygun fetva verilsin ister. Dine müdahale etmeye kalkar. Küfre girecek görüşleri benimser. Aslı görevini bile inkar eder “Allah’ın benim ibadetime ihtiyacımı var ?” der.