DIRDIRSIZ EVLİLİK

Yanlış kişilerle evlilikler yapılıyor. Yanlış hesaptan da çabuk dönülüyor.

Kadına nikâhın sahih olması için mehir verilmeden nikâh kıyılıyor. Mehir kadının hakkıdır. Verilen mehir, kadının rızası olmadan da harcanamaz. (Nisa:20+4+24+25)

Başlık parası asla mehir kabul edilmez. Başlık parasında kızın satışı vardır. Rüşvet gibi o da meşru değildir.

Nikâh da hem resmi hem dini olacak diye bir şart yoktur. Dini nikah resmi nikahtan sonra kıyılır. Manevi yönden faydası olsun istenir. Nikah; karşılıklı rıza, şahit ve ilan esasına dayanır.

Nikâh ciddi bir iştir. Hafife alınır veya nikâha zarar verecek bir söz, davranış olduysa veya şüphe hâsıl oduysa, nikâh tazelenir. Perşembe akşamları tek taraflı nikâh tazelenmez. Nikâh tazelemek için hocaya, merasime gerek yoktur. Ana baba ve buluğ çağına gelmiş çocukların yanında tazelenebilir.

Kur’an’da ve peygamber sünnetinde kiminle evlenilip evlenilemeyeceği bildirilmiştir:

Peygamber (as) şöyle buyuruyor:

  • “Sırf güzelliği sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Güzelliklerinin onları alçaltmasından korkulur. Malları sebebiyle de evlenmeyin. Zira güzellikleri onları azdırır. Dindar olanlarla evlenin. Yemin olsun; burnu kesik, kulağı delik dindar köle, dindar olmayan kadınlardan daha hayırlıdır.” (İ.Canan, Hadis Ans:17/6570)
  • “Dininden, ahlakından emin olduğunuz biri sizden kız isterse verin. Eğer bunu yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve fesat çıkar.”, “Onlar fakir olsa da mı?” sorusuna “Evet” cevabını verir.

Meşru olmayan evlilikler:

  • Aralarında kan bağı bulunanların evliliği, (Nisa:23)
  • Aralarında süt bağı bulunanların evliliği,
  • Buluğ çağına gelmeyenlerin evliliği,
  • Akıl hastalarının evliliği,
  • Aralarında denklik bulunmayanların evliliği,
  • Baskı ve zorlama ile yapılan evlilik,
  • Görevini yapamayan özürlünün evliliği,
  • Nikâhlı kadının evliliği, (Nisa:24)
  • İddeti dolmayan kadının evliliği, (Bakara:234+235)
  • Adaleti yerine getiremeyecek erkeğin ikinci evliliği, (Nisa:3)
  • Aynı cinsten olanların evliliği,        Müşrikle evlilik, (Bakara:221)
  • Zina eden kimse ile evlilik, (Maida:5) (Nur:3) (Nur:26)
  • Müslüman kadının Müslüman olmayanla evliliği, (Bakara:221) (Mümtehıne:10)
  • Ailesini geçindiremeyecek, zalimle evlilik,
  • Üçlü boşamadan sonra aynı kişilerin evliliği, (Bakara:230)
  • İki kız kardeşim aynı erkekle evliliği,
  • Çocuğun sağlığı açısından akraba evliliğinden de kaçınılmalıdır.

*              *              *

        Başta iyi bir seçim yapılmasını beceremiyoruz. Aşkla karar veriyor, aşk ateşi sönünce, evlilik istenmeyen hale geliyor.

        Güzellik, tek ölçü olmaz. Böyle olunca hayat boyu pişmanlık olur.

        Kızın çeyizi hazır, gelinlik de hazır. Oğlanın işi var, evi var, arabası var, haydi evliliğe oluyor. Evliliğe hazırlık bu değil ki. Kızımız çorba yapmasını bilmiyor. Her şey var ama terbiye yok, evlilik eğitimi yok, maneviyat yok, ev bir hapishane oluveriyor.

        Evliliğin yolu internetten, sokaklardan veya eğlence merkezlerinden geçiyor. Bu yollarla aldanmak ve aldatmak kolay oluyor. Tanıma olayı olmadığından yuva çatırdıyor.

        Yaşta, meslekte, güzellikte, bilgide denklik yok, evlilik nereye kadar gider? Eksiklik olumsuzluğun başıdır. Ahlak anlayışı ve inancı olmayanla, farklı düşünen ve inanmayanla nasıl bir arada yaşanır?         Ahlakını, alışkanlıklarını ve arkadaşlarını bilip tanımadan mutlu bir evlilik olur mu? Alkol, kumar, evlilik dışı arkadaşlıklar, zevk verir mi? Evlilik öncesi arkadaşlar unutulmayınca nasıl evlilik olur?

        Allah’ı olmayanın ahlakı olmaz. Alışmış kudurmuştan beterdir. Evlilikte ölçü, fizik, müzik olursa; ardında kavga, şiddet ve cinayet vardır.

        Atalarımız: “İşini, aşını, eşini iyi bil,” demiştir. Sokaktan, kafeden, diskodan, meyhaneden, flörtten evliliğe gidilmez. Buralarda seçilen eş yar olmaz.

        Sokrat şunu tavsiye ediyor: “Eşine dikkat et, iyi çıkarsa; mutlu olursun, kötü çıkarsa; fizolof olursun. (karakara düşünürsün)” 

*              *              *

        Ömrü boyu diyerek kurulan yuvaları birkaç yıl, birkaç ay, birkaç hafta ayakta tutmayı beceremiyoruz. Mutluluk kemerlerinde fotoğraflar çektirip, “Mutluyuz” plakalı arabalara binenler kısa süre sonra eşekten düşer gibi oluyor. Evlendiğine bin pişman oluyor.

        Başta: “Bu benim evimin beyi/hanımı olur mu? Çocuklarıma ana/baba olur mu?” denmiyor.

        Evlendikten sonra herkes ayrı telden çalıyor. Eşler birbirleriyle iletişim kuramıyor. Yükü beraberce omuzlamıyor. Birbirlerine görevlerini yapmıyor ve sen ben kavgası kaçınılmaz oluyor.         Bazı ailelerde kadın ikinci sınıf insan kabul ediliyor. Namus, iffet sadece kadınlarda aranıyor. Karşılıklı sevgi saygı olmuyor. Kadına evin işi, çocukların bakımı yüklenirken erkek orda, burada, hovarda…

        Evlendikten sonra kadına hizmetçi gözü ile bakılıyor, aşağılanıyor. “Kadının sırtından sopayı ve çocuğu eksik etme.” Gibi sözler sarf ediliyor.

        Kadın; giyimi, davranışları, gezip tozması, telefon konuşmaları, mesajlaşmaları ile güven vermez, şüphe uyandırırsa, evlilik orada bitiyor.

        Hanım efendi gururla köpek gezdirir: “Bir bebek, bir köpek” der. Köpeğe kendisi, çocuğa kreş veya bakıcı bakarsa, o evlilik tat vermiyor.

        “Ömür boyu evet!” diyenler birkaç ay sonra şiddetli geçimsizlik sebebiyle mahkeme yoluna düşüyor. Adam bahçede yüzüğünü arıyormuş. “Nerede kaybettin?” demişler. “Evde,” demiş. “Neden evde aramıyorsun?” demişler. “Ev karanlık da…” demiş.

        Eşler birbirlerine “Bey”, “Hanım” gibi saygı ifadesi içeren sözcükler yerine “Ali”, “Veli”, “Ayşe”, “Fatma” diye çağırıyor. “En güzel şey sağır erkekle kör kadının evliliğidir,” derler. O zaman kavga olmaz. 

*              *              *

        Cebi biraz para gören, onun bunun hakkı ile köşe dönen, hanımını beğenmiyor, çocuklarını hiç düşünmüyor, ikinci evlilik peşine düşüyor. Dini nikâh veya nikahsız ikinci bir kapı açıyor.

        Şöyle bir söz var: “Bir kere evlilik görevdir. İkincisi budalalık, üçüncüsü delilik, dördüncüsü ölümdür.”

        Nikahta ilan yok, şahit yok, denklik yok, adalet şartı yok, eşin, çocukların rızası yok, nasıl nikah, nasıl evlilik bu?

        Nikâhlı bir kadın bir başkası ile evlenemez. Evli bir erkeğin ikinci evliliği için şartlar vardır. Eşinde bir hastalık yoksa yani ikinci evliliğe ihtiyaç ve mecburiyet yoksa nikâh sahih olmaz.         Birinci eş terk edilmez. Her ihtiyacının karşılanması gerekir. İkinci evliliğin nefsi değil, ciddi olması lazımdır. Geçici olmaz. Dini nikâh kılıf olarak kullanılamaz. Eşler arasında adalet şartı yerine gelirse ancak o zaman ikinci evlilik meşru olur. Yoksa ilişki zina sayılır.

*              *              *

        Sonuç olarak aile yuvasının devamı ve mutluluk için aşk masallarının ve romantizmin yeterli olduğu zannedilmektedir.

  • Evlilik geciktirilmemeli, nişanlılık uzatılmamalı,
  • Başlık, berdel rezaletine son verilmeli,
  • Çok erken, çocuk yaşındakilerin evliliklerine müsaade edilmemeli,
  • Ailelerin bütçelerini sarsan düğünlerden kaçınılmalı,
  • Eşler birbirinden özür dilemeye alışmalı,
  • Zaman zaman eşler kendini, eşinin yerine koymayı bilmeli,
  • Aile içi şiddet, hakaret, kavga, küslük olmamalı,
  • İyi insanlarla dostluk kurulmalı, eve içki, kumar aleti, müstehcen yayın sokulmamalı,
  • Ev; israf evi, günah evi, isyan evi olmamalı, Allah’ın sunduğu mutluluk reçetesi iyi uygulanmalı,
  • Eşler birbirinden şikâyet etmemeli, bazı şeylere rıza göstermeli, gelir-gider iyi ayarlanmalı, kredi kartları çok ölçülü ve akıllı kullanılmalı,
  • Eşler birbirini her zaman korumalı, yalnız bırakmamalı, sırlar ifşa edilmemeli, birbirlerini mahcup etmemelidirler.
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir