DOĞUM KONTROLÜ VE KÜRTAJ
Doğum kontrolü demek, çocuk istememek, çocuğun olmasını önlemek demektir.
Kürtaj ise, doğacak çocuğu haklı veya haksız sebeplerle öldürmek demektir.
Müslüman nüfusun artmasını önlemek için bazı ülkeler doğum kontrolünü ve kürtajı teşvik etmektedir. Ücretsiz doğum kontrol hapları dağıtmışlardır. Kürtaj olmayı teşvik etmişler ve yaygınlaştırmışlardır. Bir de sezeryenle doğumu özendirmektedirler.
Müslümanların sayısı, Rus nüfusuna yaklaşacak diye Rusya, müslüman Türklere zorla doğum kontrolüne tabi tutmuştur.
Çin, kalabalık nüfusuna rağmen Türkistan’ı devamlı baskı ve kontrol altında tutmuş, zorla doğum kontrolüne tabi tutmuştur.
Bulgaristan’da, Bosna’da yaşayan müslümanlar da aynı zulmü görmüştür.
Müslümanlara bu zulüm yapılırken Almanya’da nüfusun artmasını isteyen Alman yetkililer, doğumu özendirmek amacıyla kürtaj yaptırmayana 5 bin mark ödül vereceklerini ilân etmişlerdir. (19.03.1984 Güneş Gazetesi)
Almanya çocuk dünyaya getiren ailelere büyük oranda vergi kolaylığı, doğum aylığı bağlanacağını ilân etmiştir. (14.02.1985 Yeni Asır Gazetesi) Papa 2. Paul Almanya’da 85 bin kişiye hitaben yaptığı konuşmada şunları söylemiştir : “Çocuk, tanrı hediyesidir. Müslümanların sayısına ulaşmak için hıristiyanlar çok çocuk doğurmalıdır” (11.05.1987 Bayrak Gazetesi)
Demek ki, doğum kontrolü, bir ülke nüfusunu azaltmak için tuzaktır.
Bir toplumda fuhşu yaymak, ahlâkı, aileyi yıkmak için kürtaj teşvik edilmektedir.
Fazla çocuk doğurmayı önlemek için de sezeryenle doğum özendirilmektedir.
DOĞUM KONTROLÜ
Çocuk zaman zaman istenmemiştir. Bilhassa islâm’dan önce Araplarda kız çocukları istenmeyen kimselerdir. Bu Kur’an’da :
1.”Onlar, kızların Allah’a ait olduğunu iddia ediyorlar. Hâşâ! Allah bundan münezzehtir. Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor.” (Nahl : 57)
2.”Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir” (Nahl : 58) 3.”Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün. Bakınki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür! (Nahl : 59)
4.”Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır ; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.” (Şurâ : 49)
5.”Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğinide kısır kılar. O herşeyi bilendir, herşeye gücü yetendir…” (Şurâ : 50)
Günümüzdede çocuk bazı nedenlerle istenmiyor. Sebep:
1.Ekonomik sıkıntı, geleceği parlak bir insan olarak yetiştiremem,
2.Eğitemem, okutamam, hayata hazırlayamam endişesi,
3.Yetiştiremem, terbiye edemem Allah yanında mes’ul olurum düşüncesi, tek çocuk yeter düşüncesi hakim.
4.Sosyete “Bir bebek bir köpek” istediğim hayatımı yaşarım” diyor.
-Nüfusu fazla olan Çin’de iki çocuk müsadesi var. Türkistan’da Çin zoru ile bir taneden fazla çocuk için zorla kürtaj yapılmaktadır.
-Doğum kontrolü yapan Batı, bugün çocuk yapmayı teşvik ediyor, kilise vaazlar vererek çocuk yapmanın önemini anlatıyor. Artan çocuklar için para bağlıyor. Gayri meşru doğan çocuklara bile özel yerler yapıyor, çocuğu oradan alıp devlet bakıyor.
İslâm Peygamberi :”Evlenin çünkü ben diğer ümmetlere sizin çokluğunuzla övüneceğim” (İbni Mace : 1/592-1846 nolu hadis) buyurmuş.
Bizde çocuk, evliliğin meyvasıdır. Sigortadır, sadaka-i cariyedir, evin süsüdür. Her çocuk kendi soyunun garantisidir. Yozlaşmış toplumlarda “Bir bebek bir köpek” hedef olmuştur. Peygamber bunu şöyle anlatır.
“Kıyamet yaklaştığı zaman evlât beslemektense, köpek beslemek daha iyidir. O zaman büyüğe hürmet, küçüğe şefkat gösterilmez. Zinadan meydana gelen çocuklar çoğalır, öyleki kadınlarla yol üzerinde zina edilir hale gelir. O zamanın iyileri zina edenlere:
-“Keşke bu işi biraz kenarda yapsaydınız” der. (Tıbb-ı Nebevi Ans : 1/179-180)
Bir zaman gelecek, analık babalık arzulanacaktır, çocuk istenecektir.
Şimdi zahmet çekmek, istenmiyor, genç kalmak isteniyor, zerafetim bozulmasın, güzelliğim kaybolmasın” deniyor.
Yoksul kesimde rızık telaşı var. Bunların hepsi yanlış, Cenab-ı Allah rezzaktır, rızkı verendir, rahmândır, her canlıya rızık verir. Kur’an’da :
1.”Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnız Allah’ın üzerinedir” (Hud : 6)
2.”Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz onlarında, sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük suçtur.” (İsra :31) buyrulmuştur.
Havadaki oksijen ve yer altı kaynakları bitmez. Bencil ve sadist olmamak lâzımdır.
EVLAD EDİNMEK
İslâm’dan önce evlat edinme çok yaygındı. Peygamberimiz Zeyd b. Harise’yi evlat edinmişti. O zamanlar evlat olarak bilinir, mirasçı bile olurdu.
Ahzab Sûresi : 5 :”O evlat edindiklerinizi, babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin…”
Ahzab : 40 : “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinizin babası değildir” ayetleri ile evlat edinme kaldırıldı.
Ahzab 37 : “Zeyd o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde evlenmek istenirse, güçlük olmasın” buyrularak evlatlığın evliliğe yansıyan yönünüde kaldırmıştır.
Yoksul, öksüz, yetimin himayesi, okutulması evlendirilmesi ve iş sahibi yapılmasında çok büyük sevap olduğu bildirilmiştir. Yoksul, yetim, öksüz olan, manevi bir evlat gibi yetiştirilir, ama mirasçı olamaz. Buluğ çağına girincede mahremiyete riayet edilir.
Sütten doğan akrabalık ve kardeşlerimizin çocukları evliliğe mâni olduğundan namahrem değildir. (Yalnız mirasçı olamazlar) Süt emme yaşı olan iki yıl içinde emzirme olayı olursa, süt analığı, süt babalığı doğar.
TÜP BEBEK
Bu yolla çocuk edinmek caizdir. Herhangi bir nedenle çocuk sahibi olamayan eşler, bu yolla başvurulabilir.
Tüp bebek, ancak eşler arasında olursa caizdir.
Dikkatli olmak lâzım, doktor, başkasından alınan meniyi kullanabilir. Bunda zina suçu vardır. Çocuk zina mahsülü sayılır. Hitler, haralarında üstün ırk elde etmek için nikâhsız yolla sonuca varamadı. Yabancı bir erkeğin menisi zerk edilirse, kadında psikolojik yönden suçluluk hisseder. Çocuk gereği gibi sevilmez. Her yönü ile olumsuz sonuçlar doğar, istenmeyen şeyler olur.
Bir başka kadında döllendirilerek, başka birine konmasıda dinen câiz değildir. Buna taşıyıcı veya kiralama deniyor.
Fıkıhçılar ne diyor?
“Meni, eşinden olursa caiz, aralarında nikâh bulunmayandan alınan meninin konması, haramdır, zina hükmündedir.” (İsl. Fık. Ans. Vehbe Zuhayli 4/364)
“Yabancı kimseden meni alınıp zerk edilmesi zina olur. Taşıyıcı anne de câiz değildir.
Bu, organ nakline benzetilemez. Evliler arasında tedavi yöntemi sayılır. (Prof. Dr. Hamdi Döndüren Aile İlm. 553)
KISIRLAŞTIRMA VE KORUNMA
İyi bir hayat yaşamayan sormuş :
-“Hocam korunmak helâl mi?” Hoca:
-“Sana helâl” demiş.
İhlaslı bir müslüman sormuş :
-“Hocam korunmak helâl mi?” demiş.
-“Sana değil, sen çoğal” demiş.
Korunma caiz mi?
1.Çocuk olmaması için azil (hamileliği önlemek için erkeğin menisini dışa atması) caizdir. Fakat bu yöntemin kadının gusül abdestini engelleyici nitelikte olmaması lâzımdır.
(Age : 257)
Peygamber zamanında sahabe başlangıçta tedbir için azil yapmıştır. Peygamber müdahale etmemiştir.
Azil iki taraflı rıza ile yapılırsa caizdir.
Hamileliği önleyici tedbire zaruret yoksa müsadede yoktur.
2.Bir yolda kısırlaştırmadır. Zorunluluk yoksa caiz değildir. Ancak : Bulaşıcı hastalık varsa, irsi bir hastalık varsa, kalp, tansiyon varsa kısırlaştırma caiz. (Prof. Dr. V. Zuhayli.
İslâm Fık. Ans : 4/364)
Hamileliği, çocuk küçükse ve önemli bir sebep varsa bir müddet geciktirmek caizdir.
Spiral ve hapların kısırlığa neden olduğu veya çocuğun sakat doğabileceğine dair tıp ilim adamlarının ifadeleridir.
Spiral, gusül abdestine zarar vermez. Erkek doktor takarsa, gusül abdesti gerekir. Birde takılırken oruçlu olunmamalıdır. Hz. Aişe, “Vücuda giren herşey orucu bozar” der.
3.Kanal bağlatma da caizdir. Ama sürekli kısırlığa yol açacak nitelikteki bağlatma caiz değildir.
4.Doğum kontrol hapları kullanılabilir : Tabi bu hapları kullananlar yan etkilerininde olduğunu unutmamalıdır.
Doğum kontrol haplarının beyin hücrelerini etkileyerek, psikolojik bozukluklara yol açtığı ileri sürüldü. Prof. Dr. Müfit Uğur, yaptığı açıklamada, doğum kontrol haplarının vücutta hormon üreten hücrelerin dengesini bozduğunu bildirdi. Hormon üreten hücrelerin görevlerini yapmamaları sebebiyle beyin damarlarında tıkanmaların olduğunu ifade eden Uğur :
“Organizmanın hepsi hormonların etkisinde olduğu için ciddi tıkanmalar oluyor.
Daha çok psikotik hallerde görülen doğum kontrol haplarının kullanımında beyin damarları tıkanıyor ve buna bağlı felçler oluyor” dedi.
Prof. Dr. Müfit Uğur, doğum kontrol haplarını uzun süre kullananları uyararak, söz konusu hapların uzun süreli kullanımda riskli ilaçlar sınıfında olduğunu sözlerine ekledi. (15.05.1995 Yeni Asya)
5.İki ay dolmadan zaruret varsa aldırma caizdir. Geçer sebep varsa.
KÜRTAJ
Zinaya, fuhşa götüren müstehcenlik ve gayri meşru ilişkiler arttıkça kürtaj da arttı. Kürtajın yaygınlaşması da gayrimeşru ilişkileri ve zinayı arttırdı.
Kürtaj, Fransızca bir kelimedir. Yani bize ne kadar kötülük varsa, hep dış kaynaklıdır.
Üzülerek ifade etmek gerekir ki, kendi değerlerimizi kaybedeli, kürtaj yaşı 15-16 yaşlarına kadar inmiştir. Kızlarımız kürtajla bu yaşlarda tanışırsa sonu ne olur?
Üç büyük dinde de kürtaj yasaktır. (Tekvin : 9/7+Çıkış : 23/6+Tesniye 8/1)
İslâm, evlenip çoğalmayı teşvik eder. Doğum arzu edilmediği durumlarda da eşlerin anlaşarak gebeliği önleyici tedbirler alınmasına müsaade eder.
Çocuk teşekkül ettikten sonra herhangi bir yolla kürtajla alınması, islâm alimlerinin büyük çoğunluğu tarafından caiz görülmemiştir. Hele hele 4 aydan sonra annenin hayatının kurtarılması dışında bir sebeple kürtaj, büyük bir cinayet kabul edilmiştir. Yapanda katil kabul edilmiştir. Bu öyle bir cinayettir ki, hiçbir savunması, olmayan masum bir yavrunun öldürülmesidir.
Kürtaj yapan doktor da katildir.
Anne babanın gebeliği önleyici tedbirleri olmak hakkıdır, korunmak hakkıdır, ancak çocuk teşekkül ettikten sonra onu öldürmek hakları değildir.
Kur’an’da:
1.”Beyinsizce çocukların öldürülmesi yasaklanıyor.” (En’am : 140)
2.”Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin!” (En’am:151)
3.Biat ederken çocukları öldürmeme şartı koşulmuştur. Mümhıne : 12
4.”Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın” (İsra : 31)
5.”Kıyamet gününde diridiri toprağa göbülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulacağı bildiriliyor. (Tekvir:8-9)
Kürtaj, rahme âletlerle girer ve çocuğun bacağını, kolunu, kafasını koparır, parça parça eder. Onun için kürtaj cinayettir.
İmam-ı Gazali : “İlk günden itibaren dahi olsa çocuk düşürmek cinayettir” der. (İhyâ :
II/47) Demekki zaruret yoksa, hangi safada olursa olsun cinayet oluyor.
Kürtajla bir çok kadın hayatını kaymetmektedir.
Ayrıca kürtaj, kadında depresyona sebep olabilir.
Kürtaj, düzeltilmesi mümkün olmayan psikolojik ve fizyolojik sorunları da beraberinde getirir. Âdet bozukluklarına sebep olur.
Kürtajda iki kurban vardır. Çocuk ve ana.
Daha önce kürtajı serbest bırakan, teşvik eden ülkeler bugün kürtaja karşı pankart açmışlardır.
Kürtaj büyük ölçüde fuhşu yaygınlaştırdığı için toplum açısından da zararlıdır.
Kürtaj gayrimeşru ilişkilerde bulunan kadınlar, erken yaşlarda fuhuş bataklığına düşmüş kızlar için kurtuluş yolu olarak görülmektedir.
Ayrıca evlilik hayatı ve ailenin varlığı için kürtaj bir tuzaktır. İstenmeyen ilişkileri yaygınlaştıracaktır.
Uzmanlar istenmeyen doğumları önlemek amacıyla yapılacak kürtajın, kadında ruhsal ve fiziksel pekçok olumsuz etkiler bırakabileceğini söylüyor.
Bazen ailevi, ekonomik yada başka sebeplerden dolayı istenmeyen çocukların doğumu “kürtaj” ile önleniyor.
Kürtaj olayının, kadın üzerindeki psikolojik etkisi nedir? Kürtaj, kadıları nasıl etkiliyor? Bu soruların yanıtlarını Jinekolog Dr. Günhan Yayla verdi.
-Kürtaj yaptıracak kadının psikolojik, durumu son derece önemlidir. Kürtaj anında kadın çok gergindir. Bu gerginliğin nedenleri ise, ufak bir hatanın, kadının yaşamına malolması, sakatlanmasıdır. Kürtaj anında kadın, kendisini maddi, manevi baskı altında hisseder. Dini inançları onu vicdanen huzursuz kılar. Kürtaj anında rahmin delinme korkusu, mikrop kapmasıda huzursuzluk nedenleridir. Birde kürtajdan sonra tekrar anne olamayacaksa, ruh hekimine başvurması gereken psikiyatrik olaylar oluşabilir.
-Kürtaj olmak isteyen kadının ruhsal bir hastalığa yatkın kişiliği varsa, kürtaj sonrası, fiziksel ve psikolojik bir travma (zedelenme) sonucu, gerçek bir ruh hastalığı çıkabilir. Kürtaj olan kadın, daha sonraki yaşamında, cinsellikten kaçabilir ve zamanla soğuk (frijit) bir kadın olarak ortaya çıkabilir. Bunun sonunda da çatışmalı aileler ortaya çıkabilir. (28.03.1984 Güneş Gazetesi)
Kürtajın sağlığada zararları var :
Ankara doğumevi başhekimi Dr. Ziya Durmuş, büyük şehirlerde kürtaj sayısının doğum sayısını geçtiğini ifade ile şunları söylüyor :
“Her kürtaj kadından birşeyler götürür. Hatta kürtaj nedeniyle ölümler, kısırlık olayları da olabilir. Kronik iltihaplar oluşabilir. Kürtajı toplum nazarında sevimli bir olay olmaktan çıkarmak lâzım. Kürtaj olayı teşvik edilmemelidir. (Bayrak Gazetesi Sayı : 759)
ÖLDÜRME YASAKTIR
Dinimiz savaşta bile kadının, çocuğun, din adamının ve yaşlının öldürülmesini yasaklamıştır.
Adam öldürmek yedi büyük günahtan biridir.
Peygamberimiz : -“Allah’ın haram kıldığı cana kıymak yedi helâk edici şeyden biridir” buyurur. (Buhari vesaya : 23)
-“İslâm’da üç kişi için ölüm cezası vardır. : İrtidad eden, evliyken zina eden, kasden adam öldüren” (Ebu Davud, Hudud:1)
Cinayet kula karşı işlenen suçtur.
Yanlışlıkla ölüme sebep olan diyet öder, bir de keffaret verir.
Kadına vurarak veya korkutarak çocuğun düşmesine sebep olanda diyet öder.
Kadın, karnına vurur veya bir şey içerek düşük yaparsa oda diyet öder. (Diyet 212.5 gr. altındır.)
Kasıtsız çocuk düşer veya eşlerin rızası ile olursa, diyet verilmez diyet bir yıl içinde ceninin mirasçılarına ödenir. (Aile İlm:259)
Cezadan kurtaran mazeretler :
-Gebeliğin kadının hastalığını arttırması,
-Kadında kalp, tansiyon veya bulaşıcı hastalık varsa.
-Çocuğu islâm ahlâk ve terbiyesi ile yetiştirmeme korkusu,
-Yokluk veya zaruretin ciddi tehdit oluşu,
-Emzikli çocuk bulunması, süt anneye ücret ödeme durumu olmaması” (Aile İlm. 55) Çocuk düşürülmesi halinde:
-Zarar telafi edilir, mağduriyet giderilir.
-Sarhoşluk gibi mazeretler geçerli değildir.
-Tedbirsiz davranan diyet öder.
Öldürülenin yakınları affederse, kısas olmaz diyet ödenir. İş kan davasına dönüştürülmez.
Canı Allah verir, Allah alır. Öç alma yoktur. İş Allah’a ve ahirete bırakılırsa en doğru iş olur. Kürtaj dahil, cinayet işlenmesi halinde Hanefilere göre 1488 gram gümüş veya 212,5 gram altın ceninin mirası kabul edilir. Düşürülmesine sebep olan hariç, çocuğun mirasçıları arasında paylaşılır. Şafi ve hanefiler bundan başka keffaret de gerekir derler” Görülüyorki suç, çok ağır bir suçtur.
Kur’an’da :
1.”Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Eğer bağışlama olursa diyet ödemelidir” (Bakara:178)
2.”Kimbir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur” (Maida : 32)
3.”Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın…(İsra : 33)
4.”Yanlışlıkla olması dışında bir mü’minin bir mü’mini öldürmeye hakkı olmaz.
Yanlışlıkla öldürenin mü’min bir köle azad etmesi ölenin ailesine diyet vermesi gereklidir…” (Nisâ:92) 5.”Kim bir mü’mini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisâ : 93)
İleriyi düşünen, ilerde hakimiyet düşünen milletlerde ve nüfusu yaşlanmış ülkelerde, nüfus artışı için ne lâzımsa yapılıyor. Batı çok çocuklu aileden az vergi alıyor, çocuk için aylık veriyor, çocuk doğuran ana kahraman ilân ediliyor.
Bazı şeyler nüfusa bağlı olduğu için bizim gibi bazı ülkelerde doğum kontrol hapları ücretsiz dağıtılıyor, yok etme, azaltma politikası uygulanıyor yani imhâ planı uygulanıyor. Kürtaj yaygınlaştırılmak için plânlar yapılıyor.
MEZHEPLER NE DİYOR?
Meşru olan korunma yolları :
1.Spiral takmak,
2.Kanal bağlatmak,
3.Azil yapmak,
4.Hap kullanmak,
5.Kürtaj yaptırmaktır.
Hangi şartlarda çocuk aldırma câizdir?
-Ananın hayati tehlike ile karşı karşıya olması halinde.
-Çocuğun sakatlığı söz konusu ise,
-Zoraki tecavüzle hamilelik ise,
-Çok çocuk, maddi sıkıntı hat safhada ise,
-Çocuğun ateist, satanist olma ve başka dine girme ihtimali fazla ise,
-Çocuk istenmeyecek, sokağa bırakılacaksa,
-Süt emen çocuğun sütü kesilecekse (Prof. Dr. Vebe Zuhayli İs. Fık. Ans. : 4/362)
-Yaşlılık hali varsa, çocuğu bakamıyacaksa, çocuk aldırılabilir.
Süre nedir?
Peygamberimiz, 120 günden sonra ruhun üflendiğini ifade eder. (Buhari Bed’ül-halk :
6)
Hanefilere göre 120 günden önce cenin insan değildir.
Şafi, maliklere göre 40 günden önce,
Hanbelilere göre 120 günden önce mazeret varsa çocuk aldırılır. (İslâm İlmihali :
2/138 Divantaş)
120 günden sonra mazeretsiz çocuk düşürmenin haramlığı üzerinde âlimler ittifak etmişlerdir. Cenin, hayat sahibi olduktan sonra, şekil tekâmül ettikten sonra câiz olmaz.
(İslâm Fık. Ans. 4/362, Prof. Dr. V. Zuhayli)
Prof. Dr. Faruk Beşer, hanımlara özel fetvalar 1/167-168 :”120 günden sonra annenin hayati tehlikesi yoksa kürtaj hiçbir sebeple caiz değildir. Ananın hayati tehlikesini de inançlı ve inancını yaşayan doktor karar verir.
120 günden önce sebepsiz gene câiz değildir. Bazı alimler ortamın çok bozuk oluşu, çocuğun islâmi terbiye ile yetiştirilememesi endişesi, hamileliğin çocuğun sütüne zarar vermesi gibi sebeplerden dolayı câiz görmüştür.
Doğumun zor olması, hayati tehlikeye dönüşmedikten sonra kürtaj yapılmaz” der.
Prof. Dr. H. Döndüren Aile İlmihali 551 : “1,5-2 aylık dönemde hanefilerce alınabilir… “ demiştir.
DOĞUMDA SEZERYEN OYUNU
Daha çok özel kliniklerde görülen sezeryenle doğumlar, şüphe uyandıran bir husustur.
Normal doğumun mümkün olmadığı ve tehlikeli olduğu hallerde başvurulan sezeryenle doğum son zamanlarda yaygınlaşmıştır.
Ana, zahmet çekmeden, acı çekmeden ve tahribatsız doğum arzusu ile istemiş olabiliyor. Kadının normal doğum yapması aslında hem kendisi için hem de çocuk için faydalıdır.
Sezeryenle doğum yapan kadın en çok iki doğum daha yapabilir. Böyle olunca ilk akla gelen bu yolla nüfus plânlaması mı yapılıyor olmaktadır.
Bilhassa özel hastanelerde doktorun sezeryeni tavsiye etmesi veya sormadan bu yolla doğum yaptırması da şüpheleri arttırmaktadır.
Bir de sezeryenle doğum ücreti, normal doğumdan daha fazla olduğu için para için mi? sorusunu gündeme getiriyor.
Bu iş dinen de ancak;
-Çocuk sağlığı açısından gerekli ise,
-Ana sağlığı açısından zaruri ise yapılabilir. Değilse yapılamaz.
HASTA-YAŞLI ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Yaşlıları ayakta tutan ilgidir. Herkes bir gün genç ölmezse mutlaka yaşlanacaktır.
Yalnızlık yaşlıların en çok korktuğu şeydir.
Herkesin bir gün mutlaka ağzının tadı bozulacaktır.
Rusya’da hasta iyileşmeyecekse, insan çok yaşlı ise, tüketici duruma geldi diye iğne ile öldürülürdü.
Anlatılanlara göre ilkel insanlarda atma âdeti vardı. Şimdide yalnız kendi hayatını yaşamaktan başka düşüncesi olmayan, yaşlılara vakit ayıramadıkları için yaşlı ve hastaların acı çekmesinler gerekçesiyle öldürülmeleri düşüncesini taşıyanlar var.
Gerekçe ne olursa olsun, kim olursa olsun, hangi yaşta ve hangi durumda olursa olsun, bir insanı öldüren, öldürülmesine yardım eden cinayet işlemiş olur.
Herkesin yaşamaya hakkı vardır. Bu elinden alınamaz insana can veren Allah’tır. Ancak Allah alır.
Yaşlı, hasta, eğer ölümünü kendisi isterse, kendini öldürtürse intihar olur. Ölümüne yardımcı olanda kâtil olu.
Hasta sabredecek, şükredecek, sevap kazanacak, çektiği acılar günahına keffaret olacaktır.
Hastaya yaşlıya hizmet edenlerde, sevap kazanacak dua alacak ve vazifesini yapmış olacaktır. En önemliside çocuklara, gençlere örnek olunacak, sonra onlarda borçlarını ödeyeceklerdir.
Çocuklar ve gençler, yaşlıları öldürülür görürse, onlarda zamanı gelince önüne gelen yaşlıyı öldürecektir.
Bu düşünce sapık bir düşüncedir. Allah inancı ve ahiret düşüncesi olmayanların düşüncesidir.
Unutmayalım yaşlılar, rızık ve varlık sebebimizdir. Dua ağacımızdır.
Bir diyarda iki kardeş yaşıyordu. Kardeşlerden her biri sırayla geceleyin annelerine bakar diğeri ise ibadetle meşgul olurdu. Bir gün onlardan biri ibadet etmekten çok haz almış olacak ki kardeşine şöyle dedi:
-Ey kardeşim ne olur bu gecede Allah’a ibadet edeyim de sen annemize bakıver. Kardeşi seve seve kabul etti. O da gönül rahatlığıyla ibadet yapmaya başladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde namaz kılarken secdede uyuya kaldı. O sırada bir rüya gördü. Rüyasında kendisine hitaben bir söz işitti.
-Önce kardeşini bağışladık. Seni de onun hatırı için bağışladık.
Gene hayretler içerisinde sordu:
-Fakat ben Allah’a ibadet ediyorum, oysa kardeşim anneme bakıyor.
Aynı ses şöyle cevap verdi:
-Evet sen Allah’a ibadet ediyorsun, kardeşin de annene hizmet ediyor. Allah’ın senin ibadetine ihtiyacı yok ama annenin hizmete ihtiyacı var.
Evet bu hayatı acı ve tatlı yönleri ile herkes yaşayacaktır. Kimsenin kimseyi öldürme hakkı ve yetkisi yoktur.