DUA VE TÖVBEDEKİ SEVAPLAR

Cenab-ı Allah Kur’an’da: “Dua edin duanızı kabul edeyim.” diyor. (Mü’min: 60)  -“Dualarınız olmasaydı, Allah nezdinde hiçbir değeriniz olmazdı.” (Furkan: 77) diye bildiriyor. 

Dua, ibadetin özüdür. Dua, Allah’a açılan kapının anahtarıdır. İnsan dua ile Allah’ına yaklaşır.

Peygamber şöyle uyarmıştır: 

Enes B. Malik (r.a.) şöyle anlatıyor:

-“Allah’ın Resulü (s.a.v.) yakalandığı hastalık yüzünden takatsiz düşerek derisi yeni tüylenen bir kuş yavrusunun derisine dönen bir adama: 

-Allah’tan bir şey istemedin mi? dedi. Adam:

-Allah’ım, eğer yakalandığım bu hastalıktan dolayı beni ahrette cezalandırmayacaksan dünyada onu çekeyim, diye dua ediyordum.  Dedi. 

Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.):

-Allah’ım bize dünyada ve ahrette iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.” diye dua etmiyor musun? Dedi.

Adam böyle dua etti ve şifa buldu. 

Duaya başlarken acele etmemeli hamd ve salâvat getirmeden duaya başlanmamalıdır.

Peygamber (a.s) şöyle buyurur:

-“Hamd etmeden salâvat getirmeden ve istiğfar etmeden dua edene peygamber (a.s) şöyle demiştir:

-“Acele ettin. Allah’a hamd et. Salâvat getir, istiğfardan sonra istediğini iste.” (İ.Canan, Hadis

Ans:5/1772) 

Duaya başlamadan önce duanın kabulüne mani olan engeller kaldırılmalıdır. Duadan önce helal gıda şartı vardır. Bir lokma haram yiyenin, kırk gün duasının kabul olmayacağı bildirilmiştir. Ayrıca duaya hazır olmak ve duanın kabul edileceğine inanmak gerekir. Sadece sıkışınca dua olmaz. Duaya hazır ve layık olmak gerekir.

İbrahim Ethem’e Irak halkı, ibadet ediyoruz, zevk almıyoruz, dua ediyoruz duamız kabul olmuyor, neden? Diye sorar. İbrahim Ethem, bir müddet onları izledikten sonra şöyle der:      Allah’a inandığınızı söylüyorsunuz, O’na itaat etmiyorsunuz.

  • Peygamberi sevdiğinizi söylüyorsunuz, sünnetini yapmıyorsunuz.
  • Başkaları ile uğraşırken, kendinizi unutuyorsunuz.
  • Ölülerinizi ellerinizle gömüyor ders almıyorsunuz.
  • Allah’ın nimetlerini yiyor, şükretmiyorsunuz.
  • Kur’an okuyorsunuz, O’na uymuyorsunuz.
  • Şeytanı düşman biliyorsunuz, fakat ona uymakta sakınca görmüyorsunuz.
  • Cennete girmek istiyorsunuz, fakat sizi oraya götürecek iş yapmıyorsunuz.

9-Cehenneme gitmek istemiyorsunuz, fakat sizi oraya götürecek işlerden vazgeçmiyorsunuz. 10-Ölümü hak biliyorsunuz ama ölüm ötesine hazırlanmıyorsunuz. Nasıl ibadetiniz, duanız kabul olsun? Demiştir. 

Bir kutsi hadiste Cenab-ı Allah: “ellerini bana kaldırıp, dua eden kulumun ellerini boş çevirmekten hayâ ederim.” (H.H.Erdem, İlahi Hadisler:14) buyurarak duaları kabul edeceğini bildiriyor.

Peygamberimiz (s.a.v)’de şöyle buyurur:

-“Yeryüzünde hiçbir Müslüman yoktur ki, her hangi bir dua ile dua etsin de Allah ona istediğini vermesin. Veya o duaya karşılık bir kötülüğü ondan men etmesin.” (R.

Salihın:1530)

-“Duadan üç şeyden biri isabet eder: Ya günahı af olunur, ya hayrı çoğalır veya sevap kazanır.” (Ramuz el-Ehadis:104/8)

Bir uyarı da şöyle: “ Sizden biri “dua ettim kabul olmadı” demediği müddetçe duası kabul olur.” (Sahih-i Buhari Terc:2075)

Duanın ne zaman kabul olmayacağını peygamber (a.s) şöyle haber verir:

-“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, onların yüzleri insan yüzü, kalpleri şeytan kalbidir. Onlar:

  • Kan dökücüdür,
  • Çirkin hareketlerden kaçmazlar,
  • Eğer biri onlara tabi olursa, onu gözetirler,
  • Eğer biri onlara güvenirse, ihanet ederler,
  • Onların çocukları ahlaksız, gençleri arsız olur,
  • Yaşlıları iyiliği emretmez kötülüğü nehyetmez,
  • Aralarında sünnet, bit’at gibi; bit’at, sünnet gibidir, 
  • İdareciler yanlış yapar

İşte bu zaman da Allah onlara şerlileri musallat kılar. Hayırları dua eder, fakat duaları kabul olmaz.” (Ramuz el-Ehadis: 502/11) 

Duanın kabulü için:

  • Zaman iyi seçilmeli (Kutsal günler, geceler, saatler fırsat bilinmeli)
  • Abdestli olunmalı,
  • Allah’a hamd, Resulüne salâvat getirilmeli,
  • İstenilen, açık net ifade edilmeli,
  • Riyadan kaçınılmalı, kaş göz hareketlerinden kaçınılmalı,
  • Doğru söz ve helal lokmaya dikkat edilmeli,
  • Kıbleye dönülmeli,
  • Bağırıp çağırılmamalı, yapmacıktan ağlanmamalı,
  • Resulüllah’ı ve Salih kulları vesile ederek dua etmeli,
  • Kalbi başka meşguliyetlerden temizlemeli, huşu içinde olunmalı,
  • Duada cimri, bencil davranmamalı kendisi için istediğini, ana babası ve diğer Müslümanlar içinde istenmeli,
  • Dine uygun olmayan bir şey istenmemeli,
  • Duayı ısrarlı, devamlı yapmalı,
  • Bedduadan, başkalarının kötülüğünü istemekten kaçınılmalı,
  • Farz namazların sonunda, nafile namazların sonunda, sadaka dağıttıktan sonra dua yapılmalıdır. 

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: “Bir adam şöyle dua etmişti: “Ey Allah’ım hamdlerim sanadır, nimetleri veren sensin, senden başka ilah yoktur. Sen semavat ve arzın celal ve ikram sahibi yaratıcısısın. Hayy ve kayyumsun (Kâinatı ayakta tutan hayat sahibisin) bu isimlerini şefaatçi olarak senden istiyorum! (Bu duayı işiten) Allah Reaulü (s.a) sordu:

-“Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor biliyor musunuz? Nefsimi kudret elinde tutan Zat’a yemin ederim ki, O, Allah’a İsm-i Azam’ı ile dua etti. O ism-i Azam ki onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir.” buyurdu. 

  • Hata ve günahlar itiraf edilip, pişmanlık duyulmalı, 
  • Peygamberlerin ve Salih kulların yaptığı duaların yapılması için gayret gösterilmeli, –  Ey Allah’ım verir misin, lütfen istersen, dilersen ver. Şeklinde değil, kesin ifadeler kullanılmalıdır.
  • Duanın kabul olacağını ümit ederek, elleri yüze sürmek gibi duanın adabına uymak gerekir.
  • Dua alışkanlık halinde yapılmamalı,
  • İhlâstan uzak gaflet içinde yapılan duaların faydası olmaz. Ancak gönülden yapılan duaları Cenab-ı Hakk geri çevirmez. 

Dua ne zaman yapılmalıdır?

Hz. Peygamber (a.s)’a:

Hangi dua kabule şayandır? Diye sorulunca:

-“Gecenin sonunda ve farz namazlardan sonra yapılan dua.” (Tirmizi Davat: 80 + R.Salihın:3/1529) buyurdular.

-“Ezanla kamet arası yapılan dua ret olunmaz.” (Tirmizi Salât: 46)

-“Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur. Öyle ise secdede dua edin.” (Müslim Salât:215)

-“Şiddetli ve sıkıntılı hallerde duasının kabul edilmesini isteyen, rahat haldeyken çok dua yapsın.” (Büyük Hadis Külliyatı: 5/9234)

-“Cuma günü, kandillerde çok dua edilmelidir.” Peygamberimiz:  “Duanın en faziletlisi

“Elhamdülillah” demektir.” buyurmuştur. (İbni Mace, Edep:55)

Dua devamlı yapılmalıdır Kur’an’da:

-“İnsan, bir nimet verdiğimiz zaman bizi hatırlamaz. Fakat ona bir şer dokununca, yalvarıp durur.” (Fussılat: 51)

-“İnsana bir zarar geldiği zaman, o zararın giderilmesi için dua eder, ondan sıkıntıyı kaldırınca sanki ona bir şey olmamış gibi geçip gider.” (Yunus: 12) buyrularak bu konuda insan uyarılmıştır.

Dua edeni Allah sever. Kutsi hadiste: “Bana dua edeni severim ve duasını kabul ederim.” buyuruyor. (H.H. Erdem, İlahi Hadisler: 41)

Hele üç dua ret olmaz diyor peygamber (a.s): “Adaletle iş gören yöneticinin, iftar edinceye kadar oruçlunun ve mazlumun duası ret olmaz.” diyor. 

Bilindiği gibi kul hakkı dua ile hallolmaz. Bizzat hak iade edilip, gönül rızasıyla helallaşılması gerekir. Musalla taşındaki gibi “Hakkını helal et, helal olsun” insanı kul hakkından kurtarmaz.

Bir hakkın kulun kendisine veya ölmüşse yakın mirasçılarına iadeden sonra pişmanlıkla şöyle dua edilebilir:

-“Yarabbi! Mahşer günü karşıma dikilecek, yakama yapışacak hak sahiplerine karşı bana yardım et. Lütuflarda, ihsanlarda bulunarak kurtuluşumu sağla.” Böylece Cenab-ı Allah onu razı edip, dua edeni kurtarabilir. 

Dua müminin silahıdır. Dua bela ateşini söndürür. Peygamberimiz: 

-“Dua belayı karşılar.” (Ramuz el-Ehadis: 207/16) -“Duanın inen inmeyen belaya faydası vardır.”(Age: 97/10)

Kimse benim duam kabul olmaz, dua ettim kabul olmadı dememelidir. Peygamberimiz: “Duanın, dua edene üç faydası vardır. Dua edenin ya duası kabul olur günahı affolunur ya hayrı artar ya da sevap kazanır.” diyor.(Age:104/8)

Dua hayata müdahaledir.  Dua kaderi değiştirir, rızkı arttırır. İnsanın korunmasını sağlar. 

Bedduadan kaçınmak lazım; almamak, etmemek gerekir. Çünkü beddua kötülük işlemektir. Peygamberimize ve Müslümanlara zulmedenlere karşı “Beddua edin” denilince peygamberimiz: “Ben lanet peygamberi değilim” cevabını vermiştir. Ancak 70 sahabeyi şehit eden Necidlilere çok üzüldüğü için beddua etmişti. Al-i İmran suresinin 128. Ayeti indi ve uyarıldı. Allah kötülük değil iyilik ister.

Peygamberimiz (a.s) da şöyle buyurur:

1-“Kendi aleyhinize, evlatlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın beddua etmeyin.” (R.

Salihın: 3/1526)

2-“Nefsiniz, çocuklarınız, beraber çalıştıklarınız, mallarınız aleyhine dua etmeyin. Ola ki, Allah’ın duaları kabul ettiği saate rastlar.”

3-“Kendiniz için hayır dileyin. Zira melekler dualarınıza “âmin” der.” (K. Sitte: 5/525) 4-“Kim kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını dünyada almış olur.” (K.Sitte:

5/529)

Duada ölüm istenmez. Peygamberimiz (s.a.v): 

-“ Kimse ölümü istemesin. İyi ise iyiliğini arttırır, kötü ise halini düzeltip iyilerden olur.” -“Kimse ölümü için dua etmesin, zira ölünce ameli kesilir. Hâlbuki müminin hayatta kalması hayrını arttırır.” buyurur. (R.Salihın: 587) 

Duada bencil davranılmamalıdır. Dua geniş kapsamlı olmalıdır. İnsanın evladına veya başkalarına yaptığı dua geri çevrilmez. Onun için insan önce kendisi için dua etmelidir.

Peygamberimiz şöyle dua etmemizi istemiştir:

-“Allah’ım, beni affet, doğru yola ulaştır, bana afiyet ver, helalinden beni rızıklandır.” (R.

Salihın: 3/1498)

-“Allah’ım fena huylardan ve fena amellerden, nefsimin arzularından sana sığınırım.”(R.

Salihın: 3/1511)

-“Allah’ım gözümün, kulağımın, dilimin, kalbimin, fercimin şerrinden sana sığınırım.(R.

Salihın: 3/1512)

-“Allah’ım, cehennem azabından, kabir azabından, Deccal fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.” (K. Sitte:17/3840)

-“Allah’ım, üzüntüden, kederden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borçtan, düşmanların galip gelmesinden, yaşlılık hastalığından sana sığınırım.” (Nesei İstiaze: 8/257)

-“Allah’ım, delilikten, cüz zamdan, kötü hastalıklardan sana sığınırım.”(Age:8/270)

-“Ey Allah’ım; verdiğin nimetin yok olmasından, sıhhat ve afiyetin bozulmasından, gazabının gelmesinden sana sığınırım.”(Müslim Zikir:9) denmiştir.

Sonra aile fertleri için dua edilmelidir. Şöyle dua edebiliriz:

-“Ey iman edenler! Kendinizi ve aile fertlerini, yakacağı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim: 6)buyrulur. 

-“Yarabbi! Bize zevcelerimizden ve çocuklarımızdan gözlerimizin nuru müminler olacak iyi kimseler ihsan et.”(Furkan: 74)

-“Ey Rabbim! Beni namaza devam edenlerden kıl, zürriyetimden de namaza devam eden kimseler yarat. Ey Rabbim, hesap günü beni; anamı babamı ve bütün müminleri bağışla.” (İbrahim: 40/41)

-“Ey Rabbim! Bizi yalnız sana boyun eğen Müslümanlar yap ve soyumuzdan yalnız sana boyun eğen bir ümmet yarat.(Bakara: 128) Peygamber (a.s)’ın ağzından:

-“Ey Allah’ım! Beni affet, anamı babamı affet ve bütün Müslüman kardeşlerimi affet.” diye dua etmeliyiz. 

Umuma dua edilmelidir:

Allah başkaları için yapılan duayı ret etmez. Kur’an’dan örnek:

-“Ey Rabbimiz! Kâfirleri başımıza musallat etmek suretiyle bizleri imtihan etme.

Günahlarımızı bağışla.” (Mümtehıne: 5)

-“Ey Rabbim! Bizi, bizden önceki iman eden kardeşlerimize mağfiret et.” (Haşr: 10)

-“Ey Rabbim! Kıyamet günü beni, ana babamı ve bütün Müslümanları affet.” (İbrahim: 40) Duada acele etmemelidir. Peygamberimiz duayı üç kere tekrar ederdi. Acele dua edenin duasını yenilemesini isterdi.

Sevgili peygamberimiz dua konusunda bizi şöyle uyarmıştır: 

-“Sizden her birinizin duası, acele etmediği müddetçe kabul olur.” (Riyaz-üs salihın: 1528) A’raf suresi 55. Ayette bir uyarı daha var:

-“Rabbinize gönülden ve gizlice dua edin. Doğrusu Allah bağırıp çağırarak haddi aşanları sevmez.”  Dua bağırarak yapılmaz.

Kur’an’da: “Rabbinize yalvararak, gizlice, kendi duyacağınız kadar bir sesle dua edin, çünkü

Allah haddi aşanları sevmez.”(A’raf:55)

Peygamber : “dua ettiğin Allah, sana bineğinden daha yakındır.” (Buhari Deavat:50)

Bağırıp çağıran birine Pegamber: “sen sağıra mı sesleniyorsun?” demiştir. (R.Salihın:983) Buna göre dua gönülden samimi ve sessiz yapılacaktır. Zira Allah bize uzak değildir. Taşkınlık, bağırıp çağırmak duanın adabına uygun değildir. 

Peygamberlerden dua örneği: Hz. Âdem’in duası:

“Ey Rabbimiz! Biz nefsimize zulmettik. Eğer sen bize mağfiret etmezsen, acımazsan, şüphe yok ki hüsrana düşenlerden oluruz.” (A’raf: 23) Hz. Musa’nın duası:

“Rabbim! Senden gelecek her türlü hayra muhtacım.”(Kasas: 24) Hz. Nuh’un duası:

“Rabbim! Beni yalanlayanlara karşı yardım et.” (Müminun: 26) Hz. Zekeriya’nın duası:

“Rabbim! Beni yalnız bırakma; sen varislerin en hayırlısısın.” (Enbiya: 89)

Hz. Eyyub’un duası:

“Rabbim! Başıma bu dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. Yaralarıma merhamet et.” (Enbiya: 83) Hz. İbrahim’in duası:

“ Rabbim! Beni namaza devam edenlerden eyle, soyumdan gelecekleri de namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbim; hesap günü beni, ana babamı ve müminleri bağışla.” (İbrahim:

40/41) Muhammed (a.s)’ın duası:

Peygamberimiz bize örnek olacak şöyle dua etmiş:

-“Ateşe sebep olacak fitneden, cehennem azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden

Allah’ım sana sığınırım.” (Riyaz üs-Salihın: 1510)

-“Allah’ım! Açlıktan, fena arkadaştan ve hainlikten sana sığınırım.” (Age:1514)

-“Allah’ım! Aklımın zevalinden ve kötü arkadaştan sana sığınırım.” (Age:1513)

-“Allah’ım! Kötü huylardan, kötü işlerden, nefsimin arzu ve isteklerinden sana sığınırım.” (Age:1511)

-“Allah’ım! Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin, tenasül organımın şerrinden sana sığınırım.” (Age:1512)

-“Allah’ım! Faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten… şikaktan… Nifaktan ve kötü ahlaktan sana sığınırım.”(Nesai, Dua:263) -“Ya Rabbi! Senden sıhhat, afiyet ve güzel ahlak dilerim.”(İbni Mace, Dua: 3871)

-“Allah’ım! Benim suretimi güzel yarattın, ahlakımı da güzelleştir.”(Müsned, A. İbni Hanbel,

I,403; 6,68,155)

-“Allah’ım! Beni ahlak, amel, heves ve hastalıkların münkerlerinden (kötüsünden) uzak kıl!”

(Bülugu’l-Meram, Birr,4,403) 

TÖVBE ETMEK

Tövbe etmenin şartları vardır. Önce günahtan dolayı pişmanlık, günahı kesin olarak terk ve bir daha günaha dönmemeye kesin karar vermek. Peygamberimiz (a.s): “Günahı terk etmeden Tövbe eden, Allah’la alay ediyor demektir.” der. (Ramuz el-Ehadis:197/2) Günah kula karşı işlendiyse hak iadesi ve helalleşmek gerekir. 

Tövbe edecek olan bu şartlardan sonra abdest almalı, bir miktar sadaka vermeli, iki rekât namaz kılmalı, kalp ve mide temiz olmalı, mübarek zaman gözetilmeli, Peygamberimiz ve sevgili kulları hatırına deyip duaya başlanmalıdır. 

Her günahta küfre giden bir yok vardır. Her günahın ardından mutlaka Tövbe edilmelidir. Cenab-ı Allah: “Ey İman edenler! Samimi ve geri dönüşü olmayan bir şekilde Tövbe edin.” diye emrediyor. (Tahrim: 8)

Peygamberimiz günde 70- 100 kere Tövbe ettiğini söylemiştir.

Peygamberimiz de  “Her günahın ardından mutlaka tövbe edin.” demiştir.(Ramuz elEhadis:25/11)

-“Kul günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer tövbe ederse o leke kaybolur. Günah işlemeye devam ederse tövbe etmezse, o siyahlık büyür ve kalbi kararır.”

(Age: 26/9)

-“Günahların küçüklerinden sakının.”(Age:173/9)

-“ Kim günahtan sonra pişman olur, iki rekât namaz kılar ve Allah’a tövbe ederse, Allah da onu affeder.” (Age: 384/6) 

Tövbe kapısı her zaman herkese açıktır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle bildirir:

-“Kim güneş batıdan doğmadan önce tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.” (B.

Hadis Külliyatı: 5/9749)

-“Allah kulunun tövbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder.”(Tirmizi Daavat:99 

K. Sitte:17/629)

-“Tövbe kapısı açıktır.” (Ramuz:242/2) 

“Cenab-ı Allah tövbe edenleri sever.” (Bakara: 222) Bir kul günah işler, tövbe ederse Allah ondan hoşlanır, tövbesini kabul eder ve onu bağışlar. “Ellerini kaldıran, yalvaran kulumun ellerini boş çevirmem.” diyor. Kur’an’da:

-“Kim kötülük yapar ve kendine zulmederse sonra Allah’tan af dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli bulur.” buyrulur.(Nisa: 110)  Tövbe eden günahsız gibidir. Bir kutsi hadiste Allah: 

-“Ey Âdemoğlu! Günahların gök kubbesini dolduracak kadar da olsa, bana istiğfar edersen, günahlarını af ederim.” buyuruyor.(H.H.Erdem, ilahi Hadiler:8) Peygamberimiz (s.a.v) hadislerinde şöyle buyurur:

-“Günahlarından dolayı tövbe eden, günahsız gibidir.” (Ramuz el-Ehadis:196/12)

-“Tövbe, günahları yıkar, iyilikler kötülükleri giderir.” (Age: 96/10)

Kur’an’da: “Elbette Allah çokça tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.” (Bakara:222) buyrulur.

Peygamberimiz: “ Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok da olsa, arkadan tövbe etmiş iseniz günahınız mutlaka affedilir.” (K.Sitte:17/627)

Allah’ın rahmetinden asla ümit kesilmez. Allah beni asla affetmez düşüncesiyle tövbeden kaçınılmaz. Ümit keseni ve böyle düşüneni Allah affetmez. Korku ve ümit arasında olunmalıdır. Allah’ın affı kulun günahından her zaman büyüktür.

Kur’an’da: “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” (Yusuf: 87)

-“Sapıklardan başkası, Rabbinin rahmetinden ümidini kesmez.” (Hicr: 56)

-“ Ey kendine kötülük edip aşırı gelen kullarım! Rahmetimden umudunuzu kesmeyin.

Rabbinize yönelin, azap size gelmeden önce O’na teslim olun.”(Zumer: 53/54) buyrulur.  Kul dua ve tövbeyi elden bırakmadıkça, her zaman Allah’ın yardımını görür.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir