En Büyük İbadet ZİKİR

            Zikir, Allah’ı anmak hatırlamak yâd etmektir. Zikir, Allah’ı sevmenin alâmetidir. Allah’la olmak, Allah’la konuşmaktır.

            Zikir, Allah’ın emridir. Büyük bir ibadettir.

            Allah: ‘‘Beni anın, bende sizi anayım’’ buyurur.

            Kur’an’da: ‘‘Allah’ı zikretmek en büyük şeydir’’ buyrulur.

            Allah, sübhanallah, elhamdülillah, Allahü ekber demek, Cenab-ı Allah’ın yüceliğini, ihsanını, ikramını hatırlamak zikirdir.

            Zikir, sadece tesbih çevirmek değildir. Kalp, gönül bütün organların Allah’a teslim olması ile olur. Bir insan Allah’ı hatırlamazsa, Allah da onu hatırlamaz. Allah’ın yanında itibarını, derecesini öğrenmek isteyen, Allah’ın kendi yanındaki değerine, derecesine bakmalıdır.

            Zikir, çeşit çeşittir. Zikrin özü ‘‘ALLAH’’ demektir. Esmaü’l-Hüsnayi okumak zikirdir. Namaz zikirdir. Namazların ardından tesbih duası yapmak zikirdir. Dua, tövbe zikirdir. İslam’a göre yaşamak zikirdir. Faydalı, hayırlı iş işlemek, doğru olmak zikirdir. Kur’an okumak zikirdir. Besmele çekmek, şükretmek, hamd etmek zikirdir.

            ALLAH’I ANMAK NASIL OLUR?

            Kur’an’da: ‘‘Ey iman edenler! Allah’ı çokça anın’’ (Ahzab:41)

            – ‘‘Onlar ayakta otururken , yan yatar halde Allah’ı zikrederler.’’ (AL-i İmran:191)

            – ‘‘Beni zikredin ki, bende sizi zikredeyim. Ve bana şükrediniz, bana nankörlük yapmayınız.’’ (Bakara:152) buyrulur.

            Zikir, dil ile olur: Allah’ı anmak, Kur’an okumak, hamd etmek, şükretmek gibi.

            Kalp ile olur: Allah’ı gönülden çıkarmamaktır.

            Beden ile olur: Bütün organların Allah’a teslimiyeti ve haramlardan, günahlardan ve şüpheli şeylerden kaçınması ile olur.

            İnsan, kulluğu, ölümü, kabri, sıratı ve mahşer günü sorguyu unutmamalıdır.

            Cenab-ı Allah’ın bize ihsanı, ikramı devamlı olduğu için, bizim şükrümüzün de devamlı olması gerekir.

            Kur’an’da: ‘‘Allah’ı çok zikredin gece-gündüz onu tesbih edin.’’ (AL-i İmran:41) diye emredilir.

            Şair:    Gece gündüz zikredenin,

                        Yardımcısı rahmân olur,

                        Her yerde ‘‘Allah’’ diyenin,

                        Hakk  derdine dermân olur.’’ diyor.

            Mü’min, sabah Allah’ı anarak kalkmalı, Allah’ı anarak hazırlanmalı, evden çıkarken Fatiha, Ayete’l-kursi, İhlâs, Nâs, Felâk sûrelerini okumalı, hayırlı bir gün, hayırlı iş ve helâl kazanç dilemelidir. Kendini Allah’a emanet etmelidir. Şerden şerliden Allah’a sığınmalıdır. Kur’an’da buyrulur ki:

            – ‘‘Allah’ı çokça anın ki, başarıya erişesiniz.’’ (Enfal:45)

            – ‘‘Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa erişesiniz.’’(Cuma:10)

            Hz. Osman (ra): ‘‘Kalpler temiz olursa, Allah’ı zikretmekten usanmaz’’ demiştir.

            Hasan-ı Basri Hz.leri: ‘‘Mânevi zevki üç şeyde arayınız; Namazda, zikirde ve Kur’an’da’’ der.

            Peygamber (as) şöyle haber verir:

            ‘‘Zikredenleri melekler sarar.’’ (Ramuz El Ehadis: 386/9)

            Peygamberimiz şöyle anlatır:

            – ‘‘Allah’ın zikredenleri araştıran melekleri vardır. Zikreden bir topluluğa rastlarlarsa, aradığınız burada der, birbirlerini çağırırlar ve zikredenleri kuşatırlar. Allah meleklerine sorar, onlarda cevap verir.

            – Kulların ne yapıyor?

            – Seni zikrediyorlar.

            – Onlar beni gördüler mi?

            – Hayır.

            – Ya görselerdi ne yaparlardı?

            – O zaman seni daha çok anarlardır.

            – Onlar ne istiyorlar?

            – Cennet.

            – Onlar cenneti gördü mü?

            – Hayır.

            – Ya görselerdi ne yaparlardı?

            – O zaman cennet için daha çok çalışırlardı.

            – Neden kaçınıyorlar?

            – Cehennemden.

            – Onu gördüler mi?

            – Hayır.

            – Ya görselerdi ne yaparlardı?

            – O zaman cehennemden daha çok kaçınırlardı.

            Bunun üzerine Allah (c.c):

            – Sizi şahit kılıyorum. Onları affettim.

            – Ya Rabbi! Onların arasında falanca günahkâr kulun da var. Bir iş için onlara uğramıştı.

            – Onlarla olanı da affettim.’’ Buyurur.

            ZİKİR İBADETTİR:

            Kur’an’da: ‘‘Allah’ı zikretmek en büyük şeydir.’’ buyrulur. (Ankebut:45)

            Peygamber (as) da: ‘‘Size amellerinizin en hayırlısını haber vereyim mi? demiş,

            Ashab:

            – ‘‘Evet, ya Resûlallah’’ deyince:

            – ‘‘Allah’ı zikretmektir’’ (Buhari Davaat:6) demiştir.

            Zikir, kula vaciptir. Kulun Allah’ı anması en başta gelen vazifelerden biridir.

            Kays bin Haccac der ki:

            – ‘‘Bana şeytanım göründü ve dedi ki: ‘‘Ben sana geldiğimde deve gibiydim, şimdi serçeye döndüm. Beni zikrullah ile  erittin.’’

            Mevlana: ‘‘Şu konularda şu zikirleri yapın:

            – Her korku için Lâilâhe illallah.

            – Elem için maaşallah.

            – Hamd için Elhamdülillah.

            – Nimet için Eş-şükrü lillah.

            – Hayret için Sübhanellah,

            – Her günah için estağfirullah,

            – Darlık için Hasbiyallah,

            – Kaza kader için tevekkültü alellah.

            – Musibet için İnnâlillahi ve innâileyhirâciûn.

            – Günahlar için Lâ havle velâ kuvvete illâ billahilaleyyil azim.’’

            Bir hadiste şöyle buyrulur:

            – ‘‘Kul, kendini Allah’ın azabından kurtarmada zikrullahtan daha müessir bir amel işlemiştir.’’ (İ.Canan, Hadis Ans: 6/206)

            Cennete girenlerin, hiçbir şeye üzülmeyecekleri, ancak zikretmeden geçirdikleri vakitlere üzülecekleri bildirilmiştir.

            Zikir, Allah’ın sevdiği bir ibadettir. Ayetlerde Kutsi hadislerde ve peygamber (as)’ın dilinden zikretmemiz istenmiş tavsiye edilmiş ve zikredenler övülmüştür.

            Peygamber (as): ‘‘Allah yanında derecesi en yüksek amel, Allah’ı çok zikredenlerin amelidir.’’ buyurur. (Tirmizi Davaat:6)

            HERŞEY ALLAH’ı ZİKREDER

            Yerde gökte ne varsa, Allah’tan gafil değildir. Kur’an’da:

            – ‘‘Hiçbir şey yoktur ki, Allah’ı zikretmesin. Fakat siz onların zikrini anlayamazsınız’’

               (İsra:44)

            – ‘‘Her şey bıkıp usanmadan gece gündüz Allah’ı zikreder.’’ (Enbiya:20)

            – ‘‘Gökte yerde ne varsa, hepsi Allah’ı tesbih eder.’’ (Haşr:1)

            Mezarların başına yeşillik dikilir. Yeşilin Allah’ı zikretmesindendir.

            Bugün, rükû eder durumda ağaçlar vardır.

            Kelime-i tevhid oluşturan ağaçlar vardır.

            Mescid-i Nebevinin avlusunda Peygamberimizin dayanarak hutbe okuduğu hurma kütüğü, daha sonra ağlamıştır.

            Peygamberimizin peygamberliğini şehadet eden ağaç, yerinden sökülmüş, kelime-i şehadet getirmiştir.

            Ebu Cehil’in avucundaki taşlar kelime-i şehadet getirmiş, peygamberimizi tasdik etmiştir.

            Kızıldeniz, Musa’nın adamları ile firavunun adamlarını ayırt etmiş, kapanarak onları boğmuştur.

            Üftade Hazretleri, öğrencileri ile kıra gitmiştir. Öğrencileri hocalarına renk renk çiçekler getirmiş, bir öğrenci solmuş bir çiçek sunmuştur.

            Hocası:

            – Sen bunu mu buldun? Deyince

            – Hangi çiçeğe elimi uzattıysam, onu Allah’ı zikreder gördüm.’’ cevabını vermiştir.

            Hayvanlar da Allah’ı zikreder. Lisan-ı hâl ile her canlı Allah’ı zikreder.

            Leyleklerin ‘‘Lak Lak’’ demesi, diğer canlıların çıkardıkları sesle, boşuna değildir. Biz onlara kör ve sağırız. Sadece ne dediklerini anlayamıyoruz.

            Süleyman peygamber, hayvanlarla konuşmuştur.

            Bir deve, kendini eziyet eden, aç susuz bırakan sahibini ağlayarak Peygamberimize şikayet etmiştir.

            Kısaca her şey Allah’ı bıkıp usanmadan zikrediyor da, ya insanoğlu ne yapıyor? Cenab-ı Allah kendini unutanlara soruyor:

            – Ey insan! Seni yaratan, dengeli kılan, ihsanı bol Rabbine karşı aldatan nedir? (İnfitar:6-8)

            Kur’an’da: ‘‘Biz insana şah damarından daha yakınız’’ (Kaf:16)

            Ebu Hureyre’nin (r.a.) haber verdiğine göre: Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur:

‘‘Şüphesiz Aziz ve Celil Allah şöyle buyurur: ben kulumun beni zannettiği gibiyim. Kulum beni anarken ben muhakkak onunla beraber bulunurum. Eğer o beni gönlünde gizlice zikrederse, ben de onu gönlümde zikrederim. Eğer o beni bir cemaat içinde zikrederse, ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım.’’ (Sahihi Müslüm, Zikir:6)

            Bir kutsi hadiste: ‘‘Kulum beni andığı ve dudakları benim için kıpırdadığı an, Ben kulumla beraberim.’’ (İ.Canan, Hadis Ans: 17/505) buyrulur.

            Cenabı-ı Allah’tan, onun zikrinden uzak olan rahmetten de uzak olur.

            Hicret sırasında mağaraya sığınan iki dost, kafirler kapıya kadar gelince Hz. Ebubekir (ra)

            – Geldiler, ya Resûlallah!’’ demişti. peygamberimiz:

            – Korkma! Allah, bizimle beraberdir’’ cevabını vermiştir. Allah, örümceye ağ örmesini, güvercine yuva yapmasını sağladı. Kendisine güvenip dayananları kurtardı.

            Yavuz Sultan Selim, son anlarını yaşıyor, bir şeyler diyordu. Hasan Can: ‘‘Padişahım Allah’la olma zamanıdır’’ demiştir. Yavuz: ‘‘Hasan, sen beni bunca zamandır ya kiminle zannediyordun? demiş ruhunu teslim etmiştir.

            Zikir, Allah ile beraberliktir. Kıyamet gününde Allah kuluna soracak:

            – Ben hep seninleydim, ya sen kiminleydin? diyecek.

            Bu soruya bizim cevabımız ne olacak? Hep seninleydim ya Rabbi, diyebilecek miyiz? Haydi söyleyin.

            ZİKRETMENİN FAYDALARI:

            Kur’an’da: ‘‘Allah’ı çok zikredinki, saadete erişesiniz.’’ (Cuma:10) diye bildirilmiştir.

            – Zikir, nefsin arzularını kınar, insanı Allah’a yaklaştırır, Allah’ın rızasını kazandırır.

            – Zikir, insanın kalbini, yüzünü nurlandırır, rızkını, arttırır. İnsana huzur verir.

            – Zikir, insanı gafletten, günahlardan alıkor, üzüntüden, sıkıntıdan kurtarır. Peygamberimiz: ‘‘Zikir şifadır’’ buyurmuştur. (Ramuz e’l-Ehadis:122/7)

            – ‘‘Üzüntüsü olan bol bol lâ havle velâ kuvvete illâbillahil azim.’’ desin.

                (Müslim, Zikir:13)

            – Zikir, ölümü güzelleştirir, imanla gitmeyi sağlar.

            Peygamber (as):

            Son sözü: ‘‘Lâilahe illallah’’ olan kimse cennete girer.’’ (Buhari cenaiz:1) diye müjdelemiştir.

            Ölüm, hayatın devamıdır. Hayatında zikre devam eden son anda Kelime-i Şehadet, Kelime-i Tevhit getirmekte zorlanmaz.

            – Zikir, şeytanın gücünü kırar. İnsana günah işletmez. Kur’an’da: ‘‘Kim Rabbini zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan şeytanı ona musallat ederiz.’’ (Zuhruf:36) buyrulur.

            – Zikretmek, sabırlı olmayı sağlar, stresten korur. Hele ihtiyarlar için zikir ilâç gibidir. Canı sıkılmaz, etrafını da sıkmaz. Bir yudum su verene ‘‘Allah razı olsun’’ der dua eder.

            – Kalpler zikirle huzura kavuşur. Kur’an’da: ‘‘İnanmış olanların kalpleri, Allah’ı anmakla huzura kavuşur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.’’ (Rad:28)

            Kalbin huzura kavuşması için;

                   – Helâl gıdaya dikkat edilmelidir.

                   – Sünnete, Kur’an-a bağlı hayat yaşanmalıdır.

                   – Nafilelere devam edilmelidir.

                   – Peygamber (as)’a selâm, salavat gönderilmeli,

                   – Her an Allah zikredilmelidir.

                   – Bid’at ve hurafelerden uzak durulmalıdır.

            – Allah anılınca, Allah da o kulunu anar. ‘‘Beni anın bende sizi anayım’’ buyurmuştur. (Bakara:152)

            Kul Allah’ı anınca Cenab-ı Allah: ‘‘O zaman ben onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum’’ diyor.

            Peygamberimizin ifadesine göre:

            – ‘‘İçinde Allah’ın zikredildiği evle Allah’ın zikredilmediği ev, ölü ile diri arasındaki fark gibidir.’’ (Ramuz e’l-Ehadis:391/2)

            – ‘‘Kulun Allah’ın azabından kendisini kurtarmada zikirden daha etkili bir amel yoktur.’’ (İ.Canan Hadis Ans: 6/1947) diye bildirilmiştir.

            ZİKİRSİZ HAYAT:

            Kur’an’da: ‘‘Allah’ı unutanlar gibi olmayın.’’ (Haşır:19)

            ‘‘Ey iman edenler!. Sizi mallarınız ve evlâdınız Allah’ın zikrinden alıkoymasın ve her kim, öyle yaparsa, işte hüsrâna uğramış olanlar onlardır’’ (Munafıkun:9) ikazı yapılmıştır.

            Evlat, aile ve malın çokluğu, Allah’ın zikrinden alıkoyan şeylerdir. Allah, bunlarla insanı imtihan eder.

            Bir ayette de: ‘‘Kim beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur. Onu kıyamet gününde kör olarak diriltiriz.’’ (Taha:124) uyarısı vardır.

            Peygamberimiz de: ‘‘Zikirden yüz çevirenlerden Allah da yüz çevirir.’’ (R.Salihin:1449) diyor.

            – ‘‘Allah’ı zikretmeden bir meclisten kalkanlar, merkep leşinden dağılmış kargalar gibidir. O meclis onlar için pişmanlık vesilesi olacaktır.’’ (Age:838)

            – ‘‘Bir yerde oturup da Allah’ı zikretmeden kalkanlar eksik iş yapmış olurlar.’’ (Age:822)

            – ‘‘Elhamdülillah demek, zikirlerin ve şükürlerin başıdır. Meşru işler ‘‘Elhamdülillah’’ ile sonuçlanmazsa, hayır ve bereketi olmaz.’’ (Ebu Davut, Edep:18)

            – ‘‘Allah’a hamd’ü sena ile başlamayan her mühim işin feyzi ve bereketi olmaz.’’ (Riyaz üs Salihın:423)

            – ‘‘ Allah, kulunun yemek yiyip veya su içip de şükredip hamd etmesinden razı olur.’’ (Age:1425) buyurmuşlardır.

            Kur’an’da münafıklar Allah’ı pek az anarlar.’’ (Nisa:142) buyrularak az anmanın münafıklık alameti olduğunu bildirilmiştir.

            Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanın eti yenmez. Ancak besmele onu helalleştirir.

            Kur’an’da: ‘‘Kim zikirden yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe artan bir azaba uğratır.’’ (Cin:17) diye bildirilmiştir.

            – ‘‘Kalpleri Allah’ın zikrine karşı katılaşanların vay haline! İşte onlar apaçık bir sapıklı içindedir.’’ (Zümer:22)

            Bir uyarıda şöyle yapılmıştır:

            – ‘‘Şeytan. Kumar ve içki ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister.’’ (Miada:91)

            Şeytana dikkat edenler de şöyle övülmüştür.

            – ‘‘Öyle kimseler vardır ki. Onları ne bir ticaret, nede bir alışveriş Allah’ı anmaktan alıkoyamaz.’’ (Nur:37)

            Yanlış bilgi, boş uğraş, sünnet ve Kur’an’dan uzak hayat, nasipsizlik, hidayetten mahrum olmak, insanı zikirden alıkoyan engellerdir.

            Zikirden uzaklaşan kul, kirlenir. Bunu peygamberimiz şöyle bildirmiştir.

            – ‘‘Kul, hata işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta oluşur. Şayet pişman olup tövbe ederse, kalbi temizlenir. Eğer, günaha devam ederse, siyah nokta büyür ve bütün kalbi karartır.’’ (Tirmizi tefsir:83)

            İşte o zaman kalp, Allah’ın evi olmaktan çıkar ve o kalp Allah’ı anamaz.

            ZİKİRDE ADABA UYULMALIDIR:

            Zikirde uyulması, dikkat edilmesi gereken hususlar vardır:

            – Dil, kalp temiz olmalıdır. Mide temiz olmalıdır.

            – Zikir, tefekkürle yapılmalı, dil alışkanlığı olarak yapılmamalıdır.

            – Sürekli olmalıdır.

            – Dünya meşguliyeti karışmamalıdır.

            – Allah insana şah damarından daha yakındır. (Kaf:16) Allah gösterişi sevmez. Taşkınlığı sevmez. Bağırıp çağırmayı, hoplayıp-zıplamayı sevmez. Saç baş yolmayı sevmez.

Şöyle buyurur:

– ‘‘Kendi kendine yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an, gafillerden olma!’’ (A’raf:205)

Bir savaş öncesi sahabe bağırarak tekbir getiriyordu. Peygamberimiz onlara:

– Siz sağır ve uzakta olan Allah’a mı sesleniyorsunuz? Diye uyardı.

– Zikir içten de değil, dil söylemelidir. Lafız olarak gırtlaktan çıkmalıdır.

Bir hadiste: ‘‘En hayırlı zikir hafi (gizli) olan zikirdir.’’ (B.Hadis Külliyati:5/234)

            Başkalarına günaha sokacak, fitneye sebep olacak belki de dinden çıkaracak davranışlardan kaçınılmalıdır.

            Bir bakıma ses de fitneye sebep olan şeyler arasında sayılmıştır. Ninelerimiz ağızlarına bir şey koyup sesini değiştirmişlerdir.

            – Zikirde titremeler, bağırmalar, başkasının dikkatini çekmeler yanlıştır. Bazılarının soğumasına sebep olur. Mayası yetersiz yoğurt gibi çalkalanmanın kaynağı yoktur. Kur’an’da kalplerin titremesinden bahsediliyor. Vücutların değil.

            – Tefle, dümbelekle, oynayarak zikir olmaz. Zikir eğlence değildir.

            – Sokaklarda zikir olmaz.     

            – Sadece tesbih çevirmekle zikir yapılmaz. Peygamberimiz bir gün ashabına:

  • Münafıklıktan Allaha sığının der.
  • O nedir ya Resûlallah derler. Peygamber (as):
  • Kalpte huşu olmamasına rağmen, bedende huşu görünmesidir.’’ buyurur.

            – Sadece dönerek, kadınlı erkekli karışık, vücuda şiş sokarak zikir olmaz. Zikirde vücuda eziyet vermek yoktur.

            Diğer ibadetler nasıl huşu ile yapılıyorsa, zikirde önemli bir ibadettir. Huşu ile yapılmalıdır.

            Peygamberimiz (sav): ‘‘Amelimi Kiramen Katibin den gizlemek mümkün olsaydı gizlerdim’’ demiştir.

            – Zikir konusunda alay etmek, alaysı ifadeler kullanmak ve zikre karşı olmak fıkıh kitaplarında küfre götüren hallerden sayılmıştır.

            – Birde zikir tesbihlemi olur, tesbihsiz mi gibi tartışmalar yersizdir.

            Peygamberimiz zamanında tesbih yoktur. ‘‘Parmaklarınızla sayın’’ buyurmuştur.

            Sahabe taş, çekirdek kullanmıştır. Daha sonra da zeytin, hurma çekirdekleri tesbih haline getirilerek zikirler yapılmıştır. Hiçbir İslam alimi tesbihte sakınca görmemiştir.

            Tesbih saymada ve devamında da yardımcı olur. Tesbihsiz olunca farkında olmadan bırakılıverir. Bir şey, iyi şeylere sebep oluyorsa, o şey güzeldir.

            NE DİYELİMDE ZİKREDELİM?

            Müslüman, yaratan yaşatan, öldürüp diriltecek olan Rabbini biran bile unutamaz. Kişi sevdiği ile beraberdir. Allah’la olanı Allah yalnız bırakmaz.

            – Euzu-Besmele çeken, şerden, şerliden kendine gelecek zarardan emin olur. Çünkü besmele çekmekle şeytanın ve insanın şeytanlarının şerrinden Allah’a sığınmış olur.

            Peygamberimiz bildirdiğine göre sabahları Eûzûbillahis-semiu’l alimimineş-şeytanirracim diye üç defa diyen kimse akşama kadar şeytanın zarar vermesinden emin olur.

            İşine, Allah’ın adını anarak şeytandan Allah’a sığınarak başlayan Allah’ın rızasına uygun yaşamaya çalışır.

            – Akşam ve sabah namazlarından sonra yedi defa: ‘‘Allahümme ecirna minennar’’ diyenin günahları bağışlanır.

            – Zikrin özür ‘‘ALLAH’’ demektir.

            – Zikrin en üstünü: ‘Lâilahe illallah’’tır.

            – Miraçta İbrahim (as) peygamberimize: ‘‘Ümmetine söyle cennette fidan diksinler’’ demiş ve şöyle dememizi tavsiye etmiştir:

            ‘‘ Sübhanellahi velhamdülillahi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber velahavle velâ kuvvete illebillahil aliyyil azım’’

            – Peygamberimiz (sav) Mübarek gecelerde şu duayı tesviye etmiştir: ‘‘Allahümme  inneke afüvvün kerimin tuhıbbü’l-affe fağfü anni.’’

            – Anasının, babasının, kendisinin ve bütün Müslümanların affını isteyen şu duayı yapmalıdır.

            ‘‘ Allahummeğfirlî veli valideye velil mü’minine yevme yegûmü’l hisab.’’

            – Amel defterinin sağdan verilmesini isteyen şu duayı okumalıdır. ‘‘Estağfirullah’’ (Ramuz el’Ehadis:396/14)

            – Sıkıntısının gitmesini isteyen: ‘‘Hasbünellahü ve niğmel  vekil, niğmel mevlâ ve niğme’n-nasır’’ demelidir.

            – Hem dünyada hm ahirette iyilik isteyen ve cehennem azabından korunmak şu duayı çokça okumalıdır:

            ‘‘Rabbenâ atinâ fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve gına azaben nar.’’

            – Korunmak isteyen, Felâk ve Nâs sûrelerini okumalıdır.

            – Zulümden. Zalimden korunmak, kurtulmak isteyen: ‘‘Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke inni küntü minez zalimin’’ duasını okumalıdır.

            – Günahına tövbe etmek isteyen ‘‘Estağfirullah’’ demelidir.

            – Peygamberimizin şefaatine nâil olmak isteyen salavat getirmelidir. Selâm göndermelidir.

            – Hayır kapılarının kendisine açılmasını isteyen,’’ ya müfettihu’l-ebvap iftahlena hayra’l-bab’’ demelidir.    

            – Allah’ı bütün isimleriyle zikretmek isteyen Esmaü’l-Hüsnayı okumalıdır.

            Emsaü’l-Hüsnayı okurken 99 ismin her birini söylediğimizde Allah: ‘‘buyur kulum’’ der.

            Allahtan bir şey istenecekse, bundan sonra istenmelidir.

            İşinin kolay olmasını ve hayırla neticenlenmesini isteyen Rabbi yessir velâ tuassir Rabbi temmim bi’l-hayr.’’ demelidir.

            – Allah’la konuşmak isteyen Kur’an okumalıdır.

            – Allah’a teşekkür etmek isteyen: ‘‘Şükür elhamdülillah’’ demelidir.       

            – Peygamber (as) buyurur ki:

            Kim günde yüz defa Lâ ilâhe illallâhü vahdehû Lâ şerikeleh, Lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’’ derse, on köle azat etmiş, sevabı kazanır. Ayrıca ona yüz iyilik yazılır, ondan yüz kötülük de silinir. O gün akşama kadar şeytanın şerrinden korunur. (R.Salihın:1439)

            – Peygamberimiz (sav) şöyle müjde vermiştir:

            ‘‘Kim sabah akşam günde yüz defa Sübhanallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l azim’’ derse günahları deniz köpüğü kadarda olsa af olunur. Bu Allah’ın sevdiği bir zikirdir.’’ (R.Salihın:1480)

            – Sübhanellahi ve bihamdihi Sübhanellahi estağrifulallah el-azım’’ sevimli zikirlerdendir.’’ (R.Salihın:1412)

            – En faziletli söz dört tanedir:

  • Lâ ilahe illallah
  • Sübhanellah
  • Elhamdulillah
  • Allahü ekber’’ (Buhari Eyman:19)

– Bir gün peygamber (as) Ashabına sorar:

  • Kim her gün bin iyilik kazanmak ister?
  • ‘‘Çok zor’’ dediler. Peygamber (as):
  • İnsan günde yüz defa: ‘‘Sübhanellah’’ derse bir iyiliğe on misli sevap verildiğine göre ona bin sevap yazılır ve bin günahı da silinir.’’ (Müslim, Zikir:37)

– Bir gurup kadın peygamberimize.

  • Ya Resûlallah zenginler zekât veriyor, sadaka veriyor, cumaya gidiyor, sevapları hep onlar alıyor’’ deyince. Peygamber (as) onlara:
  • ‘‘Sizde her namazdan sonra; 33 defa Sübhanellah, Elhamdülillah, Allahü ekber deyin’’ buyurur. (Buhari Ezan:155)

– ‘‘Bir gün bir zat peygamber (as)’a diyor ki:

  • Ya Resûlallah! bana söyleyeceğim bir zikir öğret!’’ peygamberimiz ona:
  • Lâ ilâhe illallahü vahdehûlâ şerikeleh. Allahummağfirlî verhamni, vehdini, verzukni’’ de diyor. (Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et. Rızanı kazandıracak işler nasip et. Bana hayırlı rızık ver.’’ (Müslim, Zikir:33) anlamında.

Netice olarak; zikir, kulluk borcumuzdur. Her fırsatta, her vesile ile Allah’ı anmalı,

gafillerden, Allah’ı unutanlardan olunmamalıdır. Allah’ı unutmak, nankörlüktür.

            Rabbim, kendini anan ve anılanlardan etsin kötü ölümden koruyacak, can simidi olan zikir yapmak nasip etsin.

Allah’a emanet olun.

…………………………….

………………..

……….

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir