EĞİTİMDE METOD NE OLMALIDIR?
Her şeyin bir yolu, her şeyin bir metodu vardır. İnsanın yetiştirilmesi de kolay, herkesin yapabileceği bir iş değildir. İnsan yetiştirmek bir sanattır.
Önümüzde insanlığın dünya ve ahret saadeti için gönderilmiş ve insan yetiştirmekte metot ortaya koymuş Allah’ın rasulü peygamber efendimizin sünneti var, yolumuzun kandili olmuş büyüklerimizin tecrübeleri var. elimizde rehber olarak Kur’an var. Bunlara uyarsak yolumuzu kaybetmeyiz.
Aksi halde, tavuğun altına konan yumurtadan çıkınca suya dalan ördek yavrularının ardından baka kalan tavuk gibi oluruz.
Bugüne kadar dini, kültürü ayrı yabancıların gösterdiği şekilde hareket edenler, istenilen manada ve şahsiyette insan yetiştirememişlerdir.
Yol bilmeyen yorulur. Metot bilmeyen fayda yerine zarara neden olur. “Ürmesini bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir” diye boşuna söylenmemiştir.
“Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyesini güzel yapın” buyuran Hz. Peygamber (as)’dan iki örnek verelim:
Bir gün peygamberimiz hurma ağacına taş atan çocuğa:
- Yavrucuğum, hurma ağacını niçin taşladın, der. Çocuk:
- Karnım açtı, ondan, cevabını verir. Bunun üzerine peygamber (as):
- Bir daha acıkırsan taşlama, dibine düşenleri ye, der. Sonra da çocuğun başını okşar ve “Allah’ım, bu çocuğun karnını doyur” diye dua eder. Bu olay, nasıl yasak konacak ve nasıl ikaz edilecek konusunda güzel bir örnektir.
Ebu Seleme’nin oğlu Ömer der ki:
- “Ben peygamberin terbiyesi altında bir çocuktum. Yemek yerken elim tabağın her tarafını dolaşırdı. Rasulullah bana:
- Ey oğul! Yemeğe başlarken Allah’ın adını an, sağ elinle ye ve önünden ye! dedi.
Bundan sonra ben hep böyle yaptım. Bu da güzel anlatımın ve tatlı sözlülüğün örneğidir.
Bir güzel örnek de Mimar Sinan’dan. Yanlışı anında düzelten bir örnek:
Mimar Sinan, Süleymaniye Camisini yaparken oralarda dört beş çocuğun minareye bakarak:
- Aa, bu minare eğri yapılmış! Dediklerini duydu. Geçip gidecekti, fakat aklına bir şey gelmesi üzerine onlara sokulup:
- Doğru, bu minare eğri yapılmış. Yardım edin de hep birlikte doğrultalım, diyerek bir ip aldı. Minareye bağladı, ipin ucunu çocuklara verip ”Haydi asılalım” dedi. Epeyce asıldıktan sonra: Şimdi bakın bakalım, eğriliği kaldı mı?
Çocuklar, bir minareye, bir Mimar Sinan’a baktılar ve:
- Hayır, şimdi doğruldu, dediler.
Bunu gören kalfalar sebebini sorunca; Mimar Sinan şu cevabı verdi:
- Size tuhaf gelmesin, kötü haber çabuk duyulur. Minare eğri diye çocuklardan mahalleye oradan İstanbul’a yayılır, minare gerçekten eğri zannedilirdi. Şimdi ise; doğrulttuklarına inandılar, böylece bu tehlike önlenmiş oldu” der.
Bir önemli husus:
- Çocuğumuzu cinsiyetine uygun yetiştirmeliyiz. İnsanlar ayrı iki cins olarak yaratılmışlardır. Sorumlulukları, üsleneceği görevleri, yapıları ve yaratılışları açısından kızla erkek birbirinden farklıdır. Onların terbiyeleri de farklı olmalıdır. Oyuncakları, giyimleri farklı olmalıdır. Gelecekte oynayacakları rollere göre yetiştirilip terbiye edilmelidir.