DÜNYA DA HAYAT DA BİZİM İÇİN İMTİHANDIR
Dünya fani, hayat fanidir. Yunus:
“Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi.
O da yalan bu da yalan, var sen de biraz oyalan” demiş.
Kur’an’da: “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın” (Minafikun:9)
– “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakacağı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrim:6) buyrulur.
Sakıp Sabancı’yı bir televizyon kanalında dinlemiştim. Şöyle diyordu: “İlk çocuğumuz kız oldu. 1964 yılında doğdu. Çocuğu çok dilediğimiz için ismine Dilek dedik. Fakat kızımın ayakları eğri basıyordu. Çok uğraştık. Epey doktor, epey ülke dolaştık. Allah’a şükür Dilek yardımsız yürüyecek güce erişti. 1970 yılında bir oğlumuz oldu. Erkek çocuğa kavuşmanın sevinci ile Metin dedik. Yüce Allah’ın takdiri Metin spastikmiş. Yani beyin özürlü. Yürüyemez, konuşamaz. Bütün imkanları denedik, zorladık.
Oğlumun konuşmaya çabalaması kuzu melemesi gibi. Beş kelime becerir hepsi o kadar. Eve geldiğimde her zaman bu tablo var. Yüreğim parçalanır. Vazgeçemezsin, parçandır, yüreğindir.
Yatağa girdiğimde düşünürüm. Oğlumun sağlıklı olması için bütün maddi varlığımı feda etmeyi ve hatta onu iyileştirecek ise kendimi bile feda etmeyi göze alabileceğimi anlarım.
Sırf bu oğlumun hatırasına İstanbul Üsküdar’da “Erol Sabancı Spastik Çocuklar Tedavi Merkezi”ni kurdum.
1973 yılında üçüncü çocuğumuz Sevil doğdu. Allah’a şükür kızım Sevil normal bir çocuk olarak dünyaya geldi. Evimizin neşe kaynağı oldu.
Evlat işte böyle bir imtihan sebebidir. Yüce yaratıcı verir ama imtihan için verir.
Kur’an’da da şöyle bildirir:
- “Bilin ki, çocuklarınız ve mallarınız bir imtihan sebebidir” (Erfal:28)
Mescid kuşu iken salebe imtihanı kazanamayanlardandır. Dünya malının ve dünya hayatının cazibesi, salebeyi bir yerden alıp, başka bir yere götürmüştür.
- “Bize verilen mal gibi hayatımız da bir imtihandır.
Biri tutturmuş, “camiye gitmem, camiye gitmem” ölünce tabuta koymuşlar, camiye getirmişler. Kendisiyle sürekli münakaşa eden meslektaşı tabuta eğilmiş: “Hani camiye gelmeyecektin ya!” demiş. Camiye geleceksin, öleceksin, kabre gireceksin, mahşer günü hesap vereceksin.
Bir öğretmen: “Ben örtmem, örtünemem” der dururdu. Ölmüş tabuta koyup gelmişler. Camide namazı kılındı, kabre götürüldü, mezara koyarlarken baktım, tepeden tırnağa kefenle örtmüşlerdi. Kendi kendime dedim ki;
“Hani örtünmeyecektin. Keşke örtünme işi kefene kalmasaydı”…
firavun teslim olmam dedi. Ebu Cehil, Ebu Leheb teslim olmadı, ama her biri teslim alındı.
Kurtuluşu geciktirmemek lazım. Alt katta yangın olduğu fark edilse, kurtuluş geciktirilebilir mi?
Hz. Peygamber: “Her ümmet için bir fitne vardır. Benim ümmetimin fitnesi de maldır” (R.Salihin:1/483) buyurmuş.
Kur’an’da: “O hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek (İmtihan etmek) için ölümü ve hayatı yarattı” (Mülk:2) deniliyor.
Hayat bir imtihandır. Onun için hayat iyi değerlendirilmelidir. Temiz bir hayat yaşanmalıdır, hayatta ele geçen iyi fırsatlar çok iyi değerlendirilmelidir. Hayatın her anının hesabı sorulurken verilecek cevap iyi hazırlanmalıdır. Yaşayan ölmek istemiyor, ölümden korkuyor. Çünkü ölüme, ölmeye hazır değil. Mezar satın alınırken, kefen satın alınırken, saraylar yapılırken kabir unutuluyor. Ölümü düşünmek bile istemiyoruz.
Bir anket yapılıyor. Soru: “Bu gününüz son gün olsa nasıl geçirirsiniz?” % 70 cevap: “Namaz kılıp dua ederek” oluyor.
Ahiret bu dünyada kazanılır. Yani dünya ahiretin tarlasıdır. Dünyada ne yapılır ve ne ekilirse, ahirette elde edilecek şey odur.
Kur’an’da: “Biz yakın azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı: keşke toprak olsaydım! Diyecek. (Nebe:40) denilerek o günkü nedamet haber veriliyor.
Çocuklara sene sonu karne verildiği gibi bizim için de karne düzenleniyor. Hayatımızın sonunda amel defterimiz karnemiz olacak.
Karne, iyilere sağından; kötülere solundan verilecek. İnkar yok.
- “Her şey yapılanlara şahitlik edecek” (Fussılat: 20)
- “Eller, ayaklar şahitlik edecek” (Yasin:65) – (Nur:24)
- “Kimin kitabı sağından verilirse, hesabı kolay olacak ve sevinçli olarak ailesine dönecek” (İnşikak:7-9)
- “Cennet nimetleri ile mükafatlandırılacak” (Hakka:19-23)
- “Kitabı sol tarafından verilenler, keşke kitabım verilmeseydi diyecek. Kitaplarını görünce vay halimize derler. Bu nasıl kitap, her şeyi sayıp dökmüş!” (Kefh:49)
- Peygamberimiz: “Kim amel defterinin kendisini sevindirmesini istiyorsa, istiğfarı çok etsin” (Ramuz el Ehadis:396/14) Pişman olacağı hatalarından vazgeçsin, kendisini sevindirecek güzel ameller işlesin” diyor.
En önemli olan şey güzel bir ölümle ve Müslüman olarak ölmektir. İnsan nasıl olsa ölecek. Ama güzel bir şekilde hayatı noktalamak herkese nasip olmaz.
Zalim Hacca bir gün ermiş kişilerden birine:
- “Benim için hayır duada bulunur musun? Deyince, ulu kişi ellerini açarak şöyle dua eder:
- “Allah’ım bu adamın canını bir an önce al! Haccac:
- “Bu nasıl dua? Ben senden beddua değil, hayır duada bulunmanı istedim” diyerek öfkelenince, ulu kişi şu cevabı verir:
- “Ben senin için düşünürsen hayır dua ettim. Her insan gibi sen de bir gün yaptıklarının hesabını bir bir vereceksin. Bu durumda zulüm ve kötülük içinde yaşamandan bir an önce ölmen daha hayırlıdır”.