DÜNYA AHİRET DENGESİNİ KURMAK

               Bir sahabi bütün gece boyu namaz kılmaya, biri bütün gün oruç tutmaya, biri de hiç evlenmemeye karar veriyor. Bunu duyan Hz.Peygamber onlara: “Ben bazen oruç tutarım, bazen yerim, bazen namaz kılarım, bazen de uyurum. Ve ben kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetim budur. Sünnetime uymayan benden değildir” buyuruyor. (Buhari, Nikah:1)

               Bakın su geminin içindeyse onu batırır, geminin altındaysa onu yüzdürür.

               Büyüklerimiz: “Rabbimiz dünyayı kalbimize koyma, elimizden de alma” diye dua etmiştir.

               Adam derede bir şeyler yapıyormuş. “Ne yapıyorsun” demişler. “Ayaklarımla yün yıkıyorum, elimdeki zil ile şu bostan tarlasını bekliyorum, sırtımdaki çocuk komşunun ona bakıyorum, elimdeki kirman ile de yün eğiriyorum, ne yapayım üç beş kuruş dünyalık için yapıyorum” diyor.

               O kadar çok meşguliyetimiz var ki, ibadet etmeye vaktimiz yok. Dünyada her şeyimizi tamam etmişiz, ahiret denince, mezar denince, ölümden bahsedince ürperiyoruz, korkuyoruz. Neden? İnsan mamur ettiği bir yerden hiç önem vermediği bir yere gitmek ister mi? ondan.  

               Ne dünya terk edilmeli, ne de ahiret terk edilmeli. İkisi arasında denge kurulmalıdır.

Kur’an’da: “Onların bir kısmı Ey Rabbimiz bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru” derler. (Bakara:201) buyrulur. Böyle olun denir.  

               Dünya nimetini elde edeceksin onunla da ahiret sevabı kazanacaksın. Dünyadan el etek çekilmez. Ölçülü yaşamak lazım. Çalışılacaktır. Ama ibadetlere zarar vermeyecek şekilde çalışılmalıdır. Çalışmak ibadet, ibadetsiz çalışmak ibadet mi olur?

               Allah Resulü (AS) şöyle buyurur:

  • “Hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir”
  • “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın”
  • “Sadece dünyaya yönelirseniz, ahireti unutursunuz”

               Peygamberimiz yakalandığı hastalıktan dolayı çok rahatsız olan birine:

  • “Allah’tan bir şey istedin mi?” dedi. Adam şöyle cevap verdi.
  • “Allah’ım eğer bu çektiklerimden dolayı ahirette cezalandırmayacaksan dünyada bu derdi çekeyim diyorum” dedi. Bunun üzerine Peygamber(AS) “Allah’ım bize dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi cehennem azabından koru” diye dua etmiyor musun?  dedi. adam böyle dua etti ve şifa buldu.

               Hz. Peygamber(AS) buyurdu ki:

  • “Dini dünyaya alet eden kul ne bedbaht kuldur! Dine şüpheler karıştıran kul ne bedbaht kuldur! Hırs ve tamah tarafından güdülen kul ne bedbaht kuldur! Nefis arzularının dalalete düşürdüğü kul ne bedbaht kuldur! Aç gözlülüğün hor ve zelil ettiği kul ne bedbaht kuldur!”

   Bir hadiste de Peygamberimiz: “Cimrilikten sakınınız. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir” (Müslim, Birr:56) diye uyarmıştır.

   Dünya malı uğruna az mı yalan söylenmiştir. Az mı kötülük yapılmıştır. Az mı cinayet işlenmiştir.

   Yüce Rabbimiz: “Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme” diye peygamberini uyarmıştır. (Necm:29)

   Allah Resulü (SAV) tamamen ahiret arzusu taşıyana da yüz vermemiştir. İslam dininde biri için diğerini feda etme yoktur. Dünya nimeti ile ahiret kazanılacaktır. Ahiretteki sorgu sualde dünyadaki duruma göre olacaktır.

  Dünya geçicidir diye dünya terk edilemez. Dünya ahiretin tarlasıdır. Dünya ahiretin kazanıldığı yerdir. Kasas suresinde (ayet 77) Cenab-ı Allah şöyle emrediyor:

  • “Allah’ın sana verdiğinden O’nun yolunda harcayarak ahiret yurdunu iste. Ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi sende insanlara iyilik et.”

               Sevgili Peygamberimiz dünya ve ahiret dengesini en iyi şekilde kurmuş ve ümmetine örnek olmuştur. Bir hadislerinde şu talimatı vermiştir:

  • “Sizin hayırlınız ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve her ikisini beraber yürüteninizdir” (Ramuz el Ehadis: 363)
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir