DİNİMİZDE KÂR ETME SINIRI VAR MI?
İslam’a göre kar için belli bir sınır konmamış, ahlakî vicdanî ölçüler konmuştur. Böylece haksız kazanç yolları tıkanmıştır.
İslam’da hile, yalan aldatma ve fahiş fiyat günah sayılmıştır. Hz. Peygamber: “Aldatan bizden değildir” derken Cenab-ı Allah da: “Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını haram yollarla yemeyin” buyuruyor. (Nisa: 29)
Hırs, hoş görülmeyen işlerden görülmüş, rızık helâlden talep edilecektir.
Hanefi mezhebine göre fahiş fiyat sınırı, gayri menkullerde %20, hayvanlarda %10, menkul eşyada %5 olarak fiatının üçte birinden fazlası fahiştir. İnsaf elden bırakılmazsa, helâl sınırı aşılmamış olur. Farklı fiyat, pazarlığa bağlıdır.
Dinimize göre kâr haddi belirlenmemiştir. Piyasa ekonomisi esas alınmıştır. Alış veriş, arz talebe göredir. Bazı büyüklerimiz, kârın üçte bir sınırını aşmamasını tavsiye etmişlerdir.
Helâl kazancın ölçüsü şöyledir:
- Fiat haddi aşmayacaktır.
- Yalan, hile, aldatma olmayacaktır.
- Alıcının durumundan faydalanılmayacaktır.
- Karaborsacılık yapılmayacaktır.
- Mal işe yarar olacaktır. Kusuru varsa bilinecektir.
İmamı Azam: “Dinin alışveriş kısmını bilmeyen haram lokmadan kurtulamaz” demiştir. Haram yiyenin kalbi karadır, ibadeti, duası kabul olmaz. Cezalar üst üste gelir. Yaptığı iyilikler ona fayda vermez. Malı telef olur. Fiat, açık yazılmalı ve herkese ayrı ayrı olmamalıdır. Satış anında fiat kesin belirtilmelidir. Veresiye mal verip: “Fiat, ödediğin günkü fiattan” denmez.
Bir mal vadeli satılıp, peşin fiyatına geri alınmaz. Böyle yapılırsa, faiz gizlenmiş olur.
Satışta haksız fiat düşürmek, başkalarını zarar ettirmek de helâl olmaz. Ayrıca ucuzluk ilan edip aldatıcı fiat düşürmek, o şekilde satış yapmak da caiz değildir.