Elimizden geldiği kadar sünneti yaşamalıyız
Muhammed (as) ın sünnetine sarılmalıyız. Çünkü İslâm, hayatın pratiği sünnetle yaşanır. Sünnet olmadan İslâm yaşanamaz. Ayrıca sünnetsiz ümmet olunmaz. Sünnetten yüz çeviren,
peygamberden dolayısıyla Kur’an’dan yüz çevirmiş olur. Cenab-ı Allah Kur’an’da:
“Peygamber size neyi getirdiyse onu alın” diyor. “O’na uyun” diye emrediyor. Bunun için aşkla Allah’ın Rasûlü’ne ve sünnetine sımsıkı, gönülden bağlanmalıyız. “Allah bunu istiyor, peygamberim bunu istiyor” demeliyiz. “Bana bunu emrediyor”, “Peygamberim böyle emretmiş ve peygamberim böyle yapmış” demeliyiz.
Bir şey yapmadan düşünmeliyiz. “Peygamberim nasıl yapmış” diye. O neyi nasıl yaptıysa, öyle yapmalıyız. Eğer sünnete uymamışsak, dönüp sünnete uygun yapmalıyız. Peygambere uymak budur.
O, bize örnektir. O bize: “Beni nasıl namaz kılar görürseniz öyle namaz kılınız” demiştir.
- “Size bir şey yapmanızı emrettiğimde, ona mümkün olduğunca uyun. Bir şeyden sakındırdığımda ondan mümkün olduğunca kaçının” demiştir. (Siret Ans: 2/528)
Enes (ra) da şöyle der:
- “İnsanlar kendilerine bi’at ettiklerinde (müslüman olup İslâm’ı benimsediklerinde) onlara “elimden geldiği kadar” sözünü söyletirdi.” (Ramuz el-Ehadis: 528/3)
Evet mümkün olduğu ve elimizden geldiği kadar peygamber (as) a tabi olmalıyız ki, sancağı altında toplanalım, Havz-ı Kevserinden içelim, şefaatinden istifade edip kurtulalım.