DÜNYA VE HAYAT

İslam hayata nasıl bakıyor?

İslam’a göre hayat, doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış zaman değildir. İslam, hayatı dar manası ile ele almaz. Mezar taşında “doğdu-öldü” yazılıdır. Hayat, aslında bu iki kelime arası zaman değildir.

İslam’ın hayat anlayışı, ölüm ötesi sonsuza uzanır.

İslam’da hayat anlayışı, diğer dinlerden ve sistemlerden çok farklıdır. Ölümü yok olmak olarak görmez.

İslam’a göre dünya hayatı sınırlı, geçici bir hayattır yani misafirhanedir dünya.

Dünya hayatını ebedi bilen, faziletlerle rezaletleri birbirine karıştıran aldanır.

Dünya hayatını ebedi bilmek, zevksiz yaşamaya neden olur, dünyadan tok gitme sevdası peşinde koşturur. Hayat nimetini yerinde kullandırmaz. Böyle bir hayat da pişmanlık vesilesi olacaktır.

Cudi’nin dediği gibi:

“Hatıranda mı doğduğun zamanlar,

Sen ağlar idin güler idi alem,

Öyle bir ömür yaşa ki olsun,

Mevtin sana hande, halka matem”

İslam anlayışına göre hayat bir imtihandır. Ahiretin tarlasıdır. İslam’da hayat kutsaldır. Her anının hesabı verilecektir. Ölümle burun buruna yaşarken bir nefes daha fazla alabilmek için çırpınmak ne kadar anlamsızdır.  

Ömür, en iyi sermayedir, iyi değerlendirilmelidir. İnsanın ne kadar yaşadığı değil, insanın ne yaptığı önemlidir. Hayat yeme içme, eğlenme ve mal bırakmaktan ibaret değildir.  

Cenab-ı Allah kutsi hadiste: “Kim geçici nimeti, kısa hayatı, devamsız zevki seçerse, kendine zulmetmiş olur, Rabbine isyan etmiş olur, ahireti unutup dünyaya dalmış olur” der.  

Bazıları dünyadan hiç ayrılmayacakmış gibi yaşıyor, gülüyor, eğleniyor. Halbuki Kur’an’da:

  • “Dünya hayatı, oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir” (Ankebut:64)
  • “Biz gökleri yeri ve bunların arasında bulunanları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık” (Duhan:38)
  • “Sakın dünya hayatı seni aldatmasın” (Fatır: 5) buyrulmuştur.

Mülk Allah’ın. Biz ne diyoruz “mülk bizim” deyip ona sahip çıkıyoruz. Benim senin kavgası yapıyoruz. Emanetçi olduğumuzu, kiracı olduğumuzu unutuyoruz.

Ahireti unutmak kötülüklerin başıdır.  

Lokman Hekim, son olarak oğluna şunları vasiyet etmiştir:  

  • “Dünyada ömründen kalanı kadar uğraş”
  • “Rabbine ihtiyacın kadar ibadet et”
  • “Ahiret için orada kalacağın kadar çalış”
  • “Cehennemden kurtulmaya çalış”
  • “Allah’a isyan edeceğin zaman, Allah’ın ve meleklerin görmeyeceği bir yer ara”

Dünya, Müslüman’ın rahat edeceği yer değildir. İmtihan salonunda rahat edilir mi?

Peygamberimizin ifadesiyle:

“Dünya mü’min cehennemi, kafirin cennetidir”

İslam’ın dünya anlayışı: Dünya hayalden ibaret, gelip geçici ve aldatıcı. Hayat ise, eğlence değil, imtihan yeri. Bakalım kim ne yapacak, kim inanacak, kim küfredecek? Kim ibadet edecek, kim de nankörlük edecek? Kim cenneti kazanacak, kim de cehenneme boylayacak? İşte insan bunun için yaratılmış, ona hayat fırsatı bunun için verilmiştir. Ve insan şöyle uyarılmıştır:

  • “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz?” (Enam:32)

İnsan başıboş değildir. Ona hayat gibi bir sermaye verilmiştir. Bununla ahireti kazanacaktır. Bunun için hayatı en iyi şekilde yaşayacaktır.

Aziz Mahmud Hüdayi dünya için şöyle der:

Kim umar senden vefayı,

Yalan dünya değil misin? Muhammed-ül Mustafa’yı,

Alan dünya değil misin?

Eğer şah ve eğer bende,

Her kişiyi salan sende,

Kimse mekan tutmaz sende,

Viran dünya değil misin?

İşin gücün daim yalan,

Çok kişiden arta kalan,

Nice kere boşalarak,

Dolan dünya sen değil misin?

Dünya işte budur.  

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir